Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/329 E. 2019/459 K. 05.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1073 Esas
KARAR NO : 2019/430

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 19/11/2018
KARAR TARİHİ: 25/06/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde, “Müvekkilim şirket, Likit Petrol Gazı (LPG) dağıtım firması olup; davalı … Şti., 01.09.2008 tarihli “Otogaz LPG Bayi Sözleşmesi” gereğince, 01.09.2013 tarihine kadar müvekkilimin LPG Otogaz bayiliğini üstlenmiştir. Davalı, sözleşme için 40.000,00 TL teminat vermiştir.Diğer davalı …, bayinin borçlarının 10.000 Amerikan Dolarına kadar müşterek borçlu ve müteselsil kefil olmuştur. Dava miktarı, bu davalının kefalet miktarı içinde kalmaktadır.Davalı şirket, sözleşmenin ekinde imzaladığı satış taahhütnamesi gereği sözleşme süresi boyunca aylık 10 ton, beş yıl içinde de 600 Ton LPG’yi müvekkilden almayı taahhüt etmiştir. Ancak davalı şirket, sözleşmedeki taahhüdüne uygun olarak LPG almadığı gibi alımını neredeyse yok denecek kadar azaltmış, cari borcunu ödememiştir. Bu durum sözleşmeye açıkça aykırılık oluşturmaktadır.Müvekkilim, …Noterliği’nin 23.05.2013 tarih … yevmiye, …Noterliği’nin 20.06.2013 tarih … yevmiye sayılı ihtarları ile cari borcunu ödemesi ve taahhüdüne uygun miktarda alım yapması hakkında davalıyı uyarmasına rağmen, davalı şirket bu aykırılığı gidermemiştir. Müvekkilim, davalı şirketin 55.709,71 TL cari borcu için İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile icra takibi yapmış olup; davalı bu takibe haksız yere itiraz etmiştir.Davalı şirketin, müvekkil nezdinde 40.000,00 TL teminatı bulunmaktadır. Müvekkilim, …Noterliği’nin 08.11.2013 tarih … yevmiyeli ihtarı ile davalı hesaplarını kat etmiştir. Bu ihtarla davalı teminatını davalının 55.709,71 TL cari borcuna mahsup etmiştir. Bakiye kısım için de İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/297 E. Sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açılmıştır. Satış Taahhütnamesinin 2.maddesi : “ Bayi 1.maddede taahhüt ettiği LPG ihtiyacının tümünü …. Habaş’tan almak zorundadır. Bayi, Habaş’tan eksik aldığı LPG nedeniyle Habaş’a verdiği teminat tutarının 5 (beş) katı kadar tazminat ödemeyi kabul ve taahhüt eder.“ şeklindedir. Davalı, Bayilik sözleşmesince taahhüdüne uygun olarak LPG almamıştır. Satış Taahhütnamesinin 2. maddesi gereği 40.000,00 TL. teminatının beş katı olan 200.000,00TL tazminatı müvekkil şirkete ödemekle yükümlüdür. Müvekkilim hesap kat ihtarında bu tazminatı 10 gün içinde ödemesini talep etmiştir, ihtarname, davalıya 21.11.2013 tarihinde tebliğ edildiği halde, davalı tazminat olarak belirlenen miktarı müvekkilime ödememiştir. Bu miktarın tarafımıza ödenmemesi nedeniyle, sayın mahkemenizdeki işbu davayı açmak zorunlu olmuştur.Yukarıda açıklanan ve ibraz edilen belgeler ışığında yargılamanın yapılarak, müvekkilimin 200.000,00 TL tazminat alacağından fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak şartıyla şimdilik 20.000,00 TL’.nin, dava tarihinden itibaren Merkez Bankasının kısa vadeli avanslara uyguladığı faiz oranı, yargılama giderleri ve vekalet ücreti ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkilime ödenmesine karar verilmesi, talep ve dava edilmiştir.Daha sonra davasını ıslah ederek; Davalı …, davalı şirketin müvekkile olan borçlarının 10.000 USD’ye kndar kısmına davalı şirketle beraber müştereken ve müteselsilen kefil olmuştur. Bu nedenle sorumluluğu 10.000 USD’nin, İşbu davanın açıldığı tarih olan 31.12.2013’teki karşılığı 21.375,00TL ile sınırlıdır. Fazlaya dair haklarımızı saklı tutarak, 20.000,00 TL. üzerinden açtığımız davada alacağımızı 180.000,00 TL. daha arttırarak, talebimizi 200.000,00 TL.ye yükseltiyoruz. Arttırdığımız 180.000,00 TL.lık miktarın harcının tahsilini talep ederiz.Dava dilekçemizin belirtilen biçimde ıslahı ile dava bedelimizi fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak şartıyla 180.000,00 TL. daha arttırarak toplam 200.000,00 TL.’ ye çıkarttığımızı beyan eder, bu miktarın 20.000,00 TL.’lık kısmı yönünden dava tarihinden itibaren,1.375,00TL’sinin da ıslah tarihinden itibaren Merkez Bankasının kısa vadeli avanslara uyguladığı faiz oranı ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, aşan 178.625,00 TL’sinin da ıslah tarihinden itibaren Merkez Bankasının kısa vadeli avanslara uyguladığı faiz oranı ile birlikte davalı şirketten tahsiline, karar verilmesi” talep ve dava etmiştir.

CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ” müvekkillerim aleyhine ikame edilmiş olup, huzurda görülmekte olan işbu davanın bayilik sözleşmesinden ve satış taahhütnamesinden tazminat alacağına ilişkin olduğunu, daha evvel müvekkillere hitaben keşide etmiş olduğu 21/11/2013 tarihli ihtarnamede de aynı talepleri ileri sürerek müvekkillerimden 200.000.- TL tutarında tazminatın kendisine ödenmesini talep etmiş olduğunu beyan ederek fazLaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere şimdilik kaydıyla 20.000.-TL’nın tahsiline karar verilmesi talep edilmektedir ki, bu husus HMK’nun konuya ilişkin düzenlemesine aykırıdır. Zira, huzurda görülmek üzere ikame edilmiş olan bu dava, belirsiz bir alacağın tespiti davası değil, eda davasıdır ve HMK 109/2 hükmü uyarınca Talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya acıkca belirli ise kısmi dava açılamaz. Mahkemece davacı tarafa süre verilmesini ve dava ile talep ettikleri alacak miktarını belirterek harcın ikmal edilmesinin ihtar edilmesini, aksi takdirde dava şartının verine gelmemiş olması nedeniyle davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekmektedir.Davacı ile müvekkilim arasında akdedilmiş bulunan 01/09/2008 tarihli LPG Otogaz Bayilik Sözleşmesinin akdedilmesinden sonra, müvekkilim sözleşmenin yürürlükte bulunduğu süre zarfında tüm alımlarını davacıdan yapmış ve bu suretle sözleşme ile üstlenmiş olduğu edimine riayet etmiştir. Ancak, taraflar arasında devam eden ticari ilişki ve sözleşmenin yürürlük süresi içerisinde davacı taraf, müvekkilimin faaliyet göstermekte olduğu Mersin İlinde yaşanan yoğun fiyat rekabetine karşı duyarsız kalmış ve müvekkilimin rakip firmalara ait istasyonlarla rekabet edebilmesini ve ürün satabilmesini sağlayacak ticari desteği sağlamamıştır. Ekte bir sureti sunulan ve davacı tarafından müvekkilime satışı yapılan LPG ürününün fiyatının yer aldığı faturanın tetkikinden de görüleceği üzere, müvekkilimin davacıdan aldığı ürünün fiyatı, rekabet içerisinde bulunduğu rakip firma istasyonlardaki pompa satış fiyatlarından bile daha yüksektir. Ekteki fotoğraflarla da tespit olunmuş bulunan bu durumda, müvekkilim davacıdan aldığı LPG ürününü hiçbir gelir elde etmeksizin aldığı fiyattan satmaya kalsa dahi, diğer istasyonlardaki fiyatlarla rekabet edebilmesi mümkün değildir. Kaldı ki, davacının müvekkilim tarafından işletilen istasyonla ilgili olarak hiçbir yatırımı da söz konusu olmadığından, davacının müvekkilime ticari destek sağlamamış olması ticari hayatın olağan akışına da aykırılık oluşturmuştur. Bu durumdan muzdarip olan müvekkilim müteaddit defalar şifahen davacıdan talepte bulunmasına rağmen, bu yoldaki taleplerinin davacı tarafından karşılanmamış olması nedeniyle önemli miktarda gelir kaybına da uğramıştır. Bu nedenlerle ve ayrıca taraflar arasında akdedilmiş bulunan bayilik sözleşmesinin sözleşme süresinin sona ermesinden 6 ay öncesinde taraflar arasında yeni bir sözleşme akdedilmesi için mutabakat tesis edilmesi gerektiğini amir bulunan hüküm gereğince davacıya bildirimde bulunmuştur. Buna cevaben davacı taraf, hiçbir şekilde gerçek durumu yansıtmayan, dayanaktan yoksun bir şekilde “satışlarda bayi karlılığı EPDK’nın belirlediği nisbetlerdedir” gerekçesiyle müvekkilin yeni sözleşme akdetme teklifine de olumsuz bir tavır sergilemiştir . EPDK, petrol piyasasında geçerli olacak yasal düzenlemeleri yapmak ve piyasa faaliyetleri denetlemekle yetkili kamu otoritesi olup, dağıtıcı ve bayi arasındaki karlılık ve fiyatlara hiçbir şekilde müdahalesi söz konusu değildir. Kaldı ki, ülkemizde 01/01/2005 tarihinden itibaren akaryakıt ve LPG piyasasında serbest fiyat uygulamasına geçilmiş olup, davacının bu yoldaki beyanları yasal dayanaktan yoksun ve gerçek duruma aykırı olup, kabulü mümkün değildir.Davalı ile müvekkilim arasında akdedilen sözleşmelerle başlayan ticari ilişki, 2009 – 2010 – 2011 ve 2012 yıllarında l’er yıllık dönemlerini tamamlamış olup, her 1 yıllık dönemin sona ermesinden sonra yeni 1 yıllık dönem başlamış ve bu şekilde taraflar arasındaki ticari ilişki nizasız ve fasılasız bir şekilde devam etmiş ve bayilik sözleşmesi ile belirlenen sûre sonunda kendiliğinden hitama ermiştir. Dolayısıyla, 2009 – 2010 – 2011 – 2012 ve 2013 yıllarına ait dönemlerde yapılan satışların eksik olduğu, bunun sözleşmeye aykırılık oluşturduğu, cezai şart ödenmesini gerektirdiği vb. yönünde hiçbir talepte bulunmayan ve sözleşme ilişkisine devam eden davalının, bayilik sözleşmesinin sona ermesinden sonra geçmiş 5 yıllık döneme ilişkin olarak talepte bulunması sözleşmeye aykırı olduğu kadar objektif hüsnüniyet kaidesine de aykırıdır” diyerek davanın reddini istemiştir.

DELİLLER & DEĞERLENDİRME VE KABUL:
Dava taraflar arasında yapılan sözleşmeden doğan edimlerin davalı tarafça yerine getirilmemesi e cari hesap borcunun ödenmemesi nedeniyle sözleşmenin iptalinden doğan ve 40.000,00 TL. teminatının beş katı olan 200.000,00TL cezai şartın tazminat olarak ödenmesina ilişkindir.Taraflar arasında 01.09.2008 başlangıç, 01.09.2013 bitiş tarihli 5 yıllık “Otogaz LPG Bayi Sözleşmesi” bulunduğu konusund auyuşmazlık bulunmamaktadır. Sorun; sözleşmenin davacı tarafça feshinin ve dolayısıyla buna bağlı olarak verilen teminat miktarı olan 40.000.-TL’nin 5 katı tutarındaki cezai şart tazminatının davalıdan talebinin haklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Davacı, davalının satış taahhütnamesi gereği sözleşme süresi boyunca aylık 10 ton, beş yıl içinde de 600 Ton LPG’yi taahhüt ettiği halde bunu yerine getirmediği gibi cari hesap borcunu da ödemediğini (55.709,71 TL cari hesp borcu için İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile yapılan takip ve itiraz üzerine İstanbul … ATM’nin … E. Sayılı dosyası üzerinde açılan itirazın iptali davası) ileri sürmekte, davalı ise bunu reddetmekle beraber 5 yıl boyunca bu sebepten dolayı sözleşmenin feshedilmeksizin devam ederken sözleşme bitiminde gündeme getirilmesini iyi niyetli bulmadıklarını, davacının yaşanan rekabet koşulları nedeniyle kendilerine hiç yardımcı olmadığını, yatırım yapmadığını söylemektedirSektörel bilirkişinin de değiniği üzere dağıtım şirketleri yatırımlarının geri dönüşünü garantilemek için 5 yıllık akaryakıt bayiliği sözleşmesi yapmakta, belirli kotalar koymaktadır. Bayinin alması gereken asgari miktar belirlenirken o bölgenin tüketim potansiyelini araştırarak sonuca varmak her zaman yeterli olmamaktadır. Çünkü bayinin işleteceği istasyonun bulunduğu ticari alandaki rekabet koşulları nedeniyle, ürün satışının (gerek iskonto, gerekse vade uygulamaları ile) piyasa koşullarına paralel veva daha avantajlı bir şekilde yapmasına imkan sağlayacak ticari koşulların bayii’e sunulup, nihai tüketicinin de ödemeleri için alternatif avantajlar ve marka tercihini de sağlamaları yönünde işbirliği ve çalışmalar yapması gerekmektedir. Bayi ile aylık veya yıllık alım miktarını belirleyip bayi’e amiyane tabirle artık ne yaparsan yap taahhüt ettiğin miktarı sat, gerisi beni ilgilendirmez demek iyi niyetli ve doğru bir yaklaşım olamayacaktır.Yine günümüz teknolojisinde akaryakıt ve Lpg dağıtım sektöründe dağıtıcı firmaların bayilerinin mal alım ve satımlarını anlık olarak takip edebildikleri ve bu sayede günlük, haftalık, onbeş günlük, aylık mal alışlarını takip edebildikleri, bayilerin taahhütlerinin ya da hedef satışlarının neresinde olduklarını izleyebildikleri düşünüldüğünde, davacının bayilik sözleşmesindeki ilgili fesih hakkını kullanmamasının, tonaj taahhüdü ve cezai şart hükümlerinin uygulanmasından zımnen vazgeçtiği anlamını taşımaktadır. Davalı tarafın bu yöndeki savunması ve itirazları haklı bulunmuştur. Zira davacı tonaj taahhüdüne aykırılığın oluştuğu her yıl sonunda hiçbir yaptırımda bulunmamış ve açıkça hakkını saklı tuttuğunu ifade dahi etmeyip sözleşmeden yarar sağlamaya devam etmiş, karşılıklı edimler sonucu taraflar arasındaki sözleşmenin bitimine az bir süre kala 5 yıllık süreli sözleşme kapsamında bulunan satış taahhüdüne aykırılık nedeniyle davaya konu talepte bulunması doğru bulunmamıştır.Yine bilirkişi raporunda da izah edildiği üzere davacı, sözleşme ilişkisinin başlangıcından itibaren, eksik satın alınan otogaz Lpg nedeniyle ilgili taahhüt doğrultusunda davalıdan ilgili yılın sonunda cezai şart talep edebileceği halde üst üste iki yıl davalının bu satış taahhüdünü yerine getirmediğini tespitle, bu hakkını kullanmamıştIr. Davacının bu davranışının, Satış taahhüdüne uyulmasının önemli olmadığına dair bir güven oluşturmuş olabileceği, aradan uzun zaman geçtikten sonra bu hususa ilişkin talepte bulunulmasının zımni irade uyuşması ile sözleşme değişikliğine gidildiğinin kabul edilebileceği doğrultusunda itirazı kayıt koymayan davacının bu taahhütnamedeki uygulamadan feragat etmiş sayılabileceği olarak güven oluşturulduğu düşünülebileceği ve davacının cezai şart tazminatı istemesinin çelişkili davranış yasağını oluşturduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Yargıtay …Hukuk Dairesi’nin 21/11/2016 tarihli … esas … karar sayılı ilamıyla ” Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.Taraflar arasındaki sözleşmenin eki olarak düzenlenen taahhütnamede davalı tarafça aylık asgari 10 ton LPG alınacağı taahhüt edilmiştir. Davalının taahhütnamede öngörülen taahhüdüne uymadığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nun 179/2 maddesi uyarınca çekincesiz olarak ifayı kabul etmiş olmadıkça asıl borç ile birlikte cezanın ifasını da isteyebilir. Ne varki davacı 23.05.2013 tarihine kadar çekincesiz olarak eksik ifayı kabul ettiğinden o tarihten önceki aylara ilişkin cezai şart isteyemez. 23.05.2013 tarihinde eksik ifa nedeniyle cezai şart talebini de içeren ihtarname çekilmiş olduğundan bu tarih ile (Mayıs 2013 dönemi dahil) sözleşmenin feshedildiği 01/09/2013 tarihine kadar ki dönemler itibariyle cezai şart isteyebileceğinin kabulü gerekir. Mahkemece bu yönler gözetilmeksizin yanılgılı gerekçeyle davanın tümden reddine karar verilmesi doğru değildir” gerekçesi ile bozularak dosya mahkememize gönderilmiş ve yargılamaya devam edilmiştir.
Yargıtay Bozma İlamına uyularak cezai şart alacağı hesabı yönünden dosya yeniden bilirkişi heyetine tevdii edilmiş, alınan 12/03/2019 tarihli raporda ” Dosya mevcuduna göre davalının davacıdan 23/05/2013 İle 01/09/2013 tarihleri arasında herhangi bir LPG alımı yapmamış olduğu anlaşılmaktadır. Bu tip sözleşmelerde genel olarak, eksik alman ton başına belli bir cezai şart rakamı tespit edilir, şayet altçı bayi , satıcıdan eksik mal almış ise, eksik alman ton tutan İle ton başına kararlaştırlan cezai şart tutarının çarpımı suretiyle ödenmesi gereken cezai şart tutan hesaplanırdı.Ancak hem Sözleşme hem de eki Taahhütnamede, davalının yapmış olduğu alımlarda eksik alım bakımından ne kadar tutarda ( ton başına ) cezai şart ödeyeceğine ilişkin herhangi bir veri olmadığından, tarafımızca Sayın Mahkemenin talebine ilişkin bir hesaplama yapmak mümkün olmamıştır. Diğer yandan, “dosya mevcuduna göre davalının davacıdan 23/05/2013 ile 01/09/2013 tarihleri arasında herhangi bir LPG alımı yapmamış olduğu anlaşılmaktadır.” tespitine nazaran. Sayın Mahkemece sözleşmeye göre davalının vermiş olduğu teminat bedelinin 5 katı kadar cezai şart talep edebileceğinin kabul edilmesi halinde ise davacının davalıdan (40.000.-TL x 5 — ) 200.000.-TL cezai şart talep edebileceği ” görüşü bildirilmiştir.
Tüm dosya ve Yargıtay Bozma İlamı birlikte değerlendirildiğinde taraflar arasındaki sözleşmenin eki niteliğindeki taahhütnameye göre davalı tarafın taahhüt ettiği LPG tutarında alım gerçekleştirmediği, davacı taraf 23/05/2013 tarihine kadar ihtirazi kayıt düşmeden ifayı kabul etmiş olduğu, 23/05/2013 ile sözleşmenin feshedildiği 01/09/2013 tarihleri arasında LPG alımı yapılmadığı, sözleşmenin eki niteliğindeki taahütnamede Bayi’nin davacıdan eksik aldığı LPG nedeniyle verdiği teminat tutarının 5 katı kadar tazminat ödemeyi kabul ettiği, sözleşme hükmüne ve ton başına herhangi bir ayrım yapılmadığı hususuna dikkat edildiğinde teminat tutarı 40.000-TL olduğundan 5 katı olan 200.000,00-TL nin cezai şart alacağı olarak istenebileceği, ıslah tarihi ve kefilin alacaktan sorumlu olduğu limit gözönüne alınarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
A)200.000 TL cezai şart alacağının 20.000 TL’si yönünden dava tarihi olan 31/12/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline,
B)200.000 TL cezai şart alacağının 180.000 TL’si yönünden davalı … için sorumlu olduğu ve bakiye kalan 1.375,00 TL’sinin ıslah tarihi olan 12/06/2014 tarihinden davalı … İnşaat yönünden 180.000 TL’sinin ıslah tarihi olan 12/06/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 13.662,00 TL karar harcının peşin ve ıslah ile alınan 3.415,50 TL nin düşümü ile kalan 10.246,50 TL harcın davalılardan müştereken v e müteselsilen alınarak hazineye irad kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 17.950,00 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,.
4-Davacı tarafından yapılan 6.746,50 TL yargılama ( 24,30, 341,55 ph, 3.073,95 IH, 5,20 VH , 3.000,00 TL bilirkişi ücreti, 301,50 TL Teb. ) giderlerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …

Hakim …