Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/838 E. 2020/498 K. 16.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/838
KARAR NO:2020/498

DAVA:İstirdat
DAVA TARİHİ:13/07/2018
KARAR TARİHİ:16/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile davacı şirket çalışanı … aleyhine icar takibi başlattığını ve davacı şirkete maaş haczi gönderdiğini, maaş haczi yazısının davacı şirkete 19/09/2016 tarihinde tebliğ edildiğini, davacı şirketin …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına 3.865,87 TL yatırmak zorunda kaldığını, davacı şirket tarafından davalı şirketin alacaklı olduğu dosyaya haksız olarak yatırmak zorunda kaldığı 3.865,87 TL’nin yatırdıkları tarihten itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının kendi kusuru neticesinde icra dosyasına ödeme yapmak zorunda kaldığını, ödemeyi personeli ve takip borçlusu …’dan talep etmesi gerektiğini, bu nedenle husumet yokluğu nedeniyle davanın reddedilmesi gerektiğini, dava konusu takip dosyasından davalı şirkete ilgili personelin maaşına haciz koyulması yönünde 2 kez müzekkere yazıldığını, her iki müzekkereye de davacının cevap vermediğini, bunun üzerinde borçlunun maaşından kesilmeyen tutarın davacı şirketten tahsili yoluna gidildiğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyanın, …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 18/07/2018 tarihli … Esas … Karar sayılı görevsizlik kararı ile mahkememize tevzi olunduğu anlaşılmıştır.
Dava, davacı şirketin personeli olan …’ın maaşından haciz kesintisi yapılmadığı için uğranılan zararın davacı şirketten tahsili amacıyla başlatılan icra dosyasına davacı tarafından yapılan ödemenin istirdadına karar verilmesi talebine ilişkindir.
HMK nun 1. maddesi “(1)Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” hükmü yer almaktadır.
6102 Sayılı TTK nun 4. maddesinde ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi kurumu düzenlenmiştir. TTK nun 4. maddesine göre; Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Yine tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; TTK ndan, TMK nun 962–969. maddelerinden, TBK nun 202, 203, 444, 447, 487–501, 515–519, 532–545, 547–554, 555–560 ve 561–580. maddelerinden, fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuattan, borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerden ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerden doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır.
TTK nun 5. maddesinde de ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi kurumundan hareket ederek asliye ticaret mahkemelerinin görevli olduğu dava ve işler düzenlenmiştir. TTK nun 5. maddesine göre; Asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Yine özel kanunlardan doğan özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer dava ve işlere asliye ticaret mahkemesinde bakmakla görevlidir.
TTK’nın 4. maddesi incelendiğinde, üç grup ticarî davanın bulunduğu, ayrımın 1- Mutlak Ticari Davalar, 2- Havale, Vedia ve Fikir ve Sanat Eserlerine İlişkin Haklardan Doğan ve Bir Ticarî İşletmeyi İlgilendiren Davalar 3- Nispi Ticari Davalar olarak yapılabileceği, tarafların sıfatına ve işin ticarî işletmeyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın ticarî sayılan davaların (mutlak ticarî davalar); ticarî sayılması için en azından bir ticarî işletmeyi ilgilendirmesi gereken davalar ve her iki tarafın da ticarî işletmesiyle ilgili hususlardan doğan davalar (nispî ticarî davalar) olarak nitelendirilebileceği, Mutlak Ticarî Davaların, 6102 Sayılı TTK’ nın 4/1.a bendinden f’ bendine kadar sayılan hususlardan doğan davalar ile özel kanun hükümleri gereği (Mutlak) ticarî sayılan davalar olarak ikiye ayrılabileceği, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın belirtildiği gibi bu tür davaların mutlak ticarî dava sayılacağı ve Ticaret Mahkemelerinin görevine gireceği, havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan uyuşmazlığın ticarî dava sayılabilmesi için, uyuşmazlığın, taraflardan birinin ticarî işletmesiyle ilgili olması koşulu aranmayacağı (TTK 4.1, son cümle), nispi ticari davalar ile ilgili olarak ise; TTK 4/1 Maddesinde yer alan hükme göre “her iki tarafın da ticarî işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarının” ticarî dava sayılacağı, taraflardan yalnız birinin ticarî işletmesi ile ilgili olarak yasada sayılanlar dışında sözleşmelerden doğan uyuşmazlıkların, ticarî davaya vücut vermeyeceği, taraflardan birinin ticarî işletmesini ilgilendiren bu tür sözleşmelerin, her ne kadar TTK 19.2 uyarınca diğer taraf için de ticarî iş sayılırsa da, bu durumun, davanın TTK 4/l’e göre (nispî) ticarî dava sayılmasını gerektirmeyeceği anlaşılmıştır.
Her ne kadar …. Asliye Hukuk Mahkemesi İİK mad. 89 uyarınca istirdat talebi neticesinde davalı tarafından davacı aleyhine başlatılan icra takibi dosyasına ödemek zorunda kalınan paranın istirdadına ilişkin olduğu, bu şekilde uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olduğu belirtilerek mahkemelerinin görevsizliğine karar vermiş ise de dava konusu uyuşmazlığın davacının şirket çalışanı … için maaş haczi konusunda gerekli kesintiler yapılarak davalı şirkete ödemede bulunulup bulunulmadığı, bu kapsamda takip dosyasında ödenmek zorunda kalındığı iddia olunan bedelin iadesinin gerekip gerekmediğine ilişkin olup her iki tarafın sırf tacir olmaları nedeniyle davanın mutlak veya nispi ticari davaya vücut vermeyeceği, davacı ve davalı taraflar arasında mesleki veya ticari bir ilişkinin bulunmadığı, uyuşmazlık konusu alacak doğrudan doğruya tarafların ticari işletmesiyle ilgili olmadığı, söz konusu alacağın temelinde … hakkındaki takip dosyasındaki alacaktan kaynaklandığı, 6100 s. Hukuk Muhakemeleri Kanunu m.2 gereğince alacak konusunda genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemeleri görevli olduğu gözetilerek bu nedenle …. Asliye Hukuk Mahkemesi kararına karşı mahkememizce de karşı görevsizlik karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla yargı yerinin belirlenmesi bakımından dosyanın reesen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesi gerektiği anlaşılmış olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın HMK’nın 115/2. Maddesi uyarınca aynı kanunun 114/1-c maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine, mahkememizin görevsizliğine, görevli mahkemenin İstanbul Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğuna,
2-6100 sayılı HMK’nın 20. Maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmişse kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde her iki mahkeme arasında görev açısından olumsuz görev uyuşmazlığı meydana gelmekle merci tayini için dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
3-Mahkememizce resen verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nın 317/2. Maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
4-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara alınmasına,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı davacı yanın yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/09/2020

Katip …

Hakim …