Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/110 E. 2021/739 K. 20.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO :2019/110
KARAR NO:2021/739

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:27/12/2017
KARAR TARİHİ:20/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalıdan 18/01/2016 tarihinde 200.000,00 TL bedelli kredi kullandığını, kredi sözleşmesi sebebiyle müvekkilinden aynı tarihnde kredi masrafları olarak; 1.500,00 TL tahsis ücreti, 1.740,00 TL poliçe tahsilatı, 1.207,50 TL kanser poliçe tahsilatı olmak üzere toplam 4.447,50 TL tahsil edildiğini, ancak bu tarihten sonra davalı banka tarafından müvekkilinin hesabından farklı gerekçelerle ve haksız olarak bir kısım tahsilatlar yapılmaya başlandığını, müvekkilinin hesabından yapılan söz konusu ödeme kesintilerinin sözleşmeye dayanmayan ve müvekkilinin muvafakati dahilinde olmayan kesintiler olduğunu, söz konusu kesintilerin yasal gerekçelerinin tarafımıza bildirilmesi için davalı bankaya yazı gönderildiğini, davalı bankanın bu yazı gerekçesini yerine getirmediğini, aynı zamanda bu tarihten sonra da müvekkiline ait hesaptan kesintilere devam ettiğini belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 500,00 TL’nin ticari faizi ile davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, HMK m. 17’de kesin yetki hali düzenlediğini, dosya hakkında yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, yetki sözleşmesi ile kararlaştırılan ve müvekkilin yerleşim yeri mahkemesi olan İstanbul mahkemelerine gönderilmesi gerektiğini belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalı banka tarafından haksız olarak tahsil edildiği iddia edilen masraf ve komisyon bedellerinin tahsili istemine ilişkindir.
… Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen … Esas … Karar sayılı 21.11.2018 tarihli yetkisizlik kararı neticesinde mahkememize tevzi olunan dava dosyası mahkememiz 2019/110 Esas sırasına kaydedilmiştir.
Mahkememizce tüm deliler toplanmış, gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmış, 10.03.2021 tarihli ara karar ile iddia ve savunma hudutları doğrultusunda, dosya içeriği delil ve belgeler ile davalı banka kayıtları üzerinde taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesi ve ekleri çerçevesinde davacının alacağının varlığının ve miktarının tespiti, davalının sorumluluğunun tartışılması bakımından bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
09.04.2021 tarihli raporunda bilirkişi özetle; davacı … ile davalı banka arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi kapsamında davalı bankadan ticari kredi niteliğinde nakit ticari kredi kullandığı, ayrıca, ticari mevduat hesabına kredi limiti tanımlanarak günlük nakit ihtiyacını bu hesaptan kullandığı kredilerle yönettiği, bankalarca, reeskont kaynaklı krediler dışındaki kredilerden faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırlarının serbestçe belirleneceğinin düzenlendiği, bu düzenleme gereğince bankalar kullandırdıkları kredilerden faiz dışında elde edeceği diğer menfaatlerin niteliklerini ve sınırlarını serbestçe belirleyebilecekleri, bu çerçevede; “Faiz tahakkuku” açıklamalı faiz tahsilatları yönünden : davacının ticari mevduat hesabına tanımlanan limit çerçevesinde günlük nakit ihtiyaçlarını bu hesaptan kredi olarak çektiği nakitlerle yönettiği, incelenen hesap hareketlerinden kredili mevduat hesabının ağırlıklı olarak eksi bakiye ile çalıştığı, yani sürekli günlük nakit ihtiyacın bu hesaptan kredi olarak çekilerek giderildiği, banka, aylık olarak bu hesaptaki eksi bakiyeli tutarları (kullanılan nakit kredileri) faizlendirerek, ay sonlarında da faiz alacaklarını tahsil ettiği, bu çerçevede kredili mevduat hesabından kullanılan kredi için tahakkuk ettirilerek tahsil edilen faizin haklı ve yasal olduğu, Kredi Limiti Tahsis Ücreti Bakımından : …nın 28.02.2013 tarihinde bankaya Kobi Kredi Başvurusunda bulunduğu, … A.Ş … Şubesi, … ile imzalanan 08.10.2013 tarihli 500.000,00 TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi kapsamında …’ya 500.000,00 TL kredi limiti tahsis ederek, tahsis edilen limit içerisinde nakit krediler kullandırıldığı, Kobi kredi müşterilerinden tahsil edilecek ücretlerin azami ve asgari tutarları açıklamaları ile birlikte Bankacılık ve Düzenleme Kurumu’na bildirmiş ayrıca kendi internet sitesinde ilan ettiği, davalı bankanın ve BDDK’nın internet sitesinden alınan bilgilere nazaran; Kobi kredilerinde kredi limit tahsis ücretinin azami 0,25 , kredi kullandırımının azami 1,1 olduğunun bildirildiği, kullandırılan taksitli ticari kredi ve kredili mevduat hesabı için tahsis edip kullandırılan 205.000,00 TL limit dışında açıkta kalan 295.000,00 TL’lik limit için, yıllık olarak azami limitin 0,25 oranında Kredi Limiti Tahsis ücreti alabileceği, bu tutar azami 7.375,00 TL olmakla; Bankanın 29.01.2016 tarihi ile 31.12.2017 tarihleri arasında kredi kullandırmak için tanımladığı limit çerçevesinde “Kredi Limit Tahsis Ücreti” olarak tahsil ettiği toplam 1.025,47 TL’nin haklı ve yasal olduğu, Dönemsel Hizmet Komisyonu ücreti bakımından: Bankanın 29.01.2016 tarihi ile 31.12.2017 tarihleri “ Dönemsel Hizmet Komisyonu” olarak toplam 2.550,71 TL tahsil ettiği, …’nın kullandığı taksitli ticari kredi ve kredili mevduattan doğan riskinin dava tarihi itibariyle devam ettiği, yukarıda arz edildiği üzere Kobi kredi müşterilerinden tahsil edilecek ücretlerin azami ve asgari tutarları açıklamaları ile birlikte Bankacılık ve Düzenleme Kurumu’na bildirilmiş ayrıca kendi internet sitesinde ilan edildiği, davalı bankanın ve BDDK’nin internet sitesinden alınan bilgilere nazaran bildirilen ücretler arasında “ Dönemsel Hizmet Komisyonu” başlığı altında bir ücret türüne rastlanmamışsa da “Komisyon Paketleri” altında tanımlanan paketlerde değişik paket uygulamalarının yer aldığı, bu hizmetin “Komisyon Paketleri” içinde tanımlanmış olduğu dikkate alınarak açıklanan en düşük “Komisyon Paketi” ücretinin yıllık 1.800,00 TL olduğu, banka 29.01.2016 tarihi ile 31.12.2017 tarihleri arasında hemen hemen iki yıllık bir sürede“ Dönemsel Hizmet Komisyonu” olarak toplam 2.550,71 TL tahsil etmiş yapılan tahsilatın haklı ve yasal olduğu sonuç ve kanaatine varıldığını beyan etmiştir.
Tüm dosya içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, davalı bankadan kullanılan ticari krediler nedeniyle dosya masrafı adı altında tahsil edilen ücretlerin genel işlem şartlarına aykırı olduğu iddiasıyla iadesi istemine ilişkindir.
Dava konusu kredi sözleşmeleri ticari nitelikteki genel kredi sözleşmeleri olup, davacının da tacir olduğu kuşkusuzdur. 6102 Sayılı TTK’ nın 20. maddesi uyarınca tacir olan veya olmayan bir kimseye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacir, münasip bir ücret isteyebilir. Davalı banka da tacir olup, dava konusu kredi davalının ticari işletmesiyle ilgili işlemlerindendir. Davalı tarafından verilen kredi nedeniyle ücret istenebileceği sabit ise de, hangi işlemler nedeniyle ve hangi oranlarda ücret(komisyon ve sair masraflar) tahsil edilebileceğinin tespiti önem taşımaktadır.
Genel işlem koşulları 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 S. TBK’ nın 20 vd. maddelerinde düzenlenmiş olup, bir sözleşmenin 01/07/2012 tarihinden sonra imzalanmış olması halinde 6098 Sayılı TBK’ daki genel işlem koşullarına ilişkin hükümlerin uygulanmasında bir engel olmamakla birlikte, tarafların tacir, kullanılan kredinin ticari kredi olması durumunda, “sözleşmelerin imzalandığı tarih” itibariyle 6098 Sayılı TBK ve bu kanunda düzenlenen genel işlem şartları henüz yürürlüğe girmemiş olduğunda bu hükümler uygulanamayacak olup, kredilerin kullandırıldığı tarihe ya da yapılan kesintilerin tarihlerine bakılarak da TBK 20.maddenin uygulanacağını söylemenin mümkün olmadığı açıktır. (Bu yönde bknz. Yargıtay 11 HD 2016/15027 E.-2017/255 K.) İlgili kredilerin(ve dolayısıyla yapılan masrafların) hangi genel kredi sözleşmesine dayalı olarak kullandırıldığının tespiti ile, sözleşme tarihinin TBK’ dan önce olması durumunda o sözleşmeye dayalı olarak kullandırılan krediler ve kesintilere genel işlem koşullarının uygulanamayacağının gözetilmesi(sözleşme serbestisi kapsamında ticari kredi sözleşmesi imzalanması, tacirlerin tüm iş ve işlemlerinde basiretli tacir gibi davranması gereği ve imzalanan sözleşmelerde bankanın komisyon, gider vergisi vs masrafları talep edebileceğine dair hükümler bulunmasının bir sonucu olarak), ancak, burada da yine bankanın sınırsız bir keyfiyetle uygulama yapamayacağından hareketle, mevcut kredi sözleşmelerinde, davalı banka tarafından kullandırılan krediler dolayısıyla masraf alınabileceğine dair hüküm olmakla birlikte, sözleşmede miktar ya da oran belirtilmediğinde mahkemece, kredi kullanımına ilişkin belgeler, ekleri, kredi sözleşmesi hükümleri, sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu ve ilgili yasal mevzuat çerçevesinde değerlendirme yapılarak, sözleşme muhatabı banka ile diğer bankaların uygulamasına göre bu tür işlemlere kredi grupları bakımından uygulanan kredi kullandırım ücreti vb. ad altında kesilen masraf miktar ya da oranları sorularak, dürüstlük kuralı ve hakkaniyet esaslarına göre değerlendirilip, banka tarafından masraf ve komisyon adı altında kesinti yapılmasının bankacılık teamüllerine uygun olup olmadığı veya kesinti yapılması uygun ise, bu durumda ne miktarda veya oranda olması gerektiği, iadesi gereken miktar bulunup bulunmadığı hususlarında bir karar vermek gerekmektedir. (Bu yönde bknz.Yargıtay 11 HD. 2016/13077 E.-2016/9331 K., 2016/6175 E.- 2016/8011 K….) Genel kredi sözleşmesi tarihi TBK’ dan sonra ise bu durumda genel işlem koşullarına aykırılık bulunup bulunmadığı gözetilecektir. Burada, Yargıtay uygulamaları da dikkate alınarak, genel işlem koşullarına aykırılık olup olmadığına dair denetimin nasıl yapılacağına da değinmekte fayda vardır.(Bu yönde bknz. Yargıtay 11.HD 2016/74 E.- 2016/8207 K., 2016/7538 E.-2016/7764 K., 2016/1895 E.-2016/6034 K.)
Sözleşme hükümlerinin genel işlem koşulları olarak kabul edilebilmesi için bu hükümlerin; sözleşme hükmü olması, önceden tek taraflı olarak hazırlanması, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanılmak amacıyla düzenlenmiş olması, sözleşme hükmü olan, önceden tek taraflı olarak hazırlanan ve ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanılması amaçlanan hükümlerin genel işlem koşulu olarak nitelendirilebilmesi için kullanan tarafından sözleşme yapılırken karşı tarafa sunulması gerekir. Ancak bu dört unsurun tamamını taşıyan sözleşme hükümleri genel işlem koşulu olarak nitelendirilir. Bu unsurlardan birinin dahi eksik olması, sözleşme hükümlerinin genel işlem koşulu olarak nitelendirilmesine engel olur.
Genel işlem koşulu olarak nitelendirilemeyen sözleşme hükümlerine genel işlem koşulları için getirilen düzenlemeler uygulanmaz. Bundandır ki, sözleşme hükümlerinin öncelikle genel işlem koşulu olup olmadığı denetlenmelidir. Ayrıca, genel işlem koşulları genel nitelikte hükümlerdir. Genel nitelikteki hükümler içinde bulundukları kanunun tümüne veya aynı nitelikteki ilişkilere uygulanabilir. Türk Borçlar Kanunundaki genel işlem koşulları ile ilgili hükümler genel işlem koşulları içeren bütün sözleşmeleri kapsayacak şekilde düzenlenmiştir. Ayrıca genel işlem koşullarını düzenleyen maddeler emredici hükümlerdir.
Genel işlem koşulları, taraflar arasında bozulan menfaat dengesini tekrar kurmayı ve sözleşme adaletini sağlamayı, denetim yolu ile gerçekleştirir. Bu denetimler, kapsam denetimi (TBK. m. 21/1), şaşırtıcı genel işlem koşulu denetimi (TBK. m. 21/2), yorum denetimi (TBK. m. 23), değiştirme ve yeni düzenleme yapma yasağı denetimi (TBK. m. 24) ile içerik denetimi (TBK. m. 25) diye sıralanabilir.
Genel işlem koşulları içinde öngörülmüş bu denetimler farklı yaptırımlara bağlanmıştır. Kapsam, şaşırtıcı genel işlem koşulları ve değiştirme ve yeni düzenleme yapma yasağı denetiminin yaptırımı yazılmamış sayılma, yorum denetiminin mueyyidesi aleyhe yorum, içerik denetiminin yaptırımı ise kısmi hükümsüzlüktür.
Kapsam denetiminden (BK. m. 21/1), şaşırtıcı genel işlem koşulları denetiminden, (BK m. 21/2), değiştirme ve yeni düzenleme yapma yasağı denetiminden (BK. m. 24) geçen genel işlem koşulları bu denetimleri geçemeyen genel işlem koşullarının aksine sözleşmede geçerli bir şekilde kalmaya devam eder.
Ayrıca bir sözleşme düzenlemesi genel işlem koşulu olarak nitelendikten sonra, kapsam denetimi yönünden, müzakere yapıldığını ispat yükü genel işlem koşuluna dayanan tarafa geçer. Bu ispat yükü ancak sözleşme metni dışındaki unsurlarla yerine getirilebilir. Şaşırtıcı genel işlem koşulları ile değiştirme ve yeniden düzenleme yapma yasağı denetimi dışında kalan ve denetim sonucu yazılmamış sayılarak sözleşme dışında bırakılan genel işlem koşullarının, sözleşmede meydana getirebileceği sözleşme boşluklarının öncelikle emredici ve yedek hukuk kuralları ile bu tür kuralların olmaması halinde ise varsa örf ve adet kuralları ile bunların da yokluğu halinde hâkimin hukuk kuralı meydana getirmesi ile doldurulması gerekir. Böylelikle genel işlem koşulları ile taraflar arasında bozulmuş olan hak ve borçların adil dağılım dengesi yanı menfaatler dengesi sağlanmış olur.
Kapsam (Yürürlük), şaşırtıcı genel işlem koşulu, değiştirme ve yeniden düzenleme yasağı denetimini geçen ve yazılmamış sayılma müeyyidesi ile karşılaşmayan genel işlem koşulların son olarak içerik denetimine (TBK.m.25) tabi tutulurlar.
Yukarıda da açıklandığı üzere, TBK’nın 20-25. maddelerinde de genel işlem koşullarına ilişkin düzenlemelere yer verilmiş olup sözleşmelerde; taraflardan birinin üstün veya avantajlı konumunu kullanarak, karşı tarafa dayattığı, karşı taraf aleyhine düzenlemeler içeren ve iyi niyet kurullarına aykırı olan bölümlerin genel işlem koşulu olarak kabul edilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Dosya içerisindeki 500.000-TL limitli olan kredi sözleşmesi 08/10/2013 tarihli olup, 6098 S. TBK sonrasına ilişkin olması nedeniyle bu sözleşme uyarınca kullanılan kredilerle ilgili alınan masrafların da ayrı ayrı tespit edilerek, bu masraflar bakımından genel işlem şartlarının değerlendirilmesi gerekmektedir. TBK 21/1. maddede; “Karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi, sözleşmenin yapılması sırasında düzenleyenin karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip, bunların içeriğini öğrenme imkânı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlıdır. Aksi takdirde, genel işlem koşulları yazılmamış sayılır.” denilmiştir.
Davacı taraf için davalı banka nezdinde 08/10/2013 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinin imzalandığı, 18/01/2016 tarihinde 60 ay vadeli 200.000,00TL tutarlı kredi kullandırıldığı ve … Şubesindeki mevduat hesaına 5.000,00TL kredi tanımlandığı tespit olunmuştur.
08/10/2013 tarihli 500.000-TL limitli olan genel kredi sözleşmesi 12. maddesinde Faiz, Komisyon, Masraf, Vergi, Resim, Harç ve Fonlar BAŞLIĞI ALTINDA “ Müşteri, işbu sözleşme uyarınca kullandığı veya kullanacağı krediler nedeniyle komisyon, fon, ücret, kkdf gibi sair teferruat ve ayrıca yasalarca yetkilenirilmiş mercilerce tayin edilen miktar ve oranlarda gider vergisi, sair vergi resim ve harçları nakden veya hesaben ödemeyi taahhüt eder.” şeklinde düzenleme yapıldığı, 18/01/2016 tarihinde 60 ay vadeli 200.000,00TL tutarlı kredinin geri ödeme tablosunda 1.500,00TL kredi tahsis ücreti ödeneceğinin belirtildiği görülmekle, TBK 21/1. madde anlamında(kapsam denetimi) davacının sözleşmenin yapılması sırasında sözleşmedeki koşullar hakkında açıkça bilgilendirildiği ve bu koşulları kabul ettiğine dair bir belge niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Mahkememizce bu hususta bankadaki ilgili tüm kayıtların da incelenerek, konusunda uzman bankacı bilirkişiden ya da bilirkişi heyetinden aldırılan 09/04/2021 tarihli bilirkişi raporunda , taraflar arasındaki tüm kredi sözleşmelerinin ve hangi kredinin hangi sözleşmeye istinaden kullandırıldığının, hangi masrafın hangi sözleşmeye dayalı krediden kaynaklandığının, masraf kalemlerinin bankaca gerçekten verilen bir hizmetin karşılığı olup olmadığının tespiti yapılmıştır.
Buna göre 01/02/2013 tarihli Bankacılık İşlemleri Sözleşmesinde “Dönemsel hizmet komisyonu” ödenmesine ilişkin bir düzenleme bulunmadığı görülmüştür.
Kapsam (Yürürlük), şaşırtıcı genel işlem koşulu, değiştirme ve yeniden düzenleme yasağı denetimini geçen ve yazılmamış sayılma müeyyidesi ile karşılaşmayan genel işlem koşulların son olarak içerik denetimine (TBK.m.25) tabi tutulurlar.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin yerleşik uygulamasına göre, “ 09.12.2006 tarihli Resmi Gazete’de Merkez Bankası tarafından yayınlanan ve 2014/6 sayılı Tebliğ ile güncellenen 2006/1 sayılı Tebliğin 4. maddesinde reeskont kaynaklı krediler dışındaki kredilere uygulanacak faiz oranları ile faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırlarının serbestçe belirleneceği kabul edilmiştir. Yine aynı Tebliğin 6/2. maddesine göre bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirdikleri azami oranları aşmamak kaydıyla, mevduat ve kredi işlemlerinde uygulayacakları faiz oranlarını ve katılma hesaplarında uygulayacakları kâr ve zarara katılma oranlarını vadelerine göre tüm şubelerinde halkın görebileceği şekilde ilan eder ve bu oranları internet sitelerinde yayımlar. Bu durumda, ticari kredilerde bankalar tarafından alınacak olan kredi komisyonlarının hukukilik denetimi yapılırken öncelikle, kredi sözleşmesiyle belirlenen bir oran olup olmadığı araştırılmalı, olması halinde bu oran üzerinden komisyon tahsil edilebileceği kabul edilmeli, sözleşmeyle bir oran belirlenmediğinin tespiti halinde ise, bankanın komisyonlara ilişkin olarak belirlediği ve ilan ettiği oranlar bulunup bulunmadığı tespit edilmeli, varsa yine bu oran üzerinden komisyon tahsil edilebileceği kabul edilmeli, ilan edilen bir oran bulunmaması halinde ise tahsil edilen kredi komisyonlarının emsal banka uygulamalarına uygun olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir”(Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 03.12.2020 tarihli ESAS NO : 2020/1160 KARAR NO : 2020/5686).
Yerleşmiş içtihatlarına göre banka, kredi kullanımı sırasında sarf ettiği makul ve belgeli masrafları kredi kullanandan tahsil edebilir. Öte yandan taraflar arasında imzalanan kredi sözleşmesinde oran belirtilmemekle birlikte davalı bankanın çeşitli masraf ve komisyonlar alabileceğine yönelik hüküm bulunmaktadır.
Bu kapsamda yapılan incelemede davalı bankaca Türkiye Bankalar Birliğinin düzenleme hükümlerini yürüttüğü Ticari Müşterilerden Alınacak Ücretlerin internet sayfasında ilan edildiği anlaşıldığından emsal banka uygulamaları incelenmemiştir. Buna göre yapılan bilirkişi raronda tespit edildiği üzere ilanda kobi kredilerinde kredi limit tahsis ücretinin azami 0,25 , kredi kullandırımının azami 1,1 olduğu, GKS kapsamında 29/01/2016 – 31/12/2017 tarihleri arasında kullandırılan 205.000,00TL limit dışında kullandırmak için tanımlanan limit olan 295.000,00TL üzerinden yıllık olarak azami limitin 0,25 i oranında HESAPLANDIĞINDA azami olarak 7.375,00TL kredi limit tahsis ücretini davalı bankanın talep edebileceği, bankanın ise 1.025,47 TL tahsil ettiği ; dönemsel hizmet komisyonunun davalı bankaca internet sitesinde yayımlanmadığı ancak bu hizmetin komisyon paketleri içinde tanımlanmış olduğu gözetilerek bankaca açıklanan en düşük komiyon paketi ücretinin yıllık 1.800,00TL olduğu, bankaca 29/01/2016 – 31/12/2017 tarihleri arasında 2.550,71TL nin bu kapsamda tahsil edildiği, davacının ticari mevduat hesabı bakımından kredili mevduat hesabının eksi bakiyeli olması nedeniyle aylık olarak bu hesaptaki eksi bakiyelerin faizlendirilerek ay sonunda faiz alacaklarından tahsil edildiği,09.12.2006 tarihli Resmi Gazete’de Merkez Bankası tarafından yayınlanan ve 2014/6 sayılı Tebliğ ile güncellenen 2006/1 sayılı Tebliğin 4. maddesi ,aynı Tebliğin 6/2. maddesi ve T.C.M.B’sının 10/02/2020 tarihli 31935 sayılı nüshasındaki 2020/4 sayılı Bankalarca Ticari Müşterilerden Alınabilecek Ücretlere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki tebliğe göre kredi tahsis ücretlerini tahsis edilen kredi limitinin on binde yirmi beşini, kredi kullandırım ücretlerinin ise kullandırılan kredinin yüzde birini geçemeyeceğine ilişkin düzenleme değerendirildiğinde bankaca yapılan bu tahsilatların yasal olarak belirlenen sınırlar içinde kaldığı, dürüstlük kuralına aykırı olup olmadığı davacıya iadesi gereken miktar bulunmadığı anlaşılmaka davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca hesaplanan 59,30 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile eksik 27,90 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 50,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Kullanılmayarak artan gider/delil avansının hüküm kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı davacı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.20/09/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır