Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/246 E. 2021/18 K. 13.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/246
KARAR NO:2021/18

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ: 02/05/2019
KARAR TARİHİ:13/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

DAVACININ TALEBİ:

Davacı … Ltd. Şti. vekili verdiği dava dilekçesinde, dava dışı …’ya tekstil ürünü sattığını, karşılığında 31.12.2014 tarihli, … sayılı ve 7.000,00 TL bedelli çek aldığını, bu çekin 06.09.2014 tarihinde çalındığını, hırsızlık olayı ile ilgili olarak …. Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında kovuşturma yapıldığını, …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasından da ödemeden men kararı ve çek iptali kararı verildiğini, yargılama devam ederken davalı …Ş. davaya konu çeki mahkemeye sunduğunu, daha sonra da …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasından takip başlattığını, …. İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas; … Karar sayılı dosyasında yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda çek üzerinde yer alan imzanın kendilerine ait olmadığının anlaşıldığını, …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas; … Karar sayılı dosyasında çek bedelinin istirdatı için dava açtıklarını ancak avukatlarına verilen vekâletnamenin süreli olması ve avukatın duruşmaya girmemesi nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, icra dosyasına yatırılan paranın davalı …Ş. tarafından 17.08.2016 tarihinde tahsil edildiğini, davaya konu çekin yasal hamilinin kendileri olduğunu, ciro zincirinde kendilerinden önce cirosu bulunan dava dışı … ile kendilerinden sonra cirosu bulunan… Ltd. Şti. ve …’ı tanımadıklarını, bu kişilerle ticari ilişkilerinin de bulunmadığını, çekte yer alan kaşe üzerindeki imzanın kendilerine ait olmadığını, davalı …Ş.’nin bağlı oldukları yasa ve yönetmelik hükümlerine uygun davranmadıklarını, bu gerekçelerle davaya konu çekin yasal hamilinin kendileri olduğunun tespitini, bu çek nedeniyle davalı şirkete borçlu olmadıklarının tespitini, davalı şirket tarafından tahsil edilen 10.929,94 TL’nin tahsil tarihi olan 17.08.2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte taraflarına ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DAVALININ TALEBİ:

Davalı …Ş. vekili verdiği cevap dilekçesinde, davaya konu çekin tahsil edilmiş olması nedeniyle menfi tespit davası açmakta davacının hukuki yararının bulunmadığını ve menfi tespit davasının bu gerekçeyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının çek üzerindeki imzasının sahteliğinin ancak bilirkişi incelemesi ile ortaya çıkacağını, icra dosyasına ödemeleri davacı yapmadığı için ödenen paranın istirdatını davacının talep edemeyeceğini, bu gerekçelerle istirdat davasının da reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:

Dava kambiyo senetlerine mahsus icra takibine karşı 2004 sayılı İcra ve İflas Kanun m. 72/I’e göre açılmış menfi tespit davası ve 6098 sayılı TBK m. 77’ye göre sebepsiz zenginleşme nedeniyle alacak davasıdır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Davacı taraf, …. Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasını, …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasını, …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasını, …. İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas; … Karar sayılı dosyasını, …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas; … Karar sayılı dosyasını, dava konusu çeki, fatura ve temlik sözleşmesini, çekin teslimine ilişkin tahsilat makbuzunu, tanık beyanlarını, yemin delilini ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.

Davalı taraf, faktoring sözleşmesini, alacağı tevsik eden faturayı ve tarafların ticari defterlerini delil olarak sunmuştur.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlıklı 5/A maddesine göre; “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” Mahkememizde açılmış olan dava bu yasa kapsamında arabuluculuk dava şartına bağlı olup arabuluculuk son tutanağının dosyaya sunulduğu anlaşılmakla davanın esasının incelenmesine geçilmiştir.

Davacı taraf 6100 sayılı HMK m. 110 davaların yığılması esasına göre davaya konu çekin yasal hamilinin kendileri olduğunun tespitini, bu çek nedeniyle davalı şirkete borçlu olmadıklarının tespitini, davalı şirket tarafından tahsil edilen 10.929,94 TL’nin tahsil tarihi olan 17.08.2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte taraflarına ödenmesine karar verilmesini talep etmektedir.

…. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas; … Karar sayılı dosyası getirtilerek mahkememiz dosyası içerisine alınmıştır. Bu dosyanın takipsiz bırakıldığı ve sonrasında da davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle derdestlik itirazına konu olması söz konusu değildir.

Dosya içerisine alınan …. İcra Dairesinin … sayılı dosyası incelendiğinde alacaklısının davalı …Ş. olduğu, borçlularının ise davacı … Ltd. Şti., dava konusu çekin düzenleyeni …, cirantalar …, … ve… Ltd. Şti. olduğu, konusunun 31.12.2014 tarihli, … sayılı ve 7.000,00 TL bedelli çek olduğu anlaşılmaktadır. Dosya borçlulardan dava dışı …’nın 17.08.2016 tarihinde yaptığı ödeme ile kapanmıştır.

…. İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas; … Karar sayılı dosyası getirtilerek mahkememiz dosyası içerisine alınmıştır. Bu dosyada davaya konu çek üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda çek üzerindeki imzanın davacı şirket yetkilisi…’un eli ürünü olmadığı tespit edilmiştir. Dolayısıyla davacı tarafın mutlak defi niteliğindeki sahtelik defini iyiniyetli hamil ve son ciranta durumunda olan davalıya karşı da ileri sürme hakkı bulunmaktadır.

Davacının birinci talebi davaya konu çekin yetkili hamili olduklarının tespiti istemine ilişkindir. Davacının davaya konu çekin meşru hamilinin kendilerinin olduğunun tespitine yönelik talebi 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 792’ye göre incelenecektir. Bu maddeye göre; “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790’ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” Bu maddeye göre hamil aynı yasanın 790’ıncı maddesine göre dava konusu çekten kaynaklanan hakkını ispatlamak ve çeki eline geçirmiş olan yeni hamillerin de kötüniyetli ya da ağır kusurlu olduklarını ispatlamak zorundadır. TTK m. 792’nin yollama yaptığı 790’ıncı madde; “Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır. Çizilmiş cirolar yazılmamış hükmündedir. Bir beyaz ciroyu diğer bir ciro izlerse, bu son ciroyu imzalayan kişi çeki beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılır.” hükmünü içermektedir. Davacı taraf davaya konu çeki dava dışı …’dan aldığına ilişkin tahsilat makbuzunu dosyaya sonmuştur. Çekin düzenleyeni dava dışı … ile davacı arasında arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığının ve davaya konu çekin davacının ticari defterlerinde kaydının bulunup bulunmadığının tespiti için 6100 sayılı HMK m. 266’ya göre davacı ve davalı taraf ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.

Hazırlanan 19.03.2020 tarihli bilirkişi raporunda davacı ile dava dışı çekin düzenleyeni … arasında ticari ilişki bulunduğu, davaya konu çekin davacının ticari defterlerinde kaydının bulunduğu, cirantalardan… Ltd. Şti.’nin davacıya düzenlediği irsaliyeli faturanın davacı şirket kayıtlarında kaydının bulunmadığı, davacının diğer cirantalarla ticari ilişkisinin bulunmadığı, davalı …Ş.’nin bağlı olduğu yasa ve yönetmeliklere uygun davranmadığı tespit edilmiştir.

Hazırlanan 23.11.2020 tarihli ikinci bilirkişi raporunda da 06.08.2014 tarihli, 9204 sayılı 24.780,00 TL bedelli faturanın 18.350,00 TL tutarındaki kısmının davalı tarafından devralındığı ve davalı kayıtlarında bulunduğu, davalının bağlı olduğu yasa ve yönetmelik hükümlerine göre gerekli çalışmaları yapmadığının değerlendirildiği tespit edilmiştir.

Hazırlanan 19.03.2020 ve 23.11.2020 tarihli bilirkişi raporları ve dosya içerisine alınan …. İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas; … Karar sayılı dosyası içerisindeki imza incelemesine ilişkin bilirkişi raporu ile davacının davaya konu çekin yetkili ve meşru hamili olduğu anlaşılmakla davacının davaya konu çekin yasal hamilinin kendileri olduğunun tespitini taleplerinin kabulüne yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

Davacının ikinci talebi davaya konu çek nedeniyle davalı şirkete borçlu olmadıklarının tespiti istemine ilişkindir. Davaya konu çek davalı tarafından …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasından kambiyo senetlerine özgü icra takibine konulmuş ve dosya borcunun dava dışı … tarafından ödenmiş olması nedeniyle de dosya kapanmıştır. Dolayısıyla davacının 2004 sayılı İİK m. 72/III’e göre icra takibinden sonra menfi tespit davası açmasında hukuki yararı bulunmamaktadır. Borcun ödenmiş olmasından sonra davacının 2004 sayılı İİK m. 72/VII’ye göre istirdat ya da 6098 sayılı TBK m. 77’ye göre sebepsiz zenginleşme davası açmakta hukuki yararı bulunmaktadır. Çünkü gerek istirdat davası gerekse sebepsiz zenginleşme davası sonucunda verilecek hüküm niteliği itibariyle davacının borçlu olmadığının tespiti hükmünü de barındıracaktır. Bu gerekçelerle davacının menfi tespit davasının reddine karar verilmiştir.

Davacının üçüncü talebi davalı şirket tarafından tahsil edilen 10.929,94 TL’nin tahsil tarihi olan 17.08.2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte taraflarına ödenmesine karar verilmesidir. Davalı taraf davacının bu talebinin istirdat davası olduğunu ve istirdat davasında da ancak kendi ödediği bedelin istirdatını talep edebileceğini, icra dosyasına ödemeyi yapanın davacı değil dava dışı diğer borçlu … olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Ayrıca istirdat davalarının paranın ödenmesinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılması gerekmekte olup davaya konu para 17.08.2016 tarihinde ödenmiş dava ise 02.05.2019 tarihinde açılmıştır. Dolayısıyla 2004 sayılı İİK m. 72/VII’de ki bir yıllık hak düşürücü süre de dolmuştur. Ancak davacı davasını açarken 10.929,94 TL tutarlı talebini 2004 sayılı İİK m. 72/VII hükmüne göre istirdat davası olarak nitelendirmemiştir.

6100 sayılı HMK m. 33’e göre; “Hâkim, Türk hukukunu resen uygular.” Bu maddenin uygulaması ise; “Yargıç yalnız dilekçelerde belirtilmiş istem ve savunma dayanaklarını değil, fakat iddia edilmiş vakıalara göre varlığı anlaşılan hukuki istem ve savunma dayanaklarını da nazara almak zorundadır. Yargıç Türk hukukunun hangi kuralının olayda uygulanacağını ve o kuralın anlamını, gereğini resen belirler.” (Bilge Umar; Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi; s. 150) tespitine göre yapılacaktır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 60’a göre de “Bir kişinin sorumluluğu, birden çok sebebe dayandırılabiliyorsa hâkim, zarar gören aksini istemiş olmadıkça veya kanunda aksi öngörülmedikçe, zarar görene en iyi giderim imkânı sağlayan sorumluluk sebebine göre karar verir.” Dava konusu olayda davalı şirketin sorumluluğu hem 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 72/VII’ye göre davacıyı borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde bırakmış olması sorumluluğuna, hem 6098 sayılı TBK m. 77’ye göre sebepsiz zenginleşmeye dayalı haklı bir sebep olmaksızın bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşmesi sorumluluğuna dayanmaktadır. Bu durumda 6098 sayılı TBK m. 60’a göre zarar görene en iyi giderim imkânı sağlayan sorumluluk sebebinin araştırılması yapılacaktır.

İstirdat davası açmak için parayı icra dairesine ödeyenin mutlaka davacı olması zorunluluğu bulunmasa da davacı istirdat davası hukuki sorumluluğuna açıkça dayanmamaktadır. Davanın açıldığı tarihte de istirdat davası için öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre dolmuştur. Bu durumda davacının istirdat davası olarak alacağını talep etme olanağı kalmadığından davalının sorumluluğunun 6098 sayılı TBK m. 77 sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre incelenmesi davacı açısından en iyi giderim olanağı sağlayacaktır.

Davaya konu çek üzerinde yer alan davacı şirketin sorumlu müdürünün imzasının sahte olduğu …. İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas; … Karar sayılı dosyası içerisindeki imza incelemesine ilişkin bilirkişi raporu ile tespit edilmiştir. Bu durum imzaların bağımsızlığı ilkesi uyarınca dava dışı diğer takip borçlusu …’nın çeke dayalı borçtan sorumluluğunu etkilememekte ve bu yüzden de kendisinin de borçlu olarak gösterildiği dava konusu …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasındaki icra takibine konu borcunu ödeyerek dosya kapanmıştır. Ancak dava dışı …’nın dosyaya dava konusu çek nedeniyle borcunu ödemesi aynı çekin yasal hamili sıfatını taşıyan davacının alacağını tahsil etmesini engellemiş ve davalı şirket davacının malvarlığından zenginleşmiştir. Bu gerekçelerle davacının davalı şirket tarafından tahsil edilen 10.929,94 TL’nin faizi ile birlikte taraflarına ödenmesine ilişkin davasının kabulüne yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

6098 sayılı TBK m. 117’ye göre sebepsiz zenginleşmede temerrüt tarihi sebepsiz zenginleşmenin gerçekleştiği tarih olarak kabul edildiğinden davalı şirketin icra dosyasında parayı tahsil ettiği tarih sebepsiz zenginleşme tarihi olarak kabul edilmiş ve tahsil tarihi olan 17.08.2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari faize hükmedilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜNE,
2-31/12/2014 tarihli … sayılı ve 7.000,00-TL bedelli çekin yasal hamilinin davacı …. Ltd. Şti olduğunun tespitine,
3-Davacının 31/12/2014 tarihli … sayılı ve 7.000,00-TL bedelli çeke borçlu olmadıklarına ilişkin menfi tespit davasının reddine,
4-10.929,94-TL’nin tahsil tarihi olan 17/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 746,62-TL nispi karar harcının peşin alınan 186,66-TL harçtan mahsubu ile eksik 559,96-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
6-Davacı tarafından yargılama esnasında yapılan toplam 1.513,00-TL ( 1.400,00-TL BK ücreti, 113,00-TL tebliğler ve posta ) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre takdiren hesaplanan 922,31-TL’nin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
7-Ayrıca davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam 237,46-TL ( 44,40-TL BH, 186,66-TL PH, 6,40-TL VH ) harcın davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, DAVACIYA VERİLMESİNE,
9-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, DAVALIYA VERİLMESİNE,
10-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/01/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸