Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/951 E. 2020/803 K. 18.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/951
KARAR NO : 2020/803

DAVA: İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 18/10/2018
KARAR TARİHİ: 18/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin kumaş üretim ve alım satım işiyle uğraştığını, davalı/borçlu şirket belirli özelliklerde (… -15.073,21 KG) pamuğun 170.500.00 TL bedel karşılığında satışı konusunda müvekkil şirket ile anlaşmaya vardıklarını, bu ticaretin finansmanı için müvekkili şirket lİe davalı şirket birlikte … A.Ş.- … … Şubesi’ne başvurduklarını, davalı borçlunun tanzim ettiği ve bankaya sunduğu proforma fatura ile ticareti belgeyen ve buna istinaden kredi kullanan müvekkili şirket, kredi bedeliolan 170.500,00 TL’yi, … A.Ş. – … … Şubesindeki hesabından 31/05/2018 tarihinde EFT ile davalı/borçlu şirkete gönderdiğini, buna karşılık davalı borçlu taahhüt ettiği malı müvekkile göndermediğini, taahhüt ettiği (Pamuk) ürünü temin edemeyen davalı şirket, müvekkili şirketten tahsil ettiği bedelin sadece 30.000.00 TL’sini iade ettiğini, müvekkili şirketin davalı/borçludan 140.500.00 TL alacağı bulunduğunu, mal teslim edilmeyince, bedel de ödenmeyince …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile borçlu şirket aleyhine icra takibi yapıldığını, davalt-borçlu şirket, başkaca hiçbir gerekçe göstermeden belirtilen miktarda borcu olmadığından bahisle takibe itiraz ederek takibi durdurduğunu, arzolunan sebeplerle; davanın kabulü ile, davalı-borçtu şirketin …. İcra Müd.’nün … esas sayılı dosyasına vaki itirazının iptali ile takibin devamına, asıl alacağın %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili ile müvekkil şirkete ödenmesine, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin davalı şirkete yüklenmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Her ne kadar davacı tarafça dava dilekçesinde … – 15.073,21 KG pamuğun satışı kanusunda davacı şirketin müvekkil şirketle anlaşmaya vardığı iddiasında bulunulmakta ise de iş bu anlaşmaya ilişkin hiçbir delil ibraz edilmediğini, davacı tarafça sunulan ve müvekkili şirketin teklif niteliğinde düzenlemiş olduğu proforma faturanın, ticareti belgeleyen bir delil olmadığı hususu Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2018/4 E. 2018/80 K sayılı 24.01.2018 tarihli kararı ve pek çok Yargıtay İçtihadı ile sabittir. Davacı tarafça, proforma faturadaki bedel kadar müvekkil şirkete ödeme yapılmışsa da bu ödemenin proforma faturada belirtilen teklife istinaden yapıldığını gösterir hiçbir delil bulunmadığını, zira davalı tarafından müvekkil şirkete 31.05.2018 tarihinde ödenen 170.500,00 TL tutarındaki ödeme dekotunda hiçbir açıklama yer almamaktadır. Dolayısıyla müvekkil şirketçe proforma fatura ile yapılan icabın, davacı tarafça yapılan 170,500,00 TL’lik ödeme ile kabul edildiği ve bu suretle taraflar arasında proforma faturada belirtilen şekilde sözleşmenin kurulduğundan bahsedilmeyeceğini, davacı tarafla müvekkili şirketin, daha öncesinde de ticari ilişkileri olduğunu, bu ticari alışverişten doğan samimiyete istinaden davacı tarafça müvekkil şirketten teklifi yüksek tutarak, yüksek miktarda kredi almalarına yardımcı olmaları istenmiş ve müvekkil şirketçe bu sebeple 15073,21 KG pamuk teklifi verildiğini ancak taraflar arasında kararlaştırılan gerçek pamuk satışı 15.073,21 KG olmadığını, bu sebeple kredi çekilerek 31.05.2018 tarihinde gönderilen 170.500,00 TL tutarındaki miktarın, fazla alınan 30.000,00 TL’si, ödemeden hemen sonra 04.06.2018 tarihinde müvekkili şirketçe davacı tarafa iade edildiğini, taraflar arasındaki gerçek anlaşma 7987,34 KG 30/1 … karşılığı olup, bu miktarda mal, davacı taraf ile anlaşıldığı şekilde teslim edildiğini, davacı taraf ile müvekkili şirket arasındaki ticari anlaşma, 7987,34 KG 30/1 …’un işlenmek üzere davacının anlaştığı örmecilere teslim edilmesi şeklinde olduğunu, bu doğrultuda da müvekkil şirket tarafından 7.034,14 kg emtia 01.06.2018 tarihinde … San. Tic. Ltd. Şti.’ye; 953.2kg emtia ise 07.06.2018 tarihinde …. Tic. Ltd. Şti.’ye teslim edildiğini, buna ilişkin depo çıkış fişleri dilekçe ekinde sunulduğunu, toplam 7.987,34 KG emtia işlenerek davacı şirkete gönderilmek üzere örmecilere teslim edildiğini, bu teslimata ilişkin, ismi geçen … San. Tic. Ltd. Şti.’ye, davacı şirkete gönderilmek üzere 7.034.14 KG emtianın müvekkili şirket tarafından teslim edildiği ve açık irsaliye ile tekrar davacı şirkete iade edildiğini gösterir şirket sahibi … tarafından yazılan ve imzalanan beyan, dilekçe ekinde olduğunu, müvekkil şirket tarafından anlaşma konusu emtialar, davacı ile anlaşıldığı üzere örme şirketlerine teslim edilmiş ve buna ilişkin … sıra nolu irsaliyeli fatura düzenlendiğini, müvekkili şirketçe düzenlenen fatura davacı şirkete posta … ile gönderilmişse de muhattaba teslim edilememiş ve bekleme müddeti bittiğinden iade edildiğini, yukarıda açıklanan nedenlerle; davacının haksız ve mesnetsiz davasının reddine, davacı taraf aleyhine İcra İflas Kanunu’nun mad. 67/2 hükmü uyarınca asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tarafımıza tazminat ödenmesine hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, taraflar arasındaki mal alım satım sözleşmesi neticesinde yapılan ödemeye rağmen malın davacıya teslim edilmemesi nedeniyle yapılan ödemenin ödenmeyen kısmının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmış, 05/06/2020 tarihli ara karar ile iddia ve savunma hudutları doğrultusunda dosya içeriği delil ve belgeler ile tarafların uyuşmazlık konusu dönem ticari defter ve kayıtları üzerinde taraf iddialarının yerindeliği, davacının alacağının varlığının ve miktarının tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
20/07/2020 tarihli raporunda bilirkişi özetle; Davacı tarafından dava dışı Türkiye Finans Katılım Bankasına 31.05.2018 tarihinde Kredi Finansman Desteği başvurusunda bulunduğu, başvuru formunda bankanın çalışma şartları doğrultusunda satıcının davalı …. LTD. ŞTİ. yazılı olduğu ve ekinde 30.05.2018 tarihli davalı tarafından düzenlenen 175.000.00 TL’lik proforma fatura bulunduğu, iş bu fatura bedeli taraflar arasındaki ticari ilişkinin dayanağı olan söz konusu proforma fatura nazara alınarak dava dışı Türkiye Finans Katılım Bankası tarafından davacı şirkete fınasnman desteği sağlayarak bu çerçevede davacı adına davalıya 31.05.2018 tarihinde davalının Garanti bankasındaki hesabına 170.500.00 TL havale yapıldığı tespit edildiği, taraflar arasında karşılıklı imzalanmış yazılı herhangi bir sözleşmeye rastlanmamış olup, ancak taraflar arasında cari hesap çalışması nedeniyle yazılı olmasa da sözlü olarak bir sözleşmenin oluşmuş ve temel bir ticari ilişkinin kurulmuş olduğu anlaşıldığını, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2018/4 E. 2018/80 K sayılı 24.01.2018 tarihli kararında “Davacı satıcı
16.11.2009 tarihli proforma fatura ile iki kalem malın birim satış fiyatı, miktarı ve toplam tutarı ile malın menşeini, yükleme yer ve tarihi ile teslim biçimini belirtmiş ve ödeme iç bilgilerini gösterdiğini, davalı alıcı aynı gün bu teklifi kabul ederek proforma faturada yazılı tutarı peşin olarak satıcıya transfer ettiğini, bu hâliyle proforma faturanın icap niteliğine davalının kabulü ile, Özel Daire bozma kararında da belirtildiği üzere, taraflar arasında sözleşmenin kurulduğu kabul edilmelidir ” denildiğini, yine davalı vekili cevap dilekçesinde,”Davacı taraf ile müvekkili şirket arasındaki ticari anlaşma, “7987,34 KG 30/1 …’un işlenmek üzere davacının anlaştığı örmecilere teslim edilmesi şeklinde olduğunu,bu doğrultuda da müvekkil şirket tarafından 7.034,14 KG emtia 01.06.2018 tarihinde … San. Tic. Ltd Şti.’ye; 953.2 kg emtia ise 07.06.2018 tarihinde …. Tic. Ltd. Şti’ye teslim edildiğini, buna ilişkin depo çıkış fişleri dilekçe ekinde sunulduğunu, yukarıda belirtildiği üzere toplam 7.987,34 KG emtia işlenerek davacı şirkete gönderilmek üzere örmecilere teslim edildiğini, bu teslimata ilişkin, yukarıda ismi geçen … San. Tic. Ltd Şti.’ye, davacı şirkete gönderilmek üzere 7.034.14 KG emtianın müvekkili şirket tarafından teslim edildiği ve açık irsaliye ile tekrar davacı şirkete iade edildiğini gösterir şirket sahibi … tarafından yazılan ve imzalanan beyan, dilekçe ekinde olduğunu, “şeklinde davacının anlaştığı 3.kişi durumunda olan örmecilere teslim ettiğini beyan ettiğini oysaki taraflar arasında ihtilafa konu malların 3. kişi durumundaki örmecilere teslim edilmesi hususunda davacı tarafından davalıya verilmiş bir talimat veya benzer nitelikteki somut belgeyeye dosya kapsamında rastlanılmadığını, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2018/4 E., 2018/80 K sayılı 24.01.2018 tarihli kararında “Fatura sadece sözleşmenin ifası ile ilgili olmayıp, gerek vergi sorumluluğu bakımından kamu hukuku ile ve gerek ispat yükünün belirlenmesi bakımından usul hukuku ile de ilgisi mevcuttu Türk Ticaret Kanunu’nun 23. maddesinin ikinci fıkrasında, bir faturayı alan kimsenin, bunu aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde içeriği hakkında bir itirazda bulunmamış olması hâlinde, kabul etmiş sayılacağına dair bir adi kanuni karine öngörülmüştür. Aksi ispat edilebilen bu kanuni karine çerçevesinde faturayı tebliğ alan fakat yasal süresi içinde itiraz etmeyen alıcı, faturada hizmeti teslim aldığını ve faturada yazılı tutardan sorumlu olduğunu kabul etmiş sayılır. Faturaya itiraz hâlinde ispat yükü yer değiştirir ve bu kez satıcı veya hizmet sağlayıcısı o miktarda ettiğini ve bedelin faturada yazılı olduğu tutar kadar olduğunu ispat yükü altına girer.” denildiğini, dosyaya sunulan 25.07.2015 tarih … seri nolu irsaliyeli faturada teslim alan ve teslim eden kısımları boş olduğu,dolayısıyla söz konusu malların davacıya teslim edildiği ispata muhtaçt olduğunu, davalı cevap dilekçesindeki,” Müvekkil şirket tarafından anlaşma konusu emtialar, davacı ile anlaşıldığı üzere örme şirketlerine teslim edilmiş ve buna ilişkin … sıra nolu irsaliydi fatura düzenlendiği, müvekkil şirketçe düzenlenen fatura davacı şirkete posta … ile gonderilmişse de muhattaba teslim edilememiş ve bekleme müddeti bittiğinden iade edilmiştir,” beyanı karşısında faturanın da davalı beyanıyla teslim edilmediği anlaşıldığını, bilindiği gibi, “salt fatura düzenlenmesi adına fatura düzenlenen kişiyi, fatura düzenleyene karşı borçlu duruma düşürmez. Adına fatura düzenlenen kişinin borçlu sayılabilmesi için, VUK.’nun 230. Md.’ne göre hazırlanmış faturayı, TTK. 23/2 Maddesi uyarınca usulüne uygun biçimde tebellüğ ettiği halde 8 gün içinde münderecatı hakkında itiraz etmemiş olması, ya da fatura konusu mal veya hizmetin adına fatura düzenlenen kişi veya kuruma tesliminin belgelenmesi gerekmektedir Bu iki teslim veya tebliğden biri varit olmadan düzenlenen fatura borç doğurmaz.” Yargıtay HGK’nun 02.10.2002 tarihli 2002/19-753 E 2002/661 K sayılı kararı gereği defter kayıtlarında”….defter kayıtkarında olmasa dahi(fatura tanzim/tebliğ edilmese,kay da alınmasa dahi)dayaııak belgelerle alacak varlığı ispat edildiğinde hükme esas alınmaktadır ….”denildiği, yer verilen Yargıtay kararlanda nazara alındığında davalı şirketle ilgili davalı şirketin bağlı olduğu vergi dairesinden müzekkere ile celbedilen davalı şirkete ait BS formları üzerinde yapılan incelemede davalı tarafından davacı adına düzenlenen 136.264.00 TL KDV hariç bedelli faturanın satış faturası olarak vergi dairesine beyanda bulunulmuş ise de , BS formunda davacı adına düzenlenen 136.264.00 TL’lik satış faturası vergi dairesine bildirilmiş ise de davalı vekili cevap dilekçesindeki,” Müvekkil şirket tarafından anlaşma konusu emtialar, davacı ile anlaşıldığı üzere örme şirketlerine testim
edilmiş ve buna ilişkin … sıra nolu irsaliyeli fatura düzenlendiğini, müvekkili şirketçe düzenlenen fatura davacı şirkete posta … ile gönderilmişse de muhattaba teslim edilememiş ve bekleme müddeti bittiğinden iade edildiğini” beyanı ile söz konusu faturanın davacıya tebliğ edilmediği (teslim edilmediği) iade alındığı hususu sabit olduğunu, tüm bu tespitler neticesinde davalı tarafından söz konusu malları davacıya teslim edildiğini tevsik etmesi halinde icra takibine konu tutardan sorumlu tutulamayacağı, aksi takdirde teslim alınmayan ve peşin ödenen mal bedeli karşılığında 140.500.00 TL’nin iadesi gerektiği kanaatine varıldığını beyan etmiştir.
Dava, satış sözleşmesine konu malların bedelinin ödenmesine rağmen, teslim edilmeyen mal mukabili yapılan bir kısım ödemenin iade edilmediği iddiasından kaynaklanan cari hesap bakiye alacağı nedeniyle başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Taraflar arasında satım sözleşmesi yapıldığı ve ürünlerin teslimi karşılığında davacı tarafından 31/05/2018 tarihinde davalıya 170.500,00 TL ödeme yapıldığı, davalının 04/06/2018 tarihinde 30.000,00 TL bedeli davacıya iade ettiği hususlarında uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, sözleşmenin ifa koşulları açısından ürünlerin teslimi ile ilgilidir.
Bu kapsamda usul ve yasaya uygun denetime elverişli mahkememizce aldırılan 20/07/2020 tarihli bilirkişi raporunda davalı ve davacı tarafların uyuşmazlık dönemine ait ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemede davacı taraf ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak süresinde yaptırılımış olduğunun tespit edildiği, dolayısıyla HMK M.222 VE 6102 s. TTK M.64/3 uyarınca ticari defterlerin delil niteliğinin bulunduğu anlaşılmıştır. Davacı tarafça rapora karşı beyan dilekçesi sunulduğu, davalı tarafça rapora karşı herhangi beyan ve itirazda bulunulmadığı görülmüştür.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190/1. maddesindeki “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir” hükmü uyarınca,. somut olayda davacı sözleşmenin varlığını ve ifa koşullarını ispat yükü altındadır.
Bu kapsamda, Türk Borçlar Kanunun 207/2.maddesinde “Sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler.”hükmü düzenlenmiştir. Dolayısıyla satım sözleşmesinde karine olarak malın teslimi ile bedelin ödendiği kabul edilmelidir. Ancak somut olayda teslimi kararlaştırılan ürünler yurt dışında bulunduğundan, somut olayın özelliklerine göre söz konusu karinenin uygulanma imkanı bulunmamaktadır.
Diğer yandan satım sözleşmelerinde kural malın alıcıya teslimidir. Somut olayda davalı bu karinenin aksini iddia etmektedir. Dolayısıyla teslim hususunda ispat yükü, ürünleri davacı ile anlaştıkları örmecilere teslim ettiğini iddia eden davalı taraftadır. Davalı tarafça davacı tarafça satın alınan malların taraflar arasındaki anlaşmaya göre örmecilere teslim edildiği ileri sürülmüş olup davanın mahiyeti itbariyle HMK m. 200 vd uyarınca tanıkla ispat sınınrının üzerinde kalması nedeniyle tanık dinlenmemiş olup taraflar arasında buna ilişkin yazılı bir delil veya sözleşmenin dosya kapsamında bulunmadığı anlaşılmıştır. Ayrıca cevap dilekçesinde bahsedilen 25.07.2018 düzenleme tarihli … irsaliye nolu faturanın davacı şirkete teslim edilemediğinden iade olduğunun davalı tarafça kabul edildiği, cevap dilekçesinde delil olarak sunulan ilgili fatura incelendiğinde teslim alan kısmının boş olduğu, düzenleme tarihinin davaya konu takibe ilişkin 18/07/2018 tarihli ödeme emrinden sonra düzenlendiği hususu görülmektedir.
Fatura düzenlenebilmesi için taraflar arasında bir akdi ilişkinin bulunması gereklidir. Bunun yanı sıra fatura tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı kabul edilmekte ve faturada yer alması olağan sayılan malın cinsi veya yapılan işin adedi, türü ve bedeli gibi fatura mündericatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine karine teşkil etmektedir. Ancak bu karinenin aksi elbetteki her türlü delil ile ispatlanabilir. Keza somut olayda fatura davacı şirkete tebliğ edilememiş, davalı şirket malların teslimi olgususunu ispat edememiş olup 25.07.2018 düzenleme tarihli … irsaliye nolu faturanın düzenleme tarihinin davaya konu takibe ilişkin 18/07/2018 tarihli ödeme emrinden sonra düzenlenen faturanın borç doğurmayacağı anlaşılmıştır. Taraflar arasında düzenlenen 30/05/2018 tarihli proforma faturaya karşı davalı tarafından itiraz edildiğine ilişkin dosya kapsamında herhangi belge sunulmadığından bu proforma faturanın yazılı delil vasfı taşıdığı,dosyaya sunulan fotokopi … Desteği talep formununun 170.500,00 TL bedel üzerinden 31/05/2018 tarihinde davacı şirket kaşe ve imzasının bulunduğu, … 31/05/2018 tarihli EFT dekontunun açıklama kısmında … yazdığı, … açıklama kısmı olmayan 04/06/2018 tarihli EFT İLE davalı şirketin davacıya 30.000,00 TL iade ettiği husuları dikkate alındığında taraflar arasındaki belgeler zincirine göre taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu anlaşılmaktadır.
Sonuç olarak bu hali ile davacı tarafça davalıdan satın alınan malların teslim edildiğinin ispatlanamadığı, davacının teslim edilmeye mallar nedeniyle ödemiş olduğu bedelden bakiye kalan 140.500,00 TL olarak alacaklı konumda bulunduğu kanaatine varılarak davanın kabulü ile tarafların tacir olması ve yapılan işin ticari iş niteliğinde olması nedeniyle asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %19,50 oranında ve değişen oranlarda ticari faiz işletilmesine ve ayrıca
Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile …. İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 140.500,00 TL asıl alacak üzerinden devamına,
Asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %19,50 oranında ve değişen oranlarda ticari faiz işletilmesine,
Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan asıl alacağın %20’si oranında 28.100,00 TL icra inkar tazminatının davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca hesaplanan 9.597,55 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.696,89 TL harcın mahsubu ile eksik 7.900,66 TL harcın davalıdan tahsiliyle hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 17.297,50 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 2.875,69 TL ( 1.696,89 TL PH, 35,90 TL BH, 5,20 TL VH, 750,00 TL BK, 387,70 TL müzekkere ve tebliğler olmak üzere ) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı yanın yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf Kanun … açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/11/2020

Katip …
*e-imzalıdır

Hakim …
*e-imzalıdır