Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/380 E. 2020/510 K. 17.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/380
KARAR NO:2020/510

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:12/04/2007
KARAR TARİHİ:17/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle:”Müvekkil ile davalı arasında 03.03.2000 tarihinde … Bölgesinde münhasıran satış ve servis yapma hakkının müvekkil şirkete verildiğine dair sözleşme imzalandığı, bu tarih itibari ile … bölgesinde …’nun yetkili satıcılığını ve servisliğini müvekkil şirketin yürütmeye başladığı, müvekkilin yapılan bayilik ve yetkili servis sözleşmeleri gereği ve davalının bayilikle ilgili kurumsal talepleri doğrultusunda büyük yatırımlarla … markalı araçların satışı ve servisi konusunda faaliyet göstermek amaçlı plaza inşa ettiği, inşa edilen bu plazanın tamamen davalı … firmasının talepleri doğrultusunda planlanıp davalıdan satın alınma zorunluluğu olan mobilya, aksesuar vs. ile çok yüksek maliyetlerle tefriş edildiği, ancak davalının 20 Aralık 2005 tarihinde … / …. Noterliği aracılığı ile 20.12.2005 tarihi itibari ile … Paz. San. ve Tic. A.Ş.’in bayiliğinin iptal edildiğini ihbar ettiği, cevap olarak 28.12.2006 tarihinde … ‘ya yapmak isteği feshin haksız nitelikte olduğunu bildirir bir ihbarnamenin gönderildiği, davalının 20 Aradık 2005 tarihli ihtarının ardından 2006 yılında müvekkil şirketin … markalı araçları satmaya ve bakımını yapmaya yetkili olduğu yönünde sözleşme önererek imzalattığı, bundan da anlaşılacağı üzere davalının müvekkile çekmiş olduğu 20 Aralık 2005 tarihli fesih ihbarını geçersiz kılarak müvekkille bayilik ilişkilerini devam ettirmek amacıyla büyük maliyetli yatırımlar yaptırmak istediği, ancak davalının geçen zamanda müvekkili zor durumda bırakan eylemler içine girerek müvekkili yıldırma ve haksız feshi kabullendirme yoluna gitmeye çalıştığını, bunun üzerine davalı ile defalarca görüşen müvekkil şirketin, sözleşmesinin fesih edildiği ve bir daha yenilenmeyeceğinin açıkça beyan edildiğini, müvekkilin sözleşme süresince üzerine düşen hiçbir yükümlülükten kaçınmayarak … tarafından en ufak bir sözleşmeye aykırılık ihtarı almadığı ve feshi gerektirecek hiçbir kusurunun bulunmadığından feshin haksız olduğu, fesih sürelerine riayet edilmeyerek imzalanan sözleşmenin süresiz nitelikte bir sözleşme olduğu, otomotiv dağıtım anlaşmalarının en az beş yıl süreli veya belirsiz süreli olması halinde feshi ihbar süresinin her iki taraf içinde en az iki yıl olması hususuna uygun olması gerekmekle birlikte davalı … şirketinin bu iki yıllık süreye riayet etmeden 1 yıl süre vererek sözleşmeyi haksız olarak fesih ettiği, fesih ihbarının ardından müvekkile 2006 tarihinde yeni bir sözleşme imzalatarak büyük yatırımlar yapıldığı ancak 1 Ocak 2007 tarihi itibari ile bayiliğinin feshedildiğini bildirerek müvekkile araç vermeyi kestiği, 2006 senesi boyunca müvekkilin …’nun direktifleri doğrultusunda istemiş olduğu tüm yatırımları eksiksiz olarak yerine getirdiği , bu sebeplerle müvekkilin uğramış olduğu 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un muafiyeti düzenleyen 5. maddesi kapsamında sektörü düzenleyen 1998 / 3 Sayılı tebliğ doğrultusunda …’nun 2 senelik ihbar öneline uymaması sebebiyle 1 sene kazanmaktan mahrum kaldığı kazanç, haksız fesih sebebiyle çalışanların kıdem tazminatları, … ‘nun … bölgesinde tanınırlığının artırılması için harcanan giderler, …’nun bayilik ilişkisini sürdürmek amacıyla zorunlu olarak yaptırdığı markaya özgü münhasırlık içeren yatırımların ve diğer maddi zararlarımızla birlikte uğramış olduğumuz manevi zararların tazmin edilmesi hususunda bu davanın açılması zorunluluğunun doğduğu, bu nedenlerle müvekkilin uğramış olduğu zararlara karşılık fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 25.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi, Mahkeme masrafları ve avukatlık ücreti ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle huzurdaki davanın tamamen haksız ve dayanaksız olduğu, taraflar arasında … marka otomobillerin satışına ve … marka otomobillere ilişkin yetkili servis hizmetine dair 3 Mart 2000 tarihli sözleşmenin bulunduğu, sözleşmenin başlangıçtan bu yana süresiz akdedilmiş olup 31.12.2006 tarihinde geçerli olmak üzere 20 Aralık 2005 itibariyle … tarafından feshedildiği, fesih işleminin sözleşmeye ve hukuka uygun sürede yapıldığı, sözleşmenin Olağandışı Sona Erme başlıklı 37. maddesine göre sözleşmenin feshinde geçerli olan sürenin 1 yıl olduğu, müvekkilin, taraflar arasındaki sözleşmeleri , yeniden yapılandırma gereği ve amacı ile feshettiği, madde 37.3 uyarınca ihbar gönderdiği takdirde, bu sözleşmenin zımni bir yenileme ihtimali olmaksızın ve herhangi bir Mahkeme müdahalesi gerekmeden, ihbar süresinin sonunda kendiliğinden sona ereceği, dava dilekçesinde belirtilen tebliğ’de de fesih süresinin 1 yıl olarak düzenlendiği, …’nun sözleşmeyi bir yıl sonra 31.12.2006 tarihinde geçerli olmak üzere 20.12.2005 tarihinde feshettiği, fesih ihbarının bir yıldan fazla bir süre önceden yapıldığı, davacının iki yıl iddiasının hukuka aykırı olduğunu, dava ve taleplerin davacının haksız ve nedensiz zenginleşmesine yol açacak niteIikte olduğu, sözleşmenin Aralık 2005 tarihinde feshedilmesine rağmen tam bir yıl sonra …’ya cevabi ihtarname gönderdiği, taleplerin fahiş olduğunu, bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
Dava taraflar arasındaki sözleşmelerin feshi nedeniyle portföy tazminatı ve yatırım harcamalarının tazmini istemine ilişkindir.
…. ATM’nin … Esas-…Karar sayılı ve 10/05/2012 tarihli kararında “Davacı talepleri yukarıda belirtildiği gibi portföy tazminatı, sabit yatırım gibi, kar mahrumiyeti, manevi tazminat ve işçilere ödenen işçilik haklarına yöneliktir. B.kişi incelemelerinde açıkça görüldüğü üzere davacı yine davalı şirketin talep ve talimatları doğrultusunda sürekli sabit yatırımlar yapmış bu nedenle net olarak karlılığı söz konusu olmamıştır. Bu sabit yatırımların miktarı 1.005.847,00 TL olup bayinin karşılığı doğrudan doğruya bu sabit yatırımlara yönelmiştir. B.kişilerce portföy tazminatı talep edilebileceği yolunda mütalaa beyan edilmiş mahkememizce bayiinin yıllar içindeki faaliyeti müşteri kapasitesi markanın tanıtımı için yaptığı faaliyetler değerlendirilerek portföy tazminatı talep edilebileceği kabul edilmiş mali inceleme ve hesap sonucu tespit edilen 205.000,00 TL nin portföy tazminatı olarak ödenmesi gerektiği düşünülmüştür. Davacı sözleşmenin feshi nedeniyle işçi çıkarma yani bir takım işçilerin iş akdini feshetme yoluna gitmiş ve bu işçilere ödenen ihbar ve kıdem tazminatlarının davalıdan talep etmiş ise de bu ilişkinin tamamen davacı şirket ile kendi bünyesinde çalıştırdığı hizmet akdine bağlı işçiler yönünden çalışma mevzuatını ilgilendiriyor olmakla ve bu hizmet ilişkisini herhalde ve karda fesih halinde davacının ihbar ve kıdem tazminatlarında doğrudan sorumlu olacağı bu sorumluluğu bayilik sözleşmesinin feshine bağlanamayacağı kanaatiyle bu talep yerinde görülmemiştir. Ayrıca yukarıda bahsedilen bayilik sözleşmesinin feshini davacı şirketin ticari itibarına doğrudan bir saldırı olarak değerlendirilmesi mümkün görülmediğinden manevi tazminat talep hakkının doğmayacağı kanaatiyle sadece sabit yatırım giderleri ve portföy tazminatı talebinin kabulüne karar verilmiş” karar davalı vekilince temyiz edilmiş, Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 2012/12259 Esas – 2013/626 Karar sayılı 16.01.2013 tarihli bozma ilamına göre ” 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle davalı tarafın fesihte haklı olduğuna ilişkin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin portföy tazminatı ile yatırım harcamalarına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; davalı vekili hükme esas alınan bilirkişi asıl ve ek raporuna gerekçelerini de göstererek itiraz etmiştir. Anılan raporları düzenleyen bilirkişilerin görüşlerinde dahi farklılıklar bulunmaktadır. Hal böyle olunca Mahkemece yapılması gereken iş davalı vekilinin bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde ileri sürdüğü itirazları da gözetilerek yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınıp varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesinden ibarettir. Yukarıda (1) no’lu bentte açıklanan nedenlerle feshin haklı olduğuna ilişkin temyiz itirazının reddine, (2) no’lu bentte gösterilen nedenlerle hükmün bozulmasına,” gerekçesi ile mahkeme kararı bozulmuştur.
Bozulan dava dosyası mahkememize tevzi edilerek 2014/490 esas sayılı numara alınarak yargılamaya devam edilmiş, yargıtay bozma ilamına uyulmuştur.
Mahkememizce verilen 2014/490 Esas, 2016/787 Karar sayılı, 30/11/2016 tarihli kararda “İddia, savunma, toplanan deliller, Yargıtay ilamı, talimat mahkemesince sunulan bilirkişi kök ve ek raporu ve mahkememizce aldırılan bilirkişi kök ve ek raporları birlikte değerlendirilmiş, taraflar arasında 03.03.2000 tarihli Bayilik Sözleşmesi düzenlendiği ve İstanbul bölgesinde münhasıran satış ve servis yapma hakkının davacıya verildiği, davalının 22.12.2005 tarihli ihtarnamesi ile 31.12.2006 tarihi itibariyle bayiliğin iptal edildiğini bildirdiği, Sözlemenin 36 ve 37.maddelerinde olağan ve olağandışı fesih hallerinin düzenlendiği, 36.maddenin 1.bendinde gösterilen olağan fesih prosedürüne uyarak 2 yıllık feshi ihbar süresi tanıması gerektiği , bayilik ilişkisinin devam ettiği süreç ve fesihten sonraki dönemde gerçekleşen yapılanma bayi ve servis ağı ve kapasite itibariyle, davalının taraflar arasındaki sözleşmenin 36/1 ve 37.maddeleri hükmü karşısında davalının iddia ettiği gibi yeniden yapılanma amacı ile 1 yıllık fesih ihbar süresine uyularak feshin yerinde olmadığı, davalı şirket tarafından sözleşmenin iki yıllık önel verilmeden bir yıl erken feshedilmesi gerekçesiyle zararların tazmini talebinde bulunulabileceği; davacı şirketin, sözleşme dönemi itibariyle gerçekleştirdiği araç satışı ve servis hizmeti faaliyetleriyle, davalı şirketin pazarı ve müşteri çevresinin gelişimine katkı sağladığından portföy tazminatının koşullarının oluştuğu, davacı şirketçe talep edilebilecek potföy tazminatı tutarının bilirkişilerce 564.996,33 TL olarak hesaplandığı, davacının ıslahla 565.006 TL portföy tazminatı talep ettiği, Mahkemenin … esas- …karar sayılı dosyasından 10/05/2012 tarihinde verilen kararında 205.000 TL. portföy tazminatına hükmedildiği ve bu durumun davacı tarafından temyiz konusu yapılmadığı, davalı yönünden kazanılmış hak oluşturduğu, davacının 2005-2006-2007 yıllarında yapılan yatırım harcamaları toplamının 1.009.113,43TL olup, 2005 yılında yapılan yatırım harcamalarının 268.220.30 TL, 2006 yılında yapılan yatırım harcamalarının 608.316.73 TL ve 2007 yılında yapılan yatırım harcamalarının 129.310. 40 TL olduğu, davalı tarafından 20.12.2005 tarihli ihtarname ile müvekkilinin bayiliğinin 31.12.2006 tarihi itibariyle iptal edildiğinin bildirildiği, davacının sözleşmenin sona ereceğini bilmesine rağmen 2006 yılı yatırım harcamalarının yüksek miktarda arttığı ve 2007 yılında da devam ettiği, yatırım harcamalarının yapıldığı taşınmazın … şirketine ait olduğu, davacı ile … şirketinin 2010 yılında birleştiği, 01.10.2007 tarihinde dava konusu davacıya ait araç satışına yönelik olarak kullanılan taşınmazın dava dışı şirkete kiralandığı, 2006 yılı için zorunlu olan yatırım harcamalarının belirlenemediği, davacının sözleşmenin sona erdiğini bilerek yaptığı 2006 ve 2007 yılı yatırım harcamalarından davalının sorumlu olmadığı kabul edilerek 2005 yılında yapılan 268.220.30 TL yatırım harcamasının davacıya ödenmesi gerektiği anlaşılmakla , davanın kısmen kabulü ile davacının 268.220,30 TL yatırım gideri ve 205.000 TL TL portföy (denkleştirme) tazminatı alacağı olmak üzere toplam 473.220,30 TL alacağının 25.000,00 TL’sine dava tarihinden, bakiyesine ıslah tarihi 13/10/2011 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi yürütülmek sureti ile davalıdan tahsiline, karar verilmiş” karar davacı vekilince temyiz edilmiş, Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 2017/967 Esas – 2019/1947 Karar sayılı 25.03.2019 tarihli bozma ilamına göre “Mahkemece gerekçeli kararın 2. ve 3. sayfasındaki deliller ve gerekçe kısmının 2.paragraf ve 3.sayfanın 2.paragrafındaki Yargıtay 19.Hukuk Dairesi Başkanlığına ait olduğu belirtilen bozma ilamının mahkeme dosyasının kapsamı ile ilişkisi olmadığı, mahkemece başka bir dosya içeriğinin gerekçeye yazılması usul ve yasaya aykırı olup, uygun görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA,” gerekçesi ile mahkememiz kararı bozulmuş,
Bozulan dava dosyası mahkememize tevzi edilerek yeniden esas alınarak yargılamaya devam edilmiş, yargıtay bozma ilamına uyulmuştur.
Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde yargıtay bozma ilamına uyulmakla mahkememiz gerekçeli kararında yapılan maddi hatalar düzeltilmiş olup tüm kök ve ek bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde taraflar arasında 03.03.2000 tarihli Bayilik Sözleşmesi düzenlendiği ve … bölgesinde münhasıran satış ve servis yapma hakkının davacıya verildiği, davalının 22.12.2005 tarihli ihtarnamesi ile 31.12.2006 tarihi itibariyle bayiliğin iptal edildiğini bildirdiği, Sözlemenin 36 ve 37.maddelerinde olağan ve olağandışı fesih hallerinin düzenlendiği, 36.maddenin 1.bendinde gösterilen olağan fesih prosedürüne uyarak 2 yıllık feshi ihbar süresi tanıması gerektiği , bayilik ilişkisinin devam ettiği süreç ve fesihten sonraki dönemde gerçekleşen yapılanma bayi ve servis ağı ve kapasite itibariyle, davalının taraflar arasındaki sözleşmenin 36/1 ve 37.maddeleri hükmü karşısında davalının iddia ettiği gibi yeniden yapılanma amacı ile 1 yıllık fesih ihbar süresine uyularak feshin yerinde olmadığı, davalı şirket tarafından sözleşmenin iki yıllık önel verilmeden bir yıl erken feshedilmesi gerekçesiyle zararların tazmini talebinde bulunulabileceği; davacı şirketin, sözleşme dönemi itibariyle gerçekleştirdiği araç satışı ve servis hizmeti faaliyetleriyle, davalı şirketin pazarı ve müşteri çevresinin gelişimine katkı sağladığından portföy tazminatının koşullarının oluştuğu, davacı şirketçe talep edilebilecek potföy tazminatı tutarının bilirkişilerce 564.996,33 TL olarak hesaplandığı, davacının ıslahla 565.006 TL portföy tazminatı talep ettiği, Mahkemenin … esas- …karar sayılı dosyasından 10/05/2012 tarihinde verilen kararında 205.000 TL. portföy tazminatına hükmedildiği ve bu durumun davacı tarafından temyiz konusu yapılmadığı, davalı yönünden kazanılmış hak oluşturduğu, davacının 2005-2006-2007 yıllarında yapılan yatırım harcamaları toplamının 1.009.113,43TL olup, 2005 yılında yapılan yatırım harcamalarının 268.220.30 TL, 2006 yılında yapılan yatırım harcamalarının 608.316.73 TL ve 2007 yılında yapılan yatırım harcamalarının 129.310. 40 TL olduğu, davalı tarafından 20.12.2005 tarihli ihtarname ile müvekkilinin bayiliğinin 31.12.2006 tarihi itibariyle iptal edildiğinin bildirildiği, davacının sözleşmenin sona ereceğini bilmesine rağmen 2006 yılı yatırım harcamalarının yüksek miktarda arttığı ve 2007 yılında da devam ettiği, yatırım harcamalarının yapıldığı taşınmazın … şirketine ait olduğu, davacı ile … şirketinin 2010 yılında birleştiği, 01.10.2007 tarihinde dava konusu davacıya ait araç satışına yönelik olarak kullanılan taşınmazın dava dışı şirkete kiralandığı, 2006 yılı için zorunlu olan yatırım harcamalarının belirlenemediği, davacının sözleşmenin sona erdiğini bilerek yaptığı 2006 ve 2007 yılı yatırım harcamalarından davalının sorumlu olmadığı kabul edilerek 2005 yılında yapılan 268.220.30 TL yatırım harcamasının davacıya ödenmesi gerektiği anlaşılmakla , davanın kısmen kabulü ile davacının 268.220,30 TL yatırım gideri ve 205.000 TL TL portföy (denkleştirme) tazminatı alacağı olmak üzere toplam 473.220,30 TL alacağının 25.000,00 TL’sine dava tarihinden, bakiyesine ıslah tarihi 13/10/2011 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi yürütülmek sureti ile davalıdan tahsiline, karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE,
268.220,30 TL yatırım gideri, 205.000,00 TL Portföy tazminatı alacağı olmak üzere toplam 473.220,30 TL alacağın 25.000,00 TL’sine dava tarihinden, kalan 448.220,30 TL’sine ıslah tarihi olan 13/10/2011 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi yürütülmek suretiyle davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine,.
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 32.325,67. TL karar ve ilam harcının davalı tarafından bozmadan önce yatırılan 48.630,95.TL harçtan mahsubu ile artan 16.305,28.TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde DAVALI TARAFA İADESİNE,
Ayrıca davacı tarafından yatırılan 22.955,95.TL ıslah harcı ve 337,50.TL peşin harç olmak üzere toplam 23.293,45.TL harcın da hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde DAVACI TARAFA İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan 16.113,00 TL yargılama giderinin (1.016 TL tebliğ ve müzekkereler, 15.100 TL Bilirkişi ücreti olmak üzere toplam) davadaki kabul ve red oranına göre takdiren 4.932,55 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 40.711,02 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan 306,50 TL yargılama giderinin (tebliğ ve müzekkereler) davadaki kabul ve red oranına göre takdiden 212,71 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 70.342,17.TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/09/2020

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …