Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/922 E. 2020/571 K. 30.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/922 Esas
KARAR NO:2020/571

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:10/10/2018
KARAR TARİHİ:30/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 01.07.2013 tarihli Dijital Satış Kanalları Ürün ve Hizmet Satış Sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme uyarınca davacını …’in belirleyeceği ürün ve hizmetlerin satış, pazarlama, üst pakete geçilmesi, abonelik sözleşmesi düzenlenmesi, müşterilere gönderilmesi vd. hizmetleri yerine getirmeyi üstlendiğini, internet üzerinden söz konusu ürünlerin tanıtımı ve satışının daha önce davalıca yapılmadığını, söz konusu hizmet satışına ilişkin tüm alt yapının davacı taralından oluşturulduğunu, taraflar arasındaki sözleşme m.6.4-m.6.5 gereğince yüklenici tarafından söyleşme kapsamındaki işler için yapılmış olan dış anmalardan oluşan telefon yedekleri ve hizmetin verilmesi esnasında ihtiyaç duyulan teknolojik versiyonların kurulması, gerekli yazım ve güncellemeleri ile ilgili izîn ve lisans maliyetlerinin davacı tarafından karşılandığını davacının ilk defa uygulanan bu hizmet ilişkisini başarılı şekilde devam ettirmekteyken davalının …. Noterinin 18.12.2003 tarih … y. no’lu fesihnamesiyle haksız ve tazminatsız şekilde soıa erdirildiğini, feshin haksız olduğunun …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… E. … K. sayılı kararı ile kesinlik kazandığını, sözleşme içeriği incelendiğinde fesih ve süre hükümlerinin geçersiz olduğunun görüldüğünü, sözleşme m.6.1.29 gereği söz konusu işin öncelikli olarak davalının başka bir şirketin alacağını bu sözleşme vasıtasıyla tahsil etmek ve garanti allına almak için oluşturulduğunu, davalıca bu alacak alındıktan sonra davacının hakkedişlerinin ödenmediğini, haksız olarak teminat mektubunun nakde tahsil edildiğini, sözleşme m. 14.1 incelendiğinde, davalı sözleşmenin kendi talebiyle uzayacağı yönünde taahhütlerde bulunmuş olsa da sözleşme süresini 6 ay olarak belirlemesinin kendi alacağını tahsil etmeye yönelik olduğunu, böyle kapsamlı ve
yatırım maliyeti olun bir iş söz konusu olduğundan sözleşme süresinin 6 ay olarak belirlenmesinin kanunu aykırı olduğunu* sözleşme m.14.1’de sadece davalıya olağan fesih hakkı tanındığını, davacının tüm haklarının elinden alındığını, sözleşmenin süre maddesinin genel işlem koşullarına da aykırı olduğunu, davada TBK’nın genci işlem koşullarına ilişkin m.20 – 25 uygulamasının söz konusu olduğunu davacının davalı şirkete göre daha zayıf ve korunmayı değer olduğunun tartışmasız olduğunu sözleşme süresinin 6 ay belirlenmesinin menfaatler dengesine aykırı olup ahlaka aykırılık yönünden de geçersiz olduğunu, sözleşmenin 01.01.2014’de kendiliğinden sona erecek olduğunu ancak davacının bu süreyi beklemeden 18.12.2013 tarihli davacıya 26.12.2013 tarihinde tebliğ edilen ihtarname ile sona erdirdiğini davacının sistemi oturttuktan sonra sözleşmenin haksız olarak feshedilerek bu işin davalı tarafından yapılmaya başlanmasının kötü niyet ve dürüstlük kuralına aykırı davranışın somut göstergesi olduğunu, teminat mektubu davalıya önceden verildiğinden sözleşme hükümlerinin müzakere hakkını ortadan kaldırdığını sözleşme davalıca haksız olarak feshedilmedeydi iş ilişkisinin mahkemece asgari 2 yıl olacak şekilde belirlenmesini ve sözleşmenin haksız olarak feshedilmesinden dolayı yoksun kalınan karlarını talep ettiklerini, davalının sözleşme akdedilirken uzun bir zaman çalışıldığı konusunda taahhütte bulunduğunu, bu konuda güven yer aldığını, zarar talebinin kesin miktarın belirlenmesiyle artırmak kaydıyla 1.000 TL olduğunu belirterek taraflar arasındaki 01.07.2013 tarihli Digital Satış Kanalları Drün ve Hizmet Satış Sözleşmesinin süre maddesinin hükümsüz olduğunun tespitini dava konusu sözleşmenin en az hangi süreyi kapsar biçimde düzenlenebileceğinin tespitini (talepler en az 2 yıl olmakla birlikte) ve haksız fesihte nazara alınmak suretiyle davacının kazanç ve kar kaybına ilişkin maddi zarar miktarının tespitini haksız fesih nedeniyle yoksun kalınan kara ilişkin kesin miktann belirlenmesiyle artırmak kaydıyla belirsiz alacak olarak 1.000 TL’nin haksız fesih tarihinden itibaren başlayacak ticari faizi ile birlikte diğer talepleri ile birlikte talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; usule ilişkin olarak tebliğ edilmeyen dava dilekçesinin ekleri ile ilgili beyanda bulunma hakkını saklı tuttuklarını davacının basiretli bir tacir olarak alacağını kesin olarak belirleyebilmesi mümkün olduğundan şartlarını taşımayan belirsiz alacak davası için hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesini, esasa ilişkin olarak taraflar arasındaki sözleşmenin ürün ve hizmet satış sözleşmesine ilişkin olarak taraflar arasındaki sözleşmenin ürün ve hizmet sözleşmesine ilişkin olup davacının iddia ettiği gibi taraflar arasında bir bayilik sözleşmesi ve bayilik ilişkisi bulunmadığını, davalının yüklenici davacıdan sözleşme konusu çağrı hizmetini alma gayesiyle Digital Satış Kanalları Ürün ve Hizmet Satış Sözleşmesini akdettiğini, Sözleşme konusu başlıklı m.2’de, “sözleşmenin konusu, yüklenici tarafından ekli Teknik Şartnamede ayrıntıları belirlenen hizmet sunumuna ilişkin esasların belirlenmesine ilişkindir” denilmek suretiyle sözleşme konusunun hizmet alınma ilişkin olduğunun net bir şekilde belirtildiğini, davacının yüklenici olduğu davalının davacıdan çağrı merkezi hizmeti satın aldığını, hizmet sözleşmesini bayilik sözleşmesi şeklinde tanımlamanın mümkün olmadığını, ….’nde kuruluş ilanında da görüleceği üzere davacının iştigal alanının “telefon ile tanıtım ve pazarlama hizmetleri ve telefon ile satış ve servis hizmetlerinin de” yer aldığının görüleceğni, iştigal konusu zaten bu olan davacının sözleşme kapsamında ve tür yatırım ve masraf yaptığının anlaşılmadığını, sözleşmenin en az 2 yılda amorti edileceği şeklindeki beyanlarının hukuki dayanaktan yoksun olup davanın reddi gerektiğini sözleşmenin sözleşmede belirlenen şartlar doğrultusunda usule uygun olarak feshedildiğinden haksız fesih iddiaları yerinde olmadığı gibi yoksun kalınan kar talebinde bulunulamayacağını sözleşmenin süre ve fesih başlıklı m.14.1/2 ve 14/2 maddesince fesih sebebinin belirlendiğini, m.6’da yüklenicinin hak ve yükümlülükleri düzenlenmiş olup ın.6.1.26’nın ihlali halinde sözleşmenin teminatsız olarak haklı nedenle ve derhal feshedileceğinin hüküm altına alındığını 18.12.2013 tarihinde …. Noterinin … y. no lu ihtarnamesi ile 01.07.2013 tarihli sözleşme ve eklerinin feshedildiğini, ihbarnamede davalıca tespit edilen bilgi güvenliğine ilişkin ihlaller neticesinde sözleşme hükümlerine uygun olarak diğer tüm haklan saklı kalarak sözleşmenin derhal ve tek taraflı olarak herhangi bir şart ve süreye bağlı olmaksızın ve tazminat ödeme sorumluluğu altında bulunmaksızın feshedilmesine karar verildiğinin belirtildiğini, sözleşme süresinin iki yıl değil m. 14 uyarınca 6 ay olduğunu, m.14.1 gereği sözleşme süresinin dolmasından en geç 15 gün önce … süreyi uzatma talebinde bulunmadığı takdirde sözleşmenin kendiliğinden sona ereceğinin denildiğini, vakıayı ispata yönelik dosyaya ibraz edilmiş somut delil bulunmadığını TMK m.6 gereği ispat edilmesi gerektiğini, tarafların özgür iradeleri ve sözleşme serbestisi çerçevesinde sözleşme süresi ve uzama şartını belirlediklerini, davacının sözleşmenin feshinden yıla yakın bir süre geçtikten sonra ve yükümlülükler ifa edildikten sonra sözleşmenin bazı hükümlerinin ve feshin haksız olduğunun tespitini talep etmesinin hakkın kötüye kullanılması olup dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğinin Yargıtay kararlarında yer aldığını işbu davaya kesin hüküm ile dayanak gösterilen itirazın iptali davasının konusunun cari hesap alacağına ilişkin olup davalı konularını birbirinden tamamen farklı olduğunu, davalının uğrayabileceği her türlü zararın garantisi niteliğindeki teminat mektubunun davalıca tehdit aracı olarak kullanılmasının tersi ahlaka ters olup kabul edilemeyeceğini, sözleşme m. 18’den de anlaşılacağı üzere sözleşme yürürlüğü için teminat meklubunun davalıya tesliminin ön şart olarak kabul edildiğini, hem menfî hem de müspet zararlar bir arada talep edilemeyeceğinden davacının talep sonucunu netleştirmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Dava, taraflar arasında imzalanan dijital satış kanalları ürün ve hizmet satış sözleşmesinin süre maddesinin hükümsüz olduğunun tespiti ile haksız fesih nedeniyle uğranılan zararın tazminine ilişkindir.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmış, 25/11/2019 tarihli ara karar ile dosya içeriği delil ve belgeler ile tarafların uyuşmazlık konusu dönem ticari defter ve kayıtları üzerinde taraf iddialarının yerindeliği, davacının alacağının varlığının ve miktarının tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
10/01/2020 tarihli raporunda bilirkişi heyeti; İhtilaf konusu olan sözleşmenin imza tarihi 01.07.2013 olduğunu, sözleşme 6 ay süreliolarak akdedilmiş ve ifa edilerek sona erdiğini, huzurda görülmekte olan dava 10.10.2018 tarihinde, sözleşmenin süre maddesinde hükümsüz olduğunun tespiti ile ikame edildiğini, önce, mezkur sözleşmenin süreye ilişkin maddesinin hükümsüzlüğü talebi ile dava ikamesi, imza tarihinden itibaren beş yıl sonraki tarihli olduğunu, TMK m.2 uyarınca, herkes haklarını kullanırken dürüstlük kuralına uymak zorunda olduğunu, bir hakkın, açıkça kötiiye kullanılmasını hukuk düzeni korumayacağını, tacir olan davacının basiretli davranma yükümü neticesinde, sözleşmenin akdinden ve ifa edilmiş olmasından 5 yıl sonra sözleşmenin süreye ilişkin maddesinin hükümsüz olduğunun tespitini talep etmesinin TBK’nın genel işlem şartları, hata yanılma hükümlerine dayanmasının mümkün olmadığı kabulü mahkememizin takdirinde olduğunu, sonra …. Asliye Ticaret Mahkemesinin… H. … K. Sayılı kararı “itiraz iptali” konulu olup mezkur sözleşmenin ‘”süre” ye İlişkin hükmü ile bağdaştırılmasının mümkün olmadığı mahkememiz takdirinde bulunduğunu, yine, sözleşmenin imza tarihinden 5 yıl geçtikten ve sözleşme ifa edilip tamamlandıktan sonra sözleşmenin süre maddesinin hükümsüz olduğunun tespiti talebi TMK m.2 uyarınca dürüstlük kuralına aykırı olarak değerlendirildiğini, mezkur sözleşmenin, davacı tarafından Teknik Şartnamede belirtilen Hizmet Sunumuna uygun olarak yerine getirilmesi düzenlendiğini, buna karşın işletmeye bağlı bir hukuki konuma sahip olmaksızın hu sözleşmeye dayanarak belli bir bölge/yerde sürekli olarak ticarî bir işletmeyi ilgilendiren sözleşmelerde aracılık etmeyi veya bunları o tacir adına yapmayı meslek edinen kimseye acente denildiğini (TTK m. 102 vd.), dava konusu ihtilafta, davacının davalı adına sözleşmede aracılık etmesi veya davalı adına sözleşmeleri yapmayı meslek edinmesi söz konusu olmadığını. davacı, teknik şartnamede belirtilen hizmet sunumunu yerine getirmekle vükümlü olduğunu, davacının sözleşme gereği üstlendiği yükümlülüğün acentelik ilişkisi olarak değerlendirilemeyeceğinin açık olduğunu, TMK m.2, TBK m.20, m.28, m.30, TTK m.18 ve m.102 vd. hükümleri çerçevesinde Digital Satış Kanalları Ürün ve Hizmet Satışı Sözleşmesi’nin süre maddesinin hükümsüz sayılamayacağı kabulünün mahkememiz takdirinde olduğu sonuç ve kanaatine varıldığını beyan etmiştir.
Tüm dosya ele alınıp değerlendirildiğinde;
Dava taraflara arasında imzalanan Digital Satış Kanalları Ürün ve Hizmet Satış Sözleşmesinin haksız feshedildiği iddasıyla uğranılan maddi tazminat ve sözleşmenin süre maddesinin hükümsüzlüğünün tespiti istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık; sözleşmenin feshinin haklı olup olmadğı, fesih hakkının dürüstlük kuralına uygun şekilde kullanılıp kullanılmadığı ve sözleşmenin ilgili süre maddesinin hükümsüz kalıp kalmadığının tespiti noktasında toplanmaktadır.
Taraflar arasında akdedilen Yetkili Servis Sözleşmesi’nin “Süre ve Fesih” başlıklı 14.maddesinde, “Sözleşme yürürlük tarihinden itibaren 6 ay boyunca yürürlükte kalır. Sözleşme süresinin dolmasından 15 gün önce … süreyi uzatmadığı takdirde sözleşme kendiliğinden otomatik olarak sona erecektir.”
Sözleşmenin 16.1. maddesinde … herhangi bir neden göstermeksizin 10 gün önceden ihbarda bulunmak kaydıyla bu olarak dilediği /aman tazminatsız olarak feshetme hakkına sahiptir, Sözleşmenin bu şekilde feshedilmesi halinde yüklenici bu sebeple her ne ad altında olursa olsun herhangi bir ücret veya maddi/manevi vs. hak ve alacak/tazminat talebinde bulunamayağı düzenlenmiştir.
Davalı şirket, …. Noterliğince tanzim, 18.12.2013 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarname ile ” Sözleşmenin 6.1.15 maddesince yapılan denetimlerde davacının Sözleşmenin “Yüklenicinin Hak ve Yükümlülükleri” başlığı ltında 6.1.26. maddesi, “Gizlilik” m.21, “…” m.8.2 gereğince sözleşmeyi feshettiğini bildirdiği ; “ Uygulama Yazılım ve Alt Yapısı Kapsamı” , “Mevzuata Uygun Hareket Etme Borcu”, m.14.2 uyarınca 276.528TL tutarındaki borcun borcun davalı şirketçe üstlenilmesine ilişkin Protokolden doğan her türlü borç ve taahhüdün devam ettiğini bildirmiştir.
…. Asliye Ticaret Mahkemesi 07,07.2015 tarih… E. … K. dosyasında dava konusu davacı … Ltd. Ştfnin davalı … AŞ’nc itiraz iptali uçmış olduğu davada davacı, davalının mal ve hizmet satışından dolayı 379.821,05 TL borcundan dolayı icra takibine geçildiği, davalının davacının aykırı davranışları ile sözleşmenin sona erdirildiğini davacıya borcu ını savunduğu; birleşen davada davacının davalıya vermiş olduğu 150.000 teminat mektubunu kanuna ve sözleşmeye aykırı olarak nakde çevirdiğini ileri sürüldüğü olup Sayın Mahkemenin asıl davada kısmen kabul ile … . İcra Müdürlüğü … E dosyasında 377.851,19TL asıl alacak üzerinden takibin devamına karar verildiği,birleşen davada davanın kısmen kabulü …. İcra Müdürlüğü’ nün … e, sayılı takip dosyasına vaki itirazın asıl alacak üzerinden iptaline karar verilmiştir.
Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir. …. Asliye Ticaret Mahkemesi 07,07.2015 tarih… E. … K. dosyasında dava konusu aynı sözleşmeye ilişkin olmasına rağmen cari alacak yönünden itirazın iptali istemine ilişkin olduğundan Mahkememiz dosyası yönünden kesin hüküm teşkil etmediği sonucuna varılmıştır.
Taraflar arasında süresi 6 ay olarak belirlenmiş bir sözleşme akdedilmiştir(m.14). Davalı taraf 6 aylık sürenin dolmadan …. Noterliğince tanzim, 18.12.2013 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarname ile sözleşmeyi feshetmiştir. Sözleşmenin 14.1/2 … herhangi bir neden göstermeksizin 10 gün önceden ihbarda bulunmak kaydıyla Sözleşmeyi tek taraflı olarak tazminatsız feshetme hakkının düzenlendiği görülmektedir. Tek taraflı bir hukuki işlemle son erdirilmesi fesih olarak adlandırılır. Fesih beyanının muhataba ulaşması ile sürekli borç ilişkisi sona erer.
Davalı, olağan fesih hakkını kullandığını iddia etmiştir. Davacı ise fesih hakkının kötüye kullanıldığı iddiasındadır. Sözleşme ile …’e 10 gün önceden bildirimde bulunma şartıyla herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeyi fesih hakkı tanınmıştır. Davalı şirket keşide ettiği ihtarnameler ile olağan fesih hakkını kullanırken sözleşmedeki sürelere riayet ettiği görülmektedir.
Fesih hakkının hakkın kötüye kullanılmasını teşkil etmeyecek şekilde kullanılması gerekir. Yani dürüstlük kurallarına uygun olarak kullanılmalıdır. Dürüstlük kuralına aykırı davranarak fesih hakkının açıkça kötüye kullanılması hukuken korunamaz. TMK 2/1.maddesine göre, herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Fesih hakkı, başka bir kimseye zarar vermek, zora sokmak veya yasa dışı bir yarar sağlamak için kullanıldığı taktirde bu hakkın kötüye kullanılması söz konusu olmaktadır.
Davalı şirket fesih iradesini kullanırken sebep olarak, Sözleşmenin 6.1.15 madddesi uyarınca kontrol hakkına uygun olarak yapılan denetimde Sözleşme yükümlülüklerine aykırı hareket edildiğinin tespit edildiğini belirtmiştir. Bu durumda davalının fesih hakkını kötüye kullandığında söz edilemez.
Sözleşmenin 2. maddesiNDE “Sözleşmenin Konusu” başlığı altında Sözleşmenin konusu , Yüklenici tarafından ekli Şartnamede ayrıntıları belirlenen Hizmetin sunumuna ilişkin esasların belirlenmesine ilişkin olduğu belirtilmiş olup davacı şirketin davalı yüklenici şirketten çağrı merkezi ile ilgili hizmet aldığıTaraflar arasında bayilikten, acentelikten doğan veya tek satıcılık ile benzeri diğer tekel hakkı veren sözleşme ilişkisi bulunduğu ispat edilememiştir. Dava konusu uyuşmazlıkta, sözleşmenin feshinin haksız olmadığı, ayrıca fesih hakkı da kötüye kullanılmadığından, davacının müspet zararı kapsamında kar mahrumiyeti talebine yönelik davasının reddi gerekmektedir.
Davacının süre maddesinin hükümsüzlüğünün tespitine ilişkin talebi bakımından
“Genel İşlem Koşulları” başlıklı TBK 20.maddesinde ; “Düzenleyenin ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla önceden tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleridir. Bu koşulların sözleşme metninde veya ekinde yer alması, kapsamı, nitelendirmede önem taşımaz.”
“Yazılmamış Sayılma” başlıklı TBK 21.maddede “Karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi sözleşmenin yapılması esnasında düzenleyenin karşı tarafa bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip bunların içeriğini öğrenme imkanı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlıdır. Aksi takdirde genel işlem koşulları yazılmamış sayılır.”
“Yazılmamış Sayılmanın Sözleşmeye Etkisi” başlıklı TBK 22.maddede; “Sözleşmenin yazılmamış sayılan genel işlem koşulları dışındaki hükümleri geçerliliğini korur ve düzenleyen yazılmamış sayılan koşullar olmasaydı diğer hükümlerle sözleşmeyi yapmayacak olduğunu ileri süremez.”
“Geçersizliği” başlıklı TBK 25.maddede; ” Genel işlem koşullarında yer alan hükümlerden, karşı tarafa dürüstlük kurallarına aykırı olarak zarar verici veya karşı tarafın durumunu ağırlaştırıcı nitelikte olanlar geçersizdir.” hükümleri düzenlenmiştir
TBK 28.maddede “Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir .”
sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir. Zarar gören bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği; zor durumda
kalmada ise, bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabilir .
Tarafların her ikisi de tacir olup TTK m.18/2 gereğince basiretli iş adamı gibi hareket etmekle sorumluluk altına girdiği, 01/07/2013 tarihinde imzalanan sözleşmenin maddelerinin kapsam ve önemini bilmeleri gerektiği, Sözleşmenin “Süre ve Fesih” başlıklı 14.1 maddesinde 6 ay olarak sözleşme süresinin belirlendiği, bu maddenin yukarıda yapılan açıklamalar ışığında genel işlem koşulu sayılamayacağı ayrıca gabine ilişkin de dosyada herhangi bir delil olmadığı, davacının sözleşmenin imza tarihinden 5 yıl geçtikten ve sözleşme ifa edilip tamamlandıktan sonra süre maddesinin hükümsüzlüğünün tespitine ilişkin talebinin TMK m.2 uyarınca dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiği anlaşılmakla bu talebin de reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca hesaplanan maktu 54,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile eksik 18,50 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 52,20 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/09/2020

Katip …
*e-imzalıdır

Hakim …
*e-imzalıdır