Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/927 E. 2022/306 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO :2018/927
KARAR NO:2022/306

DAVA:MENFİ TESPİT
DAVA TARİHİ:11/10/2018
KARAR TARİHİ:25/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin kurucusu ve ortağı olduğunu, yıllardır ticaret hayatında aktif olarak yer aldığını, saygın bir iş adamı olduğunu, şirket ve şahıs olarak uzun yıllardır … ve Kimya San. Ltd. Şti. İle birlikte hareket ettiklerini, …’un şirket ortağı resmi belgelerde … olarak gösterilmiş olmasına rağmen tüm işlemlerini vekaleten …’ın yürüttüğünü, 30/06/2017 tarihinde ise şirket ortaklığına …’ın oğlu …’ın geçtiğini, müvekkili ile … ve … ile ortaklığını Haziran 2017’ye kadar sürdürmüş olduğunu, bu tarihten sonra ticari faaliyetlerinin kötüye gitmeye başlaması üzerine ilişkilerinin bozulduğunu, … tarafından … şirketinin aleyhine pek çok asılsız takip başlatıldığını, … ve … ortağı …’ın müvekkilinden ve diğer alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla kurucu ortaığı … olan … San. Ve Tic. Ltd. Şti. Adı durdurarak yeni şirket üzerinden faaliyete başlatıldığını, müvekkilinin … ile devam eden ticari ilişkisi içerisinde kimi zaman …’dan elden para alarak kimi zaman ise kendi şahsi hesabından ya da şirketi …’nun kasasından aldığı para ile …’un piyasada ki senetleri karşılığı ödeme yaptığını ve bu senetleri iade alarak …’a geri verdiğini, bu kapsamda müvekkilinin … Bankası’na çeşitli tarihlerde topla m260.000,00 TL değerinde senet karşılığı ödeme yaptığını ve …’un senetlerini iade aldığını, … Bankası tarafından düzenlenen farklı tarihlere ait 11 adet dekont üzerinde senet borçlusu olarak … ve Kimya San. Tic. Ltd. Şti. Alacaklı müşteri olarak … Gıda İnşaat Tur. Tuz. Ve son olarak açıklama kısmında ise müvekkilinin ismi ve kimlik numarasının yer aldığını, davalı …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile takip konusu yaptığı nakit avans adı altındaki ödemenin müvekkiline bu senetlerin ödenmesi amacıyla yapıldığını, nakit avans adı altındaki ödemenin müvekkiline, bu senetlerin ödenmesi amacıyla yapıldığını bildiğini, buna rağmen tamamen kötü niyetli olarak haksız kazanç sağlama gayesi ile işlem başlatıldığını, davalı müvekkiline borçlu olduğunu, müvekkilinin senetleri iade alabilmek adına şahsi hesabından karşıladığı bedeller halen kendisine iade edilmediğini, davalının alacaklı olduğunu ispatlaması gerektiğini, davalının, takip konusu yaptığı alacak konusunda hangi işleme karşılık olarak müvekkiline nakit anas verdiğine ilişkin hiçbir belge ibraz edilmediğini, davalı taraf alınan mal bedelinin nakit, havale çek senet verilerek ödendiğini ve avans ödemleri karşılığı mal bedelinin nakit, havale, çek senet verilerek ödendiğini ve anas ödemeleri karşılığı mal verilmediğini ileri sürmüş olduğunu, nakit, banka havalesi, çek ve senet ile yapılan ödemelerin mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığının kabul edilmesinin gerektiğini, bunun aksinin avans olarak verildiğini, davalı tarafça ispat edilmediğini, davalının haksız ve kötü niyetli olarak müvekkilinin aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün …esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, söz konusu takibin tamamen sebepsiz zenginleşme maksadını taşımadığını, davalı aleyhine talep edilen alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; …. İcra Müdürlüğü’nün …esas sayılı dosyası ile 07/08/2018 tarihinde 103.203,00 TL tutarında davacıya karşı ilamsız alacak takibi yapıldığını, davacı bu takibe öğrenme tarihinin tebliğ tarihi olan 27/09/2017 olarak değiştirilmesine karar verilmesini, yetkiye, borca faize ve tüm ferilerine ilişkin itiraz olduklarını, icra müdürlüğünce yapılmış olan tebligatın TK 21 maddesi usullerine uygun olduğunu ve tebligat şerhlerinde gerekli şekil ve uyarma işlemlerinin yapılmış olduğunu ve haber kağıdının kapıya asılarak tebligatın mahalle muhtarlığına bırakıldığını, borçlunun usulsüz ve tebliğ şikayetinin reddine karar verilmesi mahkemece yasal ve yerinde görüldüğünü, … 4. İcra Hukuk Mahkemesi 2017/… esas sayılı 2018/… karar sayılı kararı ile bu husustaki itiraz ve şikayetin ret edildiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmış, 27/05/2019 tarihli ara karar ile iddia ve savunma hudutları doğrultusunda dosya içeriği delil ve belgeler üzerinde davacının alacağının varlığının ve miktarının tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
26/09/2019 tarihli raporunda bilirkişi; davacı ve davalı arasında bir ticari ilişki bulunmamakla birliktte uzun sene devam eden (tarafların beyanı) para alışverişinin bulunduğu, para alışverişinin havale/eft yapıldığı, sonradan mahsuplaşma ile hesapların kapatıldığı (tarafların beyanı) ancak 2017 yılı içerisinde ilişkilerin bozulduğu, davanın konusunu, davalı yan, davacıya havale ve EFT yoluyla vermiş olduğu/göndermiş olduğu paraların 500.000,00 TL yi aşkın olduğunu, halbuki davacının … için 260.000,00 TL ödeme yaptığını beyan ederek 100.203,58 TL nin iadesi için …. İcra Müdürlüğü’nün …E. sayılı dosyasından takip talebinde bulunduğu, davacı Yan ise davalı taraftan alınan paraların tamamının, davalının borçları için harcandığını, …’un senetlerinin ödendiğini, onun adına çek düzenleyerek alacaklılarına ciro edildiğini, yine kendisine ait bulunan … ve … … Kredi kartının davalı şirket yöneticileri tarafından kullanıldığını iddia ederek bunları ispatlama yoluna gittiği, hatta davalı taraftan alacaklı olduğu iddia edildiğini, davacı …, davalı firmaya ait bankalardaki senetler için ödeme yapmış olması konusunda taraflar arasında bir anlaşmazlık bulunmadığının anlaşıldığı, davalı Yanın, Davacı tarafa 520.692,98.-TL ödeme yaptığı, davalı …’un …’a gönderdiği tutardan 12.402,02 TL daha fazla olduğu, havale gönderici ya bir borcunu ödemekte ya da havale alıcıya borç verdiği, hesaptan hesaba havale işlemi söz konusu olup yaklaşık 1,5 yıl devam ettiği, Yargıtay bir çok kararında; havalede herhangi bir niteleme yoksa, bunları borç ödeme olarak nitelemekte şayet havalelerde borç verme veya borç gibi ifadelerin yer almasında ise bunları borç verme olarak dikkate aldığını, olayda yapılan havalelerde borç vs şeklinde bir beyan söz konusu olmadığı, havaleyi gönderenin borç verdiğini veya avans verdiğini belirtmesi gerektiği, bu şekilde bir belirlemenin söz konusu olmadığı bir durumda yapılan havalenin borç ödeme olarak kabul edilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
13/11/2019 tarihli celse ara kararı uyarınca tarafların itirazlarının değerlendirilmesi amacıyla ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
20/03/2020 tarihli ek bilirkişi raporunda; davanın konusunu, davalı yan, davacıya havale ve eft yoluyla vermiş olduğu paraların 500.000,00 TL’yi aşkın olduğunu, halbuki davacının … için 260.000,00 TL ödeme yaptığını beyan ederek 100.203,58 TL’nin iadesi için …. İcra Müdürlüğü’nün …esas sayılı dosyasından takip talebinde bulunduğu, davacı yanın, davalı taraf için 533.095,00 TL ödeme yaptığı, davacı …, davalı firmaya ait bankalardaki senetler için ödeme yapmış olması konusunda taraflar arasında bir anlaşmazlık bulunmadığının anlaşıldığı, davalı yanın davacı tarafa 520.692,98 TL ödeme yaptığı, davacı …, davalı firmaya ait bankalardaki senetler için ödeme yapmış olması konusunda taraflar arasında bir anlaşmazlık bulunmadığının anlaşıldığı, davalı yanın, davacı tarafa 520.692,98 TL ödeme yaptığı, …’ın davalı … adına yaptığı ödemelerin tutarının, davalı …’un …’a gönderdiği hesaptan hesaba havale işlemi söz konusu olduğu, yaklaşık 1,5 yıl devam ettiği, Yargıtay bir çok kararında havale/ para göndermede herhangi bir niteleme yoksa, bunları borç ödeme olarak nitelemekte, borç erme veya borç gibi ifadelerin yer almasında ise bunları borç verme olarak dikkate almakta olduğu, yapılan havalelerde borç vs şeklinde bir beyan şerh söz konusu olmadığı, havaleyi gönderenin borç verdiği veya avans verdiğini belirtmesi gerektiği, bu belirlemenin söz konusu olmadığı, yapılan havalenin borç ödeme olarak kabul edilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce bu kez 01/07/2020 tarihli ara karar uyarınca davalı vekilinin itirazlarının değerlendirilmesi ve iddia ve savunma hudutları doğrultusunda dosya içeriği delil ve belgeler ile tarafların uyuşmazlık konusu dönem ticari defter ve kayıtları ile dayanağı belgeler üzerinde taraf iddiaların yerindeliği, davacının alacağının varlığı ve miktarının belirlenmesi bakımından bilirkişi inceleme yapılmasına karar verilmiştir.
01/11/2021 tarihli bilirkişi heyeti raporda; somut olayda taraflar arasındaki ihtilafin davalı şirket tarafından, kendi borçlarının kapatılması amacıyla davacı tarafa yapılan ödemelerden işbu borçların kapatılması sonrasında davacı taraf uhdesinde bir bakiye alacak kalıp kalmadığı, kaldı ise hangi miktarda kaldığı hususlarında düğümlendiği, şu halde işbu davaya konu uyuşmazlığın ispat hukuku kuralları çerçevesinde çözüme kavuşturulabileceği, görülmekte olan menfi tespit davasında taraflar arasındaki hukuki ilişkinin varlığını ispat yükünün davalı şirket üzerinde olduğu,davalı şirket tarafından, davacı taraf ile arasındaki hukuki ilişkinin kendisinin piyasaya olan borçlarının kapatılması amacıyla davacı tarafa bir takım ödemeler yapılmasından ibaret olduğunun ileri sürüldüğü, işbu hukuki ilişkinin davacı tarafından da ikrar edildiği, davacı tarafından hukuki ilişkinin varlığı ikrar edilmiş ise de davalı şirket tarafından anılan hukuki ilişki çerçevesinde davacı tarafa gönderilen meblağın miktarının taraflar arasında halen çekişmeli halde olduğu, davalı şirket tarafından … Bankası … … … Şubesi nezdindeki hesabından davacıya farklı tarihlerde toplam 417.570 TL’lik ödemenin gerçekleştirildiği, taraflar arasında anılan türden bir hukuki ilişki dışında başkaca bir ilişkinin kurulmadığı, kurulmuş ise de bu ilişkinin varlığına ilişkin mübrez dosyaya herhangi bir delilin sunulmadığı, havale yolu ile yapılan ödemlerde herhangi bir açıklamaya da yer verilmediği hususları dikkate alındığında takdirin Mahkememize ait olduğu, davalı şirket tarafından, kendi borçlarının kapatılması amacıyla davacı tarafa gönderilen meblağ olduğu, davacı tarafın ise 417.570 TL’lik ödemenin tamamının davalı şirketin borçlarının kapatılması için kullanıldığını ispat etmesi gerektiği, davacı tarafın, davalı şirketten aldığı işbu ödemeler ile yalnızca davalı şirket adına … Bankası’na toplam 260.000 TL tutarında senet ödemesi ve … adına toplam 50.105 TL tutarında senet ödemcsi gerçekleştirildiğinin anlaşıldığı, yapılan işbu senet ödemelerin toplam tutarının 310.105 TL olduğu, anılan senet ödemeleri dışında başkaca bir ödeme/işlem yapıldığının davacı tarafından ispat edilemediği, davacı tarafın, kendisine ödenen 417.570 TL’nintoplamda 310.105 TL’lik senet ödemesi dışındaki kalan 107.465,00 TL’lik kısmı kadar davalı şirkete borçlu olduğu, kendi borçlarının kapatılması amacıyla davacı tarafa yapılan ödemelerden işbu borçların kapatılması sonrasında davacı taraf uhdesinde bir bakiye alacak kalıp kalmadığı, kaldı ise hangi miktarda kaldığı hususlarında düğümlendiği, şu halde işbu davaya konu uyuşmazlığın ispat hukuku kuralları çerçevesinde çözüme kavuşturulabileceği, görülmekte olan menfi tespit davasında taraflar arasındaki hukuki ilişkinin varlığını ispat yükünün davalı şirket üzerinde olduğu,davalı şirket tarafından, davacı taraf ile arasındaki hukuki ilişkinin kendisinin piyasaya olan borçlarının kapatılması amacıyla davacı tarafa bir takım ödemeler yapılmasından ibaret olduğunun ileri sürüldüğü, işbu hukuki ilişkinin davacı tarafından da ikrar edildiği, davacı tarafından hukuki ilişkinin varlığı ikrar edilmiş ise de davalı şirket tarafından anılan hukuki ilişki çerçevesinde davacı tarafa gönderilen meblağın miktarının taraflar arasında halen çekişmeli halde olduğu, davalı şirket tarafından … Bankası … … Sanayi Şubesi nezdindeki hesabından davacıya farklı tarihlerde toplam 417.570 TL’lik ödemenin gerçekleştirildiği, taraflar arasında anılan türden bir hukuki ilişki dışında başkaca bir ilişkinin kurulmadığı, kurulmuş ise de bu ilişkinin varlığına ilişkin mübrez dosyaya herhangi bir delilin sunulmadığı, havale yolu ile yapılan ödemlerde herhangi bir açıklamaya da yer verilmediği hususları dikkate alındığında bu meblağın davalı şirket tarafından, kendi borçlarının kapatılması amacıyla davacı tarafa gönderilen meblağ olduğu, davacı tarafın ise 417.570 TL’lik ödemenin tamamının davalı şirketin borçlarının kapatılması için kullanıldığını ispat etmesi gerektiği, davacı tarafın, davalı şirketten aldığı işbu ödemeler ile yalnızca davalı şirket adına … Bankası’na toplam 260.000 TL tutarında senet ödemesi ve … adına toplam 50.105 TL tutarında senet ödemcsi gerçekleştirildiğinin anlaşıldığı, yapılan işbu senet ödemelerin toplam tutarının 310.105 TL olduğu, anılan senet ödemeleri dışında başkaca bir ödeme/işlem yapıldığının davacı tarafından ispat edilemediği, kendisine ödenen 417.570 TL’nintoplamda 310.105 TL’lik senet ödemesi dışındaki kalan 107.465 TL’lik kısmı kadar davalı şirketc borçlu olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir
Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde;
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Somut olayda davalı şirket, kendi borçlarının kapatılması amacıyla davacı tarafa muhtelif tarihlerde bir takım ödemlerde bulunmuştur. Ancak davalı şirket, işbu amaçla davacı tarafa ödemiş olduğu meblağın yalnızca bir kısmının borç ödemelerinde kullanıldığını, kalan kısmı kadar davacı taraftan alacaklı olduğunu iddia etmektedir.
Davacı taraf ise davalı şirketten, işbu şirketin piyasaya olan borçlarını kapatmak amacıyla bir takım ödemeler aldığını ancak bu ödemelerin tamamı ile işbu borçları kapattığını dolayısıyla davalı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığını ileri sürmektedir.
Buna göre somut olayda taraflar arasındaki ihtilaf; davalı şirket tarafından, kendi borçlarının kapatılması amacıyla davacı tarafa yapılan ödemelerden işbu borçların kapatılması sonrasında davacı taraf uhdesinde bir bakiye alacak kalıp kalmadığı, kaldı ise hangi miktarda kaldığı hususlarında düğümlenmektedir. Şu halde; işbu davaya konu uyuşmazlık öncelikle ispat hukuku kuralları çerçevesinde çözüme kavuşturulabilecektir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (“AMK” )190’ıncı maddesi uyarınca, ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. TMK’nın 6’ncı maddesi uyarınca, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.
Taraflar arasındaki hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı şirket üzerindedir. Davalı şirket, davacı taraf ile arasındaki hukuki ilişkinin kendisinin piyasaya olan borçlarının kapatılması amacıyla davacı tarafa bir takım ödemeler yapılmasından ibaret olduğunu ileri sürmüştür. Davacı taraf ise işbu hukuki ilişkinin varlığını 25.01.2019 tarihli cevaba cevap dilekçesinin ikinci sayfasında aynen “kimi zaman …’dan elden para alarak kimi zamansa kendi şahsi hesabından ya da şirketi …’nun kasasından aldığı para ile …’un piyasadaki senetleri karşılığı ödeme yapmış” ve “taraflar arasındaki iş ilişkisi nedeniyle müvekkilime gönderilen veya elden verilen para da her zaman … için kullanılmıştır” şeklinde ifadelere yer vererek ikrar etmiş olmaktadır. Buna göre, taraflar arasında anılan türden bir hukuki ilişkinin varlığı artık çekişmeli olmaktan çıkarak ispat edilmiştir. Ancak davacı tarafından hukuki ilişkinin varlığı ikrar edilmiş ise de davalı şirket tarafından anılan hukuki ilişki çerçevesinde davacı tarafa gönderilen meblağın miktarı taraflar arasında halen çekişmeli durumdadır.
Artık ispat yüküanılan ödemelerin tamamının davalı şirketin borçlarının kapatılması için kullanıldığını iddia eden davacı taraf üzerinde olmaktadır. Başka bir ifade ile davacı taraf söz konusu ödemelerin tamamının bu uğurda kullanıldığını ispat etmelidir.
Bu kapsamda mali inceleme bahsinde de tespit olunduğu üzere dava dosyasına sunulan belgelerden … Bankası’na toplam 260.000 TL tutarında senet ödemesinin davalı şirket adına yapıldığı anlaşılmıştır. ticaret sicil kayıtlarında yapılan inceleme neticesinde …’ın 25.05.2017 tarihine kadar davalı şirketin ortağı olduğu tespit edilmiştir. Bu kapsamda her ne kadar da tüzel kişilik sıfatını haiz davalı şirketin alacak ve borçlarıyla ortaklarının alacak ve borçları ayrı olarak düşünülmesi gerekse de dava dışı …’ın 25.05.2017 tarihine kadar davalı şirketin ortağı olduğu, borçlusu olduğu senetlerin 24.01.2017 ve 02.02.2017 ödeme tarihli olduğu, dava dosyasından davacı ile aralarında başkaca bir hukuki ilişki de olmadığının anlaşılması hususları dikkate alındığında; takdiri Sayın Mahkeme’ye ait olmak üzere hayatın olağan akışı çerçevesinde heyetimizde …’ın borçlusu olduğu toplam 50,105 TL tutarında … ödemesinin davacı tarafından, davalı şirketten, şirket borçlarının kapatılması amacıyla alınan ödemelerden karşılandığı kanaati oluşmuştur.
Davacı vekili tarafından, davacıya ait … Bank kredi kartının dava dışı … tarafından kullanıldığı, … … çocuğunun okul ödemeleri, davalı şirket adına faturası düzenlenen klima ödemesi işlemlerinin davacı kredi kartından yapıldığı, bu ödemelerin davalı şirketle ilgili olduğu beyan edilmiştir. Her ne kadar da dosya kapsamında bulunan kredi kartı ekstrelerinden davacı adına kayıtlı …***… numaralı kredi kartından 28.05.2018-09.02.2018 dönemlerinde harcama yapıldığı, toplam tutarının 134.990 TL olduğu anlaşılsa da işbu rapor kapsamında kredi kartından gerçekleşen ödemelerin kimin yararına yapıldığı tespit edilememiştir.
Nitekim anılan ödemelerin davalı şirketin borçlarının kapatılması uğruna yapıldığına ilişkin vakıa davacı tarafça da ispat edilememiştir.
davalı şirket tarafından, şirket borçlarının kapatılması amacıyla davacı tarafa 417.570TL’lik bir ödeme gerçekleştirdiği, ancak davacı tarafça bu kapsamda yalnızca davalı şirket adına … Bankası’na toplam 260.000 TL tutarında senet ödemesi ve … adına toplam 50.105 TL tutarında senet ödemesinin gerçekleştirildiği anlaşılmıştır. Havale yolu ile yapılan ödemelerde herhangi bir açıklamaya da yer verilmediği ve yapılan işbu senet ödemelerin toplam tutarı ise 310.105TL’dir.Taraflar arasında bu kapsamda yapılan ödemelere ve ödeme miktarına ilişkin herhangi bir ihtilaf da bulunmamaktadır.
Davalı şirket … Bankası … … … Şubesi nezdindeki hesabından davacıya farklı tarihlerde toplam 417.570 TL’lik ödeme gerçekleştirildiği, mali incelemeye göre 310.105 TL’lik senet ödemesi dışındaki kalan 107.465TL’lik kısmı kadar davalı şirkete borcunun bulunduğu tespit edildiği, davacı tarafın ise 417.570 TL’lik ödemenin tamamının davalı şirketin borçlarının kapatılması için kullanıldığını dosyaya sunulan delillerle ispat edemediği, bu kapsamda kambiyo senedinin illetten mücerret olduğu değerlendirildiğinde davanın reddine karar vermek gerekmiş ve ayrıca İİK M. 72/4 uyarınca ihtiyati tedbir dolayısıyla davalının alacağını geç almasına sebep olunduğundan asıl alacağın %20 si oranında tazminata hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalı tarafından talep edilen İİK madde 72/4 uyarınca alacağın %20’si oranında tazminatın kabulüne, tazminatın davacıdan tahsiline,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 80,70-TL maktu karar harcının peşin alınan 1.711,22-TL harçtan mahsubu ile artan ‭1.630,52‬-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 13.469,29-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan toplam 2.000,00-TL BK yargılama giderinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
7-Kullanılmayan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/05/2022

Katip …

Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır