Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/957 E. 2021/319 K. 08.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2014/1395
KARAR NO:2021/312

DAVA:TAZMİNAT
DAVA TARİHİ:30/10/2014
KARAR TARİHİ:07/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı … A.Ş. vekili verdiği dava dilekçesinde, dava dışı …A.Ş.’ye ait emtiayı sigortaladıklarını, söz konusu emtianın davalı … Ticaret A.Ş. tarafından taşındığını, taşınan emtiadan 27 koli, 311,69 kg ağırlığında 34.100,41 USD bedelli kısmının 26.06.2013 tarihinde … depodayken çalındığını, çalınan emtianın yenileri alınarak sigortalıları olan dava dışı … Sanayi A.Ş.’ye gönderildiğini, sigortalı şirkete ait emtianın fatura toplamının 72.797,15 TL olduğunu, zararın karşılanması için davalıya başvuruda bulunmalarına karşılık ödeme yapılmadığını, bu nedenle dava açtıklarını belirtmiştir.
DAVALININ TALEBİ:
Davalı … Ticaret A.Ş. vekili verdiği cevap dilekçesinde, acente sıfatıyla hareket ettiği için husumet itirazında bulunmuştur. Davanın CMR Konvansiyonu m. 32’ye göre bir yıllık süre içinde açılmamış olması nedeniyle zamanaşımı definde bulunmuştur. Davacı … şirketinin sigorta poliçesini dosyaya sunmadığı gerekçesiyle davacının dava ehliyetinin bulunmadığı itirazında bulunmuştur. Davanın esasına ilişkin olarak da hırsızlık olayının taşıma sırasında kendi kusurlarından değil emtianın depoda bulunduğu esnada kaynaklandığını, bundan da kendilerinin sorumlu olmadığını, bu nedenle de meydana gelen zarardan sorumluluklarının bulunmadığını, sorumlulukları yoluna gidilecekse eğer CMR hükümlerine göre azami sorumluluk miktarının esas alınması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 1472 göre sigorta şirketinin halefiyet yoluyla ödenmiş sigorta tazminatı alacağı davasıdır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı taraf, sigorta poliçesini, hasar dosyasını, taşınan emtiaya ilişkin fatura ve sevk irsaliyesini, navlun faturasını, ekspertiz raporunu, ödeme dekontunu ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Davalı taraf, taşıma senedini, zeyilnameyi, ticari defterlerini, tanık beyanlarını, keşif ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 1472 göre sigorta şirketinin halefiyet yoluyla ödenmiş sigorta tazminatı alacağı davasıdır.
Davalının acente sıfatıyla hareket etmiş olmaları nedeniyle kendilerine husumet yöneltilemeyeceğine ilişkin husumet itirazı 6102 sayılı TTK m. 109’da yer alan “Acente, kusursuz olduğunu ispat etmediği takdirde özellikle, müvekkili hesabına saklamakta olduğu malın veya eşyanın uğradığı hasarlardan sorumludur.” hükmü uyarınca davalının acente olarak kabulü halinde dahi acenteliğini üstlendiği kişinin hesabına saklamakta olduğu malın veya eşyanın uğradığı hasarlardan sorumlu olduğu kabul edilerek reddedilmiştir.
Davalının davacı tarafın sigorta poliçesini dosyaya sunmamış olması nedeniyle dava ehliyeti bulunmadığı yönündeki itirazı davacının kendi sigortalısı ile yaptığı sigorta poliçesini dosyaya sunmuş olması nedeniyle reddedilmiştir.
Davalının davanın CMR Konvansiyonu m. 32’ye göre bir yıllık süre içinde açılmamış olması nedeniyle ileri sürdüğü zamanaşımı defi dava konusu olayın 6098 sayılı TBK m. 72’ye göre iki yıllık zamanaşımı süresine bağlı olması ve hırsızlık olayının 26.06.2013 tarihinde gerçekleşmesinden sonra davanın da iki yıllık süre içinde 30.10.2014 tarihinde açılmış olması nedeniyle reddedilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 1472’ye göre; “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.” Davacı … kendi sigortalısı için yaptığı ödemenin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1472’inci maddesine göre halefiyet yoluyla tarafına ödenmesine karar verilmesini talep etmektedir. Bu maddeye göre davacı taraf öncelikle kendi sigortalısına yaptığı ödemeleri ispatlamalıdır. Davacı … sigortalamış olduğu emtianın taşıma esnasında çalınması üzerine kendi sigortalısına aynı miktarda malı satın alıp teslim etmiş olduğunu dosyaya sunduğu ödeme makbuzları ile ispatlamaktadır.
Dosyaya sunulan sigorta poliçesinin incelenmesi sonucunda davacı tarafın kendi sigortalısı ile aralarında yapılmış geçerli bir sigorta poliçesi olduğu da görülmektedir.
Sigorta şirketinin kendi sigortalısının haklarına halef olabilmesi için gerçekleşen zarardan dolayı kendi sigortalısının sorumlulara karşı tazminat davası açma hakkına da sahip olması gerekmektedir. Bu sebeple davalı şirketin 6098 sayılı TBK m. 49’a göre kusur sorumluluğunun doğmuş olması gerekmektedir.
Dava dosyasına sunulan belge ve bilgilerden davaya konu çalınan emtia için dava dışı şirket ile davalı şirket arasında antlaşma yapıldığı, emtianın taşınmak için İngiltere’de depoya götürüldüğü ve burada 27 koli 311,69 kg bölümünün çalındığı, durumun polise bildirildiği, davacı … şirketinin de çalınan miktarda emtianın aynısından satın alarak dava dışı sigortalısına gönderdiği anlaşılmaktadır.
Çalınan emtianın değerinin tespiti ile davalının kusur sorumluluğunun tespiti için 6100 sayılı HMK m. 266’ya göre bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir. Hazırlanan 10.03.2016 tarihli bilirkişi raporunda CMR hükümlerine göre hesaplanan üst limit miktarının 10.408,92 TL olduğu, navlun faturasında davalının unvanının yazıyor olması nedeniyle CMR m. 17/I hükmüne göre taşıma faaliyeti esnasında meydana gelen zarardan sorumluluğunun bulunduğu, davalının emtiayı CMR m. 9’a göre hiç bir çekince ve itirazi kayıt ileri sürmeden aldığı tespit edilmiştir.

Tarafların itirazı üzerine alınan 03.06.2016, 04.01.2019 ve 10.06.2019 tarihli ek raporlarda da aynı tespitlerde bulunulmuştur.
CMR Konvansiyonu m. 23’e göre; “Bu anlaşmanın hükümleri gereğince bir taşıyıcı, yükün kısmen veya tamamen kaybından dolayı tazminat ödemekle sorumlu tutulduğundan, bu tazminatın yükün taşınmak üzere kabul edildiği yer ve zamandaki kıymetine göre hesaplanır.” Hazırlanan bilirkişi raporlarında bu madde dikkate alınmadan hesaplama yapıldığı anlaşıldığından dosya tekrar bilirkişiye verilerek bu maddeye göre hesaplama yapılması istenilmiştir.
Hazırlanan 12.02.2020 tarihli bilirkişi raporunda İngiltere ile resmi yazışma yapılarak çalınan emtianın İngiltere piyasası fiyatlarının öğrenilmesinden sonra hesaplama yapılabileceği tespit edilmiştir.
… Meclisine, … Ticaret Odasına ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına yazı yazılarak davaya konu emtianın İngiltere piyasası ticari borsa fiyatı sorulmuş ancak bu kurumlardan olumlu yanıt alınamamıştır.
Dosya içerisinde bulunan belgelerin Türkçe tercümesi yaptırıldıktan sonra dosya tekrar bilirkişiye verilerek CMR hükümlerine göre hesaplama yapılması istenilmiştir.
Hazırlanan 18.02.2021 tarihli bilirkişi raporunda tercüme edilen belgelerin mal faturası ve çeki listesi olduğu, bu belgelerden mal bedellerinin ve ağırlıklarının tespitinin mümkün olmadığı, CMR m. 23’e göre yükün taşınmak üzere kabul edildiği yer ve zamandaki kıymetine göre hesaplama yapılamıyorsa hesaplanacak tazminatın aynı cins ve kalitedeki malların normal değerine göre yapılacağı, bunun da eksik bürüt ağırlığının kg başına 8,33 hesap birimini aşamayacağı, buna göre yapılan hesaplamada emtianın çalındığı tarihteki değerine göre tazminat miktarının 7.592,58 TL, dava tarihine göre ise 27.990,77 TL olduğu tespit edilmiştir. Bilirkişi raporu ile yapılan tespit davacı … şirketinin talebi ile uyuşmamaktadır.
6102 sayılı TTK m. 875/I’e göre; “Taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumludur.” Bu madde kapsamında davalı şirketin meydana gelen hırsızlık olayından ötürü tazminat sorumluluğu bulunmaktadır.
6102 sayılı TTK m. 876’ya göre; “Zıya, hasar ve gecikme, taşıyıcının en yüksek özeni göstermesine rağmen kaçınamayacağı ve sonuçlarını önleyemeyeceği sebeplerden meydana gelmişse, taşıyıcı sorumluluktan kurtulur.” Bu madde kapsamında taşıcı olan davalı şirkete getirilen kurtuluş kanıtı getirme yükümlülüğü kapsamında davalı şirket zararın meydana gelmesinde en yüksek özeni göstermesine karşın sonuçlarını önleyemeyeceğine ilişkin bir delili dosyaya sunamamıştır. Zarar taşıma faaliyeti süreci içinde taşınan malın bulunduğu depodan çalınması sonucunda meydana gelmiştir.
Hazırlanan bilirkişi raporlarında CMR m. 17/I’e göre davalının yükü teslim aldığı tarihten teslim edinceye kadar geçecek süre içerisinde meydana gelen tam ve kısmi kayıplardan sorumlu olduğu tespit edilmiş olup, yükün taşıma esnasında geçici olarak bir depoya kaldırılmış olması taşıma faaliyetini kesintiye uğratmamakta ve davalının sorumluluğunu da ortadan kaldırmamaktadır.
Bu gerekçelerle davalı şirketin hazırlanan 18.02.2021 tarihli bilirkişi raporunda tespit edilen tazminat miktarından sorumlu olduğu kabul edilerek 7.592,58 TL üzerinden aşağıdaki gibi davanın kısmen kabulü yönünde hüküm kurulmuştur.
6102 sayılı TTK m. 1472’ye göre davacı … kendi sigortalısına tazminat ödemesini yapması ile davalı şirkete karşı tazminat alacağı muaccel hale gelmiştir. 6098 sayılı TBK m. 117’ye göre; “Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer.” Yani borcun muaccel olması borçlunun temerrüde düştüğü anlamına gelmemektedir. Bu nedenle davalı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 117’ye göre davacının kendi sigortalısına ödeme yapması ile temerrüte düşmüştür. Bu nedenle faiz başlangıç tarihi de 30.10.2013 tarihidir.
Davacının sigortalısı ile davalı arasında 6102 sayılı TTK hükümlerine göre ticari taşımacılık ilişkisi bulunduğundan ve davacı da kendi sigortalısının haklarına halef olduğundan davacının ticari faiz talebinin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
2-7.592,58-TL’nin 30/10/2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 518,64-TL nispi karar harcının peşin alınan 1.242,35-TL harçtan mahsubu ile artan 723,68-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yargılama esnasında yapılan toplam 3.648,70-TL ( 3.500,00-TL BK ücreti, 184,70-TL tebliğler ve posta ) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre takdiren hesaplanan 380,82-TL’nin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
5-Ayrıca davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam ‭547,64‬-TL ( 25,20-TL BH, 518,64-TL PH, 3,80-TL VH ) harcın davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, DAVACIYA VERİLMESİNE,
7-Davalı tarafından yargılama esnasında yapılan toplam 375,00-TL tebliğler ve posta yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre takdiren 335,86-TL’nin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 9.270,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, DAVALIYA VERİLMESİNE,
9-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/04/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır