Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/899 E. 2020/271 K. 13.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/899
KARAR NO : 2020/271

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 04/10/2018
KARAR TARİHİ : 13/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan menfi tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında uzun dönem araç kiralama sözleşmesi imzalandığını, müvekkillerinin davalı şirkete 6 adet farklı vade tarihli bono verdiklerini, araç kiralama sözleşmesi gereğince kesilen faturaların müvekkilleri tarafından ödendiğini ancak ödemesi geciktirilen fatura nedeniyle 01/12/2017 tarihli bononun İstanbul… İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, 12/03/2018 tarihinde verilen ihbarname ile borcun ödendiğini, bonoların iade edilmediğini, iade edilmeyen 5 adet bononun 3. Şahıslara ciro edilmesi halinde müvekkilinin zarara uğramaması için dava konusu senetler üzerine ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve bonoların müvekkillerine iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkememizce düzenlenen tensip zaptı ve dava dilekçesi davalı şirkete usulüne uygun tebliğ edilmişse de davalı tarafından mahkememiz dosyasına herhangi bir beyan veya cevap dilekçesi ibraz edilmemiştir.
Tüm Dosya Kapsamı Bir Bütün Olarak Değerlendirildiğinde:
HMK nun 1. maddesi “(1)Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” hükmü yer almaktadır.
6102 Sayılı TTK nun 4. maddesinde ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi kurumu düzenlenmiştir. TTK nun 4. maddesine göre; Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Yine tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; TTK ndan, TMK nun 962–969. maddelerinden, TBK nun 202, 203, 444, 447, 487–501, 515–519, 532–545, 547–554, 555–560 ve 561–580. maddelerinden, fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuattan, borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerden ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerden doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır.
TTK nun 5. maddesinde de ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi kurumundan hareket ederek asliye ticaret mahkemelerinin görevli olduğu dava ve işler düzenlenmiştir. TTK nun 5. maddesine göre; Asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Yine özel kanunlardan doğan özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer dava ve işlere asliye ticaret mahkemesinde bakmakla görevlidir.
TTK’nın 4. maddesi incelendiğinde, üç grup ticarî davanın bulunduğu, ayrımın 1- Mutlak Ticari Davalar, 2- Havale, Vedia ve Fikir ve Sanat Eserlerine İlişkin Haklardan Doğan ve Bir Ticarî İşletmeyi İlgilendiren Davalar 3- Nispi Ticari Davalar olarak yapılabileceği, tarafların sıfatına ve işin ticarî işletmeyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın ticarî sayılan davaların (mutlak ticarî davalar); ticarî sayılması için en azından bir ticarî işletmeyi ilgilendirmesi gereken davalar ve her iki tarafın da ticarî işletmesiyle ilgili hususlardan doğan davalar (nispî ticarî davalar) olarak nitelendirilebileceği, Mutlak Ticarî Davaların, 6102 Sayılı TTK’ nın 4/1.a bendinden f’ bendine kadar sayılan hususlardan doğan davalar ile özel kanun hükümleri gereği (Mutlak) ticarî sayılan davalar olarak ikiye ayrılabileceği, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın belirtildiği gibi bu tür davaların mutlak ticarî dava sayılacağı ve Ticaret Mahkemelerinin görevine gireceği, havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan uyuşmazlığın ticarî dava sayılabilmesi için, uyuşmazlığın, taraflardan birinin ticarî işletmesiyle ilgili olması koşulu aranmayacağı (TTK 4.1, son cümle), nispi ticari davalar ile ilgili olarak ise; TTK 4/1 Maddesinde yer alan hükme göre “her iki tarafın da ticarî işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarının” ticarî dava sayılacağı, taraflardan yalnız birinin ticarî işletmesi ile ilgili olarak yasada sayılanlar dışında sözleşmelerden doğan uyuşmazlıkların, ticarî davaya vücut vermeyeceği, taraflardan birinin ticarî işletmesini ilgilendiren bu tür sözleşmelerin, her ne kadar TTK 19.2 uyarınca diğer taraf için de ticarî iş sayılırsa da, bu durumun, davanın TTK 4/l’e göre (nispî) ticarî dava sayılmasını gerektirmeyeceği anlaşılmıştır.
Somut olayda; HMK’nın 4/1-a md.sinde “kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaların” sulh hukuk mahkemesi görevi içerisine gireceğinin belirtilmiştir. HMK’da yapılan bu yasal düzenleme, icra hukukundan kaynaklanan tahliye davaları hariç olmak üzere kira ilişkisinden kaynaklanan tüm uyuşmazlıkları konu alan davalara, tarafların sıfatlarına ve miktarına bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemelerinde bakılacağını açıkça ifade etmektedir. Anılan hükme göre, kira ilişkisinden kaynaklanan bütün dava ve işlerde genel görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesinin olduğunun belirtildiği, somut olayda; dosya içeriğine göre taraflar arasında imzalanan araç kira sözleşmesi doğrultusunda davacılar tarafından davalı şirkete teminat senedi olarak verilen bonoların iade edilmediği, davacı tarafından sözleşmeden doğan tüm borçların ödendiği, bu nedenle borçlu olunmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davası olduğu, uyuşmazlığın taraflar arasında akdedilen kaynaklandığı, kira sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlığa bakma görevinin Sulh Hukuk Mahkemesi görevi içerisinde kaldığı anlaşılmıştır.
Mahkememiz dosyasına konu uyuşmazlığın da araç kiralama sözleşmesinden kaynaklandığı anlaşılmış olmakla, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesinin E. 2017\2010 , K. 2018\953, Karar Tarihi 30\05\2018 Sayılı istinaf kararı da dikkate alınarak mahkememizin görevsiz olduğuna karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulması uygun görülmüştür.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK 114/1-c ve 115/2 Mad. gereğince Davanın usulden REDDİNE
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize başvurularak dilekçe verilmesi halinde dosyanın İstanbul Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-HMK’nın 20.Maddesi uyarınca belirtilen süre içerisinde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına,
4-HMK’nın 331. Maddesi uyarınca harç-vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
5-Artan gider avansının dosyasına aktarılmasına,
Dair, davacılar vekilinin yüzüne karşı davalı yanın yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
*e-imzalıdır

Hakim …
*e-imzalıdır