Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/844 E. 2021/759 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/844
KARAR NO:2021/759

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:21/09/2018
KARŞI DAVA TARİHİ:07/11/2018
KARAR TARİHİ:23/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin verdiği dava dilekçesinde özetle; davacıların profesyonel tecrübelerini birleştirerek “…” markasını yarattıklarını ve 23 Mayıs 2014 tarihinde “… …San. ve Tic. A.Ş.’yi (…)” kurduklarını ve bu şirketin 07 Temmuz 2014 yılında tescil edilen “…” markasının sahibi olduğunu, …’ın esas faaliyet konusunun iç mimarlık, dekorasyon ve restoran olduğunu, davalının; davacıların kurduğu …’ta davacıların talimat ve gözetimi altında şirket bünyesindeki diğer çalışanlarla birlikte ayakkabı ve çanta tasarımı yaptığını yani tasarımcı rolüyle 16 EKİM 2015 tarihinden itibaren işçi statüsünde çalışmaya başladığını ve maaş aldığını, davacıların … markası altında ayakkabı ve çanta bölümüne yatırım yaparak ayakkabı çanta işlerini büyütmeyi hedeflediklerini, bu kapsamda davalı ile Ortaklık Protokolü imzalandığını ve 17 Nisan 2018 tarihinde bu protokole istinaden … San. Tic. A.Ş.’nin kurulduğunu, davalının bu ortaklıkta ortaya emek ve mesaisini ortaya koymayı ve bu kapsamda ayakkabı ve çantaların geliştirilmesi ve şirketin değerinin arttırılması için gerekli azami gayreti göstermeyi taahhüt ettiğini, davalının bu ortaklık ile ilgili olarak yükümlülüklerini yerine getirmediği, şirketin ticari menfaatlerini gözetmeden hareket ettiğini, şirketin gelişmesi amacıyla yapılan toplantılara keyfi şekilde iştirak etmediğini, ortaklığa, şirkete ve şirket markasına zarar verecek yönünde hareket ettiğini, davalının 23.07.2018 tarihinde uluslararası bir yatırım fonu şirketi olan ….’nin şirkete yapmayı planladığı yatırımlara ilişkin yapılmış olan toplantıya katılmadığını ve bu nedenle …’nın bu yatırımdan vazgeçtiğini, bu durum davacılar açısından hem maddi hem de itibari zarara yol açtığını, davalının tek taraflı bir beyanla son bir ay içerisinde şirkete gelmediğini, şirketle ilgilenmediğini, kendisine gönderilen e-posta mesajları ve telefon çağrılarına cevap vermediğini, dürüstlük kuralı ve sadakat yükümlülüğüne aykırı olan tüm bu davranışlarına rağmen davacıların iyi niyetli tutumlarından ödün vermeyerek gereken tüm uzlaşma yollarını denediklerini, bu aşamada artık davacılar ile davalı arasında hiçbir iletişimin kalmadığını, esasa ilişkin olarak; davalının taraflar arasında mevcut olan ortaklığın haklı nedenle feshine neden olduğunu, adi ortaklığın bir yönüyle borç ve bir yönüyle ortak gayenin yerine getirilmesini amaçlayan sosyal bir birlik olduğunu, bu nedenle ticari ilişkide ortakların şahsının büyük önem arz ettiğini, davacılar tarafından davalıya güvenilerek “…” markasının ayakkabı ve çanta tescil sınıflarında davalının ortak olduğu şirkete devrini kabul ettiklerini, TBK. madde 628.’de ortakların özen yükümlülüğünü düzenlediğini, davacıların üzerine düşen sermaye koyma yükümlülüklerini eksiksiz olarak yerine getirdiklerini ve ayrıca … markasının büyümesi ayakkabı ve çanta alanında da duyulması adına çokça çalışmalarda bulunduklarını ve aralıksız olarak yatırımcılarla görüşmeler yaptıklarını, yeni dönem de alınacak siparişlerin Nisan 2018 de kurulan şirket üzerinden devam edebilmesi için ayakkabı ve çanta sektörlerinde “…” markasının şirkete devri için hazırlıklara başlandığını, ancak davalının bu ilişkinin kurulmasından kısa bir süre sonra sorunlar çıkardığını, henüz şirket adi ortaklık şeklinde kurulmuş olan şirkete iş devri yapılmasına dahi fırsat tanımadan davacılardan finansal inceleme talebinde bulunduğunu, bunun üzerine davalının … Şirketi’nde hiçbir pay sahipliği ve yönetsel bir hakkı olmamasına rağmen kendisine … Şirketinin tüm finansallarının sağlandığını ve davalının bunları bir denetim şirketi ile incelediğini, akabinde de ise davalının 23.07.2108 tarihinde tanınmasını sağlayacak olan … tarafından yapılacak yatırıma ilişkin toplantıya kendisine yapılan uyarı ve ricalara rağmen iştirak etmediğini, tasarım alanındaki faaliyetleri ile kendisini tanıtmaya çalışan şirketin kendisini tasarım alanında tanıtamamasına yol açtığını ve şirketin büyümesi için yapılan müzakereleri doğrudan olumsuz etkilediğini, şirketin elde edeceği maddi ve menfaatlerin önüne geçtiğini, dolayısıyla şirketi zarara uğrattığını, doğrudan bu sebeple … tarafından yapılacak görüşmeye istinaden şirkete yapılacak olan yatırımların ilgililerce iptal edildiğini, bunun yanı sıra davalının yaptığı tasarımların taklit olduğunun ortaya çıktığını ve davalının … markasının tasarımlarını taklit ederek tasarımlar yaptığına yönelik olarak davacılara bildirim geldiğini, … markası ile özdeşleşen davacıların marka altında bu tür faaliyetlerde bulunulması sebebi ile itibar kaybına uğradıklarını, doktrinde ortaklardan birinin kendisine düşen esaslı görevleri ve yükümlülükleri yerine getirmemesinin haklı nedenle fesih sebebi olarak sayıldığını, tasarımlara ilişkin ürünlerin finansmanının tamamının davacılar tarafından karşılandığını, bunun bilincinde olan davalının sektördeki yerleşik uygulamanın çok ötesine geçerek fahiş sayılarda sadece 37 numara olan numuneler ürettirdiğini ve ortakları tarafından defalarca uyarılmasına rağmen şirket satış rakamlarının 9415’ine tekabül eden ve hepsi 37 numara olan ayakkabı numune harcamaları ile şirketi 280.000 —EURO kadar zarara uğrattığını, davalının bu üretimleri bilinçli olarak davacılara maddi zarar vermek kastı ile yaptığının düşünüldüğü, bu durumun haklı fesih nedeni teşkil ettiğini 03.09.2018 tarihli ihtarname ile davalıya bildirdiklerini, davalının da 11.09.2018 tarihinde cevabi ihtarname ile “ortaklığın feshedildiğini kabul ve ikrar ettiğini ayrıca, … markasının kendisi tarafından yaratıldığını, markanın ayakkabı ve çanta ayağına ilişkin üretim ve satış zincirinin tamamının kendisi tarafından yaratıldığını ve yönetildiğini, şirket finansallarının kendisi ile paylaşılmadığını ve kendisi ile paylaşılan finansalların eksik olduğu ” şeklinde asılsız ve dayanaksız hayal ürünü olan iddialar da bulunduğunu, … markasının 2014 tarihinde tescil edildiğini davalının ise 2015 tarihinden itibaren çalışmaya başladığını, 16 Ekim 2015 tarihinden önce davacılar ile davalı arasında ticari yahut iş ilişkisi olmadığını, zaten “…” ün markalaşma sürecinin davalı ile kurulan 2015 yılından önceye dayandığını, ayrıca markalaşma süreci ve uluslararası bilinirliğin öncelikle iç mimarlık, dekorasyon ve restoran alanlarında sağlandığını, “…” markası altında pazarlanan ayakkabı ve çanta ürünlerinin de markanın halihazırda bilinirliği nedeni ile ünlenerek lüks giyim sektöründe bilinir hale geldiğini, ayakkabı ve çantaların pazarlaması, paketlenmesi ve satışa sunulmasının da … markası altında davacılar tarafından yapıldığını, şirket finanslarının davalı ile paylaşılmaması ve de paylaşılanların eksik olduğu iddiasının aksine şirket ve … tüm finansalları bu yönde davacıların hiçbir yükümlülüklerinin olmamasına rağmen, bizzat davalının kendi arkadaşı olan …’nin sahibi olduğu denetim şirketinin incelemesine sunulduğunu ve davacıların bu inceleme için …’ye 10.000-USD ödediklerini, davalının önerisi üzerine … ile başlatılan çalışmadaki ana amacın geçmiş yıllara ilişkin mali analizler yapılarak yeni kurulmuş olan şirketin potansiyelinin ve gelecekte kazanacağı ticari hacme ilişkin fikir sahibi olmak olduğunu ve şirketle kurulan ortaklığın potansiyelini anlamaya çalışmak olduğunu ve … tarafından şirket finansallarının düzenlendiğini, dolayısıyla davalının iddialarının dayanaksız olduğunu, maddi zararların şu aşamada hesaplanmasının mümkün olmadığını, iş bu nedenlerle taraflar arasında imzalanmış olan Ortaklık Protokolünün feshinin tespitine, fazlaya dair tüm talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla Ortaklık Protokolünün feshi sebebiyle davacıların uğradığı maddi zararların tazminine yönelik olarak şimdilik 10.000-TL maddi tazminat ile davacıların uğramış olduğu manevi çöküntü nedeni ile 100.000-TL manevi tazminatın huzurdaki dava tarihinden itibaren işletilecek olan avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle; Davacıların 23.05.2014 tarihinde … … ve Tic. A.Ş.’ni …’ta bir tamirhaneyi hem restoran hem de özel tasarım ürünleri satıldığı kombine bir mekan olarak hayata geçirmek maksadıyla kurduklarını, davalı ile davacıların iş ilişkisi dışında birbirlerini sosyal ortamlardan tanıdıklarını ve hatta davacıların davalının moda-tasarım bilgisi ve vizyonundan yararlanmak maksadıyla önce arkadaşça birkaç soru sorarak, sonrasında ise bu yeni oluşumlarının hazırlık ve hayata geçiş sürecine aktif olarak dâhil ettiklerini, davalı ile davacıların 2014 yılının Nisan ayında bu anlamda görüşmeye başladıklarını, davalının yurtdışındaki özel tasarım markalarını araştırma, özel ürünleri bulma, tedarikçi ile görüşme, numunelerin istenmesi, hangi ürünlerin satılacağına dair kararları davacılar ile birlikte alma ve siparişlerin alıp verilmesi aşamaları da dâhil olmak üzere bilfiil … …San. ve Tic. A.Ş. Şirketinin kurulması ve temellerinin atılması için çalıştığını, davacıların iddialarının aksine davalının işe katkısı sadece ayakkabı çanta tasarlamak olmayıp … markasının oluşturulması, yaratılması, konseptinin belirlenmesi ve sonrasında ayakkabı çanta tasarım işiyle birlikte bu işin ve markanın değerlendirilmesi olduğunu, her ne kadar davacılar tarafından davalının … San. Tic. A.Ş.’deki ortaklığı dile getirilmiş ise de bu şirketin 17.04.2018 de kurulduğunun ve davalının 2014 yılında davacılar ile çalışmaya başladığını, fiili katkısı ve adi ortak olarak hukuki durumunun da göz önünde bulundurulması gerektiğini, davacılardan …’i hangi ürünlerin nerden nasıl alınması gerektiği konusunda yönlendirenin müvekkilinin olduğunu ve tedarikçilere ait bilgilerin müvekkili tarafından verildiğini, gelen ürünleri hangi konseptte sergileneceğine kadar tüm ticari ve markalaşma sürecinin müvekkili tarafından yönetildiğini, ortaklık sözleşmesine göre davacıların üzerlerine düşen edimleri yerine getirmediklerini, yaratılan yeni işi-markaları yeni kurulan şirkete devretmediklerini, ortaklığın kurulduğu aşamada önemli finansal bilgilerin müvekkilinden saklandığını ve müvekkiline farklı bilgiler verilerek ortaklığın farklı kurulmasına yol açtıklarını, ortaklar arasındaki güven temelini taahhütlerini yerine getirmeyerek bozduklarını, asıl kusurlunun davacılar olduklarını dolayısıyla iddialarının hiçbirini kabul etmediklerini, müvekkilinin … şirketi bünyesindeki çalışmalarının asla bir işçi statüsünde olmadığını, bir müddet sonra bordroya alınmasının aradaki ilişki harcanan emek ve zamanının fiili niteliğini değiştirmediğini, taraflar arasındaki ortaklığın 2014 yılından bu yana mevcut olan fiili ilişkinin adi ortaklığın bir nevi olan gizli ortaklık ilişkisine benzetilebileceğini, gizli ortaktan kastın dışa karşı ortak olarak yansıtılmaması olduğunu, bu ortaklığın sözlü olarak zımni irade beyanıyla hatta iradeyi ortaya koyan davranışlarla dahi kurulduğunu, burada önemli olan hususun gizli ortağın oluşumu bakımından bir katılma payı taahhüdünde bulunmuş olması olduğunu, müvekkilinin en başından beri ortak olduğu hususunda herhangi bir şüphe bulunmadığını, dava dilekçesinde yer alan davalının toplantılara keyfi sebeple katılmadığı iddialarının ise gerçek dışı olduğunu, Nisan 2018 tarihinde kurulmuş olan … … şirketinin yalnızca bir yatırımcı ile 24 Mayıs 2018 tarihinde görüşmesinin olduğunu ve bu görüşmeye bizzat müvekkilinin katılarak, son derece dikkatle sunumlar hazırladığını ve toplantı notlarını davacılar ile paylaştığını, diğer ortaklar olan davacıların yatırımcı toplantısına … olmadan neden katılmamış olduklarının açıklığa kavuşturulması gerektiğini, sonraki toplantıya katılmamasının ise davacıların tutum ve davranışlarının sebep olduğunu, yatırımcı şirketle ön görüşmeler sürerken … şirketinde ayakkabı ve çanta işinden kazanılan bedellerin bu iş koluna harcanmayarak başka şekilde harcanmış olduğunun müvekkilinden saklanmasının ortaya çıkmış olması ortaklık ilişkisinin güven temelinden sarsılmasına yol açtığını, bu olayın ardından davacıların devir taahhütlerinin de yerine getirmediğini, müvekkilinin tasarımlarında birçok hayvan figürleri kullandığını, bu esnada mayo-bikini-terlik gibi plaj tekstil ürünleri konusunda faaliyet gösteren yabancı bir firma olan Vitebreguin markasının bir yazı göndererek kaplumbağa motifinin kendilerinin tescilli motifi olduğunu ve kullanılmamasının talep ettiğini cevabi yazı ile söz konusu motifin kullanılmayacağı bilgisinin verildiğini, bunun sonucunda ürünlerin toplatılmadığı, hukuki bir aksiyon alınmadığı ya da herhangi bir tazminat ödenmesinin gündeme gelmediğini, müvekkilinin tüm maliyet çalışmalarını davacılara bildirerek onların bilgisi ve onayı dâhilinde yaptığını ve ödemelerinde davacıların talimatı ile gerçekleştiğini, konusu çalışmaların teamül ve uluslararası standartlara uygun olarak çalışmaları gerçekleştirdiğini, davacıların tüm süreçten haberi olup kendilerinin bilgi ve onayı olmaksızın numune ürettirmek suretiyle zarara uğranıldığı iddiası dayanaksız ve gerçek dışi olduğunu ki bu iddialarının güncel olmayıp işin doğası gereği çalışılan ilk günden beri numune üretiminin bu şekilde yapıldığını, 05.02.2018 tarihinde ortaklık protokolünün imzalandığını, öncelikle protokolde taahhüt edilen işin yeni şirkete devredileceği hususunun gerçekleşmediğini, yeni şirketin kuruluşunun en büyük amacının … şirketi bünyesinde yaratılmış olan ayakkabı-çanta tasarımlarının operasyonlarının bağımsızlaştırılarak yeni şirket üzerinden yapılması olduğunu, bu anlamda müvekkiline kağıt üzerinde ortaklık verilerek fiiliyatta tüm işlere eskisi gibi devam edilerek taahhütte bulunulan işlerin yeni yapıya devredilmemesinin müvekkilini maddi ve manevi zarara uğrattığını, ikinci olarak protokolün 2. Maddesinde yer alan … markasının 18. Ve 25. Sınıflarda tescilinin şirket kuruluşundan itibaren en geç 1 ay içerisinde yeni şirkete devredileceği ancak markanın devredilmediğini, yeni kurulan şirketin içinin boş kaldığını, son olarak Protokol’ün 5. maddesinde taahhüt edilen sermayenin yeni şirkete müvekkili tarafından yapılmış olan tüm sözlü taleplere karşın aktarılmadığını, ayrıca başından beri yarı yarıya olarak hareket edilen ortaklık ilişkisinde davalıya dayatılmış olan …’lük ortaklık payının hakkaniyete aykırı olduğunu, davacıların protokolde bulunan taahhütleri yerine getirmemelerinin ortaklığın asıl amacı olan işlerin yeni şirket üzerinden yapılması hususundaki asli edimlerini yerine getirmemeleri ve davalıyı oyalamaları ile protokolü ihlal ettiklerini, 2018 yılı Mayıs ayı başında … denilen yatırımcı ile görüşme ihtimalinin ortaya çıkmış olması, iş planı yapıldığını ve yatırımcı tarafından Strateji Raporu talep edilmiş olması nedeni ile bu rapora ayakkabı ve çanta tasarım işi finansallarının da dâhil edilmesi ve finansal anlamda bir strateji belirlenebilmesi için davacıların onayıyla … ile çalışıldığını, finansal kayıtların incelenmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını, hem … … şirketinin yapacağı görüşme hem de imzalanan ortaklık sözleşmesi gereği, ayakkabı ve çanta tasarım işinin … Mimarlık şirketi içerisinde yarattığı maddi ve manevi değerin hesaplanması maksadıyla incelenen kayıtların davalıya yapılan bir iyilik, ayrıcalık ve lütuf gibi çarpıtılarak aktarılmış olmasını kabul etmediklerini, yapılan incelemeler de ayakkabı-çanta tasarım işinin … Şirketi içerisinde yarattığı maddi değerin yeniden bu iş için harcandığını ileri sürdükleri nakdi sermaye tutarlarının doğru çıkmadığını, Davacıların maddi ve manevi zararlarına ilişkin herhangi bir kaydın ortaya koyulamadığını, zararın kaynağının açıklanamadığını, dolayısıyla bu taleplerinin reddinin gerektiğini, davacıların belirttikleri kadar iyi niyetli ve yapıcı olmadıklarını gönderdikleri ilk ihtarnamenin fesih ihtarnamesi olduğunu, yaşanılan ilk sorunda ortaklık bağını feshetme yoluna gittiklerini, asıl zarara uğrayanın müvekkili olduğunu, iş bu sebeplerle iş bu sebeplerle davanın reddi ile ücreti vekâlet ile yargılama giderlerinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı-Karşı davacı tarafından verilen karşı dava dilekçesinde özetle; huzurda görülmekte olan davanın hukuk davası olması nedeni ile davacıların ceza yargılamasına konu olabilecek protokol görüşmeleri sırasında yanlış ve yanıltıcı beyanları ile müvekkilinin daha düşük bir hisseyi kabul etmek zorunda bırakılması ile hukuka aykırı eylemlerin, bu süreçte davacılar ve babaları … tarafından müvekkiline karşı gerçekleştirilen eylemlerin cezai değerlendirilmelerine girilmeyeceği bu nedenle ceza davasına ilişkin haklarını saklı tuttuklarını, taraflar arasındaki ilişkinin 2014 yılının Nisan ayında müvekkilinin tavsiyelerine başvurulması üzerine başlayarak 2014 yılının sonunda ilk ayakkabı ve çanta tasarımlarının yapılmaya başlandığı tarihten bu yana fiilen devam ettiğini, … şirketi bünyesinde ayakkabı-çanta atarak münhasıran müvekkilinin emeği ile yaratılarak geliştirildiğini, bu durumunda 05 Şubat 2018 tarihinde imzalanan ortaklık sözleşmesinde kabul edildiğini, davacı-karşı davalı …’in … … dergisinde … hakkında çıkacak röportajları için müvekkilinin akademik ve iş hayatındaki öz geçmişini bizzat kendisinin yolladığını, karşı davacının kimliğini kendisinin, şirketinin ve markasının tanıtımı için kullandığını, karşı davacının … markası altında ayakkabı-çanta tasarım işinin oluşturulması için her hafta … ve …’daki atölyeye giderek üretime katıldığını sürecin bizzat başında durarak gönülden emek verdiğini, davacı-karşı davalıların söz konusu işe yaptıklarını söyledikleri yatırımlar konusunda yanlış ve yanıltıcı bilgiler verdiklerini, yapılan ortaklık görüşmelerinde finansal bilgiler gereği ortaklık payının 4633 olacağına ikna edilmiş fakat sonrasında finansal durumla ilgili yanıltıcı bilgiler verildiğinin ortaya çıktığını, dolayısıyla ortaklık yapısını karşı davalıların kendi lehlerine olacak şekilde tesis ettiklerini, daha önce müvekkiline iletilen hususların eksik/ve veya yanıltıcı olduğunun ortaya çıktığını ve müvekkilinin araştırmalara başlayacağını belirtmesi ile karşı davalıların panik halinde ortaklık protokolünün herhangi bir hukuki sebep olmaksızın feshettiklerini, Maddi tazminata ilişkin olarak; müvekkilinin münhasıran çalışarak yarattığı ayakkabı-Çanta tasarım işine ilişkin ortaya çıkan ticari değerinin hesaplanmasının hesaplara ilişkin bilgi ve kayıtların olmaması ayrıca ortaklık ilişkisinin haksız olarak feshedilmiş olması sebebi ile mümkün olmadığını, bu tasarım ürünlerinin ultra lüks kategoride satılması nedeni ile ticari değerinin Milyon Türk liraları olduğunun düşünüldüğünü, net tespitin bu aşamada mümkün olmaması nedeni ile HMK madde 107 uyarında davanın belirsiz alacak davası şeklinde ikame edildiğini, açıklanan nedenlerle 23 Mayıs 2014’ten bu yana başlamak koşulu ile bilirkişi marifetiyle hesaplama yapılarak yaratılan ticari değerin karşı davacı tarafından yaratılan … markası ve … tescil nolu oluşan markaların şirketteki marka değerleri ile birlikte değerlendirilerek hesaplanması, belirlenecek değerin yarısının karşı davacıya (davalı) bu zamana kadar adi ortaklık kapsamında ödenmemiş olan kar payı, Protokolün İhlali ve Protokolün Haksız Olarak Feshedilmiş Olması Sebebi İle Uğranılan Zarara İstinaden Maddi Tazminat’ın davacı karşı-davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, TBK. 623. Maddeye göre bir ortağın zarara katılmaksızın yalnız kazanca katılacağına ilişkin anlaşma, ancak katılma payı olarak yalnızca emeğini koymuş olan ortak için geçerli olduğunu, Manevi tazminata ilişkin olarak; karşı davacının adaletsiz bir şekilde sürecin dışına itildiğini, bu durumun yol açtığı manevi çöküntü nedeni ile 10.000-TL manevi tazminatın karşı davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini, karşı davacının uğradığı maddi ve manevi zararın ciddi boyutlarda olduğunu, iş bu nedenlerle feshin haksız olduğunun tespitine, … şirketinde ayakkabı —çanta tasarım işine ait olan tüm gelir, gider ve karın ve yaratılan marka değerinin kuruluş tarihi olan 23 Mayıs 2014’den bu yana başlamak koşulu ile bilirkişi marifeti ile hesaplanarak yaratılan ticari değerin, yarısının davalı karşı davacıya bu zamana kadar adi ortaklık kapsamında ödenmemiş olan kar payı, protokolün ihlali ve protokolün haksız fesih edilmiş olması sebebi ile uğranılan zarara istinaden dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte maddi tazminat olarak davacı karşı davalıların tümünden müşterek ve müteselsilen tahsiline, 10.000-TL tutarındaki manevi tazminatın müşterek ve müteselsilen davacı karşı davalılardan tahsiline ve ile ücreti vekalet ile yargılama giderlerinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı-Karşı Davalı tarafından verilen karşı dava dilekçesine karşı cevap dilekçesinde özetle; … adlı şirketin asıl davada taraf olmadığından karşı davanın açılmasının mümkün olmadığını, karşı davanın HMK. md. 115 uyarınca belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını daha önce … tarafından yapılmış olan finansal incelemenin tüm kayıtlarının karşı davacıda da mevcut olduğunu, HMK. 107 uyarınca asgari miktarın bildirilmediğini ve herhangi bir harç yatırılmadığını ve usülen davanın reddinin gerektiğini, Esasa ilişkin olarak, 05 Şubat 2018 öncesine kadar karşı davacının … şirketinde sadece çalışan statüsünde olduğunu, hiçbir suretle aralarında gizli ortaklık ilişkisinin bulunmadığını ve hiç kimseye ortak olarak takdim edilmediğini, karşı davacının iddialarının asılsız olduğunu, 05 Şubat 2018 öncesinde var olduğunu iddia ettiği adi ortaklığa dair hiçbir delil sunulamadığını, FSEK uyarınca da “işçilerin işlerini görürken meydana getirdikleri eserler üzerindeki hakların bunları çalıştıran veya tayin edenlerce kullanılacağının sabit olduğu, … markasının karşı davalılar tarafından yaratıldığını ve hatta … numarasının sanayideki kapı numarası olduğunu, karşı davacının marka üzerinde ki hak sahipliği iddiasının da dayanaksız olduğunu, nasıl …’in “…” veya “… markası için yaptığı tasarılara istinaden bu markalar için hak sahipliği iddiasında bulunamayacağını biliyor ise … Mimarlık markasından da böyle bir talebinin olamayacağını …’in varlığını iddia ettiği ortaklıkta TBK m. 623 uyarınca hiçbir zaman zarar katılmadığını, bir çalışan olarak düzenli olarak maaşını aldığını, moda dünyasına karşı davalılar (davacılar) tarafından tanıtıldığını, … dergisi ile yapılan röportajda da …’e ait bilgilerin gönderilmiş olmasına rağmen … ile çalışmak istendiğini, hatta …’in tanınmıyor olması nedeni ile ilk başta işlerin ve iletişimin … tarafından yürütülmesine neden olduğunu, …’in bu durumdan rahatsız olarak kendisini tanıtmak için ortak sıfatını kullandığını, … şirketinde işçi statüsünde çalışan …’in maaşlı çalışan olmaktan başka katkısı olmaması nedeni ile tazminat taleplerinin bir dayanağının olmadığını, karşı davalıların (davacılar) protokol uyarınca üzerlerine düşen tüm sorumlulukları yerine getirdiklerini, asıl problemin karşı davacı(davalı) ile yaşanılan disiplin problemi ve kendisinin işe gelmemesi olduğunu, son olarak Ortaklık Protokolünün 3. maddesi uyarınca beş yıl süre ile rekabet etmeme taahhüdü altına giren karşı davacının (davalı) …’da … …. isimli bir şirket kurarak sürdürdüğü işlemlere … uzantılı e-posta adresi ile yürüttüğünü ve kendisini hala “…” ailesinin üyesiymiş izlenimi vererek haksız rekabete yol açtığını bu suretle haksız kazanç elde ettiğini bu fiilleri nedeni ile her türlü haklarını saklı tuttuklarını beyanla karşı davanın usulen reddine, dava konusu tazminat iddialarına ilişkin elinde veri bulunan davalı-karşı davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yarar bulunmadığından davanın usulü gerekçe ile reddine, davanın ikame edence ispatlanamayan gerekçelere dayalı olması nedeni ile reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflarca gösterilen delliller toplanmış, sözleşmenin feshi ve alacak talepleri yönünden bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır.
Bilirkişi heyeti dosyaya sunduğu 23/03/2020 tarihli raporda “Çekişmenin kendisi ve ilk etapta/bu yolda yukarıda gündeme gelen sorunun değerlendirilmesi için, konuda gerek tazminat istemleri gerekse ilişkinin mahiyeti açısından -… sayın Mahkemeyi takyit etmemek kaydıyla… teknik değerlendirmede bulunmak için (…26.9.2019 tarihli Duruşmada ve 12.12.2019 tarihli Bilirkişi Yemin Ve Teslim Tutanağı’nda mali müşavir bilirkişiye “yerinde inceleme” yetkisi de verilmediği nazara alınarak); manevi zararın takdirinin her halükarda zaten sayın Mahkemenin münhasır takdiri içinde olduğuna işaret edilerek… a) Davalı/karşı davacının … bünyesinde ne zaman istihdam olunduğu ve bu istihdam ilişkisinin ne kadar sürdüğü… b) Davacı /karşı davalı yanın 27.12.2018 tarihli dilekçesinin 8. bendinde (sh. 11 vd. …) andığı profesyonelliğe aykırı işlerin neler olduğunu tek tek ve somut olarak sayın Mahkemeye izahı… c) Davalı/karşı davacıya istihdam ilişkisi sürerken … tarafından ücret ve yan ödeme olarak neler tediye edildiğinin dosyaya sunulması (…bu meyanda davacı/karşı davalıların 27.12.2018 tarihli dilekçede andıkları ( bkz. sh.10) …’ye yaptırılan denetimin raporunun da sayın Mahkemeye sunulmasının yerinde olacağı yüce Mahkemenin takdiri içindedir…) muktezidir fikrindeyiz. d) Bunların yanısıra; davalı/karşı davacının … bünyesinde yer almasından itibaren Protokol’ün inikad anına kadar, *) … firmasının toplam gelirleri ile **) deri aksesuarları, ayakkabı ve çanta tasarımlarına bağlı gelirlerinin neler olduğunun yıl bazında incelenmesi açısından gerekli tüm evrakın ibrazı ve ayrıca bu inceleme kapsamında ayrıca, şu an … firmasının faal olup olmadığının, gelirlerinin ne olduğunun ve bu şirketteki aktüel ortaklık yapısı/pay oranları ile …’in ne sürette temsil ve ilzam edildiğinin sayın Mahkeme huzuruna getirilmesi gerektiği ” görüşü bildirilmiştir.
Taraf vekillerinin itirazlarının değerlendirilmesi için bilirkişi heyetinden ek rapor alınmış, alınan 21/12/2020 tarihli raporda ” A-Asıl Dava Açısından; 17 Nisan 2018 tarihinde davacı … ve … ve karşı davalı … tarafından kurulan … San. Tic. AŞ’nin kurulduğu, davacılar tarafından karşı davalı …’e ortaklığın feshedildiğin ihtarının 03.09.2018 tarihinde gönderildiği, yapılan mali incelemede söz konusu şirketin 2018 yılında 22.600,43TL zararda olduğunun tespit edildiği, ancak şirketin maddi zarara uğramasıyla ilgili olarak 2018 yılı içerisinde zararı teşkil edecek faaliyette olduğu gösterir yapılan işlerle ilgi ödeme belge ya da herhangi bir faturanın sunulmadığı, dolayısıyla dosya mündericatına dâhil verilere göre, “uygun illiyet bağı kuramı” açısından bir değerlendirme yapıldığında, bu zararın oluşum ve/veya artış sebebinin somut olarak davalı/karşı davacı …’den kaynaklandığına dair mütalaada bulunulabilecek bir olgu tespit edilmemiştir. B-Karşı Dava Açısından; …’in söz konusu şeklin tasarım sahibi olduğunu düşünsek dahi, bahsi geçen tasarımın 16/05/2015 tarihinde kamuya sunulduğu bu durumda da karşı davanın açıldığı tarih olan 07/11/2018 tarihi itibariyle tescilsiz tasarımların kamuya sunulmasından itibaren korunacağı süre olan 3 yılın geçmiş olduğu, karşı davalıların, bu logoyu 2015 yılından beri bilfiil ve de 06/06/2016 tarihinden itibaren 2016/5000 no ile tescilli marka olarak tescil kapsamındaki mal ve hizmetlerde …’in bilgisi dahilinde kullandığı karşı davacının, karşı davalıların bu kullanımlarından haberdar olduğu, taraflar arasında -Kök Rapor’da ayrıntıları ortaya konan bağıtlar ve yukarıda anılan Ortaklık Protokolü ile ilgili mali izahat sayın Mahkemece değerlendirilmek kaydı ile- ayrıca başka bir sözleşmenin de bulunmadığı göz önüne alındığında, davacı/ karşı davalıların kötüniyetli olmadıkları, karşı davanın açıldığı 07/11/2018 tarih itibariyle davalı/karşı davacının söz konusu tasarımlardan kaynaklı olarak davacılar/karşı davalılardan herhangibir hak talep edemeyeceğinin düşünülebileceği, ancak, bu konuda da nihai takdirin sayın Mahkemeye ait olduğu, Ayrıca, dava dışı … Sanayi Ticaret AŞ’nin taraflar arasında anlaşamama nedeniyle şirket hiç faaliyete geçemediği ve mali incelemeye nazaran, 2018 yılını zarar ile kapattığı, bu yönün hukuki tavsifinin yüce Mahkemeye ait olduğu; manevi giderim istemlerinin sayın Mahkemenin münhasır yetkisinde kaldığı” görüşü bildirilmiştir.
Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde, açılan asıl dava adi ortaklık anlaşmasının feshinin tespiti ve bu kapsamda maddi ve manevi tazminat istemine, karşı dava ise adi ortaklık anlaşmasının haksız feshinin tespiti ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacılar ile Karşı Davacı arasında 05.02.2018 tarihinde Ortaklık Protokolü başlıklı bir sözleşme imzalanmış ve bu sözleşmenin konusu f bendinde “Taraflar iş bu Protokol ile … (kurulacak şirket) bünyesinde taraflar arasında eşit oranda bir ortaklık kurulmasının ana koşul ve şartlarını belirlemek” olarak tanımlanmıştır. Karşı Davalı olarak gösterilen … Tas. Uy. San. Ve Tic. A.Ş. Bu sözleşmenin tarafı olmadığı gibi imzası da bulunmamaktadır. Gerek karşı davanın asıl davadaki davacıya karşı açılması gerektiğine dair Yargıtay içtihatları gerekse de karşı davalı olarak gösterilen … Tas. Uy. San. Ve Tic. A.Ş.’nin adi ortaklık sözleşmesinin tarafı olmaması hususları dikkate alındığında öncelikle belirtmek gerekirse karşı davalı yönünden pasif husumet ehliyeti olmadığından davanın reddine karar vermek gerekmiş ayrıca bu kapsamda her ne kadar …’in adi ortaklığın 2014 yılına dayandığı iddiası mevcut ise de bunun dosyaların esas incelemesinde irdelenmesi gerekeceği anlaşılmıştır. Gerek asıl davada gerek karşı davada adi ortaklığın haklı nedenle feshedilip edilmediği, tarafların bu sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirip getirmedikleri, adi ortaklığın sözleşmeden önceki zamana dayanıp dayanmadığı hususları uyuşmazlığın temel sorunlarıdır. Bu çerçevede hem şirketler hem 05.02.2018 tarihli ortaklık protokolü incelenecek olursa … Tas. Uy. San. Ve Tic. A.Ş. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün sicil kayıtlarına göre davacılar olan … ve … tarafından 29.05.2014 tarihinde kurulmuş olup bu tarih itibariyle …’in ne şirket ortaklığı, ne şirket yöneticisi, ne de şirketi temsile yetkili kişi olarak herhangi bir kaydı bulunmamaktadır. Bu tarihten sonra da şirkete ortak, yönetici veya yetkili olarak atanmamıştır. Bu yönde dosyaya sunulu deliller ve yaptırılan bilirkişi incelemelerine göre taraflar arasında adi ortaklığın 2014 yılından beri süregeldiğine dair herhangi somut bir delil yoktur. Aksine …’in çalışan olarak istihdam edildiğinde ve … olarak çalıştığında dari belgeler mevcut olup karşı davacı …, … şirketinde 16.10.2015 tarihinde işe giriş bildirgesiyle işe alınıp 11.09.2018 tarihinde işine son verildiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle mevcut delil durumuna göre …’in gizli adi ortaklığın 2014 yılından beri sürdüğü iddiası hukuken ispatlanamamış olup bu kapsamda karşı dava dilekçesinde … şirketinin tüm gelir, gider ve karın ve yaratılan marka değerinin hesaplanarak bunun yarısının karşı davacıya maddi tazminat olarak ödenmesi isteminde bulunulmuş ise de … şirketin, adi ortaklık ile hukuken ve organik anlamda bir bağlantısının mevcut olmaması nedeniyle karşı dava taleplerinin istenemeyeceği bu yönden de karşı davalıların pasif husumet ehliyetlerinin olmadığı anlaşılmaktadır. 05.02.2018 tarihli ortaklık protokolüne gelince taraflar arasında yapılan sözleşme, yeni kurulacak olan şirketin ana koşul ve şartlarını belirlemeye yönelik olup belirlenen esaslar dahilinde taraflar arasında … San. Ve Tic. A.Ş. 17 Nisan 2018 tarihinde kurulmuştur. Netice olarak adi ortaklık sözleşmesinin amacı fiilen gerçekleştirilmiştir. Asıl dava içerisinde Temmuz 2018 tarih itibariyle …’in toplantı ve şirket faaliyetlerine katılmadığı ve şirketi zarara uğrattığı, üzerine düşen özen ve sadakat yükümlülüğünü yerine getirmediği belirtilerek maddi ve manevi tazminat istemiş ise de ve ayrıca mali incelemelere göre 2018 yılı itibariyle … … şirketinin zarar içerisinde olduğu tespit edilmiş olmakla birlikte şirketin kuruluş tarihi olan 17 Nisan 2018 tarihinden sonra ortaklar arasındaki sorunlar nedeniyle faaliyete geçemediği, genel kurul toplantılarının yapılamadığı şirket işleyişine dair herhangi bir ödeme belgesi veya fatura bulunmadığı, 2018 yılına dair oluşan zararın …’in ihmali veya kasdi davranışlarından dolayı oluştuğuna dair herhangi somut bir delil olmadığı, davalı …’in kusuru ispatlanamadığından asıl davanın da reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmış olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A)Mahkememizin 2018/844 Esas sayılı asıl dava dosyası yönünden açılan davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 59,30 TL maktu karar harcının peşin alınan 1.878,53 TL harçtan mahsubu ile artan 1.819,23 TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 14.400,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
B)Karşı davanın davalı tarafın pasif husumet ehliyeti olmadığından REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 59,30 TL maktu karar harcının peşin alınan 2.285,90 TL harçtan mahsubu ile artan 2.226,60 TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davalı-karşı davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan alınarak karşı davalılara verilmesine,
4-Karşı Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/09/2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …