Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/972 E. 2018/1478 K. 31.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/972
KARAR NO : 2018/1478
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ: 23/10/2018
KARAR TARİHİ: 31/12/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1.Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin müteveffa… ile davalı sigorta şirketi arasındra 02/03/2018 tarihli …Sigortası Sözleşmesi akdedildiğini, iş bu … sertifika numaralı sözleşmenin 02/03/2018 ile 02/03/2019 tarihlerini kapsadığını, davacı müvekkillerinin mirasbırakanı müteveffa…’ın belirlenen sigorta prim miktarını davalı sigorta şirketine ödediğini, Böylece poliçenin geçerli hale geldiğini, müteveffa…’ın sözleşmenin kapsadığı tarihler içerisinde 30/03/2018 tarihinde vefat ettiğini, davacı mirasçıların mirasbırakanlarının hayat sigortasının geçerli olduğu tarihler içerisinde vefatı nedeniyle “ölüm sebebiyle hayat sigortasından kaynaklanan tazminata” hak kazandığını ve davalı şirketten talepte bulunduğunu, davalı şirketin 14/08/2018 tarihli cevap yazısı ile “sigortalı…’ın… numaralı poliçesinin başlangıç tarihi olan 02/03/2018 tarihinden önce kalp hastalığının kendisinde mevcut olduğunun tespit edildiğini, … Türk Ticaret Kanunu ve Hayat Sigortaları Genel Şartları gereği bean yükümlülüğünün yerine getirilmemiş olduğunun tespit edildiğini, sigorta tazminatının ödenmesinin ve herhangi bir prim iadesinin yapılmasının hukuken mümkün olmadığını,,” şeklinde ifade edilerek tazminat talebinin reddedildiğini, Müteveffa…’ın hayatta iken çekmiş olduğu kredinin kalan borcunun ise vefatı sonrasında mirasçıları müvekkil davacılar tarafından ödendiğini, davalı sigorta şirketinin davacıların tazminat talebini reddederken sigortalı müteveffa…’ın beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığını iddia ettiğini, oysa ki davalı sigorta şirketinin müteveffa…’a beyan formunu doldurtmadığını, sigorta şirketinin poliçenin düzenlenmesi sırasında basiretli bir tacir gibi davranarak sigortalıya mevcut hastalıkları konusunda gerekli soruları yöneltip cevaplarını alması gerektiğini, yoksa basiretli bir tacir gibi davaranmayarak sigortalı tüketiciye gerekli soruları yöneltmeyen hatta poliçede imzasını almayan ancak buna rağmen poliçe prim bedelinin tamamını tahsil eden sigorta şirketinin sigortalı tüketicinin bildirim yükümlülüğüü yerine getirmediğini ileri sürerek bu durumdan lehine sonuç çıkarmasının mümkün olmadığını, bu sebeple davalı sigorta şirketinin müteveffa…’ın beyan yükümlülüğüne aykırı davranarak tazminat talebini reddetmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, tüm bu nedenlerle davalı sigorta şirketine yapılan başvurunun reddedilmesi nedeniyle işbu davayı açma zorunluluğunun olduğunu, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı şirkete yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin ikametgah adresinin ‘… olduğunu, müvekkil şirket adresi dikkate alındığında davanın İstanbul Tüketici Mahkemelerince görülmesi gerektiğini, davanın yetkisizlik nedeniyle reddi ile , görevli ve yetkili İstanbul Tüketici Mahkemelerine gönderilmesine karar verilmesini, davanın hayat sigortasına ilişkin olduğunu, bu nedenle, 6502 Sayılı Tüketici Kanunu gereğince davaya bakmakla görevli mahkemenin Tüketici Mahkemeleri olduğunu, bu nedenle davanın görev yönünden reddini talep etmiştir.
3.HMK nun 1. maddesi “(1)Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” hükmü yer almaktadır.
6102 Sayılı TTK nun 4. maddesinde ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi kurumu düzenlenmiştir. TTK nun 4. maddesine göre; Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Yine tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; TTK ndan, TMK nun 962–969. maddelerinden, TBK nun 202, 203, 444, 447, 487–501, 515–519, 532–545, 547–554, 555–560 ve 561–580. maddelerinden, fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuattan, borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerden ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerden doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır.
TTK nun 5. maddesinde de ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi kurumundan hareket ederek asliye ticaret mahkemelerinin görevli olduğu dava ve işler düzenlenmiştir. TTK nun 5. maddesine göre; Asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Yine özel kanunlardan doğan özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer dava ve işlere asliye ticaret mahkemesinde bakmakla görevlidir.
TTK’nın 4. maddesi incelendiğinde, üç grup ticarî davanın bulunduğu, ayrımın 1- Mutlak Ticari Davalar, 2- Havale, Vedia ve Fikir ve Sanat Eserlerine İlişkin Haklardan Doğan ve Bir Ticarî İşletmeyi İlgilendiren Davalar 3- Nispi Ticari Davalar olarak yapılabileceği, tarafların sıfatına ve işin ticarî işletmeyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın ticarî sayılan davaların (mutlak ticarî davalar); ticarî sayılması için en azından bir ticarî işletmeyi ilgilendirmesi gereken davalar ve her iki tarafın da ticarî işletmesiyle ilgili hususlardan doğan davalar (nispî ticarî davalar) olarak nitelendirilebileceği, Mutlak Ticarî Davaların, 6102 Sayılı TTK’ nın 4/1.a bendinden f’ bendine kadar sayılan hususlardan doğan davalar ile özel kanun hükümleri gereği (Mutlak) ticarî sayılan davalar olarak ikiye ayrılabileceği, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın belirtildiği gibi bu tür davaların mutlak ticarî dava sayılacağı ve Ticaret Mahkemelerinin görevine gireceği, havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan uyuşmazlığın ticarî dava sayılabilmesi için, uyuşmazlığın, taraflardan birinin ticarî işletmesiyle ilgili olması koşulu aranmayacağı (TTK 4.1, son cümle), nispi ticari davalar ile ilgili olarak ise; TTK 4/1 Maddesinde yer alan hükme göre “her iki tarafın da ticarî işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarının” ticarî dava sayılacağı, taraflardan yalnız birinin ticarî işletmesi ile ilgili olarak yasada sayılanlar dışında sözleşmelerden doğan uyuşmazlıkların, ticarî davaya vücut vermeyeceği, taraflardan birinin ticarî işletmesini ilgilendiren bu tür sözleşmelerin, her ne kadar TTK 19.2 uyarınca diğer taraf için de ticarî iş sayılırsa da, bu durumun, davanın TTK 4/l’e göre (nispî) ticarî dava sayılmasını gerektirmeyeceği anlaşılmıştır.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanununun 3/1-k Maddesinde, Tüketicinin ” Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” olarak tanımlandığı,
Aynı yasanın 3/1- ı- bendinde Tüketici işleminin ise ” Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak tanımlanmış olduğu anlaşılmıştır.
Tüketici Mahkemelerinin görevini düzenleyen 73/1 Maddesinde “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.”
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanununun 83/2 Maddesinde ” Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” hükmüne yer verildiği, Geçici 1/1 Maddesinde ” Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalar açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam eder.” hükmüne yer verildiği anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki ilişki Tüketici ilişkisinden kaynaklanmakta olup, 6502 sayılı yasanın 73/1, 3m ve 83/2 uyarınca Tüketici Mahkemeleri görevli olduğundan dava dilekçesinin görev yönünden reddine, kararı verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava dilekçesinin görev yönünden usulden reddine, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Tüketici Mahkemelerine gönderilmesine,
3-HMK 20. Maddesi uyarınca belirtilen süre içerisinde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunulmaması halinde davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA;
4-HMK 331. Maddesi uyarınca harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
5-Artan gider avansının dosyasına aktarılmasına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
Başkan …