Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/145 E. 2020/324 K. 22.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/876
KARAR NO : 2020/334

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 27/09/2017
KARAR TARİHİ : 24/06/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı …A.Ş. vekili verdiği dava dilekçesinde, sigortalıları dava dışı …’ın özel bir hastanede yatarak tedavisine ilişkin olarak 42.870,95 TL ödeme yaptıklarını, davalı …A.Ş.’nin de aynı kişiyi sigortaladığını, Sağlık Sigortası Genel Şartlarında yer alan müşterek sigorta hükmü uyarınca ödenen tedavi masrafının yarısından davalı sigorta şirketinin sorumlu bulunduğunu, ödenen tedavi masrafının yarısının taraflarına ödenmesi için davalı sigorta şirketi ile yazışma yaptıklarını, paranın ödenmemesi üzerine de İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı dosyasından icra takibi başlattıklarını, takibe davalı şirketin itiraz etmesi üzerine de itirazın iptali davası açtıklarını belirtmiştir.

DAVALININ TALEBİ:
Davalı …A.Ş. vekili verdiği cevap dilekçesinde, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun çifte sigortayı düzenleyen 1467’nci maddesine göre sigortacı şirketlerin onayı bulunmadan çifte sigortanın geçerli olmayacağını, bu nedenle de davacı şirketin kendilerine rücu haklarının bulunmadığını, çifte sigorta bulunsa bile sigorta sözleşmesinde müteselsil sorumluluğa ilişkin bir hüküm bulunmadığından davacı sigorta şirketinin kendi payından daha fazlasını ödemiş olsa bile kendilerinden bunu talep edemeyeceğini, poliçe limitlerinin dikkate alınması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 1466’ya göre müşterek sigorta ve 1467’ye göre çifte sigorta nedeniyle ödenmiş olan sigorta tazminatının rücu istemiyle başlatılan icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre açılmış itirazın iptali davasıdır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı taraf, İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı dosyasını, hasar dosyasını ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Davalı taraf, sigorta poliçelerini, sağlık kuruluşu kayıtlarını, tanık beyanlarını, keşif, yemin ve bilirkişi incelmesini delil olarak sunmuştur.
Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 1466’ya göre müşterek sigorta ve 1467’ye göre çifte sigorta nedeniyle ödenmiş olan sigorta tazminatının rücu istemiyle başlatılan icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre açılmış itirazın iptali davasıdır.
Dava konusu uyuşmazlık, dava dışı …’ın davacı sigorta şirketi tarafından ödenen tedavi masraflarından davacı ve davalı sigorta şirketleri ile yaptığı sağlık sigortalarından hangilerinin sorumlu olduğu ve davacı ve davalı sigorta şirketlerinin yaptığı sigorta poliçeleri arasında 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 1466 ve 1467’ye göre müşterek sigorta ya da çifte sigorta durumunun bulunup bulunmadığı noktasındadır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 1465/II’ye göre; “Birden çok sigortada, sigorta ettiren, sigortacılardan herbirine hem rizikonun gerçekleştiğini hem de aynı menfaat için yapılan diğer sigortaları bildirir. Bu hükme aykırılık hâlinde 1446’ncı madde hükmü uygulanır.” düzenlemesini getirmiştir. Bu maddenin yollama yaptığı 1466’ncı maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi ise “Bir menfaat birden çok sigortacı tarafından aynı zamanda, aynı süreler için ve aynı rizikolara karşı sigorta edilmişse, yapılan birden çok sigorta sözleşmesinin hepsi, ancak sigorta olunan menfaatin değerine kadar geçerli sayılır.” düzenlemesini getirmiştir.
Davacı ve davalı tarafın dava dışı … ile yaptıkları sigorta poliçeleri getirtilerek dosya içerisine alınmış ve incelenmiştir.
Davalının yaptığı sigorta poliçesinin 5’inci sayfasında yer alan m. 12’de; “Müşterek Sigorta” başlığı altında “Tedavi masraflarının birden fazla sigortacı tarafından temin edilmiş olunması halinde bu masraflar sigortacılar arasında teminatları oranında paylaşılır.” düzenlemesi yapılmıştır. Sigorta poliçesinin davalı sigorta şirket ile dava dışı … arasında yapıldığı, poliçenin taraflarından birinin sigorta şirketi olması ve poliçeyi düzenleyen taraf olarak müşterek sigorta ile çifte sigorta arasındaki farkı ve koşullarını bilebilecek durumda olmaları nedeniyle davalının sigorta poliçesinde yazılı olan bu maddenin getiriliş amacının müşterek sigorta için olduğunun kabulü gerekir. Ancak müşterek sigortanın gerçekleşebilmesi için sadece poliçede hüküm bulunması yeterli olmayıp TTK m. 1466’da ki koşulların da gerçekleşmiş olması gerekmektedir.
Davacı sigorta şirketinin yaptığı sigorta poliçesi 29.03.2016 – 29.03.2017 dönemi için yapılmıştır. Davalı sigorta şirketinin yaptığı sigorta poliçesi ise 01.11.2016 – 01.11.2017 dönemi için yapılmıştır. Her iki sigorta da sağlık sigortasıdır. Sigorta poliçelerinin incelenmesi sonucunda her iki sigortanın da TTK m. 1466/I’e göre “aynı zamanda” yapıldığı söylenemez. Davacının sigorta poliçesinin başlangıç tarihi 29.03.2016, davalının yaptığı sigortanın başlangıç tarihi ise 01.11.2016 olup farklı tarihlerde dolayısıyla farklı zamanda yapıldığı anlaşılmaktadır. Aynı maddeye göre sigortaların aynı süreler için yapıldığı yani bir yıllık süre için yapıldığı anlaşılmaktaysa da sigortaların başlangıç ve bitiş tarihleri farklı olduğundan bir yıllık süre için de kesiştikleri söylenemez. Her iki sigorta da aynı rizikolara karşı sigorta ettirilmiş olsa da yasa koyucu müşterek sigorta için aynı zamanda, aynı süreler için ve aynı rizikolara karşı sigorta ettirilme koşulunu birlikte aramaktadır. Bu koşullar her iki sigorta poliçesinde de bulunmadığından 6102 sayılı TTK m. 1466’nın uygulanması mümkün değildir.

Dava konusu olayda davacının uygulanmasını istediği diğer sigorta hükmü ise 6102 sayılı TTK m. 1467’de ki çifte sigorta hükümleridir. Bu maddeye göre; “Değerinin tamamı sigorta olunan bir menfaat, sonradan aynı veya farklı kişiler tarafından, aynı rizikolara karşı, aynı süreler için sigorta ettirilemez; sigorta ettirilmişse, sigorta ancak aşağıdaki hâl ve şartlarda geçerli sayılır: a) Sonraki ve önceki sigortacılar onay verirlerse; bu takdirde, sigorta sözleşmeleri aynı zamanda yapılmış sayılarak riziko gerçekleştiğinde sigorta bedeli, 1466’ncı maddede gösterilen oranda sigortacılar tarafından ödenir. b) Sigorta ettiren, önceki sigortadan doğan haklarını ikinci sigortacıya devir veya o haklardan feragat etmişse; bu takdirde, devir veya feragatin ikinci sigorta poliçesine yazılması şarttır; yazılmazsa ikinci sigorta sözleşmesi geçersiz sayılır. c) Sonraki sigortacının, ancak önceki sigortacının ödemediği tazminattan sorumluluğu şart kılınmış ise; bu hâlde önceden yapılmış olan sigortanın ikinci sigorta poliçesine yazılması gerekir; yazılmazsa, ikinci sigorta sözleşmesi geçersiz sayılır.”

Bu maddede değerinin tamamı sigorta olunan bir menfaatin, sonradan aynı veya farklı kişiler tarafından, aynı rizikolara karşı, aynı süreler için sigorta ettirilmişse, sigortanın hangi koşullarda geçerli olacağı üç bent halinde düzenlenmiştir. Ancak maddenin a, b, ve c bentlerinde yazılı olan koşulların dışında birinci fıkrada “aynı süreler için sigorta ettirilmişse” ibaresiyle yapılan sigortaların aynı süreleri kapsaması gerektiği belirlenmiştir. Tarafların dava dışı … ile yaptıkları sigorta poliçelerinin her ikisinin süresi de bir yıllıktır. Yasa koyucu 1466’ncı maddede “aynı zamanda” ve “aynı süreler” ayırımı getirmiş olup her iki ifadeden de yasa koyucunun aynı tarihte başlayan ve aynı tarihte biten dolayısıyla da aynı süreye sahip olan poliçeleri ifade ettiği sonucu çıkmaktadır. Ancak 1467’nci maddenin (a) bendinde “Sonraki ve önceki sigortacılar” ifadesi kullanılmış olup bu durumda kanun koyucunun 1467’nci maddede geçen “aynı süreler” ifadesinden sigorta poliçelerinin her ikisinin de aynı tarihte başlayan ve aynı tarihte biten poliçeleri ifade etmediği, 1466’ncı maddeden farklı olarak sadece süreleri aynı olan ve biri önce diğer sonraki bir tarihte yapılmış olup kapsadıkları sürelerin kesiştikleri sigorta poliçelerini çifte sigorta olarak belirlemiştir. Dolayısıyla dava konusu sigorta poliçelerinde çifte sigortanın ilk koşulu gerçekleşmiştir.

Çifte sigorta için aranan diğer koşuşlar TTK m. 1467’de üç bent halinde sayılmıştır. Bunlara göre öncelikle sonraki ve önceki sigortacıların çifte sigorta durumuna onay vermeleri gerekmektedir. Davalının yaptığı sigorta poliçesinin 5’inci sayfasında m. 12 olarak “Müşterek Sigorta” başlığı altında “Tedavi masraflarının birden fazla sigortacı tarafından temin edilmiş olunması halinde bu masraflar sigortacılar arasında teminatları oranında paylaşılır.” düzenlemesi yapılmıştır. Madde başlığı her ne kadar “Müşterek Sigorta” olsa da maddenin içeriğinden düzenlemenin müşterek sigorta için mi yapıldığı yoksa çifte sigortaya onay vermek için mi yapıldığı anlaşılamamaktadır. Bu durumda poliçeyi yapan tarafların gerçek amaçlarının / saiklerinin tespiti yoluna gidilmesi gerekmektedir. Sigorta poliçesi davalı sigorta şirket ile dava dışı … arasında yapılmıştır. Poliçenin taraflarından birinin sigorta şirketi olması ve poliçeyi düzenleyen taraf olarak müşterek sigorta ile çifte sigorta arasındaki farkı ve koşullarını bilebilecek durumda olmaları nedeniyle davalının sigorta poliçesinde yazılı olan bu maddenin getiriliş amacının müşterek sigorta için olduğunun kabulü gerekir. Ancak yukarıda açıkladığımız gibi TTK m. 1466’da ki diğer koşullar yer almadığından dava konusu olaya müşterek sigorta hükmünün uygulanması hukuken mümkün değildir. Bu durumda her iki poliçe içerisinde de davacı ve davalı tarafın çifte sigortaya sonraki ve önceki sigortacılar olarak onay verdiklerine ilişkin bir hüküm bulunmadığı gibi, poliçeler dışında da onay verdiklerine ilişkin bir yazılı belge bulunmamaktadır. Davacı sigorta şirketinin önceki sigortalayan olarak onay vermesi de TTK m. 1467/I-a’ya göre yeterli olmayıp kanun koyucu sonraki ve önceki sigortanın birlikte onay vermeleri koşulunu aramaktadır.

Dava konusu olayla ilgili olarak 6100 sayılı HMK m. 266’ya göre bilirkişi incelemesi de yaptırılmış olup hazırlanan 04.03.2020 tarihli bilirkişi raporunda müşterek ve çifte sigortanın bulunmadığı tespit edilmiştir. Hazırlanan 02.06.2020 tarihli bilirkişi raporunda da çifte sigortanın bulunması durumunda her iki sigorta poliçesinin de limitsiz olarak yapılmış olması nedeniyle davacı tarafından ödenmiş sigorta tazminatından tarafların yarı yarıya sorumlu olabilecekleri tespit edilmiştir.

Çifte sigorta için TTK m. 1467/I-a’nın öngördüğü sonraki ve önceki sigortacıların onay verme koşulu dava konusu olayda gerçekleşmiş olmadığından davanın reddine yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

Davacı tarafın sigorta şirketi olması, sigorta mevzuatını ve gerek müşterek gerekse çifte sigortanın koşullarını biliyor olmasına karşın çifte sigorta hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı taraflara ait sigorta poliçelerine dayanarak doğrudan icra takibi başlatmış olması iyiniyetli görülmeyerek davalı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-%20 kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 54,40-TL maktu karar harcının peşin alınan 366,07-TL harçtan mahsubu ile artan 311,67-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-Kullanılmayan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip

Hakim
¸