Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/113 E. 2019/876 K. 19.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/113 Esas
KARAR NO : 2019/876

DAVA : İflas
DAVA TARİHİ : 17/08/2017
KARAR TARİHİ : 19/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan İflas davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;… Ticaret Sicili Memurluğu … sicil numarada kayıtlı …Şti. 28.03.2017 tarihinde önceki tasfiye memurunun istifası üzerine ortaklar kurulunca tasfiye memuru olarak atandığını 02.11.2015 tarihinde tasfiyesine karar alınan şirket geçen süre içinde durumunu düzeltemediği, iş ve kaynak yaratamadığı, sermayesi ve öz kaynaklarını yitirdiğini -1,794.098,83 TL borca batık duruma geldiği, bu itibarla TTK 542 /1 .c maddesi uyarınca tasfiye memuru olarak mahkemeye müracaat ederek anılan şirketin iflasının açılmasının zorunluluğu doğduğunu belirterek tasfiye memuru olduğu, şirketin iflasının açılmasını iflasına karar verilmesini talep etmiştir.
Açılan Dava, TTK 542/c madde gereğince tasfiye memuru tarafından talep edilen doğrudan iflas istemine ilişkindir.
Davacı şirketin dava dosyasına tasfiye memuru tarafından mal beyannamesi, 01.01.2017-31.03.2017 dönemi bilançosu, 01.01.2017-31.03.2017 dönemi gelir tablosu sunulmuştur.
Davacı şirketin borca batık olup olmadığı konusunda inceleme yapılması için dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, dosyaya ibraz edilen 05/03/2018 tarihli bilirkişi raporunda; “Davacı şirketin 31.03.2017 tarihi itibariyle şirketin ödenmiş sermayesinin 240.000,00 TL belirlenen öz varlığının -1.794.098,63 TL, şirketin 31.03.2017 tarihi itibariyle -2.874,09 TL olduğunu, şirket borçlarının şirket varlıklarından çok fazla olması, şirket sermayesinin özvarlık içinde korunmaması nedeni ile iflas koşullarının oluştuğu görülmüş TTK 534-1 .c maddesine iflas koşullarının oluştuğu” görüşü bildirilmiştir.
Davacı tarafça iflas avansının yatırılmadığı, Mahkememizce 19/04/2018 tarihli ara karar ile davanın doğrudan iflas davası olması nedeniyle giderlerin suç üstü ödeneğinden karşılanmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili 25/06/2018 tarihli dilekçesi ile şirketin ıslahi ihtimali varlığından bahisle davadan feragat etmiştir.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporu doğrultusunda şirketin borca batık olması gerekçesi ile 18/10/2018 tarihinde şirketin iflasına karar verilmiş, karar davacı vekilince istinaf edilmiş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin … Esas, … Karar sayılı kaldırma kararında ” Dava, İİK 179 maddesi ile TTK’ nın 542.maddesi gereğince tasfiye memurunun ihbarı üzerine açılan iflas davasıdır. TTK 376 ve İİK 179 maddeleri gereğince borca batık hale gelen şirket bunu mahkemeye bildirmek ve iflasını istemek zorundadır. Somut olayda şirket ortakları tarafından, şirketin tasfiyesi için tasfiye memuru atandığı, tasfiye memurunun, tasfiye sürecinde şirketin borca batık olduğunu tespit etmesi üzerine durumu TTK 542.1.c madesi gereğince ilk derece mahkemesine bildirdiği, dava dilekçesi ekinde şirketin mali bilançosunu eklediği, mahkemece iflasın açılmasına ilişkin davanın ilanına karar verildiği ve dosyanın mali inceleme için bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan raporda, şirktin borca batık olduğu, borçlarının şirket varlıklarından fazla olduğunun tespit edildiğini belirttiği görülmektedir.Bilirkişi raporu incelendiğinde, mali müşavir bilirkişinin şirkete ilişkin incelemeyi sadece dava dilekçesi ekinde sunulu, onaysız ve imzasız 01.01.2017- 31.03.3017 bilanço gelir tablosuna göre yaptığı, mahallinde inceleme yapılmadığı, şirketin başkaca mal varlığına ilişkin mahkemece başka araştırmada yapılmadığı anlaşılmaktadır. Oysa Yargıtay uygulamasına göre de, iflasını isteyen şirketin öncelikle borca batık durumda olup olmadığı rayiç değerlere göre tespit edilmelidir. Bunun için mahkemeye sunulan bilanço üzerinde mahallinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucunda elde edilen gerçekçi verilere göre yeniden oluşturulacak şirket bilançosuna göre değerlendirme yapılmalıdır. Bu değerlendirme yapılırkende, sadece davacının sunduğu deliller değil, mahkemece gerekli görülerek toplanacak (tapu, trafik, ticaret ve sanai odaları kayıtları gibi) diğer deliller ve belgeler ile varsa varlık kalemlerinin rayiç değerlerine ilişkin uzman bilirkişi görüşleri ve diğer verilerin toplanmasından sonra gerekirse bir teknik bilirkişi heyetinden denetime açık ve yeterli rapor alındıktan sonra karar verilmesi gerekmektedir. İİK 178.2 maddesine göre ” İflas talebi 166. maddede belirtilen usulle ilan edilir.Alacaklılar iflas talebinin ilanından itibaren onbeş gün içinde davaya müdahele veya itiraz ederek, borçlunun iflas talebini, hakkındaki takipleri ertelelemek ve borçlarını ödemeyi geciktirmek için yaptığını ileri sürerek mahkemeden talebin reddini ileri sürebilir.” denilmiş olup bu emredici bir hükümdür. Mahkemece, iflas talebinin ilanına karar verilmiş ise de İİK 178.2 maddesi uyarınca ilanların yapıldığına dair dosyada bir veriye rastlanılmamıştır. Ayrıca davacı vekili İstinaf başvurusunda, davadan feragat ettiklerine dair dilekçe verdiklerini, fakat mahkemece feragat taleplerinin dikkate alınmadığını belirtmiştir. Mecburi iflas halleri olan iflas davaları ile borçlunun ihtiyari iflas halleri ve İİK 178.3 maddesi gereği iflasa tabi kişinin açtığı davalarda feragat mümkün değildir. Sonuç olarak yukarıda açıklandığı üzere, ilk derece mahkemesince verilen karar eksik incelemeye dayalı olduğundan davacı vekilin istinaf başvurusunun kabulüyle, HMK 353.1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kesin olarak kaldırılmasına, yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiğine dair aşağıdaki karar verilmiştir. ” gerekçesi ile mahkememiz kararı kaldırılmış, dosya mahkememize tevzii edilerek yeni esas almış ve yargılamaya devam edilmiştir.
İİK 178/2 maddesi gereğince gerekli ilanlar yaptırılarak Ticaret Sicil gazetesinin ve ulusal gazetenin bir nüshası dosya kapsamına alınmış, ilanlar sonucunda yasal süresinde itiraz veya müdahale talebinde bulunan olmamıştır.
Davacı vekili iflası talep edilen şirket kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucunda Mali Müşavir bilirkişi raporunu ibraz etmiş, raporun incelemesinde şirketin özvarlık kaynaklarının pozitif bir değerde olması ve borcunu karşılayabilecek değerde olması nedeniyle şirket iflasını gerektiren bir husus olmadığının tespit edilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiği açılan dava TTK 542/1-c md. gereğince tasfiye memurunca talep edilen doğrudan iflas davası olup İİK 178/2 md. gereğince gerekli ilanlar yaptırılmış, itiraz veya müdahale eden olmamış, şirketin borca batık durumda olup olmadığı yönünde şirket kayıtları üzerinde yapılan incelemede şirketin özvarlık kaynaklarının şirketin borçlarını kapatmaya yetecek durumda olduğu ve borca batık olmadığı anlaşıldığından iflas davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın REDDİNE
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 44.40 TL maktu karar harcından peşin alınan 31,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00 TL harcın davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …