Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/258 E. 2020/871 K. 15.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/425
KARAR NO: 2020/878

DAVA: İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ:08/07/2019
KARAR TARİHİ:16/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

DAVACININ TALEBİ:

Davacı … Kurumsal Hizmetler A.Ş. vekili verdiği dava dilekçesinde, davalı …Ş. ile 24.10.2016 tarihinde “… Hizmet Satış Sözleşmesi” yaptıklarını, bu sözleşme kapsamında davalı şirkete … Business hizmeti verdiklerini, bu hezmet karşılığında da 22.02.2019 tarihine göre 5.155,83 TL asıl alacak ve 1.046,22 TL işlemiş faiz alacaklarının bulunduğunu, ayrıca sözleşmeye göre aylık % 3 oranında vade farkı da talep etme haklarının bulunduğunu, davalının borcunu ödememesi nedeniyle bu alacakları için …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasından icra takibi başlattıklarını, davalının borcun 3.000,00 TL’sini icra dosyasına ödediğini, asıl alacağın 2.155,83 TL’sine ve 1.046,22 TL faize itiraz ettiğini, bunun üzerine de itirazın iptali davası açtıklarını belirtmiştir.

DAVALININ TALEBİ:

Davalı …Ş. vekili verdiği cevap dilekçesinde davacı ile yaptıkları sözleşmeye göre … kartın limitinin 3.000,00 TL olduğunu, icra takibi ile 3.000,00 TL’nin üzerinde alacak talep edildiğini, bu miktarın üzerinde kalan kısmından sorumlu olmadıklarını, kartın limitinin belirlenmiş olması nedeniyle bu limitin üzerine çıkılması durumunda kartın kullanılamayacağını, limit dahilinde ödeme yaptıklarını, kalan miktarından hukuken sorumluluklarının bulunmadığını, takip konusu alacak için kendilerine ihtarname gönderilmediğini bu nedenle de faizden de sorumlu olmadıklarını, belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:

Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 502 ve davamı maddelerine göre vekâlet ve iş görme sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Davacı taraf, …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasını, taraflar arasında yapılan 24.10.2016 tarihinde … Hizmet Satış Sözleşmesini, tarafların ticari defterleri, faturaları, keşif, yemin delilini, tanık beyanlarını ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.

Davalı taraf, …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasını, taraflar arasında yapılan 24.10.2016 tarihinde … Hizmet Satış Sözleşmesini, @ posta yazışmalarını, ödeme makbuzlarını, tarafların ticari defterleri, yemin delilini, tanık beyanlarını ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlıklı 5/A maddesine göre; “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” Mahkememizde açılmış olan dava bu yasa kapsamında arabuluculuk dava şartına bağlı olup arabuluculuk son tutanağının dosyaya sunulduğu anlaşılmakla davanın esasının incelenmesine geçilmiştir.

Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 502 ve davamı maddelerine göre vekâlet ve iş görme sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 502’ye göre; “Vekâlet sözleşmesi, vekilin vekâlet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşmedir. Vekâlete ilişkin hükümler, niteliklerine uygun düştükleri ölçüde, bu Kanunda düzenlenmemiş olan işgörme sözleşmelerine de uygulanır.” Taraflar arasında yapılan 24.10.2016 tarihli sözleşmenin “Konu” başlıklı 3’üncü maddesinde “… tarafından … kartı ile alışverişin gerekleştirilmesine yönelik hizmet ve bu hizmet bedelinin ödenmesine ilişkin şartlar ile tarafların hak ve yükümlülükleri işbu sözleşmenin konusunu oluşturmaktadır. … müşterisi kurum ve/veya bireylere … üye ağı içinde üyesi olan işyeri aracılığı ile hizmet sunmakta ve üyenin sunduğu mal ve hizmetin karşılığının … kartı ile tahsil edilmesi sağlanmaktadır.” düzenlemesi getirilmiştir. Taraflar arasında yapılan sözleşme vekâlet almaksızın iş görme sözleşmesi niteliğinde olup 6098 sayılı TBK m. 502 ve devamı maddeleri hükümlerine bağlıdır.

Dava konusu uyuşmazlık davacının davalıyla yaptığı sözleşme kapsamında verdiği hizmetin karşılığı olarak ücrete hak kazanıp kazanmadığı noktasındadır. 6098 sayılı TBK m. 502’ye göre vekâlet ve iş görme sözleşmelerinde “Sözleşme veya teamül varsa vekil, ücrete hak kazanır.” Taraflar arasında yapılan sözleşmenin ön yüzünde “Maksimum Sipariş Tutarı” bölümünde … Business karşısında 3.000,00 TL olarak alınacak ücret belirlenmiştir. Buna göre davacı taraf verdiği hizmet karşılığında tahsil edemediği hizmet bedelini davalı taraftan isteme hakkına sahiptir. Ancak bunun için vekil ya da iş gören sıfatıyla sözleşmede kendisine yüklenen edimleri yerine getirmiş olması gerekmektedir.

Dava konusu uyuşmazlık taraflar arasında yapılan sözleşmenin ön yüzünde “Maksimum Sipariş Tutarı” bölümünde … Business kartı için kart limitinin 3.000,00 TL olarak belirlenmiş olması nedeniyle bu miktarı aşan harcamadan davalının hukuken sorumlu olup olmayacağı noktasındadır.

Taraflar arasında yapılan sözleşmenin “Müşterinin Sorumlulukları” başlıklı 4.11 maddesinde “Müşteri, her siparişe konu olan ödemeyi işbu sözleşmenin ön formunda belirtilen şartlar dahilinde Multinetin ilgili bankalardaki hesabına gecikmeden ödemekle yükümlüdür. … geciken ödemeler için aylık % 3 vade farkı uygulamaktadır.” hükmü düzenlenmiştir. Sözleşmenin aynı bölümünün 4.15 maddesinde de “Müşteri, … ile ilgili olarak bir fatura döneminde kullanıcının … kartına yükletiği toplam yemek bedelini iş bu sözleşmenin ön formunda oranı belirtilen hizmet bedeli tutarıyla birlikte iş bu sözleşmenin ön formunda belirtilen vadede Multinete ödeyecektir.” düzenlemesi getirilmiştir.

6098 sayılı TBK m. 504’e göre; “Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir.” Taraflar arasında yapılan sözleşmeye göre davacı şirketin yürüteceği yemek kartı hizmetinin parasal kapsamı 3.000,00 TL olarak belirlenmiştir. Aynı yasanın 505’inci maddesine göre; “Vekil, vekâlet verenin açık talimatına uymakla yükümlüdür.” Düzenlemesi getirilmiş olup sözleşmede kart limitinin 3.000,00 TL olarak belirlenmiş olması davalı yönünden kart hizmetinin 3.000,00 TL ile sınırlı olacak şekilde verilmesi yönünden yazılı talimat niteliğindedir. Aynı yasanın 506/II maddesinde “Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır.” düzenlemesi getirilmiş olup dava konusu yemek kartının sözleşmede belirlenen sınırları içerisinde kullanılmakta olup olmadığını denetleme ve limit aşımı durumunda kartın hizmete kapatılmasının sağlanması davacının özen yükümlülüğünün gereğidir. Aynı yasanın 508’inci maddesine göre de; “Vekil, vekâlet verenin istemi üzerine yürüttüğü işin hesabını vermek ve vekâletle ilişkili olarak aldıklarını vekâlet verene vermekle yükümlüdür.” Bu maddeye göre dava konusu kartın limitinin aşılması durumunda bu durumdan davalının haberdar edilmesi vekil konumunda bulunan davacının hesap verme yükümlülüğü kapsamındadır. Davacının davalıya kartın limitinin aşılmakta olduğuna ilişkin bir bildirimi 6102 sayılı TTK m. 18/III’e uygun şekilde yapmadığı anlaşılmaktadır.

Tarafların birbirinden alacaklı olup olmadıklarının ve dava konusu kartın limitinin aşılıp aşılmadığının tespiti için 6100 sayılı HMK m. 266’ya göre bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş ve dosya mali müşavir bilirkişiye verilmiştir. Mali müşavir bilirkişiden davaya konu kart ile 3.000,00 TL yi aşan harcama olup olmadığının, 3.000,00 TL’yi aşan harcama varsa davacının alacağının ne kadar olduğunun ve davacının takibe konu cari kayıtlarda aynı gün ve aynı fatura dayanak yapılarak hem alacak hem borç kaydının girilmiş olmasının takibe konu alacakta yanlışlığa yol açıp açmadığının tespiti istenilmiştir.

Hazırlanan 24.03.2020 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu kartta 3.000,00 TL’yi aşan harcama bulunmadığı, davacının takibe konu cari kayıtlarda aynı gün ve aynı fatura dayanak yapılarak hem alacak hem borç kaydının girilmiş olmasının takibe konu alacakta yanlışlığa yol açmayacağı, davalının on iki tane fatura bedelini nakit olarak ödediği, ancak belgesinin bulunmadığı, 3.438,66 TL’nin de bankadan ödendiğinin sabit olduğu ama davalı defterlerinde kaydının bulunmadığı, davalının son yaptığı 3.438,66 TL tutarlı ödeme ile davalının icra dosyasına iki ayrı zamanda yaptığı toplam 3.680,85 TL ödeme düşüldükten sonra 31.12.2018 tarihine göre davacının 2.091,57 TL alacağının bulunduğu, tespit edilmiştir. Bilirkişi faiz hesabının ise aylık % 3 oranında faiz hükmünün yazılı olduğu sözleşme kısmının imzalı olmaması nedeniyle ticari gecikme faizi üzerinden yapıldığını belirtmiştir. Faiz oranının belirlendiği kısımın da sözleşmenin imzalanmış kısmının eki olması nedeniyle faiz hesabının sözleşmede yazılı olan oranda ve 6098 sayılı TBK m. 120/II’ye göre yapılması için dosya bilirkişiye verilmiştir.

Hazırlanan 12.10.2020 tarihli ek bilirkişi raporunda aylık % 3 oranında faiz hesabı ile davalının borcunun 2.626,04 TL olduğu tespit edilmiştir.

Sözleşme hükümleri bir bütün olarak incelendiğinde davacı şirketin verdiği yemek kartı hizmetinin rakamsal sınırının sözleşmenin ön yüzünde bulunan kısımda 3.000,00 TL olarak belirlendiği anlaşılmaktadır. Sözleşmede açık hüküm bulunmasa da davalıya kullandırılan yemek kartının 3.000,00 TL’den daha fazla miktarda yemek harcaması için kullanılması durumunda davacı şirketin bu miktarı aşan kısım için kartın kullanımını engelleme hak ve yükümlülüğü bulunduğu anlaşılmaktadır. Çünkü sözleşmede belirlenen 3.000,00 TL tutarlı sınır sadece davalı için değil davacı için de verilecek hizmetin parasal sınırını belirlemekte olup her iki taraf için de bağlayıcı niteliktedir. Dava konusu kartın kullanıldığı yemek alım hizmetlerinde sözleşmede belirlenen 3.000,00 TL tutarlı limiti aşması durumunda kartın hizmete kapatılmasını sağlama olanağına sahip olan ve sözleşmenin içerik yorumundan da bu konuda yükümlülüğü bulunan davacının kartın limit aşımı halinde hizmete kapatılmamasından hukuken sorumludur. Hazırlanan bilirkişi raporu sayfa 9’dan itibaren yer verilen dava konusu kartın harcama bakiyelerine bakıldığında hiç bir harcamanın 3.000,00 TL’yi geçmediği görülmektedir. Dolayısıyla davacı tarafın gerek sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerine gerekse yukarıda açıkladığımız 6098 sayılı TBK m. 502 ve devamı maddelerinden kaynaklanan özen gösterme ve vekil olarak hesap verme yükümlülüğüne aykırı davranmadığı anlaşılmaktadır.

Dosya içerisine alınan …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasında davacı taraf 5.155,83 TL asıl alacak ve 1.046,22 TL asıl alacağın faizi olmak üzere toplam 6.202,05 TL alacak talebinde bulunmuştur. Davalı taraf bu miktarın 3.680,85 TL’sini ödemiş olup kalan 2.521,20 TL asıl alacak ve faizine itiraz etmiştir. Hazırlanan 12.10.2020 tarihli bilirkişi raporunda ise davacının 2.626,04 TL alacağının bulunduğu tespit edilmiştir.

6098 sayılı TBK m. 117’ye göre; “Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer.” Yani borcun muaccel olması borçlunun temerrüde düştüğü anlamına gelmemektedir. Davacı taraf faturaya konu alacaklarının tarafına ödenmesi için 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 18/III’e göre davalı tarafı temerrüde düşürdüğüne ilişkin ihtarname ya da benzeri bir bildirim yazısını dosyaya sunmamıştır. Bu nedenle davacının icra takibine kadar işlemiş faiz talep etmekte hukuki yararı bulunmamaktadır.

Davalının yaptığı 3.680,85 TL tutarlı ödemenin asıl alacak miktarı olan 5.155,83 TL’den düşülmesinden sonra geriye kalan takip miktarı 1.474,98 TL yapmaktadır. (Asıl alacak miktarı 5.155,83 TL – davalının yaptığı ödemeler toplamı 3.680,85 TL = 1.474,98 TL) Bu hesaplama basit matematik işlemini gerektirdiğinden ve yapılan hesaplama tarafların 6100 sayılı HMK m. 107’ye göre bedel artırımında bulunmalarını ya da HMK m. 176’ya göre ıslah da bulunmalarını gerektirmeyeceğinden 6100 sayılı HMK m. 30 usul ekonomisi uyarınca ikinci kez bilirkişi incelemesi yaptırılmamıştır. Bu nedenle davanın asıl alacak yönünden kısmen kabulüne karar verilerek 1.474,98 TL üzerinden itirazın iptaline yönelik ve takip tarihine kadar işlemiş faiz yönünden de davanın reddine yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

Davacı alacağının faturaya dayanıyor olması, davalının kullandığı yemek kartından ne kadar alışveriş yaptığını bilebilecek durumda olmasına karşın başlatılan icra takibine itiraz etmesi iyiniyetli görülmediğinden davacı lehine icra inkâr tazminatına hükmedilmiştir.

Davacının fazla talepte bulunmasının kötüniyetle ya da ağır kusuruyla gerçekleştiğine ilişkin delil bulunmadığından koşulları oluşmayan davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile …. İcra Dairesi’nin … sayılı takip dosyasına, davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 1.474,98 TL üzerinden devamına, asıl alacağın takip tarihinden itibaren aynı koşullarda devamına,
2-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan 1.474,98 TL üzerinden %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Kötüniyet tazminat talebinin REDDİNE,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 100,76-TL nispi karar harcının peşin alınan 44,40-TL harçtan mahsubu ile eksik 56,35-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
6-Davacı tarafından yargılama esnasında yapılan toplam 922,00-TL ( 700,00-TL BK ücreti, 222,00-TL tebliğler ve posta ) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre takdiren hesaplanan 424,71-TL’nin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
7-Ayrıca davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam 95,20-TL ( 44,40-TL BH, 44,40-TL PH, 6,40-TL VH ) harcın davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 1.474,98-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, DAVACIYA VERİLMESİNE,
9-Davalı tarafından yargılama esnasında yapılan toplam 15,40-TL ( tebliğler ve posta) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre takdiren 8,30-TL’nin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
10-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 1.727,07-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, DAVALIYA VERİLMESİNE,

11-Arabuluculuk görüşmelerinde arabulucu olarak atanan …’a 1.320,00-TL ödeme yapılmasına karar verildiği, ödemenin suçüstü ödeneğinden ödendiği anlaşıldığından 1.320,00-TL arabuluculuk ücreti’nin 6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 18/A-13’a göre davadaki red ve kabul oranına göre hesaplanan 608,04-TL’nin davalıdan, 711,96-TL’nin davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
12-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı miktar itibariyle kesin olmak üzere karar verildi. 16/12/2020

Katip …
*e-imzalıdır

Hakim …
*e-imzalıdır