Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/896 E. 2021/654 K. 07.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/695
KARAR NO:2021/661

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:12/05/2015
KARAR TARİHİ:07/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; şahsına ait İnternet Kafe işyeri bulunduğunu, 24/06/2014 tarihinde saat 15:10 sularında davalı …’tan bir kaçak elektrik ekibi gelecek sayacını söküp test etmek için götüreceklerini söylediklerini, sayaçta bir arıza olduğunu ve sayacın yenisi ile değiştirileceğinin söylendiğini, bunun üzerine söylenenleri kabul ettiğini, daha sonra 21/07/2014 tarihinde tarafına bir kaçak elektrik kullanımından dolayı 27.773,00TL tutarında bir ceza tebligatı geldiğini, bunun üzerine davalı bedaşa bu cezanın neden geldiğini sorduğunda sayaçta yapılan testler sonucunda %95 oranında eksik kayıt raporu hazırlandığının söylendiğini, bunun üzerine davalı kuruma bütün teknik detaylarıyla itiraz dilekçesi yazdığını, ancak dilekçesinin reddedildiğini, kaçak elektrik kullanımından dolayı kesilmiş olan cezanın kesinlikle haksız yere kesilmiş bir ceza olduğunu, söz konusu işyerinin 20 bilgisayarlı bir internet kafe olduğunu ve elektrik sayacının 25/12/2012 tarihide davalı … tarafından değiştirildiğini, ve bu sayacın değiştirilmeden elektrik faturasının ortalama 200,00TL geldiğini, ve 24/06/2012 tarihinde davalı bedaşın kaçak elektrik ekisinin yeniden takmış olduğu sayacın ise iki aylık fatura olarak 419,80TL fatura geldiğini, bu nedenlerle davalı firmanın tarafına kaçak elektrik kullanımı adı altında kesmiş oldukları 27.773,00TL’lik cezaya bu cezanın tamamen haksız yere kesilmiş olduğundan ve sayacı söktüklerinde herhangi bir mühür takılmadan kendi laboratuvarlarında kendilerinin yapmış oldukları testler sonucunda sayacın hatalı olduğu ile ilgili bir rapor hazırlandığını, davalı firmanın tamamen maddi çıkar elde etmek için kesmiş oldukları bu para cezasına itirazlarını bilirkişi incelemesi yapılarak belirlenmesini, buna göre kesilen cezanın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesinde 24/06/2014 tarihinde İnternet Cafe olan işyerinde müvekkil … yetkilileri tarafından sayçta bir arıza olduğu gerekçesiyle sayacın sökülüp götürüldüğünü, 21/07/2014 tarihide ise kaçak elektrik kullanımından dolayı 27.773,00TL tutarında ceza tebligatı aldıklarını, bu cezanın nedenini sorduklarında yapılan testler sonucunda %95 oranında eksik kayıt raporu hazırlandığı cevabını aldıklarını, fakat bu cezanın haksız olduğunu, elektrik sayaçlarının … tarafından 25/12/2012 tarihinde değiştirilmiş olup sayaç değişikliği öncesi ortala faturalarının 200,00TL fatura geldiğini ve aylık tüketimlerinin birbirine yakın olduğunu, … yetkililerinin sayaca herhangi bir mühür takmadan kendi laboratuarlarında yapmış oldukları testler neticesinde hazırladıkları raporu kabul etmediklerini, bilirkişi tayin edilerek yeniden inceleme yaptırılamsının gerekli olduğunu belirtmiş ve kesilen cezanın haksız olduğunun tespiti için huzurdaki davayı ikame ettiğini, ancak açılmış olan davanın haksız ve mesnetsiz olup redinin gerektiğini, öncelikli zamanaşımı, hak düşürücü süre, görev ve yetki itirazında bulunduklarını, müvekkil şirketin merkezinin “… Cad. No:21 …/…” olup yetkili mahkemenin … mahkemeleri olduğunu, bu nedenle yetkisizlik kararı verilmesini, ayrıca dava konusu yerin işyeri olup, davacı tüketicinin korunması hakkında kanun kapsamındaki “Tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi ifade eder” tanımına uygun olmadığından tüketici olmadığını, bu nedenle görevsizlik kararı verilmesini, mevzuat ve kurul kararları dikkate alındığında müvekkil şirket tahakkukunun yasal olup, davacı tarafın tüm taleplerinin reddinin gerektiğini, davacının tahakkuk eden faturalara süresinde itiraz etmediği gibi, yapılan testler sonucunda alınan raporlarda da görüldüğü üzere kaçak elektrik kullandığının tartışmasız olduğunu, davacının inceleme yapılan laboratuara da itiraz ettiğini, bu itirazın da yersiz olduğunu, inceleme yapılan laboratuarın Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın yetki verdiği laboratuar olduğunu ve tarafsız, bilimsel yöntemlerle inceleme yapıldığını, bu sebeplerle açılan davanın haksız olup reddinin gerektiğini, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Dava dosyasının, …. Tüketici Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında Abonelik Sözleşmesinden kaynaklı alacak davasında 10/02/2015 tarihinde Görevsizlik-Yetkisizlik kararı verilerek mahkememize gönderildiği, mahkememizce 2015/498 Esas 2018/255 Karar 21/03/2018 tarihli karar ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin 2018/2380 Esas 2020/1586 Karar sayılı 24/11/2020 tarihli kaldırma kararı neticesinde, dosya mahkememizin 2020/695 Esas sırasına kaydolunmuştur.
Tüm dosya içeriği bir bütün olarak incelendiğinde;
Dava, kaçak elektrik kullanıldığı gerekçesi ile kesilen ceza faturasından dolayı menfi tespit ve istirdat talebidir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin 2018/2380 Esas 2020/1586 Karar sayılı 24/11/2020 tarihli kaldırma kararında “Davacıya ait internet cafe olarak kullanılan işyeri için 24.06.2014 tarihinde ‘kaçak elektrik kullanımı ‘ nedeniyle davaya konu sayacın laboratuvar incelemesi sonucu eksik kayıt yaptığı gerekçesi ile davalı kurum tarafından ,davacıya 27.773,00 TL ceza faturası kesilmesi üzerine kaçak elektrik kullanılmadığının tespiti ve ödenen bedelin iadesi için istirdat davası açılmıştır. Kesilen ceza faturası sonucu 10.07.2014 tarihinde taksitlendirme yapılarak 17.873,46 TL 23.06.2014 tarihinde ödeme yapılarak ödenen bedel yönünden istirdat davasına dönüşmüştür.
TTK’nın 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Anılan maddenin 1.fıkrasında “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; bu Kanunda…”sayılan davaların ticari dava olduğu
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 12.maddesinde “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir” hükmünü içermektedir. 26/06/2012 tarihinde kabul edilen ve 30 Haziran 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 6335 sayılı yasanın 2.maddesinde, “6102 sayılı Kanun’un 5.maddesinin başlığı” 2. ticari davalar ve çekişmesiz yargı işlerinin görüleceği mahkemeler” şeklinde, 1.fıkrasında yer alan “davalara” ibaresi ise davalar ve ticari nitelikteki “çekişmesiz yargı işlerine” şeklinde 3.ve 4. fıkraları “Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” şekilde değiştirilmiştir.
6102 sayılı TTK 16/1. maddesinde: “Ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar.” ve TTK’nun 19. maddesinde “Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Ancak, gerçek kişi olan bir tacir, işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borç adi sayılır. Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır” hükmü bulunmaktadır.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkeme duruşma yapmadan, yani taraflara tebligat yapıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
TTK 4/2 maddesinde mutlak ticari davalar sayılmış olup, dava sayılan mutlak ticari davalar kapsamında değildir. Ancak, TTK 4/1 maddesine göre ticari dava sayılması için de, davanın her iki tarafın da tacir olması ve uyuşmazlığın iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili olması gereklidir. Eğer taraflardan biri, tacir değil, esnaf niteliğinde ise davayı ticari dava olarak kabul etmek mümkün değildir.
Bu açıklamalar doğrultusunda somut olayda davacının esnaf-tacir ayrımının belirlenmesi için müzekkereyle yapılan araştırmada Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Esnaf ve Sanatkarlar Genel Müdürlüğünün Mutabakat Komiteleri hakkındaki 81 il için geçerli olan yazısında Bakanlar Kurulu Kararına göre 2018 yılı için Vergi Usul Kanunu Madde 177. a) 1numaralı bentte yazılı işleri yapanlardan yıllık alımlarının tutarı 75.000TL yi veya satış tutarının 100.000,00TL yi
b) 2 numarallı bentte yazılı işleri yapanlardan bir yıl içinde elde ettikleri gayri safi iş hasılatı 80.000TL yi
c)1 ve 2 numaralı bentlerde yazılı işlerin birlikte yapılması halinde 2 numaralı bentte yazılı iş hasılatının beş katı ile yıllık satış tutarının toplamı 75.000,00TL Yİ aşmayanların esnaf ve sanatkar sayılarak esnaf ve sanatkar siciline ve ilgili odasına kaydedilmeleri gerekmekte olduğu düzenlenmiş olup buna göre davacının … Vergi Müdürlüğü kayıtlarına göre 2013 yılı işletme hesabına göre dönem başı mevcudu 4.050,00, dönem içi satın alınan emtia 0 , gider 3.062,34, hasılat 0 , zarar 217,04 olduğu , dolayısıyla davacının esnaf sınırında kaldığı anlaşıldığından davaya bakma görevi genel görevli Asliye Hukuk Mahkemelerinde olması, Mahkememizin görevsiz olması nedeniyle HMK 114/1-c ve 115/2 md uyarınca davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, HMK 114/1-c ve 115/2 md uyarınca davanın usulden görevsizlik sebebiyle REDDİNE,
2-Mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK 20 madde gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliği ile kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-Belirtilen 2 haftalık süre içerisinde talepte bulunulmaması veya süresinden sonra talepte bulunulması halinde mahkememizce davanın açılmamış sayılacağına dair karar verileceğinin ihtarına,
4-HMK 331. Maddesi uyarınca harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
5-Artan gider avansının dosyasına aktarılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı yanın yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/07/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır