Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/275 E. 2020/43 K. 22.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/275
KARAR NO : 2020/43

DAVA : TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 10/05/2019
KARAR TARİHİ : 22/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı …Şti. vekili verdiği dava dilekçesinde, davalı…A.Ş. ile 22.03.2017 tarihli sözleşme yaptıklarını, bu sözleşmeye göre … Projesi için asansör temini, montajı ve teslimine ilişkin olarak anlaştıklarını, sözleşmeye göre işin yedi ay içinde bitirilmesinin kararlaştırıldığını, ancak işin bu süre içinde bitirilmediğini, işin geç bitirilmesi nedeniyle de kendi yaptıkları inşaatın geciktiğini ve bu nedenle de hem kendilerine ait bağımsız bölümleri kullanamadıklarını hem de arsa sahiplerine karşı aylık rayiç kira bedeli ödemek zorunda kaldıklarını, davalı tarafın zararlarını karşılamadığını, sözleşmeye aykırı davranış nedeniyle uğradığı zararının tespitini ve tazminine karar verilmesini talep etmiştir.

DAVALININ TALEBİ:
Davalı …A.Ş. vekili verdiği cevap dilekçesinde, davalı ile yapılan sözleşmeye göre sözleşme bedeli olan 139.500,00 Euronun peşin olarak davacının anlaşacağı finansal kiralama firması tarafından kendilerine ödenmesi gerekirken ödemenin zamanında yapılmadığını, sözleşmeye göre ödemenin yapılmaması durumunda işi durdurma haklarının bulunduğunu, ödemenin yapılmaması nedeniyle işin durduğu dönem içinde yapımı öngörülen asansörlerin teknik özelliklerinde değişiklikler olduğunu, bu nedenle de yeni sipariş verilmesi gerektiğini, bu gecikmeden kendilerinin sorumlu olmadığını, davacı tarafın kendilerine halen 70.391,50 TL borçlu olduğunu, sözleşmeye göre fesih hakları olduğu halde işe devam ederek asansörlerin teslimatının ve montajının tamamlandığını, davacı tarafın asansör kuyularını teslime uygun hale getirmesi gerekirken bunu da zamanında yerine getirmediğini, buna ilişkin tutanakların bulunduğunu, asansör kuyularının ancak sekizinci ayın ortalarında uygun duruma getirildiğini, kabin onayının da 30.10.2017 tarihinde yapıldığını, davacı tarafın asansörlerin tamamını ihtirazi kayıt koymadan teslim aldığını, gecikmeden ötürü de zarar gördüğünü ya da kira ödemek zorunda kaldığına ilişkin bir delili de dosyaya sunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 207 ve devamı maddelerine göre alım satım sözleşmesine aykırılıktan kaynaklı zarar nedeniyle tazminat davasıdır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı taraf, 22.03.2017 tarihli sözleşmeyi, 22.03.2017 tarihli kabin onay formunu, tanık beyanlarını, keşif ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Davalı taraf, 22.03.2017 tarihli sözleşmeyi, 20.09.2017 tarihli dekontu, 06.09.2018 ve 26.09.2018 tarihli asansör teslim tutanaklarını, asansör kuyusu tesim alma tutanaklarını, @ posta yazışmalarını, tanık beyanlarını, keşif ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 207 ve devamı maddelerine göre alım satım sözleşmesine aykırılıktan kaynaklı zarar nedeniyle tazminat davasıdır.
Davacı taraf, davalı şirketin sözleşmede yazılı olan işin sözleşmede yazılı olan süre içinde bitirilmemesi nedeniyle zarara uğradığını belirterek zararının tespitini ve tazminini talep etmekte, davalı şirket ise sözleşmede yazılı olan işin geciktiğini kabul etmekte ancak gecikmenin kendisinden değil davacıdan kaynaklandığını bu nedenle de davacının bir zararı söz konusu ise hukuken bir sorumluluğunun bulunmadığını ileri sürmektedir. Dava konusu olayda çözülmesi gereken konu sözleşmeye konu işin gecikmesinin hangi taraftan kaynaklandığının tespitidir.
Davalı tarafın işin verdiği cevap dilekçesinde yaptığı açıklamalar usul hukukuna göre bileşik ikrar niteliğinde olup 6100 sayılı HMK m. 190 ve 191’e göre ispat yükü davalı taraf üzerindedir.
Davalı taraf öncelikle davalı ile yapılan sözleşmeye göre sözleşme bedeli olan 139.500,00 Euronun peşin olarak davacının anlaşacağı finansal kiralama firması tarafından kendilerine ödenmesi gerekirken ödemenin zamanında yapılmadığını, sözleşmeye göre ödemenin yapılmaması durumunda işi durdurma haklarının bulunduğunu ileri sürmektedir. Taraflar arasında yapılan sözleşmenin “Ödeme Şartları” başlıklı 4’üncü maddesinin birinci fıkrasında sözleşme bedelinin malzeme bedelini oluşturan 139.500,00 Euroluk kısmının ödenmesinin sözleşmenin imzalanmasından sonra peşin olarak işverenin yani davacının anlaşacağı, finansal kiralama firması tarafından, işveren yani davacı ad ve namına yükleniciye yani davalıya yapılacağı, sekizinci fıkrasında da yükleniciye zamanında ödeme yapılmaması durumunda yüklenicinin işverene bilgi vererek işi durdurabileceği ve şantiyede bulunan monte edilmemiş malzemeyi geri çekebileceği, @ posta yoluyla yapılan bildirimlerinde geçerli olacağı kararlaştırılmıştır.
Dosyaya sunulan banka dekontundan 139.500,00 Euronun sözleşmenin imzalanmasından altı ay sonra 20.09.2017 tarihinde davalı tarafa ödendiği anlaşılmaktadır. Davalı tarafın sözleşmenin 4’üncü maddesine göre paranın ödendiği 20.09.2017 tarihine kadar işi durdurma hakkı bulunsa da bu hakkını kullanabilmesi için yine sözleşmenin 4’üncü maddesine göre davacı tarafa bildirimde bulunmuş olması gerekmektedir. Ancak dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerde davalı tarafın davacıya paranın ödenmemesi nedeniyle @ posta yoluyla ya da başkaca bir yolla bildirimde bulunduğuna ilişkin bir kayıt bulunmamaktadır. Dolayısıyla paranın geç ödenmesi nedeniyle işin durduğu dönem içinde yapımı öngörülen asansörlerin teknik özelliklerinde değişiklikler olduğu, bu nedenle de yeni sipariş verilmesi gerektiği yönündeki davalı taraf savunmasının hukuki dayanağı bulunmamaktadır.
Davalı taraf, sözleşmeye göre davacı tarafın asansör kuyularını teslime uygun hale getirmesi gerekirken bunu zamanında yerine getirmediğini, buna ilişkin tutanakların bulunduğunu, asansör kuyularının ancak sekizinci ayın ortalarında uygun duruma getirildiğini, gecikmenin bundan da kaynaklandığını bu nedenle de sorumluluklarının bulunmadığını belirtmiştir.
Davalı tarafın dosyaya sunduğu 06.12.2017, 04.01.2018, 12.03.2018, 04.04.2018, 18.04.2018, 25.05.2018 tarihli kuyu teslim tutanaklarından 04.01.2018 ve 25.05.2018 tarihli olanların dışındakilerde kuyularda eksiklikler olduğu tespit edilmiş ve bu tutanaklar davacı şirket temsilcisi tarafından da itirazi kayıt konulmaksızın imzalanmış olduğu görülmüştür. 04.05.2018 tarihli @ posta yazışmasında da davalı tarafın davacı tarafa her bir blok için davacı tarafın sözleşmeye göre yapması gereken işleri bildirdiği görülmektedir. Dolayısıyla 04.05.2018 tarihinde halen sözleşmenin 15’inci maddesinin “A) İnşaat İşleri” başlıklı fıkrasına göre davacı şirketin yükümlülüğü olan asansör kuyusunun asansör montajına hazır vaziyette teslim edilmesi koşulunun davacı şirket tarafından yerine getirilmediği anlaşılmıştır.
Sözleşme 22.03.2017 tarihinde imzalanmış olmasına karşın ve sözleşmenin 3’üncü maddesine göre de yedi ay içinde işin bitirilmesi kararlaştırılmış olmasına karşın davacı şirketin sözleşmenin imzalanmasından yaklaşık bir yıl sonra dahi sözleşmenin 15’inci maddesine göre üzerine düşen asansör kuyularını asansör montajına uygun şekilde davalı şirkete teslim etme yükümlülüğünü yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Bu gecikmede davacı tarafın bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeksizin sözleşme bedeli olan 139.500,00 Euronun tarafına ödenmemesi nedeniyle işi durdurma hakkını kullanmış olmasının da bir etkisinin olmadığı, davalı şirket işi durdurma hakkını kullanmasa da asansör kuyuları davacı tarafından asansörlerin montajına hazır hale getirilmediği sürece asansörlerin montajına davalı şirket tarafından başlanamayacağı yine “İşveren Tarafından Yapılacak İşler” başlıklı 15’inci maddenin tamamından anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle dosya teknik bilirkişiye gönderilmemiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle davanın reddine yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 54,40-TL maktu karar harcının peşin alınan 170,78-TL harçtan mahsubu ile artan 116,38-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
*e-imzalıdır

Hakim …
*e-imzalıdır