Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/909 E. 2019/93 K. 21.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/910
KARAR NO : 2019/116
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 08/10/2018
KARAR TARİHİ: 27/02/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1.Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; genel kredi sözleşmelerinde müvekkil bankanın defter ve kayıtlarının kesin delil olacağının düzenlendiği, buna göre “Bu Sözleşmenin tüm tarafları, bu Sözleşme ve uygulanması ile ilgili olarak aralarında çıkabilecek her türlü uyuşmazlıkken çözümlenmesinde; banka’nın defter, kayıt ve belgeleri ile müşteri ve teminat verenler tarafından banka’ya gönderilecek yazılı veya faks taltmatlannın ve müşteri tarafından verilen sözlü talimatlar için banka’ca yapılan ses kayıtlarının H.M.K/nun 193.maddesi gereği münhasır delil olacağını, herhangi bir hususun ispatı için birbirlerine yemin teklif etmeyeceklerini, yemin teklif hakkından feragat ettiklerini kabul ve beyan ederler.” denilerek Müvekkil Banka defter ve kayıtlarının kesin delil olacağı taraflarca imza altına alındığını, bu doğrultuda, müvekkil Banka’nın alacağının tespiti hususunda, başkaca delil toplanması beklenmeksizin, mahkemeniz sunulacak olan evrak ve kesin delil niteliğinde olan müvekkil banka defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması hususunda ara karar oluşturulmasını, inceleme günü tayini ile bilirkişilere HMK 222 ve 273/4 maddesi gereği yerinde inceleme yetki verilmesine karar verilmesini talep ettiklerini, hem HMK 222. hem TTK 82, madde hem de Yargıtay kararları uyarınca iki tarafta tacir olduğundan, ticari işlerden dolayı çıkan uyuşmazlıklarda, müvekkil bankanın ticari defterler ve kayıtları kesin delil niteliğinde olduğunu, bu nedenlerle; alacaklarının muaccel olup, davalı/borçluların mütemerrit olduğunu, alacağın varlığı ve miktarı ve borçluların itirazlarının haksızlığının Sayın Mahkeme tarafından yaptırılacak olan bilirkişi incelemesinde de ortaya çıkacağını, bu nedenle takibi geciktirmeye yönelik itirazların iptalini, kötü niyetili borçlular aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini, davanın kabulü ile, davalı/borçluların İstanbul … İcra Miidürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına vaki itirazlarının; iptalini ve takibin takip talebindeki diğer kayıt ve şartlarla devamını, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı banka tarafından müvekkil borçlular hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… E. sayılı dosyasından başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itiraz üzerine huzurdaki itirazın iptali davası açıldığını, davacı vekilinin dava dilekçesinde, taraflar arasında akdedilmiş Genel Kredi ve Teminat Sözleşmelerinden kaynaklanan alacak ve ferilerinin talep edildiğini beyan ettiğini, anılan bu sözleşmelerde müvekkillerden … A.Ş. krediyi kullanan müşteri, diğer müvekkillerin ise müteselsil kefil olduklarını, 1968 yılına kadar uzanan köklü bir geçmişi olan Hisar grup firmaları, faiz oranları ve döviz kur farklarındaki yükseliş, bu yükselmelerin doğrudan enflasyona olan olumsuz etkileri sonucu ülkemizde uzun bir süredir yaşanmakta olan ekonomik krizden ciddi anlamda etkilendiklerini, davacı bankaya olan kredi borçlarının geri ödenmesinde, ekonomik kriz sebebiyle bir takım aksaklıklar yaşanmış ise de ödemeler yapılmaya devam edildiğini, bu bağlamda müvekkillerin davacı bankaya, iddia edildiği gibi bir borçları bulunmadığını, bu durumun yargılama sırasında müvekkil şirketlerin ticari defter ve kayıtları incelendiğinde de açıkça ortaya çıkacağını, takibe konu ödeme emrinde çeşitli isimler altında gösterilmiş asıl alacağın yanısıra bu alacak kalemlerine takip öncesinde işletilmiş ve takip sonrasında talep edilmiş faiz miktarları ve faiz oranlarının da son derece fahiş olduğunu, iki farklı şekilde faiz hesabı yapıldığını ve açıkça faize faiz işletildiğini, bu şekilde faiz talep edilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, bunların yanısıra icra dosyası incelendiğinde görüleceği üzere; davacı Banka, ihtiyati haciz kararı gereğince borçlu müvekkil şirketlerin ve müvekkil gerçek kişilerin tüm menkul ve gayrımenkul mallarını ihtiyaten haczedildiğini, mahcuz taşınmazların değerinin milyonlarca lira olduğunu, davacı bankanın, müvekkillerin borca itiraz etme ve savunma haklarını kullanmalarına fırsat vermeden, alacağının kat ve kat üzerindeki hacizleri, ihtiyati haciz yoluyla gerçekleştirdiğini, müvekkillerin davacı bankaya ödenmemiş bir kredi borcu bulunmadığını, müvekkil şirketlerin defter ve kayıtlarında bilirkişi marifetiyle yapılacak incelemede, bu savunmanın haklılığını ortaya koyacağını, bankanın hesabı kat etmesi, fahiş oranlarda faiz talep etmesi ve faize faiz işletmek suretiyle alacak talebinde bulunmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, tüm bu sebeplerle davacının davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
3.Dava İİK’nın 67.maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, yapılan ilamsız icra takibine karşı davalıların vaki itirazlarının iptali ve icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması istemine ilişkindir.
Davacı vekili tarafından 26/02/2019 tarihli dilekçesi ile davalıların İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına vaki itirazlardan borçlular tarafından gayrikabili rücu olarak fearagat ettiklerini, bu sebeple takip ve dosya borcu takip talebindeki şartlarla kesinleşmiş olmakla itirazın iptali için açılan iş bu davanın konusuz kaldığını, davacı olarak yargılama gideri ve vekalet ücreti talepleri olmadığını beyan etmiştir.
Davalılar vekili de 08/02/2019 tarihli dilekçesi ile İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yaptıkları itirazdan feragat ettiklerini, davacı bankadan herhangi bir tazminat, masraf ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını beyan etmiştir.
Davalıların itirazlarını geri almaları nedeni ile haklarındaki icra takibi kesinleşmiş bulunmaktadır.
Bir dava açıldıktan sonra dava konusunun ortadan kalkması halinde, mahkemece “dava konusu kalmadığından esas uyuşmazlık hakkında karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde karar verilmesi gerekir. Bu tür kararlar nitelikçe davanın kabulü yada davadan vazgeçme sonucu doğuran ve davayı sona erdiren kararlardan olmakla davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1.Konusu kalmayan davanın esası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA;
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 44,40TL maktu karar harcının peşin alınan 5.959,57TL harcın mahsubu ile artan 5.915,17TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE;
3-İstenilmediğinden taraflar yararına vekalet ücreti ve yargılama gideri tayinine yer olmadığına,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …