Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/948 E. 2020/114 K. 05.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/832
KARAR NO : 2020/90

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 18/08/2015
KARAR TARİHİ : 30/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin verdiği dava dilekçesinde özetle; Davalı ile davacı şirketin acenteliğini 20.04.2009’dan-24.04.2014 tarihine kadar yürüttüğünü, 25.04.2014’de başlangıç tarihli acentelik sözleşmesi tekrar imzalanarak 25.04.2015’e kadar süreceğinin kararlaştırıldığını, davalı taraf… Not. … yev. nolu 21.04.2015 tarihli ihtarnamede 25.04.2015 tarihine kadar sözleşmeden doğan yükümlülüklerinin yerine getireceğini belirttiğini, bu ihtarnameye göre acentelik sözleşmesi sona erdirilmiş ve devir teslim yapıldığını, hem 23.04.2009 başlangıç tarihli hem de 25.04.2014 başlangıç tarihli acentelik sözleşmelerin sır saklamala yükümlü olduğunu, davalı, davacı ile acentelik sözleşmesini sonlandırdıktan yani fesh ettikten sonra aynı adreste …kargo firmasının yürütmeye başladığını, …kargo ile davacı şirketin aynı sektörde hizmet verdiğini, Davalı davacıdan edindiği bilgi ve birikimi … Kargo İçin kullandığını, davalı müşterilere kendisini Bomonti acente müdürü göstererek ve aynı şekilde kart bastırarak haksız kazanç sağladığını, Acentelik sözleşmesi 10/a bendine göre aykırı hareket ettiğini, aynı adreste davacı firma kargo firması olarak hizmet verdiğini ve tanındığını, davalı …Kargo işlerini aynı adreste yapmaya devam ettiğini, davalı davacının müşterilerine …kargo acenteliği hakkında fiyat teklifi vermeye başladığını, uzun yıllar davacı ile çalışmalarına rağmen davalının davacı müşterilerini portföyünü kullanarak …kargo ile çalışmalarına neden olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 3 aylık ciro miktarı olan 350.000 TL cezai şartı davalı ödemesi gerektiğini, bu nedenlerle 3 aylık ciro miktarı olan 350.000 TL cezai şartın ödenmesine, yargılama ve avukatlık giderinin karşı tarafa yükletilmeslni talep etmiştir.
Davalı tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle iş bu dava yönünden Ticaret Mah. görevsizdir. Davaya dayanak acentelik sözl. var gibi görünse de davalı davacı şirkete; aralarındaki ilişkinin işçi işveren ilişkisine dayandığını, acentelik sözleşmesinin muvazaalı olduğunun tespiti için İş Mahk. dava açılması gerektiğini, davacının dayanağı sözleşme acentelik anlamında gerçeği yansıtmadığını, davacının dayandığı sözl. 10.mad. (a) bendi hukuken geçersizdir ve davalıdan bu maddeye göre bir bedel istenemez, sır saklama yükümlülüğü ve rekabet yasağı için tüm Türkiye’yi kapsayan ve genel bir tanımlama ile bir işin hiçbir şekilde ve hiçbir yerde yapılamayacağını belirleyen hükümler içeren sır saklama ve rekabet hükümleri geçersizdir, yine sözleşmenin anılı hükmünde “… davranışın tespiti halinde 3 aylık cirosu kadar cezai şartı …” denmektedir. Bu hükümde de cezanın miktarının hangi aya alt. kime göre ve neyin cirosu olduğu belirli olmadığından ve hesap edilebilir bulunmadığından geçersiz olacağını, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile davalı davacının iddia ettiği gibi davacının acenteliğinin yürütüldüğü adreste başka bir isimle (…Kargo ismi ile) aynı nitelikte işi yapmadığını, davalı halen bir işte çalışmamakta ancak eşinin işlerine yardım ettiğini, kargo sektöründen ayrıldığını, müvekkilinin sürat kargoda çalışırken davacı firma ile çalışan firmaları başka bir kargo şirketi ile çalışma konusunda ikna etmediğini, ilişki kurmamış ve sürat kargonun sırlarını ifşa etmediğini, zira sözleşme imzalanırken üç aylık ciro miktarı ucu açık bırakılarak belirlenmiş ve müvekkilimin mali açıdan yıkımı ile sonuçlanacak bir hedef belirlendiğini, B.K gereği davalının mali ve ekonomik olarak yıkımına neden olacak şekilde imzalatılan bu cezai şart hükmünün geçersizliği olduğunu, Müvekkili ile davacı arasında geçerli bir acentelik sözleşmesi olmadığını,. Olsa bile sözleşmenin (10/a) maddesi belirgin ve hesap edilebilir olmadığı ve çalışma hürriyetini engelleyecek şekilde müvekkilimin tüm hayatını kısıtlayan hükümler içerdiği için geçersiz olduğunu, aynca müvekkili geçersiz bile olsa 10/a. maddesine aykırı hareket etmediğini, tahsili halinde davalı mahvına neden olunacağını, yukarıda açıkladığımız nedenlerle ile davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesini talep etmiştir.
Taraflarca gösterilen delliller toplanmış, …SGK kayıtları, … SGK kayıtları, İstanbul …İş Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası celp edilmiş, cezai şart tazminatı yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve rapor alınmıştır.
Bilirkişi dosyaya sunduğu 22/03/2019 tarihli raporda ” İncelenen davacıya ait 2015 Yılı ticari defterlerinin açılış tasdikleri, 2015 yılma ait Yevmiye defteri kapanış tasdikinin süresi içerisinde yapıldığı, sonuç olarak davacının 2015 yılı ticari defterleri açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapılması nedeni ile davacının ticari defterlerinin kendi lehine delil olma özelliğinin bulunduğu kanaatine ulaşılmıştır. Davalı taraf 18.01.2019 tarihindeki incelemeye katılmamıştır. Bundan dolayı Davalı tarafın davaya konu ticari defterleri, kayıtlan ve dayanağı belgeler incelenememiştir. Bu konuda son karar Sayın Mahkemeye aittir. Taraflar arasında 25.04.2014 tarihinde imzalanan “Sır Saklama ve Rekabet Yasağı Anlaşması” ile “Cezai Şart Anlaşması’ ’nın geçerli olduğu kanaatine vanlmıştır. Davalının, davacı ile acentelik işlerini sonlandırdıktan sonra davacının dava dosyasına sunduğu belge, resim, kendi adına bastırdığı kartvizit, tutanak, fotoğraf vs. bilgi ve belgeler göre aynı adreste aynı sektörde faaliyette bulunan …kargo firmasının işlemlerini yürütmeye başladığı, kendisini acente müdürü göstererek ve aynı şekilde kart bastırarak kazanç sağladığı, davacının müşterilerine …kargo acenteliği hakkında fiyat teklifi vermeye başlamış olduğu, bu suretle taraflar arasındaki “Sır Saklama ve Rekabet Yasağı Anlaşması’ ’na aykın hareket ettiği tespit edilmiştir. Davacının ticari defterlerine göre davalının sözleşme feshi 25.04.2015’den geriye doğru 1 yıllık cirosunun toplamının aritmetik ortalaması alınarak davalının aylık ciro tutarı belirlenmiştir. Mayıs 2015-22.204,07 TL + Nisan 2015-47.310,93 TL + Mart 2015-48.084,19 TL + Şubat 2015-32.247,13 TL + Ocak 2015:34.747,59 TL + Aralık 2014: 46.811,00 TL + Kasım 2014: 46.095,47 TL + Ekim 2014: 45.817,69 TL+ Eylül 2014: 50.692,80 TL + Ağustos 2014: 33.583,28 TL+ Temmuz 2014: 31.724,97 TL + Haziran 2014: 38.901,64 TL: 478.248,48 TL Toplam 12 aylık ciro /12 ay: 39.854,04 TL aylık ortalama ciro tutarı * 3 ay: 119.562,12 TL cezai şart miktarı, – Davalının acentelik sözleşmesi 10-A bendi kapsamında “Sır Saklama ve Rekabet Yasağı Anlaşması’ ’na aykırı ettiği için 3 aylık ciro miktarı ortalaması 119.562,12 TL cezai şart talep edebileceği: davalının ekonomik mahvı savunması yönünden ele alındığında cezaî şart bedelinin sadece 3 aylık ciro ortalamasına ilişkin olduğu hususunun gözetilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. ” görüşü bildirilmiştir.
İstanbul … İş Mahkemesi’nin… E – … K. Sayılı dosyasının incelemesinde “davacının çalıştığı şube için 10.11.2011 tarihinde davacı ile mal sahibi arasında kiralama sözleşmesi yaptığı, ancak 23.04.2009 tarihinde acentelik sözleşmesi yapıldığı, acentenin sağladığı hizmetin ücretinin de davalı şirket tarafından belirlendiği, acentenin kendisine gönderilen faturaları davalı şirket nom ve hesabına tahsil ettiği, verilen hizmetle ilgili davalı şirketin denetim hakkının bulunduğu, işin yürütümü konusunda acentenin bağımsız olmayıp davalı şirkete bağımlı olduğu, acentelik sözleşmesinin muvazaalı olup davacının 2009-2015 yılları arasında şube müdürü olarak çalıştığı” kanaatine varılarak işçi alacakları yönünden davanın kısmen kabulüne karar verildiği, anlaşılmıştır.
Dava, acentelik sözleşmesine aykırılık nedeniyle cezai şart tazminat istemine ilişkindir.
HMK nun 1. maddesi “(1)Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” hükmü yer almaktadır.
6102 Sayılı TTK nun 4. maddesinde ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi kurumu düzenlenmiştir. TTK nun 4. maddesine göre; Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Yine tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; TTK ndan, TMK nun 962–969. maddelerinden, TBK nun 202, 203, 444, 447, 487–501, 515–519, 532–545, 547–554, 555–560 ve 561–580. maddelerinden, fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuattan, borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerden ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerden doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır.
TTK nun 5. maddesinde de ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi kurumundan hareket ederek asliye ticaret mahkemelerinin görevli olduğu dava ve işler düzenlenmiştir. TTK nun 5. maddesine göre; Asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Yine özel kanunlardan doğan özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer dava ve işlere asliye ticaret mahkemesinde bakmakla görevlidir.
TTK’nın 4. maddesi incelendiğinde, üç grup ticarî davanın bulunduğu, ayrımın 1- Mutlak Ticari Davalar, 2- Havale, Vedia ve Fikir ve Sanat Eserlerine İlişkin Haklardan Doğan ve Bir Ticarî İşletmeyi İlgilendiren Davalar 3- Nispi Ticari Davalar olarak yapılabileceği, tarafların sıfatına ve işin ticarî işletmeyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın ticarî sayılan davaların (mutlak ticarî davalar); ticarî sayılması için en azından bir ticarî işletmeyi ilgilendirmesi gereken davalar ve her iki tarafın da ticarî işletmesiyle ilgili hususlardan doğan davalar (nispî ticarî davalar) olarak nitelendirilebileceği, Mutlak Ticarî Davaların, 6102 Sayılı TTK’ nın 4/1.a bendinden f’ bendine kadar sayılan hususlardan doğan davalar ile özel kanun hükümleri gereği (Mutlak) ticarî sayılan davalar olarak ikiye ayrılabileceği, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın belirtildiği gibi bu tür davaların mutlak ticarî dava sayılacağı ve Ticaret Mahkemelerinin görevine gireceği, havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan uyuşmazlığın ticarî dava sayılabilmesi için, uyuşmazlığın, taraflardan birinin ticarî işletmesiyle ilgili olması koşulu aranmayacağı (TTK 4.1, son cümle), nispi ticari davalar ile ilgili olarak ise; TTK 4/1 Maddesinde yer alan hükme göre “her iki tarafın da ticarî işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarının” ticarî dava sayılacağı, taraflardan yalnız birinin ticarî işletmesi ile ilgili olarak yasada sayılanlar dışında sözleşmelerden doğan uyuşmazlıkların, ticarî davaya vücut vermeyeceği, taraflardan birinin ticarî işletmesini ilgilendiren bu tür sözleşmelerin, her ne kadar TTK 19.2 uyarınca diğer taraf için de ticarî iş sayılırsa da, bu durumun, davanın TTK 4/l’e göre (nispî) ticarî dava sayılmasını gerektirmeyeceği anlaşılmıştır.
Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde İstanbul … İş Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında da belirtildiği üzere davacı ve davalı arasındaki sözleşmenin muvazaalı olup taraflar arasında hukuki bağımlılık ve işçi-işveren ilişkisinin bulunduğu, taraflar arasındaki sözleşmesinin acentelik sözleşmesi olarak yorumlanamayacağı, bu nedenle cezai şart alacağı yönünden açılan davaya bakma görevinin İş Mahkemesine ait olması nedeni ile görevsizlik kararı verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Dava dilekçesinin görev yönünden usulden reddi ile MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili olan İstanbul İş Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-HMK 20. Maddesi uyarınca belirtilen süre içerisinde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına,
4-HMK 331. Maddesi uyarınca harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
5-Artan gider avansının dosyasına aktarılmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …