Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/348 E. 2019/398 K. 17.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/310 Esas
KARAR NO : 2019/350
DAVA : Menfi Tespit (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 22/05/2019
KARAR TARİHİ: 24/05/2019
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde özetle; müvekikilinn… Bank ve … arasında imzalan genel kredi sözleşmesine kefil olduğunu, borçlu …’ın borcunu ödemediğini ve davalı banka tarafından İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin imzalamış olduğu kredi sözleşmesinde kendisine yalnız imza attırılmış oluduğun müvekkilinin sorumlu olduğ azami miktarı,kefalet tarihi ve müteselsil kefil olması durumu kefalet sözleşmesinde kendi el yazısı ile doldurtulmadığını, davalı yanca müvekkilinin borçlu…”a ait tüm borçlardan sorumlu tutulduğunu , takibe konu icra dossayında yer alan kefalet sözleşmesi sonradan davalı banka tarafından doldurulduğunu yapılan bu değişikliklerin usule uygun olmadığnı ve İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasındaki icra kefilliğinin geçersizliğine, iptaline ve müvekkilinin borçlu olmadığını tespitine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesi ne karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalı tarafından davacı aleyhine başlatılan icra takibine yapılan itirazın kabulü ile icra kefilliği nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesi talebine ilişkindir.
01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 03/01/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5’inci maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddeye göre;
“Madde 5/A – (1) Bu kanunun 4’üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, dava konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
6235 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 3’üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümle ile,
“Dava şartı olarak arabuluculuk,
Madde 18/A – (1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılmadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.”
Konu ile ilgisi sebebiyle; ticari dava kavramının açıklığa kavuşturulması gerekir. Ticari dava ile ilgili düzenleme TTK’nun 4. Maddesinde yapılmıştır. Ayrıca bazı özel kanunlarda da ticari dava kavramına yer verilmiştir (örneğin;6136 sayılı kooperatifler kanunu md. 99/). TTK’nun 4/1 maddesine göre her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari dava niteliğindedir. Nispi ticari davalar, şarta bağlı ticari davalar olup uyuşmazlığın 4/1. Fk, (a)- (f) bentlerinde sayılan mevzuat ile düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları öz ticaret hayatına ilişkin olup herhangi bir şart aranmaksızın mutlak ticari dava olarak kabul edilir.
6102 sayılı TTK’nın 4/1. fk, (f) bendi ile yapılan düzenlemeye göre bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları, ticari dava olarak kabul edilir.
Bankacılıkla ilgili başlıca düzenlemeler ise 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartdları kanunda yapılmıştır. 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 4/1 fk,(c) bendine göre nakti, gayrinakti, her cins ve suretle kredi verme işlemleri bankacılık faaliyet konularındandır. Davaya konu uyuşmazlık genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan kefilin kredi alacağından dolayı borçlu olmadığının tespitine ilişkin olup bankacılık işlemleri ile ilgilidir. TTK’nın 4/1 fk, (f) bendi, 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 4/1 fk, (c) bendi düzenlemeleri karşısında, genel kredi sözleşmelerinden kaynaklanan özel hukuk uyuşmazlıkları herhangi bir şart aranmaksızın ticari dava olarak kabul edilir.
Ayrıca Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi 27/03/2019 tarihli Dosya No…Karar No…İstinaf kararında menfi tespit davasında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş olup tarafların arabulucuya başvurulmadığı anlaşıldığından mahkemece dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir şekilde gerekçelendirmede bulunulmuştur.
Dava şartına ilişkin İş Mahkemeleri Kanunu ve TTK’deki düzenlemelerin hemen hemen aynı yönde olduğu dikkate alındığında, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …Hukuk Dairesi … E,…K sayılı kararı ile menfi tespit talebi ile ilgili bir uyuşmazlıkta”….6100 Sayılı HMK nın 355. Maddesine göre istinaf sebepleri ile sınırlı yapılan inceleme neticesinde; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, celp edilen cevabi yazılara, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine göre, işe girerken davacıdan boş olarak alındığı ileri sürülen teminat senetleri nedeniyle davacı işçinin davalı işverene borçlu olmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davası olduğu uyuşmazlığın temeli olan senetlerin işçi veya işverene borçlu olmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davası oldu, uyuşmazlığın temeli olan senetlerin işçi veya işveren alacağına dayandığı,7036 sayılı Yasanın 3.maddesi gereği davanın arabuluculuk şartına tabi olduğu, ilk derece mahkemesince delillerin değerlendirilmesi ve takdirinde bir isabetsizliğin bulunmadığı anlaşılmakla, istinaf kanun yolu başvuru talebinin esastan reddi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur…” şeklinde karar vererek menfi tespit davalarının arabuluculuğa elverişli olduğunu ve dava şartı arabuluculuk kapsamına girdiğini kabul etmiştir.
Açıklanan nedenlerle dava dilekçesinden davacı yanın arabuluculuğa başvurmadan doğrudan dava açtığı ve dava konusu alacak talebi bakımından zorunlu arabuluculuk söz konusu olmakla davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-7155 Sayılı Kanunun 20’nci maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesi ve 7155 Sayılı Kanunun 23’üncü maddesi ile 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A-2 maddesi uyarınca arabulucuya başvurulmadan dava açılmış olması karşısında, davanın Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A, 6325 sayılı Kanunun 18/A-2, Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 44,40 TL maktu karar harcının, peşin alınan 2.577,58 TL harçtan mahsubu ile artan 2.533,18 TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda, Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 341/1 ve devamı maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine İstinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda tensiben karar verildi.
Katip
Hakim