Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/863 E. 2020/33 K. 20.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/863
KARAR NO : 2020/33

DAVA : ALACAK
DAVA TARİHİ : 26/06/2015
KARAR TARİHİ : 20/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile diğer beyanlarında özetle; taraflar arasındaki ticari ilişkide müvekkilinin, davalıdan geçmişte toptan kuruyemiş satın alındığını, bu kapsamda bir kez daha toptan kuruyemiş siparişi verildiğini, sipariş karşılığında davalıya 20.05.2013 keşide tarihli, 10.000,00 TL ve 20.06.2013 keşide tarihli 10.000,00 TL tutarlı olmak üzere iki adet çek verildiğini, çekin davalıca dava dışı üçüncü kişilere ciro edildiğini, yetkili hamillerin başvurusu üzerine çek bedelinin müvekkilince ödenerek çeklerin muhatap banka olan…bank A.Ş…. Şubesi’ne iade edildiğini, çekin muhatap bankanın elinde olmasının ödendiğine karine oluşturduğunu, çeklerin ödenmeden iade edildiğinin davalı yanca kanıtlanması gerektiğini, sipariş konusu çek bedellerinin ödenmesine rağmen satım konusu malın tüm görüşmelere rağmen teslim edilmemesi üzerine … Noterliği’nin 13.04.2015 tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile mal sipariş bedeli olan toplam 20.000.- TL’nin ihtarnamenin tebliğinden itibaren 3 gün içerisinde ödenmesinin istenmesine rağmen çek bedelinin iade edilmediğini ileri sürerek, davacı tarafından ödenmek zorunda kalınan toplam 20.000,00 TL tutarındaki iki adet çek bedelinin, temerrüt tarihi olan 18.04.2015 tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

DAVALININ TALEBİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan talebin zamanaşımına uğradığını, çeklerin taraflar arasındaki alım satım akdinin ifası (teslim) sırasında verildiğini, satım akdinin tam iki tarafa borç yükleyen ani edimli bir sözleşme olduğundan tarafların edimlerini aynı anda ifa ettiklerinin kabulünün gerektiğini, davacının, keşidecisi bulunduğu çeklerin cirantaya ödendiği savının, çeklerin kendisi tarafından bankaya ibraz edildiği, dolayısıyla çeklerin elinde bulunduğu karinesine dayandırmakta olduğunu, çek bedellerini ödediğine ilişkin bir belge veya dekont sunulmadığını, dava konusu çeklerin, bankaya ibraz edildiğinde karşılığının çıkmaması nedeniyle arkasının yazıldığını, bu nedenle davacının çek bedelini ödediği iddiasını aynı kuvvette belgeyle kanıtlaması gerektiğini, Borçlar Kanunu’nun 207/2. maddesi gereğince, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir adet bulunmadıkça, satıcı ve alıcının borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlü olduğunu, davacının, ödeme iddiasını kabul etmemekle beraber, kambiyo taahhüdünden doğan sorumluluğunu yerine getirmiş olmasının, huzurdaki davayı davalıya yöneltme hakkı vermeyeceğini, yasal- peşin satış karinesi ve yerleşik uygulamanın aksinin davacı yanca yazılı şekilde kanıtlanması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 207 ve devamı maddelerine göre alım satım sözleşmesinden kaynaklı alacak davasıdır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, satım sözleşmesi uyarınca avans olarak verildiği ileri sürülen çek bedellerinin, sözleşme konusu malın teslim edilmemesi nedeniyle istirdadı istemine ilişkindir. Taraflar arasında ticari satım ilişkisinin bulunduğu uyuşmazlık dışıdır. Ancak, davacı yan dava konusu iki adet çekin avans olarak verildiğini, kararlaştırılan malın teslim edilmemesine rağmen ciro edilen çek bedelinin ödendiğini bu nedenle çek bedelinin istirdadını talep etmektedir. Davalı yan ise, çekin teslim edilen mal nedeniyle verildiğini, ödeme vasıtası olan çekin avans niteliğinde verilmediğini savunmaktadır.
Dava konusu edilen çeklerin bilgileri, onaylı suretleri ilgili bankadan getirtilmiştir. Çeklerin incelenmesinde; her iki çekin …bank … Şubesine ait olduğu, çeklerin davacı tarafından davalının lehdar olarak düzenlendiği, çeklerin davalı yanca ciro edildiği, keşide tarihinde karşılıklarının bulunmaması nedeniyle karşılıksız işlemi yapıldığı, çek asıllarının bankaya iade edildiği anlaşılmıştır.
Davacı yan 13.04.2015 günlü ihtarla, ödenen çek bedelinin 3 gün içinde ödenmesini talep etmiştir.
Mahkememizce, taraflar arasındaki ticari ilişkinin ne şekilde izlendiği, dava konusu çeklerin taraf defterlerinde ne şekilde işlem gördüğünün belirlenmesi amacıyla bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir. Yapılan incele sonucu ibraz edilen raporda özetle; davalı yanın defter ve belgelerini ibraz etmediği, incelenen davacı defterlerine göre davacının 18.700,68 TL alacaklı olduğunun belirlendiğini, bu çeklerin ödenmesine ilişkin davacı kayıtlarında bir belge bulunmadığının belirlendiği anlaşılmıştır.
İddia, savunma ve dosya kapsamındaki tüm delillerin birlikte değerlendirilmesinde, taraflar arasındaki satım sözleşmesi nedeniyle dava konusu çeklerin verildiği sabittir. Öncelikle, çeklerin muhatap bankada bulunmasının çek bedellerinin ödendiği anlamına gediği kuşkusuzdur. Ancak incelenen davacı defterlerinde, çek bedelinin davacı şirket tarafından ödendiğine ilişkin bir kayıt bulunmadığı gibi davacı yan bu bedellerin kendisi tarafından ödendiğini kanıtlayacak bir delil de sunmamıştır.
Satım sözleşmesi ani edimli bir sözleşme olup kural olarak bir malın peşin olarak satıldığının kabulü gerekir. Bu durumda ödemenin ve mal tesliminin aynı anda yapıldığının kabulü gerekir. Kuralın aksini iddia eden davacının bu iddiasını yazılı delil ile kanıtlaması gerekir. Dosya kapsamındaki belgelerden davacının satım sözleşmesinin bu niteliğine ilişkin bir kanıt sunmadığı anlaşılmıştır. Öte yandan çek bir ödeme vasıtası olup mevcut bir borcun tasfiyesine yönelik olarak verildiğinin kabulü gerekir. Davacı peşin satışla ilgili yukarıdaki yasal karinenin ve çekin bir ödeme vasıtası olduğu hususuna ilişkin kuralın aksini iddia ederek ileride teslim edilecek mallara karşılık olarak davalıya avans niteliğinde çek verdiğini, ancak davalının mal teslim etmediğini iddia etmiştir. Bu durumda ispat külfeti davacıda olup bu yöndeki iddianı HMK’nun 200 ve devamı maddeleri uyarınca usulüne uygun delillerle kanıtlanması gerekmektedir. Ne var ki davacı yan bu yönde bir delil sunmamıştır. Davacı yan, münhasıran davalı delillerine dayanmamış olup, davalının defterlerini ibraz etmemesi ispat için yeterli değildir. Tüm bu olgulardan, davacının davasını kanıtlamadığı anlaşılmakla davanın reddine ilişkin olarak hüküm kurulmuştur.

YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİNİN BOZMA KARARI:
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, “İspat yükü kendine düşen davacı dava dilekçesinde açıkça yemin deliline de dayandığını belirtmiştir. Mahkemece davacıya bu hakkı hatırlatılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle mahkememiz kararı bozulmuş ve yeniden yargılama yapılamak üzere dosya mahkememize gönderilmiştir.

YENİDEN YAPILAN YARGILAMA VE GEREKÇESİ:
Yargıtay 19. HD’nin bozma kararına karşı tarafların beyanları alındıktan sonra bozma kararına uyulması yönünde ara karar oluşturulmuş ve yargılamaya devam edilmiştir. Yargıtay 19. HD’nin içtihadı doğrultusunda 24.09.2019 tarihli duruşmada davacı taraf vekiline 6100 sayılı HMK m. 228’e göre yemin delilini kullanıp kullanmayacağı sorulmuş davalı tarafa davaya konu kuru yemişleri teslim ettiğine dair yemin teklif ettiklerini belirmişlerdir. Bunun üzerine 6100 sayılı HMK m. 288’e göre davalı taraf bir sonraki duruşmaya davacı tarafa davayı konu kuru yemişleri teslim edip etmediği maddi vakıası üzerine yemin etmek üzere davet edilmiş 20.01.2020 tarihli duruşmada hazır olan davalı … Bozdağan 6100 sayılı HMK m. 233’e göre yemin ettikten sonra davaya konu kuru yemişleri davacı tarafa teslim ettiğini beyan etmiştir.
Yemin usul hukukumuzda kesin delil hükmünde olup davalı taraf davanın esasını oluşturan dava konusu kuru yemişleri davacı tarafa teslim ettiğine dair yemin ederek kesin delille kendi iddiasını ispat etmiş olduğundan davanın reddine yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 54,40-TL maktu karar harcının peşin alınan 341,55-TL harçtan mahsubu ile artan 287,15-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 15 gün süre içinde Yargıtay kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
*e-imzalıdır

Hakim …
*e-imzalıdır