Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/411 E. 2020/466 K. 14.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/411
KARAR NO : 2020/466

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 02/07/2019
KARAR TARİHİ : 14/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı … Ticaret Ltd. Şti. vekili verdiği dava dilekçesinde davalı …’a alüminyum doğrama işi yaptıklarını 17.07.2018 tarihli 35.000,16 TL bedelli ve 31.01.2019 tarihli 41.000,16 TL bedelli iki fatura toplamı olan 76.000,32 TL bedelinin taraflarına ödenmediğini, bu nedenle … 36. İcra Dairesinin … sayılı dosyasından ilamsız icra takibi yapıldığını, takibe itiraz edilmesi nedeniyle de itirazın iptali davası açtıklarını belirtmiştir.
DAVALININ TALEBİ:
Davalı … vekili verdiği cevap dilekçesinde, davacının gönderdiği faturaların zamanaşımına uğradığını belirterek zamanaşımı defini ileri sürmüştür. Görevli ve yetkili mahkemenin Bakırköy mahkemeleri olduğunu belirterek görevsizlik ve yetkisizlik itirazında bulunmuştur. Davanın esasına ilişkin olarak da davaya konu faturaların tarafına usulüne uygun şekilde gönderilmediğini, yapılan işin bedelinin de davacıya ödendiğini ve borcunun kalmadığını, belirterek davanın reddine, kötüniyet tazminatına ve davacının % 10 oranında idari para cezasına çarptırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 207 ve davamı maddelerine göre alım satım sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı taraf, … 36. İcra Dairesinin … sayılı dosyasını, fatura ve irsaliyeleri, taraflar ait BA ve BS formlarını, ticari defterleri, keşif, tanık beyanı, yemin delilini ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Davalı taraf, … 36. İcra Dairesinin … sayılı dosyasını, fatura ve irsaliyeleri, taraflar ait BA ve BS formlarını, ticari defterleri, keşif, tanık beyanı, yemin delilini, vergi kayıtlarını ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 207 ve davamı maddelerine göre alım satım sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlıklı 5/A maddesine göre; “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” Mahkememizde açılmış olan dava bu yasa kapsamında arabuluculuk dava şartına bağlı olup arabuluculuk son tutanağının dosyaya sunulduğu anlaşılmakla davanın esasının incelenmesine geçilmiştir.
Davalı taraf görevsizlik itirazında bulunmuş olup taraflardan davacının ticari şirket olması ve taraflar arasındaki hukuki uyuşmazlığın da ticari nitelikte alım satım sözleşmesinden kaynaklanıyor olması nedeniyle 6102 sayılı TTK m. 4 ve 5 hükümlerine göre davalı tarafın görevsizlik itirazının reddine karar verilmiştir.
Davalı taraf yetki itirazında bulunmuş ve mernis adresinin Bakırköy ilçesinde bulunduğunu belirtmiş, ancak Bakırköy ilçesindeki adresini cevap dilekçesinde belirtmemiştir. Bu nedenle yetki itirazının 6100 sayılı HMK m. 6’ya göre davalının yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olması kuralı gereği reddine karar verilmiştir.
Davalı taraf zamanaşımı definde bulunmuştur. Taraflar arasında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 207 ve davamı maddelerine göre alım satım sözleşmesinden kaynaklı ticari ilişki bulunuyor olması nedeniyle zamanaşımı süresi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 146’ya göre on yıllık zamanaşımı süresine bağlı olup bu sürenin de dolmadığı anlaşılmakla zamanaşımı definin reddine karar verilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 207’ye göre; “Satış sözleşmesi, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir. Sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler.” Bu maddeye göre davacıdan malları satın alan davalının malların kendisine teslimi ile birlikte bedel ödeme borcunu yerine getirme yükümlülüğü bulunmaktadır.
Tarafların karşılıklı edimlerini yerine getirip getirmediklerinin tespiti için 6100 sayılı HMK m. 266’ya göre ticari defterlerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş ve tarafların ticari defterlerini mahkememize sunmaları istenilmiştir. Davacı taraf ticari defterlerini mahkememize sunmuş ancak usulüne uygun şekilde istenildiği halde davalı taraf ticari defterlerini mahkememize sunmamıştır. Ayrıca tarafların bağlı oldukları vergi dairesine de yazı yazılarak Ba ve Bs formlarının gönderilmesi istenilmiş ve dosya içerisine alınmıştır.
Hazırlanan Mart 2020 tarihli bilirkişi raporunda davacı defterlerine göre davacının 2019 yılı cari hesap ekstresinde davacının davalıdan 76.000,72 TL alacaklı olduğu, davacı tarafın faturaları süresi içinde vergi dairesine bildirdiği Bs formunu verdiği ancak davalının 2019 yılı Ocak ayı içinde Ba formununda beyanda bulunmadığı tespit edilmiştir.
6100 sayılı HMK m. 222/III’e göre; “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” Bu maddeye uygun olarak davacı defterlerindeki kayıtlar davacı lehine delil hükmündedir.
Davacı taraf icra takibinde 76.000,32 TL asıl alacak miktarı talebinde bulunmuş takip tarihine kadar faiz talebinde bulunmamıştır. Bu nedenle davalı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 117’ye göre icra takibi ile temerrüte düşmüştür.
Yargılama devam ederken 14.09.2020 tarihli duruşmada davacı taraf davadan feragat ettiğini belirtmiş, davalı taraf da yargılama gideri ve vekâlet ücreti talep etmediğini belirtmiştir. Bu gerekçelerle davanın feragat nedeniyle reddine yönelik olarak hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesap olunan 54,40-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 917,90-TL harçtan mahsubu ile artan 863,50-TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde DAVACIYA İADESİNE,
3-Davalı tarafça talep edilmediğinden vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-Yargılama giderinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının, karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/09/2020

Katip …
*e-imzalıdır

Hakim …
*e-imzalıdır