Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/316 E. 2019/609 K. 10.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2019/316
KARAR NO: 2019/609

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ: 06/01/2015
KARAR TARİHİ: 10/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin davalı şirketten elektrik hizmeti satın aldığını, davalı şirketin davacı şirkete düzenlediği elektrik faturalarında “Kayıp – Kaçak” bedeline yer verdiğini, Yargıtay HGK’nın 21/05/2014 tarihli ve 2013/7 – 2454 E. – 679 K. Sayılı kararı ile Kayıp Kaçak bedeli tahsil edilemeyeceğini hükme bağladığını, davalı şirketin, davacı şirketten 2005 ve 2015 dönemleri arası davacının ödediği kayıp-kaçak ve trafo kaybı bedellerinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte alacak belirsiz olduğundan şimdilik 10 000 TL’sinin geri ödenmesine karar verilmesini talep ve etmiştir.
Davacı vekili 01/04/2016 tarihli ıslah dilekçesinde; dava değerini artırarak; 2.120.793,54 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren ticari avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak taraflarına verilmesini talep etmiştir
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın 2005 yılından bu yana kadar olan faturalarda fiili elektrik tüketimi ve kanunen tahsili mümkün kalemler dışında “kayıp-kaçak bedeli” adı altında bir bedelin daha elektrik faturalarına yansıtılmasından dolayı alınan bu bedelleri iadesi amacıyla huzurdaki davayı ikame ettiği, İlgili bedelin EPDK mevzuatına uygun olarak tahsil edildiğini, 2005 yılından 2010 yılı Ocak ayına kadar geçen sürede dağıtım şirketlerinin uygulamakla yükümlü olduğu tarife bileşenlerinde kayıp-kaçak bedelinin mevcut olmadığını, dava konusu kayıp kaçak bedelinin elektrik piyasası kanunu, elektrik piyasası tarifeler yönetmeliği, elektrik piyasası perakende satış hizmet geliri ile perakende enerji satış fiyatlarının düzenlenmesi hakkında tebliğ gereğince müşterilere tahakkuk ettirildiğini; bu konuda EPDK ‘nın yetkili olduğunu, kurul kararına karşı açılacak davaların idari yargıda açılıp görüleceğini, tarifeler ve fiyatlandırmaların EPDK tarafından yapıldığını, söz konusu fiyatlandırmaya ilişkin kurul onaylı tarifelerin hüküm ve şartlarıyla bu tarifelere tabi olan tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağının EPDK kararıyla ve onaylanarak resmi gazetede yayımlanmak suretiyle yürürlüğe giren 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 13/a maddesinde yer aldığını ve müvekkili idare tarafından kayıp kaçak bedeli olarak elektrik piyasası kanunu, elektrik piyasası tarifeler yönetmeliği, elektrik piyasası perakende satış hizmet geliriyle, perakende enerji satış fiyatlarının düzenlenmesi hakkındaki tebliğ gereğince müşterilere tahakkuk ettirildiğini savunarak; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava, haksız olarak davalı şirketin davacı hakkında tanzim edilen 2005 ve 2015 yılları arası faturalarına kaçak kullanım bedeli olarak yansıttığı ve davacıdan tahsil edilen bedelin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile tahsili istemine ilişkindir.
Davalı şirket kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, yapılan tahsilatın da yasal mevzuata uygun olduğunu savunmaktadır. Davaya konu edilen edilen fatura incelendiğinde faturayı düzenleyen ve elektrik tahsilatını yapan şirketin davalı şirket olduğu görülmektedir. Bu sebeple davalı şirketin husumet itirazı yerinde değildir.
Kayıp Kaçak bedelinin dağıtım şirketine ait olduğu yönündeki savunması davalı şirket ile dağıtım şirketi arasındaki iç ilişkide ileri sürülebilecek bir husustur.
Tarafların gösterdiği deliller toplanmış, dava konusu dönem kapsamında davacı şirkete gönderilen kayıp kaçak bedelini gösteren faturalar celp edilmiş, EPDK tarafından tarife ve oranlar getirtilmiştir. Bu kapsamda davacı ile davalı arasında … Müşteri Numarası ile sözleşme imzalanmak suretiyle elektrik temin edildiği ve dava konusu edilen 2005 ile 2015 ayları arasında elektrik abone sözleşmesi kapsamında elektrik alımının sağlandığı, dava tarihi itibariyle TBK 146. Maddesindeki zamanaşımı süresinin geçmediği anlaşılmıştır.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış, iddia ve savunma hudutları doğrultusunda, dosya içeriği delil ve belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, bu yönden sunulan 25/12/2015 tarihli bilirkişi kurulu raporu mahkememizce denetlenmiştir.
25/12/2015 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; Davacı …Şti., davalı … A Ş. ile davacı şirketin …nolu tesisatı için akdetmiş olduğu Elektrik Satış Anlaşması uyarınca gereksinim duyduğu elektrik enerjisini ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde 25.03.2010 tarihinden itibaren yenileyerek davalı şirketten tedarik etmekte olduğu, davacı … Ştî.’nin dava dosyasında sunulan Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmeleri incelendiğinde de görüleceği üzere bu sözleşme çerçevesinde aktif enerji tarifesi üzerinden sözleşme hükümlerine göre faturalandırıldığı, emsal Yargıtay kararları gereğince davacıya elektrik faturaları ile tahakkuk ettirilen ve davacıdan tahsil edilen kayıp-kaçak bedeli tutarlarının davalıdan alınarak fatura ödeme tarihlerinden itibaren davacı aboneye faiziyle birlikte geri ödenmesinin uygun olduğu, davalı şirket tarafından davacı şirkete geri ödenecek kayıp-kaçak bedelleri için dava tarihi itibariyle işleyecek faiz tutarları içinde talepte bulunulabileceği belirtilmiş, nisan 2011 tarihinden ağustos 2014 tarihine kadar olan faturalar nedeniyle davacı alacağı 1.082.294.97 TL olarak hesaplanmıştır.
Tarafların bilirkişi kurulu raporuna itirazları üzerine, itirazların değerlendirilmesi bakımından bilirkişi kurulundan ek rapor alınmasına karar verilmiş, bu yönden sunulan 11/03/2016 tarihli bilirkişi kurulu ek raporu mahkememizce denetlenmiştir.
11/03/2016 tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda; 2006 temmuz ayı faturası ile birlikte 2006kasım ayından itibaren son dönem fatura tarihi ağustos 2014 tarihine kadar olan faturalar nedeniyle davacı alacağı 2.110.793,54 TL olarak hesaplanmış, kök raporda belirtilen görüşlerinde bir değişlik olmadığı bildirilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta davacı şirkete gönderilen ve davacı şirketin de ödeme yaptığı ve dosyaya sunulan faturalar üzerinde bilirkişilerce yapılan incelemeye göre temmuz 2006 – ağustos 2014 ayları arasındaki faturaların 2.110.793,54 TL kısmı kayıp enerji bedeline ilişkin olduğu anlaşılmakla, davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı vekilince temyiz edilmiş, Yargıtay 3.Hukuk Dairesi’nin 2016/18938 Esas – 2018/8329 Karar sayılı 11.09.2018 tarihli bozma ilamına göre ” Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 günlü ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 Karar Sayılı kararı ve Dairemiz kararları ile Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne kadar ücret ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile kayıp-kaçak bedelinin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Ne var ki, uyuşmazlığın temyiz yolu ile Dairemize geldiği aşamada 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanunun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve dava konusu bedelin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedel maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir. Hal böyle olunca, karar tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişikliklerinin, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedel ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gereken hükümler içerdiğinden, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17., geçici 19. ile 20. maddelerinin, somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının yerel mahkemece tartışılıp değerlendirildikten sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekmektedir gerekçesi ile mahkeme kararı bozulmuş, yeni esas alarak yargılamaya devam edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurul kararından sonra 6719 sayılı kanunla yapılan değişiklikle elektrik iadesinin faturalara yansıttığı giderlerin oranlarının EPDK tarafından belirleneceği ve düzenleme yapılacağı belirtilmiştir.
6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununda 17/06/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunda yapılan değişiklikler kapsamında 6446 sayılı Kanunun 3 md’nin 1.fıkrasında eklenen bendde ” Teknik ve teknik olmayan kayıp ” dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı oluşturan ve maliyeti etkileyen teknik kayıp ve/veya kaçak kullanım gibi sebeplerden kaynaklanan ve teknik bir sebebe dayanmayan kaybı ” ifade edeceği hükme bağlanmış yine aynı kanunun 17.md’nin 4.fıkrasında ” (4) ilgili faaliyete ilişkin tüm maliyet ve hizmet bedellerini içeren Kurul onaylı tarifelerin hüküm ve şartları, bu tarifelere tabi olan tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlar hükmüne yer verilmiş, 17 md’ye eklenen 10.fıkrada da ” Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır ” düzenlemesine yer verilmiş, 6719 sayılı kanunla eklenen geçici 20.madde de ” Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma , perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17.mad. Hükümleri uygulanır ” hükmü getirilmiştir.
Somut davada, Anayasa Mahkemesi’nin 2016/150 E – 2017/179 K ve 28/12/2017 tarihli kararı ile 6719 sayılı yasanın 17/10 …iptal edilmiş diğer maddelerine ilişkin yapılan başvurular red edilmiştir. Mahkemelerin yetkisini sınırlayan hükmün iptal edilmesine rağmen 6719 sayılı yasanın 17/4 …gereği ” Kurul onaylı tarifelerin hüküm ve şartları, bu tarifelere tabi olan tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlar ” hükmünü ihtiva edip iptal edilmediğinden somut davada 6719 sayılı yasa hükümleri çerçevesinde karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş, işbu davada davanın açıldığı tarih itibariyle mevzuata ve içtihat durumuna göre davacı dava açmakta haklı olup davaya konu bedelleri tahsil eden davalı taraf dava açılmasına sebebiyet vermiştir.Buna göre davacı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmesi ve yapmış olduğu yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın konusuz kalmış olması nedeniyle HÜKÜM KURULMASINA YER OLMADIĞINA,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 44,40 TL maktu karar harcının peşin ve tamamlama harcı ile alınan 36.046,49 TL harçtan mahsubu ile artan 36.002,09 TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Ayrıca bozmadan önce verilen 08/06/2016 tarihli karar nedeniyle … seri numaralı, … sıra numaralı, … özel numaralı makbuzuyla davalı tarafından yatırılan 108.141,20 TL harcın da talep halinde ve karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 351,78 TL’nin (27,70 TL başvurma Harcı, 4,10 TL vekalet harcın, 170,78 TL peşin harcı, 35.876,31 TL tamamlama harcı, 1.300 bilirkişi ücreti, 337,00 TL tebligat ve müzekkere masrafı) yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …