Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/404 E. 2021/913 K. 17.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/404
KARAR NO :2021/913

DAVA:İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ:28/06/2019
KARAR TARİHİ:17/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı aleyhine cari hesaba dayalı faturadan kaynaklanan alacağın tahsili için ….İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlanıldığını, Davalı tarafın itiraz dilekçesi ile takibe, borca ve takibin ferilerine itiraz ettiğini, arabulucuya başvuru zorunluluğun yerine getirildiğini ve anlaşma sağlanamadığını, alacağın tahsili için son çare olarak huzurdaki davanın ikame edildiğini, davalı firmaya aralarındaki ticari ilişki sebebiyle pimapen ve cam üzerinde kullanılmak üzere baskılı koruyucu film satıldığını, malların bedelinin fatura edildiğini, ticari ilişkinin devamlılığı nedeniyle işbu alacağın cari hesap kayıtlarında tutulduğunu, ilgili döneme ait hesap özetinin incelendiği takdirde Davalının ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediğinin görüleceğini, müvekkili şirketin üstlendiği edimi tam ve gereği gibi ifa ederken Davalının edimlerine riayet etmediğini ve temerrüde düştüğünü, beyan ettiği davalı tarafından yapılan itirazın iptalini, davanın kabulüne, icra takibinin devamına, davalının asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkememizce düzenlenen tensip zaptı ve dava dilekçesi usulüne uygun tebliğ edilmişse de davalı tarafından mahkememiz dosyasına herhangi bir beyan veya cevap dilekçesi ibraz olunmamıştır.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmış, 24/02/2021 tarihli ara karar ile iddia ve savunma hudutları doğrultusunda, dosya kapsamında bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiştir.
09/09/2021 tarihli raporunda bilirkişi; davacı taraf ticari defterlerinin; 6102 sayılı kanunun 64. Md. ve 213 Sayılı Vergi Usul Kanunun 182 ile 220. md. uyarınca Mali ve Kaydi olarak usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu tespit edildiği, davalı tarafın dava dosyasına herhangi bir cevap ve/veya beyan dilekçesi sunmadığı, inceleme konusunda herhangi bir şekilde iletişime geçilmediğini, dava dosyasında Davalı taraf vekiline ilişkin herhangi bir iletişim bilgisinin mevcut olmadığı, işbu doğrultuda Davalı taraf nezdinde herhangi bir inceleme yapılamadığını, davacı ve Davalı taraflarca ticari nitelikteki ilişkinin yazılı olarak kayıt altına alınmadığını, yazılı bir sözleşme metninin mevcut olmadığı, mevcut ise de dava dosyasına sunulmadığını, davacı taraf ticari defterlerinde yapılan incelemeler neticesinde, taraflar arasındaki bakiyenin 2017 yıl sonu itibariyle -0- sıfır TL olduğu, Davacı tarafça 30.07.2018 tarihli, … fatura nolu, kdv dahil 13.494,03 TL tutarlı faturanın keşide edilerek 30.07.2018 tarihli … nolu yevmiye kaydı ile ticari kayıtlarına alındığı ve dava konusunun işbu faturaya ilişkin olduğu, Davacı taraf kayıtları doğrultusunda 2018 yılı dava tarihi itibariyle işbu fatura kaynaklı olarak Davacı tarafın mali ve kaydi perspektifte davalı taraftan 13.494,03 TL alacaklı olduğu, hukuki ve nihai değerlendirme ile takdirinin ise Yüce Mahkemenize ait olabileceğini, ilgili faturanın, e-fatura olarak düzenlendiği görülmüş olup, bu doğrultuda iki tarafın da e-fatura mükellefi olduğu, ilgili fatura içeriğinde 30.07.2018 tarihli U-… nolu irsaliyenin keşide edilerek bilgilerinin yer aldığının görüldüğü, ancak fatura içeriğinde belirtilen mamullerin davalı tarafa teslim edildiğine ilişkin bahsi geçen irsaliye ve/veya benzeri evrakın dava dosyasında mevcut olmadığının tespit edilerek davacı taraftan talep edildiği, davacı tarafın 21.12.2018 tarihli icra takibinde, takip tarihinden itibaren işleyecek faiz talebinde bulunduğu, hukuki tüm görüş ve izahların mahkememizin değerlendirme ve takdirinde olduğu sonuç ve kanaatine varıldığını bildirmiştir.
Dava, İİK mad. 67’ye dayalı olup davalı tarafın hakkındaki icra takibine vaki itirazının iptali istemine ilişkindir. …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında davacı tarafın 13.493,03 TL asıl alacağa tahsili istemi ile ilamsız takip yolu ile icra takibinde bulunulduğu ve fakat davalının borca itirazı sonucu icra takibinin İİK’nın 66. maddesi uyarınca durduğu saptanmıştır. İcra takibine vaki itirazın davacı tarafa tebliği durumu ve dava tarihine göre bu itirazın iptali davasının İİK mad. 67’de öngörülen ve hak düşürücü nitelikteki 1 yıllık süresi içinde açıldığı da tespit olunmuştur.
Tüm dosya içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle düzenlenen faturalar ve cari hesaptan kaynaklı alacaklı olunduğu iddiası ile başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Ayrıca bu durum HMK 222/5’te taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılacağı şeklinde ifade edilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 21/2. Maddesine göre; bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.
Fatura düzenlenebilmesi için taraflar arasında bir akdi ilişkinin bulunması gereklidir. Bunun yanı sıra fatura tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı kabul edilmekte ve faturada yer alması olağan sayılan malın cinsi veya yapılan işin adedi, türü ve bedeli gibi fatura mündericatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine karine teşkil etmektedir. Ancak bu karinenin aksi elbetteki her türlü delil ile ispatlanabilir.
24/02/2020 tarihli celsenin 5. nolu ara kararında İddia ve savunma hudutları doğrultusunda, dosya içeriği delil ve belgeler üzerinde taraf iddialarının yerindeliği, alacağının varlığı ve miktarının belirlenmesi bakımından bilirkişi incelemesi yapılmasına HMK 220/5 ihtaratında bulunulduğu, inceleme gününde taraf ticari defterlerinin hazır edilmelerinin belirtildiği bu hususun hazır bulunan davacı vekiline ihtar edildiği, davalı tarafa bu hususun duruşma tutanağının tebliği suretiyle ihtar edildiği, davalı vekilince yerinde inceleme günü ticari defter ve kayıtların ibraz edilmediği, davalı tarafça bilirkişi raporuna karşı herhangi beyan ve itiraz sunulmadığı,davalı tarafın HMK mad. 222’ye göre defter ibrazından kaçınmış sayıldığı görülmektedir.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; Davalı kendisine tebliğ edilen dava konusu faturalara süresinde itiraz etmemiştir. Mahkememizce ticari defterlerini sunmaları için taraflara süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır.
Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Usulüne uygun denetime elverişli bilirkişi incelemesinde davacı ve davalı şirketin uyuşmazlık dönemine ait ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemede davacı taraf ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak süresinde yaptırılmış olduğunun tespit edildiği, dolayısıyla HMK M.222 VE 6102 s. TTK M.64/3 uyarınca ticari defterlerin delil niteliğinin bulunduğu anlaşılmıştır, davacı yan cari hesap alacağını talep etmiş, buna ilişkin olarak delil listesinde sunulan faturanın e-fatura olarak düzenlendiği, davalı tarafça faturaların iade edildiğine dair bir savunmanın takibe itiraz dilekçesinde de ileri sürülmediği, taraflar arasında mal-alım satım ilişkisinin bulunduğu, ilgili BS formunda 2018/07 ay olarak beyan edildiği ve yapılan mali hesaplamalara göre davacının 13.494,03TL alacaklı olduğu, davacının dava dilekçesinde 13.493,03TL talep ettiği taleple bağlılık ilkesi gereği davacının bu miktar üzerinden alacağını kanıtladığı davacının bu miktar üzerinden alacağını koşullarla devamı ile açıklanan nedenlerle davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan davalı aleyhine asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın Kabulü ile …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 13.493,03-TL asıl alacak yönünden İİK 67 Maddesi uyarınca İTİRAZIN İPTALİ ile takibin bu miktar üzerinden takip dosyasındaki koşullarla devamına,
Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan asıl alacağın %20’si oranında 2.698,60-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 921,70-TL nispi karar harcından peşin alınan 230,43-TL harcın mahsubu ile bakiye 691,27-TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 4.080,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan toplam ‭1.117,43‬-TL’nin ( 44,40-TL BVH, 6,40-TL VH, 230,43-TL Peşin Harç, 86,20-TL Tebliğ ve Posta, 750,00-TL BK) yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
5-Arabuluculuk görüşmelerinde arabulucu olarak atanan arabulucu Mehmet Turgay Bilge’ye 1.320,00 TL ödeme yapılmasına karar verildiği, ödemenin suçüstü ödeneğinden ödendiği anlaşıldığından 1.320,00 TL arabuluculuk ücreti’nin 6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 18/A-13’a göre davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/11/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır