Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/96 E. 2020/437 K. 07.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/96
KARAR NO:2020/437

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:30/01/2018
KARAR TARİHİ:07/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı … A.Ş. vekili verdiği dava dilekçesinde, davalı …. Şti. ile 20.03.2017 tarihinde reklamasyon ve tanıtım hizmet sözleşmesi yaptıklarını, bu sözleşmeye göre davalı şirketin “…” isimli işletmesinin tanıtım ve reklamasyonunun kendilerine ait … portalı üzerinden yaptıklarını, bu hizmetin halen davam ettiğini, davalıya verilen bu hizmet nedeniyle davalıya gönderilen 7.316,00 TL tutarlı @ faturanın 3.766,00 TL’sinin ödendiği kalan 3.550,00 TL’sinin ödenmediğini, bunun üzerine …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasından icra takibi başlattıklarını, takibe davalı şirketin itiraz etmesi üzerine de itirazın iptali davası açtıklarını belirtmiştir.
DAVALININ TALEBİ:
Davalı …. Şti. vekili verdiği cevap dilekçesinde, öncelikle yetki itirazında bulunmuş ve … Mahkemelerinin yetkili olduğunu belirtmiştir. Davanın esasına ilişkin olarak da davacı şirket ile aralarında takip konusu borcu doğuracak bir ilişki olmadığını, davacının kendilerine her hangi bir hizmet sunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 502 ve davamı maddelerine göre vekâlet ve iş görme sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı taraf, …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasını, @ faturayı, … portalı ekran görüntülerini, 20.03.2017 tarihinde reklamasyon ve tanıtım hizmet sözleşmesini, ticari defterlerini ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Davalı taraf, …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasını delil olarak sunmuştur.
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 502 ve davamı maddelerine göre vekâlet ve iş görme sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.
Davalı taraf yetki itirazında bulunmuş ve … mahkemelerinin yetkili olduğunu belirtmiştir. Yetki itirazının 6100 sayılı HMK m. 17’ye göre sözleşmede yetki koşulu bulunması nedeniyle reddine karar verilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 502’ye göre; “Vekâlet sözleşmesi, vekilin vekâlet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşmedir. Vekâlete ilişkin hükümler, niteliklerine uygun düştükleri ölçüde, bu Kanunda düzenlenmemiş olan işgörme sözleşmelerine de uygulanır. Sözleşme veya teamül varsa vekil, ücrete hak kazanır.” Taraflar arasında yapılan 20.03.2017 tarihli reklamasyon ve tanıtım hizmet sözleşmesi incelendiğinde sözleşmenin “Sözleşmenin Konusu” başlıklı 3’üncü maddesinde “İşbu sözleşme müşterinin sözleşmede belirtilen ücreti ödemesi karşılığında müşteri tarafından verilen reklam ve ilan siparişlerinin Perador tarafından işbu sözleşmede belirtilen mecralarda yayınlanması, buna mukabil reklam ve ilan bedelinin müşteri tarafından ödenmesi ve tarafların buna ilişkin hak ve yükümlülüklerinin tespit edilmesinden ibarettir.” düzenlemesi getirilmiştir. Sözleşmedeki bu düzenlemeye göre taraflar arasındaki sözleşme vekâlet sözleşmesi hükmündedir. Buna göre davacı taraf verdiği hizmetin karşılığında davalı taraftan ücret isteme hakkına sahiptir.
Sözleşmenin altında davalı …. Şti.’nin kaşesi ve yetkilisinin imzası bulunmaktadır. Davalı şirket sözleşmedeki imza için 6100 sayılı HMK m. 208’e göre yazı ve imza inkârında da bulunmamıştır. Bu nedenle davalı şirketin taraflar arasında hizmet alımını gerektirecek hukuki ilişki olmadığı itirazı kabul edilmemiştir.
Davalı tarafın ikinci itirazı davacı taraftan hizmet alımı yapılmadığına ilişkindir. Bu amaçla 6100 sayılı HMK m. 266’ya göre tarafların ticari defterlerinin incelenmesine karar verilmiştir. Hazırlanan 16.05.2019 tarihli talimat bilirkişi raporunda davaya konu faturanın davalının ticari defterlerinde kaydının bulunmadığı, gönderilen havalelerin kaydının yapıldığı banka hesabı veya ortaklar cari hesabında da bir kaydın olmadığı, vergi dairesindeki 2017 / 03 dönemi Ba bildirim formunda da bildirimin yapılmadığı tespit edilmiştir. Davacının ticari defterlerinin incelendiği 12.02.2020 tarihli bilirkişi raporunda da davaya konu faturanın @ fatura olarak düzenlendiği, davacı kayıtlarına göre davacının davalıdan 3.550,00 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
6100 sayılı HMK m. 222/II’ye göre; “Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.” Tarafların her ikisinin de defterleri bu maddeye uygun şekilde tutulmuştur. 6100 sayılı HMK m. 222/III’e göre; “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” Bu maddeye uygun olarak davacı defterlerindeki kayıtlar ile ilgili olarak davalı defterleri ilgili hususta hiç bir kayıt içermemektedir. Bu nedenle davacı defterleri davacı lehine delil hükmündedir.
Davacı tarafın 20.03.2017 tarihli reklamasyon ve tanıtım hizmet sözleşmesine göre davalı şirketin “…” isimli işletmesinin tanıtım ve reklamasyonunun kendilerine ait … portalı üzerinden yaptıklarını ve bu hizmetin halen davam ettiğini belirtmesi üzerine dosya bilişim uzmanı bilirkişiye verilerek davalıya ait reklamasyonun davacının internet portalında ne başladığı ve ne zaman bittiğinin tespitinin yapılması istenilmiştir.
Hazırlanan 17.02.2020 tarihli bilirkişi raporunda sadece davacı tarafından verilen hizmetin devam ettiği tespiti yapılmış ancak hizmetin ne zaman başladığının tespiti yapılmamıştır. Bu nedenle bilirkişiden ek rapor alınması yoluna gidilmiştir. Hazırlanan 02.07.2020 tarihli ek raporda davalıya ait reklamasyon ilanının davacının sahibi olduğu internet sitesinde 20.03.2017 tarihinde başladığı ve 20.03.2018 tarihinde bittiği tespit edilmiştir. Dolayısıyla davacının üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirdiği ve ücret talebinde hukuki yararının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bu gerekçelerle davanın kabulüne yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
Davalı şirketin davacı şirketten hizmet aldığını bilebilecek durumda olması, davalı şirket hizmet aldığı halde bu hizmete ilişkin kendi ticari defterlerinde kayıt tutmamış olması ve aleyhinde başlatılan icra takibine haksız olarak itiraz etmiş olması nedeniyle davacı lehine icra inkâr tazminatına hükmedilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davalı tarafın yetki itirazının 6100 sayılı HMK madde 17’ye göre reddine,
2-Davanın KABULÜ ile …. İcra Dairesi’nin …sayılı takip dosyasına, davalının itirazının iptali ile takibin takip talebindeki diğer koşullarla devamına,
3-Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 242,50-TL nispi karar harcından peşin alınan 60,63-TL harcın mahsubu ile bakiye 181,87-TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 3.550,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından yapılan toplam 2.290,73-TL’nin ( 35,90-TL BVH, 5,20-TL VH, 60,63-TL Peşin Harç, 600,00-TL Talimat gideri, 1.400,00-TL BK Ücreti, 189,00-TL Tebliğ ve Posta,) yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı miktar itibari ile kesin olarak karar verildi.07/09/2020

Katip …

Hakim …