Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/242 E. 2020/714 K. 02.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/242
KARAR NO : 2020/714

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 29/04/2019
KARAR TARİHİ : 02/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı …Ş. vekili verdiği dava dilekçesinde, davalı … Ltd. Şti. ile 11.08.2006 tarihinde “… Sözleşmesi” yaptıklarını, bu sözleşmeye göre davalının ödemesi gereken 2017 ve 2018 yıllarına ilişkin üyelik aidatını ve gecikme bedelini ödemediğini, bunun üzerine davalı aleyhine … 28. İcra Dairesinin… sayılı dosyasından icra takibi başlattıklarını, takibe davalı tarafın itiraz etmesi üzerine de itirazın iptali davası açtıklarını belirtmiştir.
DAVALININ TALEBİ:
Davalı … Ltd. Şti. vekili verdiği cevap dilekçesinde, davacı şirket tarafından üyelik aidatını davacı nezdinde bulunan hesabından sürekli kesildiğini, bu durumun 2016 yılına kadar devam ettiğini, 2016 yılında hesabında para olmasına karşın kesinti yapılmayarak ayrıca borçlandırıldığını, bu durumun ticari örfe aykırı olduğunu, davacının barter sisteminde halen parası bulunduğunu, üyelik aidatı borcunun bu paradan kesilmesini kendilerine bildirdiği halde bunun yapılmadığını, bu nedenle başlatılan icra takibine itiraz ettiğini ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 520 ve devamı maddelerine göre simsarlık sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine karşı 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı taraf, … 28. İcra Dairesinin … sayılı dosyasını, 11.08.2006 tarihli Türk Barter Üyelik Sözleşmesini, Türk Barter Üye Formunu, ticari defterlerini, tanık beyanlarını, yemin delilini, keşif ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Davalı taraf, 6100 sayılı HMK m. 126’ya göre cevap dilekçesi vermiş ancak delil sunmamıştır. HMK m. 139’a göre ön inceleme ve HMK m. 144’e göre tahkikat duruşmasına usulüne uygun şekilde çağrıldığı halde katılmamıştır.
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 520 ve devamı maddelerine göre simsarlık sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine karşı 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasında 11.08.2006 tarihinde “Türk Barter Üyelik Sözleşmesi” ismi altında sözleşme yapılmıştır. Sözleşmenin “Sözleşmenin Konusu” başlıklı 1’inci maddesinde “… A.Ş. tarafından kurulup işletilen Barter Sistemi ile çalışma şartlarının … Ortak Pazarındaki yükümlülüklerin tespit edilmesi ve Barter Sistemi işleyiş şartlarının belirlenmesidir.” açıklaması yer almaktadır. Sözleşmenin konusunu oluşturan “Barter Sözleşmesi” hukukumuzda tanımlanmış bir sözleşme türü olmamakla birlikte uygulamada geçerliliği Yargıtay kararları ile kabul edilmiş ve 6098 sayılı TBK’nun takas ve mal değişim sözleşmesi hükümlerinin uygulama alanı bulduğu karma nitelikli bir sözleşme türüdür. Barter Sözleşmesi ile para kullanmaksızın iki taraflı mal değişimi sağlanmaktadır. Taraflar para kullanmaksızın, aldıkları malın parasal karşılığına karşılık gelen oranda başkaca mal vermektedirler. Barter sisteminin ana unsurları; barter sistemi, bu sistemin üyeleri ve barter (organizasyon) şirketidir. Üyeler belirli bir aidat karşılığında bu barter hizmetinden istifade etmektedirler.
Davanın konusunu oluşturan “Barter Üyelik Sözleşmesi” ise; aşağıya alıntıladığımız makale örneğinde “(…) Barter, uygulama açısından organizasyon şirketi vasıtası ile düzenlenen havuz sisteminde, üyelerin edimler yerine getirmesi ve bunun karşılığında işbu havuzdan ihtiyaçları doğrultusunda hizmet veya mal almalarıdır. Bu minvalde tarafların önceden de belirtildiği gibi, bu organizasyona üye olmaları gerekmektedir. Üyelik ise, üyelik sözleşmesi ile olmaktadır. Üyelik sözleşmesi çerçeve bir sözleşmedir. Mal ve/veya hizmet talep eden üye, organizasyon şirketinden işlem onayı isteyecek; edim elde eden üye, sözleşmeden doğan borcunu bir yıl içinde kendi getirdiği edime ilişkin sözleşmeyle yerine getirmekle yükümlü bulunacak; aksi durumda borcunu organizasyon şirketine barter birimiyle para olarak ödeyecek; borca aykırı davranışı durumunda; sözleşmede belirlenen yetki şartı kapsamında dava ve takibe uğrayacak; her bir üye, somut sözleşmelerde organizasyon şirketine bir komisyon ödeyecektir. Yine üyelik sözleşmesini çerçeve sözleşme kalan bir diğer unsur ise, çerçeve sözleşmenin taraflarıyla ilerde yapılacak sözleşmelerin taraflarının aynı olmaması zorunluluğudur. Üyelik sözleşmesi içerik itibariyle; Barter sisteminden olan alacağın, barter organizatörü şirket tarafından garanti edilmesi dolayısıyla bir kefalet sözleşmesini, Barter sistemi üyelerinin, alacaklarını belirli bir sürenin sonunda (9 veya 12 ay) sistemden mal veya hizmet olarak alamadıkları durumda, alacaklarının sisteme devrini öngören alacağın temlikini, Barter üyelerinin alacak ve borçlarının karşılıklı olarak birbirinden mahsubuna imkân vermesi dolayısıyla da bir cari hesap sözleşmesini içermektedir. Üyelik sözleşmesi ile birlikte üyeler aidat ödemekle yükümlü olmaktadırlar. Bu aidat TL veyahut döviz cinsi üzerinden ödenebileceği gibi, para borcuna ilişkin hükümlere tabi olacaktır. Dolayısı ile aidat borcu götürülecek borç olarak addedilecek ve yine temerrüt hükümleri uygulanır.organizasyon şirketinin sorumluluğu sadece sistemi kurmaktan ibaret olmamakta, ayrıca sistemin denetimini de sağlamakta, üyeler arasındaki sözleşmelere onay verebilmektedir. Organizasyon şirketinin bilhassa bu işlevi telalık hizmeti ile bire bir örtüşmektedir. Bunun karşılığında ise ücret almaktadır. Yine tellallık ile amaçlanan aracılık hizmeti bir sonuca varamaz ise, tellal bu işten ücret alamamaktadır. (…) Barter organizasyon şirketi, süreklilik içeren faaliyeti ile daimi bir pazar oluşturmaktadır. Bu faaliyeti dolayısıyla da üyelerden bir üyelik ücreti alınmaktadır. Tellalın adına komisyon denen aracılık hizmeti karşılığında aldığı ücret ile barter sistemindeki “üyelik ücreti” nin benzer olup olmaması ise doktrinde tartışmalıdır. Kanaatimiz odur ki, bilhassa Ticaret Kanunu’nda vücut bulan tellallık hizmeti ile amaçlanan işlem ve menfaat ile barter sisteminde organizasyon şirketinin yapmış olduğu işlem örtüşmektedir. Zira tellallık ile her ne kadar aracılık hizmetine konu olan husus önem arz etmese de, o aracılık neticesinde taraflar menfaat sağlamaktadır. Organizasyon şirketi barter sistemi ile tellal gibi taraflara doğrudan bir aracılık hizmeti vermiyor ise de, bir sistem kurmakta ve bu sistemin işlemesi ve devamlılığı ile taraflar buluşmakta ve edim değişikliği yoluna giderek menfaat sağlamaktadırlar.” (Tosun Özge; Barter Sözleşmesi; Terazi Hukuk Dergisi; Ocak 2014; Sayı 89) şeklinde açıklanmış olup 6098 sayılı TBK m. 520 ve devamı maddelerine göre simsarlık sözleşmesi kapsamında değerlendirilebilecek türden bir sözleşmedir. 6098 sayılı TBK m. 520’ye göre; “Simsarlık sözleşmesi, simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkânının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması hâlinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir. Simsarlık sözleşmesine, kural olarak vekâlete ilişkin hükümler uygulanır.” Taraflar arasında yapılan Barter Üyelik Sözleşmesinin “Üye Olma Esasları” başlıklı maddesinde “Hesap açma ve işlem yapma yetkisi almak için firma yıllık üyelik bedelinin üye ilgi formunda belirtilen şekilde ödeyerek ve formda belirtilen evrakların tamamını Türk Barter Merkezine ulaştırır. (…) Türk Barter, üyeye, iş bu sözleşmenin kapsamı içinde Banter Sistemini kullanmaya başlaması için istenen evrakların tamamlanması, üyelik bedelinin ödenmesi ve sözleşmenin onaylanmasını müteakip yazılı olarak hesap açma ve işlem yapma yetkisi verir. Hesap açma ve işlem yapma yetkisini almadan iş bu sözleşmeyi imzalamak üyeye Barter sistemi ile çalışma yeterliliği sağlamaz.” düzenlemesi yapılmıştır. Sözleşmenin aynı bölümünün 4’üncü maddesinde de “Türk Barter hesap açma ve işlem yapma yetkisi alan üye adına bir cari hesap açar ve üyenin Barter ortak pazarında gerçekleştirdiği alım ve satım işlemlerinin bedellerini Yeni Türk lirası cinsinden cari hesapta kaydını tutar. Ayrıca üyeye Barter sistemi çalışmalarında yardımcı olması için bir Broker görevlendirir. Satın almada kullanabilmesi için üye adına Barter çek karnesi verir. Barter çekini iş bu sözleşme kapsamı dışında kullanımdan doğan sorumluluk üyeye aittir.” düzenlemesi getirilmiştir. Her iki madde içeriğinden davacı …Ş.’nin davalının barter işlemlerine aracılık ettiği anlaşılmaktadır.
Sözleşmenin “Üyelik Bedeli ve İşlem Komisyonu” başlıklı 1., 2., 3. ve 7’inci maddelerinde de “Üye Barter sistemini sağlıklı ve verimli kullanmasında faaliyet gösteren ve yatırım yapan Türk bartere üyelik bedelini üye bilgi formunda belirlediği seçeneğe göre öder. Üyelik bedelini ödememiş üyüye hesap açma ve işlem yapma yetkisi verilmez. Türk barter üyenin barter sistemi ile yaptığı alım ve satım işlemlerinde üye bilgi formunda belirtilen oranda komisyon alır. Komisyon oranlarında tek taraflı ve dönemsel olarak üyeler lehine yapılan indirimler üye tarafından genel ve sürekli kural olarak yorumlanamaz. Üye bilgi formunda belirtilen şartlar sözleşme hükümlerine geçerli olduğundan üye bu şartlara uyumakla yükümlüdür. Nakit komisyon her ay içinde yapılan işlemlerin nakit komisyon faturaları bir sonraki ayın başında fatura Yeni Türk lirası olarak kesilir. Üye komisyon faturasına 10 gün içinde Türk barter banka hesabına nakit olarak ödemek durumundadır. Bu süreyi aşan ödemelerde geçen her ay için %5 gecikme cezası uygulanır. Nakit komisyon borcu işleme özelliğinin gerektirdiği durumlarda peşin olarak da talep edebilir. Barterli komisyon üye bilgi formunda belirtilen oranda oluşacak komisyon borçlarını barter kısmı tahsilatı Türk barter hesabına alacak üye hesabına da borç yazılmak suretiyle işlem yapılma anında virman edilir. Yetki kodu talebi Barterli komisyon miktarının virmanına muvafakat beyanını da kapsar. Faturaların kesilme işlemi üyelik süresi sonunda yapılır. KVD nakit tahsis edilir. (…) Üyelik bedeli işlem ve virman komisyon değer ve oranlarıyla ifade edilen tüm miktarlara KDV dahil değildir. KDV nakit tahsis edilir.” düzenlemesi getirilmiştir. Bu maddelerin içeriğinden de davacı …Ş.’nin davalının barter işlemlerine aracılık etme ve sözleşmelerin kurulması faaliyeti karşılığında ücret almakta olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla taraflar arasında yapılan sözleşme 6098 sayılı TBK m. 520 ve devamı maddelerine göre simsarlık sözleşmesi ve aynı maddenin yollamasıyla 6098 sayılı TBK m. 502 ve devamı maddelerine göre vekâlet sözleşmesi kapsamında değerlendirilecektir.
Taraflar arasında yapılan sözleşmede iki tür ücret kararlaştırılmıştır. Bunlardan birincisi sözleşmenin “Üyelik Bedeli ve İşlem Komisyonu” başlıklı 1., 2., 3. ve 7’inci maddelerinde “Türk barter üyenin barter sistemi ile yaptığı alım ve satım işlemlerinde üye bilgi formunda belirtilen oranda komisyon alır.” düzenlemesiyle davacı şirketin aracılık ettiği barter antlaşmalarından komisyon alacağıdır. Bu düzenleme 6098 sayılı TBK m. 521’de ki; “Simsar, ancak yaptığı faaliyet sonucunda sözleşme kurulursa ücrete hak kazanır.” hükmüne uygundur. İkinci tür ücret ise yine sözleşmenin “Üyelik Bedeli ve İşlem Komisyonu” başlıklı 1., 2., 3. ve 7’inci maddelerinde yer alan “Üye Barter sistemini sağlıklı ve verimli kullanmasında faaliyet gösteren ve yatırım yapan Türk bartere üyelik bedelini üye bilgi formunda belirlediği seçeneğe göre öder.” düzenlemesine göre üyelik aidatıdır.
Yargıtay 12. HD Barter Sistemini; üye firma veya gerçek kişilerin satın aldığı mal veya hizmetlerin bedelini yine sistem içerisinde, üyelere mal veya hizmet satarak ödediği bir sistemdir. Barter Sistemi ile satış yapan üye, satış bedeli kadar barter sisteminden alacaklı olur ve satışla elde ettiği barter çeki ile alacağını, sistemden yine mal veya hizmet satın alarak tahsil eder; Barter şirketini; barter sistemine üye olan firmaların çalışmalarını organize eden aracı bir kuruluştur; Barter çekini ise; üyeler arasında gerçekleşen alım satım işlemlerinde, bir ödeme ve tahsilat işlemi olarak kullanılan, mal veya hizmeti alan tarafından düzenlenen evraktır; şeklinde tanımlamıştır. (Yargıtay 12. HD 2017 / 4904 Esas; 2018 / 313 Karar ve 18.01.2018 Tarih sayılı kararı) Bu tanım doğrultusunda barter şirketlerinin faaliyeti sadece barter sisteminde mal değişim sözleşmeleri yapacak olan şirketlere aracılık etmek değil aynı zamanda bu şirketler adına aracılık faaliyeti için gerekli olan bankacılık hizmetlerinin, hesap açma kapama faaliyetlerinin, para akışını sağlayacak barter çeki gibi kambiyo niteliğinde olmayan ancak yazılı borç ikrarı niteliğinde olan belgelerin düzenlenmesinin de yapıldığı 6098 sayılı TBK m. 520’de düzenlenmiş olan simsarlık faaliyetinden daha geniş kapsamlı bir faaliyeti içermektedir. Barter şirketlerinin bu faaliyetleri bu nedenle aynı zamanda 6098 sayılı TBK m. 502’ye göre vekâlet ve iş görme sözleşmeleri kapsamındadır.
6098 sayılı TBK m. 502’ye göre; “Vekâlet sözleşmesi, vekilin vekâlet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşmedir. Vekâlete ilişkin hükümler, niteliklerine uygun düştükleri ölçüde, bu Kanunda düzenlenmemiş olan işgörme sözleşmelerine de uygulanır. Sözleşme veya teamül varsa vekil, ücrete hak kazanır.” hükmüne göre taraflar arasında yapılan Barter Üyelik Sözleşmesinde kararlaştırılan ikinci ücret türü olan barter üyelik ücreti bu madde kapsamında maktu olarak ücretlendirilmiş ve “üyelik aidatı” olarak isimlendirilmiş olan iş görme sözleşmesi ücretidir.
Dava konusu uyuşmazlık hukuki incelemesini yukarıda yaptığımız barter üyelik ücretinin davalı tarafından davacıya ödenmemesidir. Davalı taraf davacı şirket tarafından üyelik aidatının davacı nezdinde bulunan hesabından sürekli kesildiğini, bu durumun 2016 yılına kadar devam ettiğini, 2016 yılında hesabında para olmasına karşın kesinti yapılmayarak ayrıca borçlandırıldığını, davacının barter sisteminde halen parası bulunduğunu, üyelik aidatı borcunun bu paradan kesilmesinin kendilerine bildirdiği halde bunun yapılmadığını ileri sürmekte davacı şirket ise taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre davalı ile aralarında iki cari hesap olduğunu, bunlardan birinin komisyon ve üyelik aidatının kesildiği hesap, diğerinin ise alım satım işlerinin yapıldığı hesap olduğunu, davalının bu iki hesabı karıştırdığını, alım satım işlerinin yapıldığı hesaptan kesinti yapamayacaklarını ileri sürmektedir.
Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin tamamında ve özellikle de sözleşmenin “Üyelik Bedeli ve İşlem Komisyonu” başlıklı maddelerinde üyelik aidatının hangi hesaptan alınacağına ilişkin bir düzenleme bulunmadığı gibi üyelik aidatının alım satım işlerinin yapıldığı hesaptan alınamayacağına ilişkin de bir hüküm bulunmamaktadır.
Barter sisteminin işleyişi dikkate alındığında davalıya ait biri alım satım işlemlerinin yapıldığı diğeri de komisyon ve üyelik aidatı işlemlerinin yapıldığı iki hesaba davacının müdahale edip para çekebilmesi davalı tarafından davacıya verilmiş özel yetkiyi gerektirmektedir. Taraflar arasında yapılan sözleşme hükümlerini göre geçmişe dönük olarak gerek komisyon gerekse üyelik aidatı tahsilatlarının nasıl yapıldığının tespiti için 6100 sayılı HMK m. 266’ya göre bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş ve her iki tarafın ticari defterleri de mali müşavir bilirkişi aracılığı ile inceletilmiştir.
Hazırlanan 27.02.2020 tarihli bilirkişi raporunda; 2013 – 2016 yılları arasında barter üyelik ücretinin nazım hesaptan mahsuplaşma yapılarak kapatıldığı, davacının talep ettiği 2017 – 2018 dönemi üyelik ücretinin 3.500,00 TL, KDV’sinin ise 630,00 TL olduğu, hesapta davalının 37.469,91 TL parasının bulunduğu, bu miktardan 3.500,00 TL tutarlı üyelik ücretinin düşülmesinden sonra 33.969,91 TL kalacağı ve davalının bu miktar kadar davacıdan alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
27.02.2020 tarihli bilirkişi raporundaki tespitler incelendiğinde 2013 – 2016 yılları arasında barter üyelik ücretinin davalının ileri sürdüğü gibi alım satım işlemlerinin yapıldığı hesaptan kesilerek mahsup edilmek yoluyla tahsil edildiği anlaşılmaktadır. Sözleşmenin “Üyelik Bedeli ve İşlem Komisyonu” başlıklı maddelerinde “Nakit komisyon her ay içinde yapılan işlemlerin nakit komisyon faturaları bir sonraki ayın başında fatura Yeni Türk lirası olarak kesilir. (…) Barterli komisyon üye bilgi formunda belirtilen oranda oluşacak komisyon borçlarını barter kısmı tahsilatı Türk barter hesabına alacak üye hesabına da borç yazılmak suretiyle işlem yapılma anında virman edilir. Yetki kodu talebi Barterli komisyon miktarının virmanına muvafakat beyanını da kapsar.” düzenlemesi getirilmiş ve komisyon ücreti için davalı davacıyı yetkilendirmiştir. Ancak benzer bir yetkilendirme üyelik ücreti için yapılmamıştır. Buna karşın 2013 – 2016 yılları arasında yapılan üyelik ücreti tahsilatlarına davalı taraf onay vermiş olup davaya konu aidat ücretleri için de aynı şekilde tahsilat yapılması gerektiğini cevap dilekçesinde açıkça belirtmektedir. Bu durum 6098 sayılı TBK m. 46’da düzenlenmiş olan “Bir kimse yetkisi olmadığı hâlde temsilci olarak bir hukuki işlem yaparsa, bu işlem ancak onadığı takdirde temsil olunanı bağlar.” hükmüne de uygundur. Bu durumda taraflar arasındaki sözleşmede yazılı olmasa da, davacıya üyelik ücretlerinin tahsilatı için sözleşme ile yetki verilmemiş olsa da davacı ile davalı arasında üyelik ücretlerinin davalının alım satım işlemlerini yaptığı hesabından yapılmasına ilişkin olarak teamül oluştuğu, davalının da bu teamüle güvenerek üyelik aidatını ayrıca ödemek yerine alım satım işlemlerini yaptığı hesabından kesilmesini beklediği, dolayısıyla da taraflar arasında teamül haline gelen bu uygulamayı devam ettirerek davacının davalıya ait hesaptan üyelik ücretini tahsil etme olanağı varken bunun yerine davalı aleyhine icra takibi başlatmasında hukuki yararı bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Davalının cevap dilekçesinin içeriğinden davacı nezdinde bulunan parasından davaya konu alacağın 6098 sayılı TBK m. 139’a göre takas edilmesini talep ettiği anlaşılmaktadır. Yukarıda yaptığımız hukuki değerlendirme çerçevesinde davalının kendi hesabından üyelik ücretini davacının tahsil etmesine onay verdiği ve bu durumun taraflar arasında ticari teamül haline geldiği anlaşılmakla davalının üyelik ücretine ilişkin borcu için takas talebinin kabulüne yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
Hazırlanan 27.02.2020 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu hesapta davalının 37.469,91 TL parasının bulunduğu, bu miktardan 3.500,00 TL tutarlı üyelik ücretinin düşülmesinden sonra 33.969,91 TL kalacağı ve davalının bu miktar kadar davacıdan alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Taraflar arasında yapılan sözleşmenin “Üyelik Bedeli ve İşlem Komisyonu” başlıklı maddelerinde “Üyelik bedeli işlem ve virman komisyon değer ve oranlarıyla ifade edilen tüm miktarlara KDV dahil değildir. KDV nakit tahsis edilir.” düzenlemesi getirilmiş olup üyelik ücreti olarak davacının bürüt ücreti yani KDV dahil ücreti talep etme hakkı bulunmaktadır. Hazırlanan bilirkişi raporunda ise davalının hesabındaki paradan net ücret düşülmüş bürüt ücret düşümü yapılmamıştır. Davacının alacaklı olduğu 3.500,00 TL üyelik ücretinin 630,00 TL KDV’si ile birlikte toplam tutarı 4.130,00 TL yapmaktadır. (Üyelik ücreti 3.500,00 TL + 630,00 TL KDV = 4.130,00 TL) Bu miktarın davalının hesabındaki 37.469,91 TL’den düşülmesi sonucunda geriye 33.339,91 TL kalmaktadır. (Davalının hesabındaki para 37.469,91 TL – davacının alacaklı olduğu bürüt miktar 4.130,00 TL = 33.339,91 TL) Dolayısıyla davalının davacı taraftan alacaklı olduğu miktar 33.339,91 TL’dir.
Davacının başlattığı … 28. İcra Dairesinin … sayılı dosyasında davacı 6.895,91 TL asıl alacak ve 70,00 TL işlemiş faiz talebinde bulunmuştur. Hazırlanan 27.02.2020 tarihli bilirkişi raporunda davacının üyelik ücreti alacağının KDV dahil 4.130,00 TL olduğu tespit edilmiş olup kalan 2.765,91 TL tutarlı kısmını talep etmekte hukuki yararı bulunmamaktadır. (Takip asıl alacak miktarı 6.895,91 TL – Tespit edilen üyelik borcu 4.130,00 TL = 2.765,91 TL) Bu gerekçelerle icra takibinin 2.765,91 TL tutarlı kısmının da reddine yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
6098 sayılı TBK m. 117’ye göre; “Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer.” Yani borcun muaccel olması borçlunun temerrüde düştüğü anlamına gelmemektedir.
Dosya içerisine alınan İstanbul 28. İcra Dairesinin 2019 / 11534 sayılı dosyasında davacı taraf 6.895,91 TL asıl alacak ve 70,00 TL asıl alacağın faizi olmak üzere toplam 6.965,91 TL alacak talebinde bulunmuştur. Ancak alacaklarının tarafına ödenmesi için 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 18/III’e göre davalı tarafı temerrüde düşürdüğüne ilişkin ihtarname ya da benzeri bir bildirim yazısını dosyaya sunmamıştır. Bu nedenle takip tarihine kadar işlemiş faiz yönünden de davanın reddine yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
Davalı cevap dilekçesinin son paragrafında “Türk Barter sistem kalan bakiye bize ödenmesini” ifadesini kullanmış olup davalının cevap dilekçesindeki bu ifadesinden davacı nezdinde davalıya ait olup üyelik ücretinin düşülmesinden sonra kalacak olan 33.339,91 TL’yi talep ettiği ve dolayısıyla davalının karşı dava açtığı anlaşılmakla öncelikle davalının karşı davasını harçlandırması istenilmiştir.
Davalının karşı davasını harçlandırmaması nedeniyle bu konuda karar verilmesine yer olmadığına ilişkin hüküm kurulmuştur.
Bu gerekçeli karar Av. …’un …Hukuk Dergisinin Ocak 2014, 89’uncu sayısında yayınlanan “… Sözleşmesi” isimli makalesinden yararlanılarak hazırlanmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davacının … 28. İcra Dairesi’nin … sayılı dosyasına konu 6.965,91-TL tutarlı toplam alacağı itirazın iptali davası 2.765,91-TL kısmının REDDİNE,
2-Davacının … 28. İcra Dairesi’nin … sayılı dosyasına konu 6.965,91-TL tutarlı toplam alacağı itirazın iptali davasında 70,00-TL tutarlı işlemiş faiz talebinin REDDİNE,
3-Davacının … 28. İcra Dairesi’nin … sayılı dosyasına konu 6.965,91-TL tutarlı toplam alacağı itirazın iptali davasında 4.130,00-TL kısmını davalı tarafın 6098 sayılı TBK madde 139’a göre TAKAS TALEBİNİN KABULÜ İLE DAVANIN REDDİNE,
4-Davalı-Karşı Davacının karşı davasını Mahkememizin verdiği kesin süre içerisinde harçlandırmamış olması nedeniyle KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 54,40-TL maktu karar harcının peşin alınan 117,77-TL harçtan mahsubu ile artan 63,37-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE,
6-Arabuluculuk görüşmelerinde arabulucu olarak atanan Sibel SEVİNÇ’e 1.320,00 TL ödeme yapılmasına karar verildiği, ödemenin suçüstü ödeneğinden ödendiği anlaşıldığından 1.320,00-TL arabuluculuk ücreti’nin 6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 18/A-13’a göre davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
7-Davalı taraf kendini vekille temsil ettirmediğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı tarafından yapılan toplam 50,00-TL (tebliğler ve posta) yargılama giderinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
10-Kullanılmayan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.02/11/2020

Katip …
¸

Hakim …
¸