Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/377 E. 2020/813 K. 24.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/377
KARAR NO:2020/813

DAVA:Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı)
DAVA TARİHİ: 11/02/2005
KARAR TARİHİ: 24/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkillerinin maliki oldukları … caddesi No:… deki apartmanın, 1999 depreminde ağır hasar görmesi nedeniyle, binayı inşa eden … İnşaat Şti. aleyhine ve ortağı ve teknik uygulama sorumlusu … aleyhine açtıkları davaların … Asliye Hukuk Mahkemesinin … E. sayılı dosyasında birleştirildiğini, bu davalarda, … İnşaata ait taşınmaz ile …’e ait taşınmaz üzerinde verilen ihtiyati tedbir kararlarının tapuya şerh edildiğini; sözü geçen mahkemede davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmesi ve ihtiyati tedbirin karar kesinleşinceye kadar devamına karar verilmesine rağmen sonradan ihtiyati tedbir kararının kaldırılması üzerine; … inşaat A.Ş.nin … … pafta … ada … parseldeki taşınmazı 01.12.2004 tarihinde, alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla ve gerçek değerinin çok altı bir bedel olan 91.000 TL satış bedeliyle 3.kişi olan …’a sattığını ancak bu taşınmazın … dubleks deniz manzaralı olup gerçek değerinin 400.000 USD olduğunu, davalı şirketin içinin boşaltılarak tabela şirketi haline getirildiğini; sözü geçen taşınmazın 3. Kişilere devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir kararının verilmesini, davalı şirket ve ortakları …, … ve …’in alacaklılarını zarara uğratmak kastı ile hareket etmek sureti ile kusurlu hareketleri ile verdikleri bu zararın kendilerinden tahsilini, davaya konu tasarrufun iptalini talep etmişlerdir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkilinin, söz konusu taşınmazı, tapu kaydının temiz olmasına dayanarak satın aldığını ayrıca 17.04.1998 tarihli taşınmaz satış vaadinin, sözü geçen ihtilaflar çıkmadan akdedildiğini ve inşaatın tamamlanması ile gayrimenkule taşınıldığını, eksikliklerin giderilmesi ile 30.11.2004 tarihli anlaşmaya dayanarak 01.12.2004 tarihinde satın aldıklarını, değerinin 400.000 USD olmadığını, ayrıca satış bedelinin 185.000 TL olduğunu, tapuda gösterilen 91.000 TLnin arsa payı devri olduğunu ve tapu kaydından da anlatılacağı üzere müvekkiline arsa payının bu bedel üzerinden devredildiğini, satış vaadine nazaran zamanaşımı oluştuğunu, davanın usul ve esastan reddinin gerektiğini beyan etmiştir.
Davalı … İnşaat. A.Ş. ve diğer davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle, dava dilekçesinde belirtilen hususların doğcu olmadığını, dubleks bir daire değil arsa payının söz konusu olduğunu ve değerinin de ileri sürüldüğü gibi olmadığını, sözü geçen taşınmazın tedbirden çok önce bedeli tahsil edilmek sureti ile davalıya satıldığını ve inşaat tamamlandıktan sonra davalı ve ailesinin bu yere taşındığını ve kat mülkiyeti kurulmadığını, davacıların taşınmazlarında ağır hasar iddiaları gibi müvekkillerinin de sorumlu olduğu iddiasının doğru olmadığını, kesin aciz belgesi olmadığından davacıların böyle bir dava açma haklarının olmadığını, zamanaşımının oluştuğunu, tasarrufun yapıldığı tarihte davacıların alacağının doğmadığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
.. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sırasına kayıtlı dosyamız, kanun değişikliği neticesinde … Asliye Ticaret Mahkemesine devredilmiş ve … Esas numarasını almış, … Asliye Ticaret Mahkemesinin kapanması ile yargılamaya mahkememizde devam edilmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; davalı şirketin davalılardan …’a sattığı dubleks daire olan taşınmazın tapuda değerinden düşük gösterildiği ve düşük satış bedeli takdiri ile alacaklılardan mal kaçırıldığı, tasarrufun iptal edilmesi gerektiği iddiasından ibaret olduğu görülmektedir.
DELİLLER;
… Bölge Tapu Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak dava konusu taşınmazın tapu kayıtları celp edilmiştir.
… Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak davalı … … Tic. Aş’nin ticaret sicil kayıtları celp edilmiştir.
… Vergi Dairesi Müdürlüğüne müzekkere yazılarak davalı … … Tic. A.Ş’nin 1999 ve 2006 yılları arası bilançoları celp edilmiştir.
… Asliye Ticaret Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak … Esas sayılı dosyasın fotokopisi celp edilmiştir.
…. Tüketici Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak … Esas sayılı dosya aslı celp edilmiştir.
…. İcra Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak … Esas sayılı dosya uyap üzerinden celp edilmiştir. (Yenileme öncesi dosya numaraları… Esas ve … Esas dır.)
Mahkememizin 23/02/2005 tarihli karar ile; dava konusu … Tapu Sicil Müdürlüğüne bağlı … İli … Mahallesi … pafta …ada … parsel, … cilt … sayfada … adına kayıtlı … hisse üzerine ihtiyati haciz konulmuştur.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup; 29.02.2012 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalı yönetim kurulu üyelerinin şirketin uğradı zarar dolayısıyla TTK md.336 ya istinaden müteselsilen sorumluluklarına gidilebileceği, bu bağlamda yönetim kurulu üyeleri dışında kalan davalı şirket ve taşınmazı satın alan Yelğiç Yurdakul aleyhine sorumluluk davası açılamayacağını, … Tapu Sicil Müdürlüğü’nün … Bölge … Mah. 26 pafta 795 ada 32 parsel sayılı yerde kayıtlı taşınmazın 01.12.2004 …’a satışı ile ilgili olarak şirketin tasfiyesinden kısa bir süre önce gerçekleştirilen sözleşme ve kayıtlarda yer alan 185.000TL satış tutarı ile tapudaki tutar arasında büyük bir fark bulunan bu işlemin alacaklılardan mal kaçırmak kastıyla yapıldığı ve işlemin iptal edilebileceği görüş ve kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince davalı itirazlarının değerlendirilmesi bakımından ek bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup; 22/06/2012 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; davalı yönetim kurulu üyelerinin şirketin uğradığı zarar dolayısıyla TTK md.336 ya istinaden müteselsilen sorumluluklarına gidilebileceği yönündedir. Bu bağlamda yönetim kurulu üyeleri dışında kalan davalı şirket ve taşınmazı satın alan … aleyhine sorumluluk davası açılamayacağını, … Tapu Sicil Müdürlüğü’nün … Bölge … Mah. … pafta … ada … parsel sayılı yerde kayıtlı taşınmazın 01.12.2004 Yelğiç Yurdakul’a satışı ile ilgili olarak şirketin tasfiyesinden kısa bir süre önce gerçekleştirilen ve sözleşme ile şirket kayıtlarında yer alan satış tutarları arasında büyük bir fark bulunan bu işlemin alacaklılardan mal kaçırmak kasdıyla yapıldığı ve işlemin iptal edilebileceği görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizin ( Kapatılan…Asliye Ticaret Mahkemesinin) … Esas … Karar sayılı 06/12/2012 tarihli kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup; davalılar vekilinin temyizi üzerine; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2013/10651 Esas 2014/18059 Karar sayılı 09.12.2014 tarihli ilamı ile ” davacı alacaklılar 7 kişi olup 12 ayrı takip dosyası için dava açmıştır. Davacılar arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunmamaktadır. Herbir alacaklı ve takip dosyası yönünden İİK’nın 277 ve devamı maddelerinde belirtilen dava koşullarının ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu nedenlerle davanın sağlıklı yürütülebilmesi ve incelenmesinin temini için HMK’nın 167.maddesi gereğince dosyanın alacaklarına göre tefrik edilerek yürütülmesine karar verilmesi gerekirken toptan bir değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır” gerekçeleriyle bozulmakla Mahkememizin (Kapatılan ….Asliye Ticaret Mahkemesinin) … Esas sırasına kayıt edilmiş, dosya mahkememize (…. Asliye Ticaret Mahkemesi) devredilmiş ve Mahkememizin … Esas sırasına kayıt edilmiş, 12/11/2015 tarihli duruşmada dosyanın her bir davacı yönünden tefrikine karar verilmiş, davacılar … ve …’nın davaları mahkememizin… E sayılı sırasına kaydedilmiştir.
Mahkememizce …Esas … Karar sayılı 22/03/2016 tarihli karar ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup kararın davalılar vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/9700 Esas, 2019/3178 Karar Sayılı 19.03.2019 tarihli ilamıyla ” Somut olayda, davacı, davalı borçlu … AŞ. hakkında takip başlatıldığını, borçlunun alacağı karşılayacak mal varlığı olmadığını ve alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla dava konusu taşınmazını 01.12.2004 tarihinde davalı …’e devrettiğini belirterek davalılar arasındaki tasarrufların iptali ile diğer davalı şirket ortakları …, … ve …’in alacaklılarını zarara uğratmak kastı ile kusurlu hareketleri sonucu verdikleri bu zararın kendilerinden tahsilini talep etmiştir. Yani davacının dilekçesinde iki talebi bulunmaktadır. Birinci talebi, borçlu ile davalı … arasındaki 01.12.2004 tarihli tasarrfun iptali, ikincisi ise şirket ortaklarının sorumluluğundan doğan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece verilen kararda, ikinci taleple ilgili ayrıntılı bir değerlendirme yapılarak bu taleple ilgili davanın reddine karar verilmiş ancak birinci talebin yani tasarrufun iptali talebinin kabulüne ilişkin olarak bu davanın koşullarının varlığı veya yokluğu yönünden bir değerlendirme yapılmaksızın salt bedel düşüklüğü gibi bir tesbite dayalı olarak karar verilmiştir. Ancak bu tesbitte dahi taşınmaz değerinin, bilirkişi aracılığı ile objektif verilere dayalı olarak alınmış bir rapor olmaksızın, subjektif bir değerlendirme ile sonuca ulaşılmış olması nedeni ile itibar edilmesi mümkün olmayıp yasanın aradığı bir gerekçe olarak kabulü mümkün değildir. Kabul edilen tasarrufun iptali davasına ilişkin kararı, adil yargılanma hakkının, Anayasa’nın ve HMK’nun aradığı bir gerekçeyi içermediğinden usul ve yasaya aykırıdır.” gerekçeleriyle bozulmuştur.
Bozma ilamı sonrası Mahkememiz 2019/377 Esas sırasına kayıt edilen dosyada; bozma ilamı doğrultusunda keşif yapılarak bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup; Dava konusu taşınmaza yönelik mahkememizin aynı mahiyetteki davacılar yönünden tefrik edilen … Esas sayılı dosyası kapsamında mahallinde yapılan keşifle aldırılan bilirkişi raporu dosyamız arasına alınmış, 09/01/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; dava konusu olan tapu kayıtlarına göre … İli, … İlçesi, … Mahallesi, … Ada, … Parsel, … Blok … numaralı olan ve adres olarak … İli … İlçesi, … Mahallesi, … Caddesi, … Sitesi, No:…/…, …Blok, Daire … adresinde yer alan dava konusu taşınmazın yıllara bağlı olarak hesap edilen artış oranlarına, satış tarihi ve dava tarihindeki piyasa, çevre ve diğer koşullara bağlı olarak dava konusu taşınmazın, satış tarihi olan 01.12.2004 itibari ile net değerinin 635.000TL, dava tarihi olan 11.02.2005 itibari ile ise net değerinin 643.000TL olabileceği görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacılar vekili, davalı borçlu … AŞ. hakkında takip başlatıldığını, borçlunun alacağı karşılayacak mal varlığı olmadığını ve alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla dava konusu taşınmazını 01/12/2004 tarihinde davalı … Yurtdakul’a devrettiğini belirterek davalılar arasındaki tasarrufların iptali ile diğer davalı şirket ortakları …, … ve …’in alacaklılarını zarara uğratmak kastı ile kusurlu hareketleri sonucu verdikleri bu zararın kendilerinden tahsilini talep etmiştir.
Davalı … vekili, taşınmazı 17/04/1998 tarihinde gayrimenkul satış vadi sözleşmesi ile satın aldığını, tapunun 01/12/2004 tarihinde devredildiğini, satışın raiç bedel üzerinden yapıldığını belirterek haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı borçlu şirket vekili, dava konusu dairenin inşaat halinde iken satıldığını, teslimin daha sonra olduğunu belirtmiştir.
Davacıların, davalı şirket yöneticileri diğer davalılar …, …, …’nın şahsi sorumluluklarına yönelik talebinin, mahkememizce 2015/1155 E 2016/268 K sayılı kararında reddedildiği ve davacılar tarafından temyiz edilmeyerek kesinleştiği anlaşılmakla bu hususta yeniden hüküm kurulması yoluna gidilmemiş, tasarrufun iptali talebi değerlendirilmiştir.
Dava, hukuki niteliği itibariyle tasarrufun iptali davasıdır. Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal sebepleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal sebeplerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
Dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde; davacıların alacağının, 17/08/1999 depremi sonucu evlerinde oluşan hasar sebebi ile 07/09/1999 tarihinde açtıkları dava neticesinde …Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı (Bozma sonrası … Tüketici Mahkemesi’nin … Esas-… Karar sayılı dosyası) ilamına dayalı alacak ve vekalet ücreti olduğu, borçlu hakkındaki takiplerin kesinleştiği, alacağın gerçek olduğu, takip dosyalarında borçlu adresinde haciz yapıldığı, haciz tutanaklarına göre davalı şirketin yeterli malvarlığının olmadığı, bu bağlamda; haciz tutanağının İİK’nun 105.maddesi kapsamında aciz belgesi niteliğinde olduğu ve davanın İİK 284.maddesinde öngörülen 5 yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Dava konusu tasarruf, 01/12/2004 tarihinde dava konusu taşınmazın tapudaki devri ile gerçekleşmiştir.
Dava konusu alacak, 07/09/1999 tarihinde … Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan … E … K sayılı davada verilen karardan kaynaklanmakta olup, alacak taşınmazın tasarruf tarihinden önce doğmuştur. Her ne kadar davalı taraf taşınmazı 17/04/1998 tarihinde gayrimenkul satış vadi sözleşmesi ile aldığını iddia etmiş ise de; taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri resmi senet şeklinde düzenlenmesi ve noter huzurunda iki tarafça imzalanması suretiyle geçerlilik kazanır ( TBK md. 29, Noterlik Kanunu md.60/3, md. 89). Sözleşmenin şekil şartı, kamu düzeni ile ilgili olup noter tarafından düzenleme şeklinde yapılması zorunludur. Bu bağlamda; geçerli olmayan taşınmaz satış vaadi sözleşmesine itibar edilmeyerek tasarrufun, alacağın doğumundan sonra yapıldığı kabul edilmiştir.
Dava konusu … ilçesi … Mahallesi, … ada … parsel, … blok … bağımsız bölüm numaralı taşınmazın tapu kayıtları celp edilmiş, incelenmesinde; taşınmazın borçlu davalı … İnşaat A.ş adına kayıtlı iken 01/12/2004 tarihinde 91.000.000.000 TL’ye davalı …’a satıldığı anlaşılmıştır.
Dava konusu taşınmaza yönelik aynı mahiyetteki diğer davacılar yönünden tefrik edilen mahkememizin 2019/442 Esas sayılı dosyası kapsamında mahallinde yapılan keşifle aldırılan 09/01/2020 tarihli bilirkişi raporunda; taşınmazın değerinin, tasarruf tarihi olan 01/12/2004 tarihinde 635.000,00 TL, dava tarihinde 643.000,00 TL olduğu tespit edilmiştir.
İİK 282. maddesi gereğince tasarrufun iptali davalarının borçlu ve borçlu ile hukuki işlemde bulunan kimseler aleyhine açılması gerekir. İcra dosyası kapsamına göre tasarrufun yapıldığı tarih itibari ile davacının davalı şirketten alacaklı olduğu saptanmıştır. Somut olayda, satış tarihindeki rayiç bedel ile tapuda gösterilen değer arasında ivaz olarak önemli oranda fark bulunmaktadır. Üçüncü kişi alıcı, tasarrufa konu mal için resmi sözleşmede gösterilenden daha fazla ödeme bir bedel ödediğini iddia ve ispat edebilir. Taşınmazı alan veya satışı yapan davalılar bu hususta bir delil dosyaya sunmamışlardır. Tasarrufun iptali için lehine tasarruf yapılan üçüncü kişinin kötüniyetli olması aranmaz. ( Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 02/03/2006 tarih,4052/1184 sayılı ilamı) İİK 278. maddesinin 2. fıkrası uyarınca akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitler, haciz veya aciz yahut iflastan evvelki 2 sene içinde yapılmış ise bu tasarruflar bağışlama gibi kabul edilir ve batıl olduğundan iptali gerekir. Bu bağlamda; davalı şirket tarafından davalı üçüncü kişi …’a 01/12/2004 tarihinde yapılan satışa ilişkin tasarrufun, bağışlama hükmünde olduğu kanaatine varılarak iptaline karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip alacağı ile sınırlı olmak üzere;
… ilçesi … Mahallesi, … ada … parsel, … blok … bağımsız bölüm numaralı taşınmazın davalılar arasında yapılan satış suretiyle devrine ilişkin 01/12/2004 tarihli TASARRUFUN İPTALİNE, davacıya taşınmaz üzerinde cebri icra yolu ile haciz ve satış isteme yetkisi verilmesine,
2-Mahkememizce verilen tedbir mahiyetindeki ihtiyati haciz kararının karar kesinleşinceye kadar devamına
3-Mahkememizin … E … Karar sayılı 22/03/2016 tarihli kararında yönetim kurulu üyelerinin şahsi sorumluklarına yönelik talebin reddine dair verilen karar, davacı tarafından temyiz edilmeden kesinleştiğinden, bu hususta yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 4.024,74TL karar harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA;
5-Bozmadan önce verilen 2015/1155 Esas 2016/268 Karar sayılı 22/03/2016 tarihli karar nedeniyle bakiye 6.831,00TL harcın tahsili için yazılan 16/01/2018 tarih ve 2018/86 harç tahsil nolu müzekkereye konu 6.831,00TL harcın tahsil edildiğine ilişkin makbuzun ibrazı halinde yatıran tarafa iadesine,
6-Davacı tarafından yargılama sırasında yapılan toplam 1.464,00TL ( 314,00TL keşif harcı, 800,00TL bilirkişi ücreti, 350,00TL posta ve tebliğler, ) yargılama giderinin davalılardan alınarak DAVACILARA VERİLMESİNE,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 8.459,44TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak DAVACILARA VERİLMESİNE,
8-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı24/11/2020

Katip …
*e-imzalıdır

Hakim …
*e-imzalıdır