Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/201 E. 2020/646 K. 14.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/201
KARAR NO:2020/646

DAVA:İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ:10/04/2019
KARAR TARİHİ:14/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı … A.Ş. vekili verdiği dava dilekçesinde, davalı …’ın kendilerine olan borcu nedeniyle fatura alacağına dayalı olarak …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasından icra takibi başlattıklarını, takibe davalının itiraz etmesi üzerine de itirazın iptali davası açtıklarını belirtmiştir.
DAVALININ TALEBİ:
Davalı … vekili verdiği cevap dilekçesinde, davacı şirkete borçlarının bulunmadığını, her iki tarafın ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda bu durumun anlaşılacağını belirterek davanın reddine karar verilmesin talep etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 207 ve davamı maddelerine göre alım satım sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı taraf, …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasını, 02.07.2018 tarihli iki tane faturayı, ticari defterlerini, tanık beyanlarını, yemin delilini ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Davalı taraf, tarafların ticari defterlerini, tanık beyanlarını ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlıklı 5/A maddesine göre; “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” Mahkememizde açılmış olan dava bu yasa kapsamında arabuluculuk dava şartına bağlı olup arabuluculuk son tutanağının dosyaya sunulduğu anlaşılmakla davanın esasının incelenmesine geçilmiştir.
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 207 ve davamı maddelerine göre alım satım sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 207’ye göre; “Satış sözleşmesi, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir. Sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler.” Bu maddeye göre dava konusu faturalara ilişkin malları alan davalının malların kendisine teslimi ile birlikte bedel ödeme borcunu yerine getirme yükümlülüğü bulunmaktadır.
Tarafların karşılıklı edimlerini yerine getirip getirmediklerinin tespiti için 6100 sayılı HMK m. 266’ya göre ticari defterlerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş ve davalı tarafın defterlerinin incelenmesi ve rapor hazırlanması için … Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmıştır. Davalı taraf … Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesinin usulüne uygun çağrısına karşın ticari defterlerini atanan bilirkişinin incelemesine sunmadığından inceleme yapılamamıştır.
Davacı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi için de mahkememizce bilirkişi görevlendirmesi yapılmış, hazırlanan 11.11.2019 tarihli bilirkişi raporunda davacıya ait 2015 ve 2018 yıllarına ait kebir ve envanter defterinin onayının yapılmadığı, davacının diğer defterlerine göre davalının ödeme amacıyla bir tane 50.000,00 TL tutarlı iki tane de 25.000,00 TL tutarlı çek verdiği ancak bu çeklerin davacı tarafından davalıya iade edildiği, davacının 36.879,29 TL ticari defterlerine göre alacaklı ve 100.000,00 TL’de iade edilen çeklerden ötürü alacaklı gözüktüğü toplam olarak 136.879,29 TL alacaklı gözüktüğü tespit edilmiştir.
Davalı tarafından davacıya verilen ve davacının ticari defterlerinde de kaydı bulunan ancak davacı tarafından davalıya iade edildiği tespit edilen çeklerin tahsil edilip edilmediği, edildiyse kim tarafından tahsil edildiğinin bildirilmesi için ilgili banka olan … Bankası A.Ş.’ye yazı yazılmış; gelen 17.02.2020 tarihli yazı cevabında çeklerden … sayılı olanın bankaya ya da takas merkezine hiç sunulmadığı, diğer iki çek olan … ve … sayılı olanların ise şubeye iade edilerek iptal edildikleri bildirilmiştir. Dolayısıyla çekler davacı tarafından tahsil edilmemiştir.
Davacının ticari defterlerinin delil olma durumu, davalının her iki tarafında ticari defterine delil olarak dayanmış olması, davacı defterinde gözüken çeklerin tahsil edilmemiş olmalarının birlikte değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerekmektedir.
6100 sayılı HMK m. 222/III’e göre; “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” Bu maddeye uygun olarak davacı defterlerindeki kayıtların aksi davalı tarafından senet ya da kesin delillerle kanıtlanamadığından davacı defterleri davacı lehine delil hükmündedir. Ayrıca davalı taraf sadece kendi ticari defterlerine değil davacı tarafın ticari defterlerine de dayandığından davacı tarafın ticari defterleri hukuken kendisi aleyhine delil oluşturacaktır.
6100 sayılı HMK m. 222/II’ye göre; “Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.” Davacı defterlerinden 2016, 2017 ve 2019 yıllarına ilişkin olanları usulüne uygun şekilde tutulmuş ancak 2015 ve 2018 yıllarına ait kebir ve envanter defterleri bu maddeye uygun şekilde tutulmadığı anlaşılmakla davacının bu defterlerinin davacı lehine delil hükmünde olmadığı kabul edilmiş ve bu kayıtlar hükme esas alınmamıştır. Davacının usulüne uygun şekilde tutulmuş olan 2017 yılı defterleri hükme esas alınmıştır.
Hazırlanan 11.11.2019 tarihli bilirkişi raporunun 7’nci sayfasında davacının 2017 yılı mali yıl kapanışında davalıdan 36.879,29 TL alacaklı olduğu gözükmektedir. Bu durumda davacının davalıdan 36.879,29 TL alacaklı olduğu her iki taraf defterlerini delil olarak kabul eden davalı yönünden de kesinleşmiştir.
Dosyaya vergi dairesinden getirtilen tarafların BA ve BS formlarının incelenerek yeniden rapor hazırlanması için dosya bilirkişiye verilmiştir. Hazırlanan 08.07.2020 tarihli bilirkişi raporunda davalı tarafa ait BA formunda toplam 1.936,39 TL tutarlı belge ve fatura kayıtlı olduğu, davacı tarafa ait BS formunda da yine toplam 1.936,39 TL tutarlı belge ve fatura kayıtlı olduğu tespit edilmiş ve davacının davalıdan 136.876,20 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Davacının iade ettiği üç adet çekten biri hariç diğerleri yine davacının usulüne uygun şekilde tutulmuş olan 2017 yılı defterlerinde iadesi kayıtlı olup, … sayılı olanı davacının usulüne uygun şekilde tutulmuş olan 2017 yılı defterlerinde kayıt altına alınmış ancak iadesine ilişkin kayıt 2018 yılı defterinde yapılmıştır. İlgili bankadan gelen yazı cevabında da … sayılı ve 50.000,00 TL bedelli çekin bankaya ya da takas merkezine hiç sunulmadığı bilgisi verilmiştir. Davacı taraf söz konusu çeki iade ettiğine ilişkin yazılı bir belgeyi de dosyaya sunmamıştır. Nitekim davacı delilleri içine … ve … sayılı çek fotokopilerini koymuş ancak … sayılı çek fotokopisini koymamıştır.
İlgili bankaya verilen ve iptal edilen … ve … sayılı çeklerin bedeli her biri 25.000,00 TL’den 50.000,00 TL’dir. Hazırlanan 11.11.2019 tarihli bilirkişi raporunda davacının usulüne uygun şekilde tutulmuş olan 2017 yılı defterlerine göre alacaklı olduğu tespit edilen miktar 36.879,29 TL ile iade edildiği ve tahsil edilmediği kesinleşen çek bedelleri olan 50.000,00 TL toplamının davacının alacaklı olduğu miktar olduğu sonucuna varılarak 86.879,29 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. (… ve … sayılı çek bedelleri 50.000,00 TL + Davacının usulüne uygun şekilde tutulmuş olan 2017 yılı defterlerine göre alacaklı olduğu tespit edilen miktar 36.879,29 TL = 86.879,29 TL) Bu hesaplama basit matematik işlemini gerektirdiğinden ve hesaplama tarafların 6100 sayılı HMK m. 107’ye göre bedel artırımında bulunmalarını ya da HMK m. 176’ya göre ıslah da bulunmalarını gerektirmeyeceğinden 6100 sayılı HMK m. 30 usul ekonomisi ilkesi uyarınca ayrıca bilirkişi incelemesi yaptırılmamıştır.
6098 sayılı TBK m. 117’ye göre; “Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer.” Yani borcun muaccel olması borçlunun temerrüde düştüğü anlamına gelmemektedir.
Dosya içerisine alınan …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasında davacı taraf 136.879,29 TL asıl alacak ve 2.789,15 TL asıl alacağın faizi olmak üzere toplam 139.668,44 TL alacak talebinde bulunmuştur. Ancak alacaklarının tarafına ödenmesi için 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 18/III’e göre davalı tarafı temerrüde düşürdüğüne ilişkin ihtarname ya da benzeri bir bildirim yazısını dosyaya sunmamıştır. Bu nedenle davanın asıl alacak yönünden kısmen kabulüne karar verilerek takip tarihine kadar işlemiş faiz yönünden davanın kısmen reddine yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
Davacının dosyaya sunduğu faturaların irsaliyeli fatura olması ve altında da davalının kendi ismini taşıyan kaşe ve imza bulunması, davalının bu imzalara itirazda bulunmaması nedeniyle davaya konu malların davacı tarafından teslim edildiği kabul edilmiştir.
Davalının hem kendi ticari defterlerine hem de davacı tarafın ticari defterlerine dayanmasına karşın davaya konu fatura bedellerini ödemediğini ve ödeme için verdiği çeklerin iptal edildiğini bilebilecek durumda olması nedeniyle icra takibine yaptığı itiraz iyiniyetli görülmeyerek davacı lehine icra inkâr tazminatına hükmedilmiştir.
Davacı tarafın talebi ile 14.10.2020 tarihli karar duruşmasında ihtiyati haciz kararı verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile …. İcra Dairesi’nin … sayılı takip dosyasına, davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 86.879,29-TL üzerinden aynı koşullarla devamına,
2-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan 86.879,29-TL üzerinden %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davalının icra iflas kanunu madde 257’ye göre yedindeki ve üçüncü şahıslardaki taşınır ve taşınmaz mallarını davacı tarafın talebi doğrultusunda ihtiyati haciz kararı verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 5.934,72-TL nispi karar harcının peşin alınan 2.382,19-TL harçtan mahsubu ile eksik 3552,53-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
6-Davacı tarafından yargılama esnasında yapılan toplam 1.629,00-TL ( 700,00-TL Talimat masrafı, 700,00-TL BK ücreti, 229,40-TL tebliğler ve posta ) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre takdiren hesaplanan 1.013,55-TL’nin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
7-Ayrıca davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam 2.435,99-TL ( 44,40-TL BH, 2.385,19-TL PH, 6,40-TL VH ) harcın davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
8-Arabuluculuk görüşmelerinde arabulucu olarak atanan …’a 1.320,00 TL ödeme yapılmasına karar verildiği, ödemenin suçüstü ödeneğinden ödendiği anlaşıldığından 1.320,00 TL arabuluculuk ücreti’nin 6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 18/A-13’a göre davadaki red ve kabul oranına göre hesaplanan 821,09 TL’nin davalıdan, 498,91 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
9-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 12.094,31-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, DAVACIYA VERİLMESİNE,
10-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 7.662,59-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, DAVALIYA VERİLMESİNE,
10-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/10/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır