Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/141 E. 2019/792 K. 26.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO :2019/141
KARAR NO :2019/792

DAVA :İSTİRDAT
DAVA TARİHİ :23/10/2009
KARAR TARİHİ :26/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, 29/04/2009 tarihinde davacı şirket yetkilisi …’ ın aracının bagajında bulunan 87 adet kambiyo evrakının çalındığını, bunlardan … Şti tarafından keşide edilip … A.Ş.’nin lehdar olduğu…bank …Şubesine ait 40.000,00 TL bedelli çekin de çalınan çeklerden biri olduğunu, anılan çekin lehdar tarafından 21/04/2009 tarihinde davacı şirkete ciro edildiğini, çekin çalınması nedeniyle İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında zayi nedeniyle iptal davası açıldığını, ancak bundan sonra çekin davalı … tarafından bankaya ibrazı ile davalının duruma vakıf olduğunu, ibraz edenin mahkemeye başvurarak ödemeden men kararının kaldırılmasını istediğini, oysa çekin lehdar tarafından müvekkiline ciro edildiğinin teslim belgeleriyle sabit olduğunu, bu ciro sonrasında atılan ciroların sahte ve gerçek dışı olduğunu çekte yer alan … Ltd.’nin ticareti terk etmiş bir şirket olduğunu, keşide tarihinde farklı adres kullanılması nedeniyle cironun sahte olduğunu, yine ciro zincirinde bulunan … Ltd.’nin de ticari faaliyetinin bulunmadığını, bundan sonraki ciro sahibi …an’ın ise anılan şirketin müdürü olduğunu, son hamilin iyiniyetli olmasına rağmen çeki takibe koyduğunu ileri sürerek, davalı … tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan takip yönünden tedbir kararı verilmesini, çekteki ciro zincirinin kopuk olması nedeniyle lehdar …Ltd.’den sonraki ciroların iptaline, takip dosyasında tahsil edilen 46.900,00 TL nin istirdadına karar verilmesini istemiştir.

DAVALININ TALEBİ:
Davalı …Şti. cevap dilekçesinde özetle, dava konusu çekin bir ticari alışveriş nedeni ile davalılardan … Şti. tarafından kendilerine ciro edilerek verildiğini, kendilerinin yetkili müdür olan …’un daha sonra bu çeki şahsi cirosu ile …’ye verdiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanında; yetkili hamili olduğu çeki ciro suretiyle alarak icra takibine koyduğunu, müvekkilinin çekte cirosu bulunan … hakkında Fatih … İcra Müdürlüğü’nün … Esasında takip başlattığını, 29.06.2009 tarihli protokolle dava konusu çekin …’dan alındığını, beyanla davanın reddini istemiştir.

DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 792’ye göre hamilin rızası dışında elinden çıkan çekin istirdadı davasıdır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce, davanın reddine dair verilen karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesince, davacının istirdat talebinin de değerlendirilmesi gerekçesiyle bozulmuş, mahkememizce bozmaya uyularak yargılama yapılmıştır.
Davacı yanca, dava konusu çekin lehdardan ticari ilişki nedeniyle alındığına ilişkin fatura, ticari belgeler ve tek teslim bordroları dosyaya sunulmuştur.
Dava konusu çekin incelenmesinde, keşidecisinin …Şti, lehdarının …ti. olduğu, lehdar tarafından çekin beyaz ciro ile ciro edildiği, lehdar cirosundan sonra sırasıyla…Şti, … Şti ve …’un cirolarının bulunduğu, çekin anılan kişinin cirosu ile takip alacaklısı/davalı …’ye ciro edildiği, çekin süresinde ibraz edilerek takibe konu edildiği ve bedelinin tahsil edildiği anlaşılmıştır.
Davacı yanın şikayeti üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının … Soruşturma nolu iddianamesiyle aralarında davalı …’nin de bulunduğu kişiler aleyhine kamu davası açıldığı, ancak taraf vekillerinin son oturumdaki beyanları nedeniyle kamu davasının sonucunun beklenmesi gerekmediği sonucuna varılmıştır.
Davalı … ile … arasında, Fatih …İcra Müdürlüğünün … nolu dosyası nedeniyle düzenlenen protokolün incelenmesinde, dava konusu çekin anılan protokol uyarınca dosya borcu karşılığı davalı …’ye verildiği görülmüştür.
Mahkememizce, taraf iddialarının değerlendirilmesi açısından bozma öncesi ve sonrası bilirkişi raporları alınmıştır. Ancak, raporlardaki bir kısım değerlendirmelerin hukuki değerlendirme içermesi, kambiyo senedinin soyut olarak düzenlenebilmesi ve mutlaka bir temel ilişkinin bulunmasının gerekmemesi nedeniyle çeke ilişkin hukuki değerlendirme mahkememizce yapılmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde dava, davalı … tarafından takip konusu edilen çekin davacıya ait olduğunun tespitine, lehdar cirosundan sonraki ciroların geçersizliğinin tespiti ile çek bedelinin istirdadı istemine ilişkindir. Davacı yan, yetkili hamili olduğunu iddia ettiği çekin çalınması üzerine çekteki lehdar cirosundan sonraki ciroların sahte olması nedeniyle davalı-takip alacaklısı hamile borçlu olunmadığının ve anılan kişiye yapılan ödemenin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre istirdadı istemine ilişkindir.
Somut olayda dosya içeriğinden davaya konu çekin … Şti. tarafından keşide edilerek … A.Ş’ye verildiği, anılan lehdarın çeki beyoz ciro şeklinde ciro ettiği, çekin davacı emrine ciro edildiğine ilişkin bir kayıt bulunmadığı, bundan sonra çekin davalılarca ciro edilerek en son takip alacaklısı/davalı …’ye ciro yoluyla devir edildiği, davalı …’nın dava konusu çeki Fatih …İcra Müdürlüğünde davalı … hakkında yaptığı takip üzerine alacağına mahsuben aldığına ilişkin protokol sunduğu tespit edilmiştir. Davacı yanın, çekte cirosunun bulunmaması nedeniyle imzaya yönelik bir itiraz bulunmamaktadır. 6762 sayılı TTK’nın 730/1-3 maddesi delaletiyle çekler bakımından da geçerli olan aynı Yasa’nın 589. maddesinde açıkça “Bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmıyan kimselerin imzasını, sahte imzaları, mevhum şahısların imzalarını yahut imzalayan veya namlarına imzalanmış olan şahısları herhangi bir sebep dolayısiyle ilzam etmiyen imzaları taşırsa, diğer imzaların sıhhatine bu yüzden halel gelmez” hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda, lehdar veya sonraki ciroların sahteliği ileri sürülmeyip, çekin davacı elindeyken çalınmak suretiyle ciro edildiği bu nedenle ciro zincirinin kopuk olduğu ileri sürülmüştür.
Diğer taraftan 6762 sayılı TTK’nın 702’inci maddesi, kendi hakkının varlığı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşılan ve cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişinin, son cironun beyaz ciro olması halinde dahi, yetkili hamil sayılacağı; aynı Yasa’nın 704’üncü maddesi ise, iyiniyetli çek hamilinin korunacağı hükmünü taşımaktadır. Buna göre; çek ister hamiline, ister emre yazılı olsun, çek hamili onu kötü niyetle ya da ağır bir kusuru bulunarak iktisap etmiş olmadıkça, önceki hamilin elinden ne suretle çıkmış olursa olsun onu geri vermeye mecbur değildir. 6762 sayılı TTK’nın 704’üncü maddesi, emre yazılı çeklerle ilgili olarak, hamile yazılı senetlere ilişkin TMK’nun 903’üncü maddesine paralel bir koruma sağlamaktadır. Buna göre emre yazılı bir çek, herhangi bir şekilde önceki hamillerden birinin elinden çıktığı takdirde, çeki elinde bulunduran son hamile karşı ancak çeki kötü niyetle iktisap ettiği veya iktisabında ağır kusuru bulunduğu takdirde istihkak davası açılabilecektir.
Kötü niyetten maksat, senedin önceki hamilin elinden rızası hilafına çıktığını bilmek veya bilebilecek durumda bulunmaktır. Ağır kusur ise, örneğin, hamilin hüviyetinin sorulmaması gibi, senedin iktisabında olağan özenin gösterilmemesini ifade eder. Yine, 6762 sy. TTK’nın 598/2 maddesindeki “poliçe hamilin elinden herhangi bir surette çıkmış bulunursa…” ibaresi, poliçenin önceki hamilin elinden rızası hilafına çıkmış olmasını, yani çalınmasını, tehdit ya da hile ile alınmasını, kaybedilmesini veya rıza ile fakat devri sakatlayan hukuki olgularla elden çıkmasını ifade etmektedir. Ancak senedi çalan veya hile ile hamilinden alan ya da bulan kişinin sahte ciro ile devretmesi halinde, bunu bilmeyen ve bilebilecek durumda da olmayan; eş söyleyişle, kötüniyetli ve ağır kusurlu bulunmayan (yeni) hamil korunur. (Poroy-Tekinalp,Kıymetli Evrak Hukuku Esasları. Genişletilmiş 15. baskı, sh.154 ve devamı). Çekin, keşidecinin elinden rızası hilafına çıktığı iddiası, tanık dahil her türlü delille kanıtlanabilir. Somut olayda, davalı hamil çeki protokolle önceki hamilden devir almış olup, her ne kadar hakkında ceza davası açılmış ise de taraf vekillerinin beyanları ile anılan davanın sonucunun beklenmesine gerek bulunmadığı ve çekin son hamilinin iktisapta ağır kusuru veya kötü niyetinin bulunduğu kanıtlanamadığından davanın reddine ilişkin olarak hüküm kurulmuştur.

YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİNİN BOZMA KARARI:
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, “Mahkemece, davalı hamilin çeki protokolle diğer davalı önceki hamilden devraldığı, her ne kadar davalılar hakkında ceza davası açılmış ise de taraf vekillerinin beyanları ile anılan davanın sonucunun beklenmesine gerek bulunmadığı, çekin son hamilinin iktisapta ağır kusurlu veya kötüniyetli olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, davalı … hakkında resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık, suç eşyasını satın alma ve kabul etme suçlarından kamu davası açıldığı ve henüz sonuçlanmadığı anlaşılmakla, olay tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı BK’nın 53’üncü maddesi (TBK m. 74) gereği ceza mahkemelerince kabul edilen maddi vakıalar hukuk mahkemelerini bağlayacağından anılan ceza mahkemesi kararının beklenilerek sonucuna göre bir değerlendirme yapılıp karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru olmamış ve bozmayı gerekmiştir.” gerekçesiyle mahkememiz kararı bozulmuş ve yeniden yargılama yapılamak üzere dosya mahkememize gönderilmiştir.

YENİDEN YAPILAN YARGILAMA VE GEREKÇESİ:
Dava konusu çekin cirantalar arasında el değiştirmesine konu hukuki ilişkiler incelendiğinde; son ciranta …’nin kendisinden önceki ciranta … ile taşınmaz satışı nedeniyle olan alacağı nedeniyle başlattığı Fatih … İcra Dairesindeki takip üzerine alacağına mahsuben dava konusu çeki aldığı ve buna ilişkin protokolü dosyaya sunduğu tespit edilmiştir. Dolayısıyla davalı …’nin dava konusu çeki edinmesinde ağır kusuru ya da kötüniyetinin bulunduğunu gösterir bir delil ya da belirti dava dosyası içerisinde bulunmamaktadır.
… hakkında resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık, suç eşyasını satın alma ve kabul etme suçlarından kamu davası açılmışsa da ceza yargılaması sonucunda verilecek karar …’nin dava konusu çeki edinme sebebini oluşturan taşınmaz satışı ile buna bağlı olarak başlatılan Fatih …İcra Dairesindeki takip ve bu takip sonucunda hazırlanan protokol ve bu protokol ile dava konusu çekin davalı …’ye verilmesi maddi vakıasını değiştirmeyecektir.
Her ne kadar olay tarihindeki 818 sayılı eski Borçlar Kanununun 53’üncü maddesi (TBK m. 74) gereği ceza mahkemelerince kabul edilen maddi vakıalar hukuk mahkemelerini bağlayacak olsa da somut olaydaki değişmeyecek olan bu maddi vakıalar iyiniyetli hamil durumundaki davalı …’nin 6102 sayılı TTK m. 790’da ki haklarını kullanmasını engellemeyecektir.
Somut olaydaki bu maddi vakıaların değişmesi ancak taşınmaz satışının gerçekte olmadığının ispatı ile taşınmaz satışına konu borç için başlatıldığı belirtilen Fatih … İcra Dairesindeki takibin danışıklı/muvazaalı bir takip olduğunun kanıtlanması ile bu takibe konu borç için hazırlanan protokolün de yine danışıklı/muvazaalı olarak hazırlandığının kanıtlanması ile mümkün olacaktır. Bu durumların kanıtlanması davalı …’nin aynı zamanda kötüniyetli davrandığının da ispatını oluşturur. Ancak dosyamız içerisine davacı tarafça bu maddi vakıaları çürütür nitelikte bir delil sunulabilmiş değildir. Bu gerekçelerle Yargıtay’ın ceza mahkemesinin kararının beklenilmesi yönündeki bozma kararına karşı mahkememizin önceki kararında direnilerek davanın reddine yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Yargıtay 11.HD’nin 2017/1955 Esas, 2018/7563 Karar sayılı kararına karşı direnilmesine,
2-Davanın REDDİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 44,40-TL maktu karar harcının peşin alınan 669,60-TL harçtan mahsubu ile artan 625,20-TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 5.806,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan toplam 25,00-TL (posta ve tebligat) yargılama giderinin davacıdan alınarak DAVALI …’YE VERİLMESİNE,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 15 gün içinde Yargıtay Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
*e-imzalıdır

Hakim …
*e-imzalıdır