Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/923 E. 2020/874 K. 16.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/923 Esas
KARAR NO:2020/874 Karar

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:10/10/2018
KARAR TARİHİ:16/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesi ile; Davalı şirketin müvekkiline cari hesap alacağı itibariyle 19.881,60 TL borçlu olduğunu, söz konusu borç için …. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını ancak davalı tarafından itiraz edildiğini, bevan ettiği, davalarının kabulü ve davalı/borçlunun icra dosyasına vaki itirazının iptali ile takibin devamına, davalı/borçlunun asıl alacağın (%20)’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûmiyetine,yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin de davalı-borçluya yükletilmesine ve karar verilmesini talep ettiği görüldü.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Davacı tarafça ikame edilen davanın haksız olması sebebiyle reddine karar verilmesini, beyan ettiği, bu nedenle davanın reddine karar verilerek icra takibinin iptaline karar verilmesini, takip konusu alacağın %20′ sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı İle tüm yargılama giderleri ile ücret-i vekâletin Davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görüldü.
Dava, bakiye cari hesap nedeniyle alacaklı olunduğu iddiası ile başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dava, İİK mad. 67’ye dayalı olup davalı tarafın hakkındaki icra takibine vaki itirazının iptali istemine ilişkindir. …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında davacı tarafın 19.881,60 TL asıl alacak ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren % 19,50 avans faiz yürütülmek suretiyle tahsili istemi ile ilamsız takip yolu ile icra takibinde bulunulduğu ve fakat davalının borca itirazı sonucu icra takibinin İİK’nın 66. maddesi uyarınca durduğu saptanmıştır. İcra takibine vaki itirazın davacı tarafa tebliği durumu ve dava tarihine göre bu itirazın iptali davasının İİK mad. 67’de öngörülen ve hak düşürücü nitelikteki 1 yıllık süresi içinde açıldığı da tespit olunmuştur.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, gerekli inceleme ve araştırma yapılmış, 10/04/2019 tarihli duruşma tutanağı ile tarafların iddia ve savunma hudutları doğrultusunda, dosya içeriği delil ve belgeler ile tarafların uyuşmazlık konusu dönem ticari defter ve kayıtları ile dayanağı belgeler üzerinde taraf iddialarının yerindeliği, davacının alacağının varlığı ve miktarının belirlenmesi bakımından bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmekle bilirkişiye tevdi edilen dosyaya bilirkişi 01/07/2019 tarihli hazırladığı raporunda özetle; Davacı taraf Ticari Defterlerinin; 6102 sayılı kanunun 66. Md, 64. Md. ve 213 Sayılı Vergi Usul Kanunun 220. md. uyarınca usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu. 6100 Sayılı Kanunun 222.md uyarınca kendi lehlerine delil olma niteliğine haiz olduğu, davalı tarafça ilgili tarih ve saatte herhangi bir defter, bilgi ve belge ibrazında bulunulmamış olması, Sayın Mahkemece sadece Davacı taraf ticari defterleri üzerinde yerinde inceleme yetkisi verilmiş olması sebepleriyle Davalı taraf kayıtlarının incelenemediği, işbu suretle dava dosyasına mübrez bilgi ve belgeler ile Davacı tarafın bilgi, belge ve delil niteliğindeki dokümanları doğrultusunda raporun nihayete ulaştırıldığı, taraflar arasındaki ticari ilişkiyi açıklayan yazılı bir sözleşme metninin mevcut olmadığı, davacı tarafın sunmuş olduğu Davalı tarafa ait Cari hesap ekstresinde yer alan işlemlerin, kendi ticari defter kayıtlarında mevcut olduğu, yıl sonu bakiyesinin dava konusunu oluşturan tutar ile eşdeğerde olduğu, iş bu inceleme neticesinde Davacı tarafın 31.12.2018 tarihli yevmiye defteri kapanış kaydında (Kavdi Olarak) Davalı taraftan 19.881.60 TL Alacaklı olduğu, davacı taraf kayıtlarına göre Davalı tarafın en son 06.08.2018 tarihinde 2.500,00 TL’lik banka ödemesi gerçekleştirdiği ve bu tarih akabinde herhangi bir ödemenin yapılmadığı, sonrasında Davacı tarafından 07.08.2018 tarihinde 10.323,14 TL, 07.08.2018 tarihinde 3.525,50 TL ve 08.08.2018 tarihinde 2.775,35 TL’lik 3 farklı faturanın keşide edilerek kayıtlara geçirildiği, ilgili 3 fatura ve irsaliyelerinin incelenmesi neticesinde, faturalara ilişkin sevk irsaliyelerinin mevcut olduğu, sevk irsaliyelerinde teslim alan imzalarının mevcut olduğu, işbu suretle taraflar arasındaki ticari ilişkinin Kavdi Olarak ispatlandığı, yapılan inceleme neticesinde Davalı tarafın yukarıda belirtilen hükümler doğrultusunda (TTK 21/2), sevk irsaliyelerini görerek faturalardan haberdar olduğu ancak herhangi bir İtirazda bulunmadığı, mevcut İse dava dosyasına sunulmadığı, davacı tarafın verinde inceleme kapsamında BS formları incelenmiş olup. Davalı tarafa ait cari hesap ekstresi ile defter kayıtlarında ver alan satış faturalarının BS formlarında beyan edildiği, işbu sebeplerle, dava dosyasına vaki bilgi ve belgeler ile tüm inceleme ve değerlendirmeler neticesinde Davacı tarafın dava tarihi itibariyle kaydi olarak 19.881,60 TL bakiye alacağı dava ve talep etmekte haklı olduğu, davacının itirazın iptaline ilişkin talebinin yerinde olduğu, davacı tarafın ödeme emrinde tahsil tarihine kadar işleyecek faiz talebinde bulunduğu, HMK md. 282 hükmü doğrultusunda asli ve nihai takdirin mahkememize ait olduğu, takip tarihinden itibaren (dava tarihine kadar) ticari temerrüt faizi hesaplanabileceği, mahkememizce takdir edilmesi durumunda 133,37 TL işlemiş faize hak kazanabileceği, dava sürecinde geçen süre saklı kalmak kaydıyla, takip tarihi olan 17.09.2018 tarihinden itibaren dava açılış tarihi olan 10.10.2018 tarihinekadar, takip talebine ilişkin yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre yıllık %10,5 temerrüt faizi oranı üzerinden hesaplandığı, dava dosyasına mübrez tüm inceleme ve değerlendirmelerin kaydi bilgi ve belgeler üzerinden yapıldığı, tarafımca sadece tespitlerin belirtildiği, hukuki tüm görüş ve izahların mahkememiz değerlendirme ve takdirinde olduğu, tüm arz ve izah olunan hususların alacak talebine ilişkin ödemeyi gerektirip gerektirmeyeceği, icra inkâr tazminatına hükmedilmesinin takdiri ile hukuki kanaat ve nihai değerlendirmenin mahkememize ait olduğu sonuç ve kanaatine varıldığını beyan etmiştir.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporu usulüne uygun şekilde taraflara tebliğ edilmiş, 13/11/2019 tarihli ara karar ile davalı vekilinin itirazları doğrultusunda bilirkişi raporunda takip tarihinden önce yapılan 2.500,00 TL’lik ödemenin bilirkişinin cari hesap ekstresinden belirttiği bedelden düşülmesi gerekip gerekmediği hususunda ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
06/02/2020 tarihli ek raporunda bilirkişi özetle; Davalı tarafın itirazları incelendiğinde, dava dosyası içerisine sunulmuş herhangi bir somut bilgi ve belgeden bahsedilmediği, itiraz sebeplerini açıklayıcı herhangi bir bilgi ve belge sunulmadığı, sadece “davacı müvekkilinin borcu bulunmadığı” hususunu sözlü olarak belirttiği ancak bu hususu ispatlayıcı nitelikte hiçbir somut bilgi ve belgenin dava dosyasına sunulmadığı, davalı tarafça ilgili tarih ve saatte herhangi bir defter, bilgi ve belge ibrazında bulunulmamış olması, mahkememizce sadece davacı taraf ticari defterleri üzerinde verinde inceleme yetkisi verilmiş olması sebepleriyle davalı taraf kayıtlarının incelenemediği, işbu suretle dava dosyasına mübrez bilgi ve belgeler ile davacı tarafın bilgi, belge ve delil niteliğindeki dokümanları doğrultusunda raporun nihayete ulaştırıldığı, hususlarında da tarafların herhangi bir itiraz ve beyanlarının olmadığı, incelemeler neticesinde davacı tarafın 31.12.2018 tarihli yevmiye defteri kapanış kaydında (kaydi olarak) davalı taraftan 19.881,60 TL alacaklı olduğu, davacı taraf kayıtlarına göre; davalı tarafın en son 06.08.2018 tarihinde 2.500,00 TL, 2.500,00 TL ve 4.500,00 TL olmak üzere toplam 9.500,00 TL ödeme gerçekleştirdiği, sonrasında davacı tarafından 07.08.2018 tarihinde 10.323,14 TL, 07.08.2018 tarihinde 3.525,50 TL ve 08.08.2018 tarihinde 2.775,35 TL’lik 3 farklı faturanın keşide edilerek kayıtlara geçirildiği, ilgili 3 faturaya ilişkin sevk irsaliyelerinin mevcut olduğu, sevk irsaliyelerinde teslim alan imzalarının mevcut olduğu, işbu suretle taraflar arasındaki ticari ilişkinin kaydi olarak İspatlandığı, ayrıca 17.09.2018 tarihlî takip talebi öncesinde başkaca herhangi bir ödemenin yapılmadığı (mevcut ise dava dosyasına sunulmadığı) belirtmiş olduğum ödemelerin toplam alacak tutarından düşülmüş olduğu, bu suretle mahkememizin 13.11.2019 tarihli duruşma tutanağı 2.maddesİnde belirtmiş olduğu 2.500,00 TL’lik ödemenin alacak bakiyesinden düşülmüş olarak tarafımca net alacak tutarının belirtildiği, işbu sebeplerle, dava dosyasına vaki bilgi ve belgeler ile tüm inceleme ve değerlendirmeler neticesinde davacı tarafın dava tarihi itibariyle mali ve kaydi olarak 19.881.60 TL bakiye alacağı dava ve talep etmekte Haklı olduğu, davacının İtirazın iptaline ilişkin talebinin yerinde olduğu, davacı tarafın ödeme emrinde tahsil tarihine kadar işleyecek faiz talebinde bulunduğu, HMK md. 282 hükmü doğrultusunda asli ve nihai takdirin mahkememize ait olduğu, takip tarihinden itibaren (dava tarihine kadar) ticari temerrüt faizi hesaplanabileceği, mahkememizce takdir edilmesi durumunda 244,30 TL işiemiş faize hak kazanabileceği, dava sürecinde geçen süre saklı kalmak kaydıyla, takip tarihi olan 17.09.2018 tarihinden itibaren dava açılış tarihi olan 10.10.2018 tarihine kadar, takip talebine ilişkin yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre yıllık %19,5 temerrüt faizi oranı üzerinden, bir yıl 365 gün kabul edilerek hesaplandığını, dava dosyasına mübrez tüm inceleme ve değerlendirmelerin kaydi bilgi ve belgeler üzerinden yapıldığı, tarafımca sadece tespitlerin belirtildiği, hukuki tüm görüş ve izahların mahkememiz değerlendirme ve takdirinde olduğu, tüm arz ve izah olunan hususların alacak talebine ilişkin ödemeyi gerektirip gerektirmeyeceği, icra inkâr tazminatına hükmedilmesinin takdiri ile hukuki kanaat ve nihai değerlendirmenin mahkememize ait olduğu sonuç ve kanaatine varıldığını beyan etmiştir.
Alınan ek bilirkişi raporu usulüne uygun şekilde taraflara tebliğ edilmiş, davalı yanın itirazları 24/06/2020 tarihli duruşmada bilirkişi raporunun usul ve yasaya uygun denetime elverişli olduğu anlaşıldığından reddine karar verilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, bakiye cari hesap alacağının tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak
kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde;Davacı tarafın ticari defter kayıtlarına göre 06/08/2018 tarihinde takipten önce davalı tarafça 2.500,00TL ödeme yapıldığı, 07/08/2018 tarihli 10.323,14TL , 07/08/2018 tarihli 3.525,50TL ve 08/08/2018 tarihli 2.775,35TL şeklindeki sevk irsaliyelerinde teslim alan imzalarının mevcut olduğu sevk irsaliyeli faturaların davacının ticari defterlerine işlendiği, yerinde inceleme sırasında bilirkişinin BS formlarını incelendiği, defter kayıtlarında yer alan satış faturalarının BS formları ile beyan edildiği,taraflara arasındaki ticari ilişkinin varlığının ispatlandığı ve Davalı tarafın kendisine tebliğ edilen dava konusu faturalara süresinde itiraz etmediği anlaşılmıştır. Mahkememizce ticari defterlerini sunmaları için taraflara süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı taraf dosya kapsamında uyuşmazlığa konu ticari defter ve kayıtlarını bilirkişi incelemesinde sunmadığı gibi alınan bilirkişi raporuna karşı da kendi ticari defterlerinin incelenmediği itirazında bulunmamış olup 2.500,00TL lik ödeme yapıldığı iddiası nedeniyle itirazların incelenmesi için ek rapor aldırılmış ancak ek rapor ile kök rapor arasında asıl alacak yönünüden farklılık tespit edilmemiş olup davalı tarafça, dava dilekçesinde sadece asıl alacak talep edilmekle davacının kök ve ek bilirkişi raporunda hesaplanan 19.881,60TL asıl alacağını hükümden düşürecek bir belge veya başkaca delil sunulmamıştır.Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Açıklanan nedenlerle davacının davasının kabulüne karar verilmiş ve alacak likit olduğundan davalı aleyhine asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 19.881,60-TL asıl alacak üzerinden devamına,
Asıl alacağa takip tarihinden itibaren %19,50 avans faiz işletilmesine,
Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan asıl alacağın %20’si oranında 3.976,32-TL icra inkar tazminatının davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca hesaplanan 1.358,11 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 240,12 TL harcın mahsubu ile eksik 1.117,99-TL harcın davalıdan tahsiliyle hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 4.080,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 1.021,22 TL (240,12 TL PH, 35,90 TL BH, 5,20 TL VH, 650,00 TL BK, 90,00 TL müzekkere ve tebliğler olmak üzere ) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı yanın yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/12/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır