Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/976 E. 2022/79 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/976
KARAR NO:2022/79

DAVA:Tespit
DAVA TARİHİ:23/03/2017
KARAR TARİHİ:16/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin davalı mağazadan bazı ürünler satın aldığını, ancak davalı mağazanın bir gecede kapanarak ortadan kaybolduğunu, birçok kişiyi mağdur ettiğini, davalının müvekkilleri hakkında icra takibi başlatıldığını, davacılar icra müdürlüğüne itirazda bulundukları için icra takibinin devam ettiğini ve davacı …’ya ait taşınmaza haciz konulduğunu, icra dosyasına 12.377,22-TL yatırıldığını, müvekkillerinin davalıya herhangi bir bono imzalamamasına rağmen dava konusu bonoyu ciro yoluyla alarak icra takibine koyduğunu, dava konusu bono üzerindeki imzaların müvekkillerine ait olmadığını belirterek icra takibinin durdurulması ve icra veznesine yatan paranın alacaklı tarafa ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesine, bono ile ilgili olarak müvekkillerinin borçlu olmadığının tespitine, davalıya ödenen paranın iadesine, icra takibinin iptaline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacılar tarafından takibe konu senedin tüketici senedi olduğuna dair herhangi bir yazılı delil sunulmadığını, senet metni incelendiğinde takibe konu senedin tüketici senedi olduğuna dair herhangi bir ibare söz konusu olmadığını, davaya konu icra takibine dayanak senet incelendiğinde senetin kambiyo senedi özelliklerini taşıdığı ve müvekkilinin kambiyo hukuku gereğince takip hakkına sahip bulunduğu açıkça ortada olduğunu, bir senedin tüketici ilişkisinden kaynaklı olarak düzenlendiğini ispat yükü davacıda olduğunu, bir bononun tüketici senedi olarak değerlendirilebilmesi için; senet metninde senedin tüketici sözleşmesi sebebiyle verildiğine dair bir ibare bulunması gerektiğini ve ayrıca düzenlenen sözleşmede de bonoya açıkça atıf yapılmadığını, müvekkil senedi ciro yoluyla devraldığından imzaların davacılara ait olmaması halinde davacılar lehine tazminata hükmedilemeyeceğini, her ne kadar davacılar tarafından borcun bulunmadığına dair dava dışı lehdarın defter ve kayıtlarına ve yemin deliline başvurulmuş ise de HMK 200/1.maddesi gereğince senetle ispat zorunluluğu bulunmadığını, bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
Mahkememizin 25/11/2020 tarihli ara karar ile davacının imza incelemesinin yapılması için dosyanın Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Kurulu’na gönderilmesine karar verilmiştir.
18/10/2021 tarihli Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Kurulu raporunda; inceleme konusu senette … adına atılı imzalar ile …’nun mukayese imzaları arasında, tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif eğitim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu imzaların …’nun eli ürünü olduğu, inceleme konusu senette … adına atılı imzalar ile …’nun mukayese imzaları arasında, tersim biyçimi işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu imzaların …’nun eli ürünü olduğuna dair kanaat raporu sunulmuştur.
Tüm dosya içeriği ve deliller birlikte değerlendirildiğinde;
Dava, hukuki niteliği itibariyle, İİK’nın 72.maddesi uyarınca, bononun bedelsiz olduğu iddiasıyla açılmış borçlu olunmadığının tespiti ile istirdat davasıdır.
Davacı vekili; davacı ile dava dışı … … Tic. Ltd. Şti. arasında ev eşyası alım satımı için sözleşme akdedildiğini ve davaya konu senetin verildiğini, dava dışı şirketin yükümlülüklerini yerine getirmemesi üzerine sözleşmenin revize edildiğini, buna göre teslim edilen eşyalar için ödenen tutarın mahsubundan sonra yeniden 6.450,00 TL tutarlı senet düzenlendiğini, dava dışı satıcı şirketin ilk düzenlenen ve davalı yanca takip konusu yapılan bonuyu iade etmeyip uhdesinde tuttuğunu ve sonrasında davalıya ciro ettiğini ve davacı aleyhine icra takibine geçildiğini, davacının davalıya borcu bulunmadığını ileri sürerek, davacının davalıya borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkememizce aldırılan ATK raporunda dava konusu senette … adına atılı imzalar ile …’nun mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu imzaların …’nun eli ürünü olduğu tespit edilmiştir.
Davalı vekili, davalının dava konusu senetleri dava dışı … … Tic. Ltd. Şti.’ nden ciro yoluyla devraldığını ve iyiniyetli hamil olduğunu, temel ilişkiden kaynaklanan defilerin, iyi niyetli hamil olan davalıya karşı ileri sürülemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davaya konu bonoların incelenmesinde; keşidecinin davacı, lehtarın … … Tic. Ltd. Şti., davalının ise ciro yoluyla bonoyu alan son hamili olduğu, bononun emre düzenlendiği, davalıya lehtar tarafından beyaz ciro ile devredildiği görülmektedir.
Davacı ile dava dışı bono lehtarı olan … … Tic. Ltd. Şti. arasında, ev eşyası alım satımına ilişkin sözleşme ilişkisini kanıtlayan belgelerin dosyaya sunulduğu görülmektedir. Davacı … ile dava dışı arasındaki taksitli satış sözleşmesinin ev eşyası satımına ilişkin olduğu, davacının, 6502 sayılı Kanun’da tanımlara uyarınca tüketici, dava dışı satıcının ise sağlayıcı konumunda olduğu, satım sözleşmesinin tüketici işlemi niteliğinde olduğu hususları dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Senetteki müteselsil kefil kısmında imzası bulunan …’nun avalist konumundadır. Avalist, diğer senet borçlularıyla birlikte “müteselsilen” sorumludur. Aval, bağımsız ve soyut bir kambiyo taahhüdüdür. Avalistin teminat altına aldığı borç geçersiz olsa bile aval taahhüdü geçerlidir. Fakat senette şekil noksanlıkları varsa avalist sorumluluktan kurtulur, aval taahhüdü geçersiz olur.
6502 sayılı TKHK’nun 4/5. maddesinde “Tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir.” düzenlemesi yer almaktadır. Buna göre tüketicinin taraf olduğu sözleşmelerde tüketici tarafından düzenlenen kambiyo senedinin nama yazılı olarak düzenlenmesi gerekmekte olduğundan, senedin nama yazılı olmaması durumunda, yani kambiyo senedinin emre yazılı veya bono niteliğinde olması durumunda, kambiyo senedi tüketici yönünden geçersizdir. Bu geçersizlik tüketici yönünden sözkonusu olup, lehtar ciranta yönünden değildir (Yargıtay13.HD 2017/919 E 2018/2218 K 21.02.2018 T. ve Yargıtay 19. HD 2018/4150 E 2019/1357 K 05.03.2019 T. li emsal karar içerikleri).
İlgil müzekkere cevabında, …. İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasına 12.377,22TL ödeme yapıldığı bilgisi verilmiştir.
Bu nedenle bonoların, 6502 Sayılı TKHK’nun 4.maddesinin 5. bendi kapsamında, tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle alınan kıymetli evrak niteliğinde olduğu, bu durumda Kanun’un emredici düzenlemesine rağmen emre düzenlenmiş olan senetlerin hükümsüz olduğu anlaşıldığından davacıların davasının kabulü ile …. İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasına konu edilen bonodan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile takip dosyasına ödenen 12.377,22TL’nin 22/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz işletilmek suretiyle davalıdan alınarak davacılara verilmesine, davalının icra takibine girişmekte kötü niyeti sabit görülmediğinden, davacıların şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine, karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın kabulüne
…. İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasına konu edilen bonodan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile takip dosyasına ödenen 12.377,22 TL’nin 22/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz işletilmek suretiyle davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
Davalının icra takibine girişmekte kötü niyeti sabit görülmediğinden, davacıların kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 845,48-TL nispi karar harcının davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 5.100,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 318,85-TL’nin ( 4,60-TL VH, 314,25-TL Tebliğ ve Posta,) yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/02/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır