Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/342 E. 2021/921 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/342
KARAR NO:2021/921

DAVA:Menfi Tespit
DAVA TARİHİ:24/03/2017
KARAR TARİHİ:18/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı dava dilekçesinde özetle, davalı kurum tarafından adına düzenlenen ve 17/03/2017 tarihinde kendisine tebliğ edilen ödeme emirlerinde bildirilen borç aslı ve ferileri olan faizlerin vadesi geçtiği halde ödenmediğinden bahisle ödenmesinin talep edildiğini, öncelikle kuruma böyle bir borcu bulunmadığını, kurum tarafından bildirilen borcun ödenmesi konusunda 6183 AATUHK hükümlerine göre işlem yapılacağının belirtildiğini, bahsi geçen borca 6183 AATUHK madde 55 uyarınca itiraz ettiğini, 25/02/2011 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Bazı Alacakların Yeniden yapılandırılmasına ilişkin 13/02/2011 tarihli ve 6111 sayılı Kanun’un 59.maddesi ile sağlık hizmet bedellerinin ödenmesine ilişkin 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu 98/2 maddesinde de belirtildiği üzere, trafik kazalarına sağlık teminatı sağlayan zorunlu sigortalarda, sigorta şirketlerince yazılan primlerinin ve … hesabınca tahsil edilen katkı paylarının %15’ini aşmamak üzere ve münhasıran bu teminatın karşılğı olarak Hazine Müsteşarlığınca sigortacılık ilkeleri çerçevesinde maktu veya nispi olarak belirlenen tutarın tamamının sigorta şirketleri tarafından 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14.maddesinde düzenlenen durumlar için … hesabı tarafından …na aktarılacağı, bu durumda sigorta şirketi ile sigortalı arasındaki police akdinden tahakkuk eden poliçe priminin belli oranının …’ya aktarımının amme alacağı olarak kabul edilmemesi, ayrıca bu talebin Borçlar Hukuku çerçevesinde değerlendirilmesinin de gerekeceği, ayrıca konu ile ilgili olarak 5684 sayılı sigortacılık kanunun 20.maddesi dikkate alındığında, kurum tarafından müvekkili şirketin kayıtlarına gönderilecek hacizlerin de yasaya aykırı olacağını belirterek, neticede; öncelikle yargılama sonuna kadar yürütmenin durdurulması ve icranın geri bırakılması talebinin kabulü ile davalı tarafından müvekkiline gönderilen ödeme emirlerinin iptaline ve borçlu olmadıklarının tespitine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı taraf cevap dilekçesinde özetle; 5510 sayılı yasanın 88.mad 20.fk gereği davacı yönetim kurulu üyesi ve üst düzey yetkili olduğundan sorumluluğunun bulunduğunu, … Sigorta A.Ş tarafından 6111 sayılı yasa gereği aktarılması gereken primler aktarılmadığından borç doğmuş olup, davacının borcun son ödeme tarihinden önce yönetim kurulu üyeliğinden ayrılmış olması sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağını, müvekkili tarafından … Sigorta A.Ş hakkında 6183 sayılı yasaya göre başlatılan ve sonrasında şirket yönetim kurulu üyeleri hakkında da devam eden takibe konu alacağının amme alacağı niteliğinde olduğunu, imtiyazlı alacak olduğunu, müvekkili tarafından takip ve tahsilat yönünde yasal her türlü işlemin gerçekleştirildiğini, davanın reddine, takip konusu alacağımızın %10 fazlasıyla davacıdan tahsiline, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
….İş Mahkemesi iş bu dosyada … E – 2018/298 K sayılı ilamı ile görevsizlik kararı vermiş karar kesinleşerek mahkememize tevzii edilmiş ve yargılamaya devam edilmiştir.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, … … cevabi yazısı, …. İş Mahkemesi kararı, …. İş Mahkemesi … Esas sayılı dosyası, … kayıtları celp edilmiş,prim borcunun varlığı ve miktarı açısından yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda rapor alınmıştır. Bilirkişi heyeti dosyaya sunduğu 14/07/2020 tarihli raporda ” 1- Davalı … tarafından davacı …’ya 23.02.2017 tarih … sayılı ödeme emri ile 24.02.2017 tarih … sayılı ödeme emirlerinin gönderildiği, 2- 5510 sayılı yasanın 88. maddesinde düzenlenen sorumluluğunun anonim şirket yöneticileri bakımından kusur sorumluluğu olarak nitelendirildiği, 3- Davacı …’nın, … Sigorta AŞ.’de 20.05.2015 tarihli olağan Genel Kurul toplantısında yönetim kurulu üyesi olarak seçildiği ve çalışma döneminin 07.08.2015 tarihinde Başbakanlık Makamı tarafından şirketin tüm branşlardaki ruhsatlarının iptali neticesinde sonlandığı, yaklaşık iki aylık çalışma dönemi içinde 5510 sayılı 88. maddesi kapsamında bir kusurunun bulunmadığı, davalı … Başkanlığı’na karşı sorumluluğunun doğmadığı, ” görüşü bildirilmiştir.
Davalı tarafın itirazları üzerine heyete … konusunda uzman bilirkişi eklenerek bilirkişi heyetinden ek rapor alınmış, 21/02/2021 tarihli ek raporda “1- Davali … tarafından davacı …’ya 23.02.2017 tarih … sayılı ödeme emri ile 24.02.2017 tarih … sayılı ödeme emirlerinin gönderildiği, 2- 5510 sayılı yasanın 88. maddesinde düzenlenen sorumluluğunun anonim şirket yöneticileri bakımından kusur sorumluluğu olarak nitelendirildiği, 3- Davacı …’nın, … Sigorta AŞ’de 20.05.2015 tarihli olağan Genel Kurul toplantısında yönetim kurulu üyesi olarak seçildiği ve çalışma döneminin 07.08.2015 tarihinde 4- Başbakanlık Makamı tarafından şirketin tüm branşlardaki ruhsatlarının iptali neticesinde sonlandığı, yaklaşık iki aylık çalışma dönemi içinde 5510 sayılı 88. maddesi kapsamında bir kusurunun bulunmadığı, davalı … Başkanlığı’na karşı sorumluluğunun doğmadığı, ” görüşü bildirilmiştir.
Taraf vekillerinin itirazlarını değerlendirmek üzere ek rapor alınmış, alınan 07/06/2021 tarihli raporda ” 1- Davacı …’nın, … Sigorta AŞ.’de 20.05.2015 tarihli olağan Genel Kurul toplantısında yönetim kurulu üyesi olarak seçildiği ve çalışma döneminin 07.08.2015 tarihinde Başbakanlık Makamı tarafından şirketin tüm branşlardaki ruhsatlarının iptali neticesinde sonlandığını, yaklaşık iki aylık çalışma dönemi içinde 5510 sayılı 88. maddesi kapsamında bir kusurunun bulunmadığını, davalı … Başkanlığı’na karşı sorumluluğunun doğmadığı, kök ve birinci ek rapordaki görüşlerimizi aynen koruduğumuzu, ” görüşü bildirilmiştir
Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde açılan dava, davalı kurum tarafından gönderilen ödeme emirlerinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davaya ilişkin görev hususu, İstanbul BAM 33.HD’nin 2018/1985 – 1211 E-K sayılı ilamında belirlediği üzere Yargıtay 10.HD ‘nin 2015/21696 E – 2018/1655 K.sayılı ilamı ile onanmış ….İş Mahkemesi’nin … E- … K.sayılı görevsizlik kararı emsal kabul edilerek görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğu kanaatine varılarak çözüme kavuşturulmuştur.
13/02/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 Sayılı Kanunun 59 maddesi ile değişik 2918 Sayılı Kanunun 98 maddesi ile trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde … tarafından karşılanacağı; trafik kazalarına sağlık teminatı sağlayan zorunlu sigortalarda; sigorta şirketlerince yazılan primlerin ve … Hesabınca tahsil edilen katkı paylarının Yo 15’ini aşmamak üzere, münhasıran bu teminatın karşılığı olarak Hazine Müsteşarlığınca sigortacılık ilkeleri çerçevesinde maktu veya nispi olarak belirlenen tutarın tamamının sigorta şirketleri ve 3/6/2007 tarihli ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 14 üncü maddesinde düzenlenen durumlar için … Hesabı tarafından …na aktarılacağı, söz konusu tutarın, ilgili sigorta şirketleri için sigortacılık ilkelerine göre ayrı ayrı belirlenebileceği, aktarım ile sigorta şirketlerinin ve … Hesabının bu teminat kapsamındaki yükümlülüklerinin sona ereceği, Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulunun söz konusu tutarı 96 50’sine kadar artırmaya veya azaltmaya yetkili olduğu, bu madde çerçevesinde sigorta şirketleri ve … Hesabı tarafından ödenecek meblağın süresinde ödenmemesi halinde 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Kanunun 89 uncu maddesinin ikinci fıkrasının uygulanacağı düzenlenmiştir.
5510 Sayılı Kanunun 89/2 fıkrası; “Kurumun prim ve diğer alacakları süresi içinde ve tam olarak ödenmezse, ödenmeyen kısmı sürenin bittiği tarihten itibaren ilk üç aylık sürede her bir ay için *6 3 (96 2) oranında gecikme cezası uygulanarak artırılır. Ayrıca, her ay için bulunan tutarlara ödeme süresinin bittiği tarihten başlamak üzere borç ödeninceye kadar her ay için ayrı ayrı Hazine Müsteşarlığınca açıklanacak bir önceki aya ait Yeni Türk Lirası cinsinden iskontolu ihraç edilen Devlet iç borçlanma senetlerinin aylık ortalama faizi bileşik bazda uygulanarak gecikme zammı hesaplanır. Ancak, ödemenin yapıldığı ay için gecikme zammı günlük hesaplanır. Cumhurbaşkanı, ilk üç ay için uygulanan gecikme cezası oranını iki katına kadar artırmaya veya bu oranı 9e | oranına kadar indirmeye, yeniden kanuni oranına getirmeye ve uygulama tarihini belirlemeye yetkilidir. Dava ve icra takibi açılmış olsa bile, prim ve diğer Kurum alacaklarının ödenmemiş kısmı için gecikme cezası ve gecikme zammı tahsil edilir.” düzenlemesini içermektedir.
5510 Sayılı Kanunun 88/16 fıkrasının birinci cümlesi, “Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usülü Hakkında Kanunun SI inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç, diğer maddeleri uygulanır” düzenlemesini, aynı Kanunun 88/20 fıkrası ise, “Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve Müteselsilen sorumludur.” düzenlemesini içermektedir.
Bu düzenlenmeler ışığında somut davaya bakılacak olursa 6111 sayılı kanunun 59 Md. İle zorunlu sigortalarda sigorta şirketlerinin düzenlediği poliçe primlerinin %15’ini aşmamak üzere katkı paylarının …’ya aktarılmaması nedeniyle yönetim kurulu üyesi sıfatını taşıyan davacının 5510 sayılı yasanın 88 Md. Kapsamında sorumlu olup olmadığı irdelendiğinde davacı, … Sigorta A.Ş.’nin 20/05/2015 tarihli olağan genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyeliğine atandığı, bu kararın 04.06.2015 tarihinde ilan edildiği, 25/05/2015 tarihli yönetim kurulu toplantısında atanan üyeler arasından şirketi sınırsız temsil ve ilzama yetkili başkan ve üyelerin seçildiği, davacının bu üyeler arasında olmadığı, T.C. Başbakanlık makamının 07/08/2015 tarih ve 24316 sayılı onayı ile … Sigorta A.Ş.’nin tüm branşlardaki ruhsatlarının iptal edildiği ve yönetim kurulu başkan ve üyelerinin tamamen değiştirildiği anlaşılmaktadır.
5510 sayılı yasanın 88 Md.’de “Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise ” ibaresi kullanılarak sorumluluğun ön koşulu olarak haklı bir sebep bulunmaması öngörülmüş yani sorumluluğun müşterek ve müteselsil sorumluluk olmasının yanı sıra kusur sorumluluğu olduğu da belirlenmiştir. Somut davada İdare ve temsil yetkisi yönetim kurulu kararı ile atanan kişilerden bazılarına devredilmiş durumda olup davacının ödeme emirlerinde belirtilen tarihlerde idare ve temsil yetkisi yoktur. Ayrıca TTK’nın yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunu düzenleyen 553 Md.’sinin 2. Fıkrasında yönetim kurulu devredilmesi halinde devreden organ veya kişilerin, devralan kişilerin fiil ve kararlarından sorumlu olmayacakları düzenlenmiştir. Son olarak TTK 557 Md.’sinin uygulanabilmesi içinse “zararın şahsen kendisine yükletilebildiği ölçüde” ibaresine bağlı koşulların varlığı gerekmektedir. Davacı, hem yönetim ve temsil yetkisinin devredilmiş olması hem de görev aldığı 2 aylık sürede şahsen kendisine yükletebilecek bir kusurun bulunmaması nedeniyle sorumluluğu bulunmamaktadır. Ayrıca her ne kadar alacak ödeme emirlerinde kamu alacağı olarak nitelendirip 6183 sayılı kanunun uygulanacağı belirtilmiş ise de alacak nitelik olarak 2918 sayılı Kanunun 98 Md. dayalı özel sigortacılık faaliyetinden doğan prim alacağı olup kamu alacağı olmadığından 6183 sayılı kanunun uygulanması mümkün olmayıp davacı kendisine gönderilen ödeme emirlerinden dolayı borçlu olmayıp açılan davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
Davalı kurum tarafından gönderilen 23.02.2017 tarihli … No’lu ve 24.02.2017 tarihli … No’lu ödeme emirlerinden dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine,
2-Davalı harçtan muaf olduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafça yatırılan 31,40 TL Peşin Harç ve 31,40 TL Başvurma Harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 173.389,84 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 3.500,90 TL’nin ( 6,40 TL Vekalet Suret Harcı, 294,50 TL tebliğler, 3.200,00 TL bilirkişi ücreti.) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/11/2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …