Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/821 E. 2020/203 K. 26.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/821
KARAR NO : 2020/203

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 14/09/2018
KARAR TARİHİ : 26/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı … A.Ş. (“…”) ile davalı … arasında navlun akdi kurulduğunu ve davacının, …’na ait ürünlerin taşıması işini üstlendiğini ve Üstlenilen hizmetin ifa edildiğini, taşıma işleminin gerçekleşmesine, taşımaya konu emtiaların alıcı adresine vasıl olması, teslim ve tahliyesi ile navlun alacağının yasal olarak muaccel hale gelmiş olmasına karşın, … tarafından, davacının navlun ücretlerine ilişkin fatura bedellerinin emtialar da alıcı adresine tam ve tekmil şekilde ve süresinde teslim edilmiş olmasına rağmen ödenmediğini, basiretli bir tacir gibi ve iyiniyetli davranan davacı tarafından, ödenmeyen navlun bedelinin ödenmesi bakımından bir takım şifahi görüşmeler yapıldığım, ancak taraflar arasındaki görüşmelerden hiçbir netice alınamaması üzerine davacı alacağının ve takip tarihine kadar işlemiş faizinin tahsili amacıyla İstanbul … icra Müdürlüğümün… E. sayılı dosyası tahtında, toplam 32.622,18-USD tutarında ilamsız icra takibi başlatıldığını, anılan İcra takibi, davalının haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli itirazı ile durduğunu, davalı tarafından yapılan itirazın kötü niyetli, haksız ve dayanaksız olduğunu, davacının navlun alacağının likit bir alacak olduğunu, likit atacaklarda, alacağın miktarının belli olduğunu, davalı tarafından alacağın gerçek miktarım belirlemek için bütün unsurların bilindiğini, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 05.04.2001 tarihli ve 2000/8790 E. ve 2001/2517 K. sayılı kararında da bu husus açıkça vurgulandığını, Yargıtay kararları ile de sabit olduğu üzere, eğer borçlu taraf borçlu olduğunu bilebilecek veya bu miktarı tayin edebilecek durumda ise alacağın likit olarak kabul edildiğini ve alacaklı lehine icra inkar tazminatına hükmedİlmesi gerektiğini, aldıkları duyum itibariyle davalının mali açıdan zor günler geçirdiğini, davalının daha da zora girmesi ve mallarını kaçırması halinde davacının işbu huzurdaki davayı kazanmasına rağmen alacağını tahsil edemeyeceğini ve bu nedenle telafisi imkansız zararlara düçar olacağının açık olduğunu, bu nedenle davacının hak kaybına engel olmak amacıyla sayın mahkemenin uygun bulacağı bir teminat karşılığında borçlu şirketin borca yeter miktardaki menkul ve gayrimenkul mallan ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklannm ihtiyaten haczı’ne karar verilmesini talep ettiklerini, İİK. m. 67/2 de yer alan düzenleme, doktrinde ortak olarak kabul edilen görüş ve yerleşik Yargıtay kararları çerçevesinde, davalı tarafından yapılan haksız ve mesnetsiz itiraz nedeniyle ilamsız takibin durmuş olduğundan, borçlu şirketin itirazının iptali ile takibin devamına ve haksız itirazı nedeniyle % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesinin talep edilmesi zarureti hâsıl olduğunu, fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava haklan saklı kalmak kaydı İle, davalı … ‘nun İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına vaki haksız ve mesnetsiz tüm itirazlarının İptali ile takibin devamına, takip konusu alacağa takip talebinde açıklandığı gibi, takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi talebinin kabulüne, takip konusu alacağı olan 32.622,18 USD nin faizi ile birlikte tahsili amacıyla takibin sürdürülmesine, davalının haksız itirazı nedeniyle % 20’den aşağı olmamak üzere İcra inkâr tazminatı ödemeye mahkûm edilmesine, mahkememizin uygun bulacağı teminat karşılığında, borçlunun, borca yeter miktardaki menkul ve gayrimenkul mallan ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczi karan verilmesine, yargılama masrafları ve ücret-i vekâletin karşı tarafa tahmiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile davalı arasında taşıma işlemi için anlaşma sağlanmış olduğunu, gerekli yükümlülükler yerine getirildikten sonra davalı tarafından ödemeler yapıldığım, davacıya herhangi bir borcu kalmadığını, davacının sunmuş olduğu cari hesap ekstresinde de görüleceği üzere toplamda 16 adet sevkıyat yapıldığını, bu sevkiyatların fatura bedellerinin İlk 10 adedinin yüksek tutarda fatura edilip kalan 6 faturanın bedelsiz taşınarak aradaki farkın kapatılacağının davacı yetkilileri tarafından davalıya söylendiğini ve davalının basiretli bir tacir ve iyinıyetli olarak bu sözlü anlaşmaya güvendiğini, bu güvene istinaden davalının gerekli ödemeleri yaptığını davacıya herhangi bir borcu kalmadığını, davacı ile davalı arasından herhangi bir borç ilişkisi kalmadığının karşılıklı anlaşıldıktan sonra davacının kur farkından dolayı böyle bir borç ortaya çıkartmaya çalıştığını, fakat davalı ile davacı arasında herhangi bir alacak yada borç ilişkisi bulunmadığını, davalının saygın bir firma olup davacı ile ticari ilişkisini sonlandırmış bulunmasından dolayı da davacının kötüniyetli olarak davalı hakkında icra takibi yaptığını ve zarara uğratmaya çalıştığını, davalı tarafından yapılan ödemelere rağmen davacı tarafından haksız ve kötüniyetli bir şekilde icra takibi başlatıldığını, herhangi bir bağlayıcı özelliği bulunmamasına rağmen davacı tarafından sunulan maillerde de görüleceği üzere davalının Ramazan dolayısıyla karşı tarafında ödemelerinin aksamasından ötürü bir problem meydana geldiğini ve borcunu nasıl ödeyeceğini belirttiğini, akabinde davalının davacı şirkete 12.06.2018 tarihinde 1.600 USD , 19.06.2018 tarihinde 1.750 USD , 05.07.2018 tarihinde 2.000 USD, 13.07.2018 tarihinde 1.000 USD ve 25.07.2018 tarihinde 1.500 USD ödeyerek borcunu kapattığını, davalıya kesilen faturaları da ekte sunduklarını, tüm bu faturaların ödemelerinin yapıldığını, davalının davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, taraflar arasında ihtilaflı olan ve yargılamayı gerektiren belirli bir alacak bulunmadığını, dolayısıyla ihtiyati haczin şartlan oluşmamış olup mahkeme tarafından verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılması gerektiğini, Yargıtay kararlarında açıkça bilindiği üzere ihtiyati haciz karan verilebilmesi için borcun muaccel olması ve aynca borcun varlığı konusunda kanaat oluşması gerektiğini, davalının davacı şirkete herhangi bir borcu dahi bulunmazken verilen ihtiyati haciz kararınca yapılacak işlemlerin ileride telafisi güç zararlar oluşturacağını, ihtiyati haciz karannın usul ve yasaya aykınlık teşkil etmekte olup kaldırılması talep ettiklerini, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddi ile davacı şirket aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, İİK 67 Mad.’sine dayalı olup davalının hakkındaki icra takibine vaki itirazının iptali istemine ilişkindir. Davacı taraf, İstanbul … İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı takip dosyasında 32.268,75 USD asıl alacak, 353,43 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 32.622,18 USD’ye takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık %7 oranında faizi ile birlikte tahsili istemli ilamsız icra takibi yaptığı ve fakat davalının İİK 66 Mad.’si uyarınca itiraz ederek takibi durdurduğu saptanmıştır. Ayrıca itirazın iptali davasında İİK 67. Mad.’sinde belirtilen ve hak düşürücü nitelikte olan 1 yıllık süresi içinde açıldığı da tespit olunmuştur.
Dava, taraflar arasında imzalanan taşıma sözleşmesi uyarınca navlun bedelinin ödenmediği iddiası ile başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmış, mahkememiz 09/11/2018 tarihli ara kararı ile tarafların iddia ve savunma hudutları doğrultusunda, dosya içeriği delil ve belgeler ile tarafların uyuşmazlık konusu döneme ait ticari defter ve kayıtları üzerinde davacının alacağının varlığının ve miktarının tespiti amacıyla bilirkişi incelemesine karar verilmiştir.
28/03/2018 tarihli raporunda bilirkişi özetle; taraf defterleri karşılaştırmalı olarak incelendiğinde, davacı tarafın 07.02.2018 tarihi ile 20.03.2018 tarihleri arasında davalı tarafa 12.860,00 USD (karşılığı 49.065,22 TL) bedelli fatura keserek ticari defterlerine alacak kaydı işlediğini, davalı taraf ticari defterlerine de aynı kayıtlar TL cinsinden işlendiğini, taraf defterleri 20.03.2018 tarihi itibarı ile birbirini teyit ettiğini, davalı taraf ticari defterlerine 31.03.2018 tarihinde davacı tarafa 25.000,00 TL ödendiğine dair kayıt girildiğini ancak bu ödemeye ilişkin bir belge ibraz edilmediğini, bu nedenle davalı taraf defterlerinde, ödeme olarak görünen 25.000,00 TL borcundan düşülmediğini, davacı taraf 04.04.2018 tarihi ile 25.04.2018 tarihleri arasında, davalı tarafa 7.598,75 USD (karşılığı 30,740,81 TL) bedelli fatura kestiğini ve ticari defterlerine alacak kaydı işlediğini, davalı taraf ticari defterlerine aynı faturalar TL cinsinden işlendiğini, davalı taraf defterlerinde oluşan 2,09 TL.farkın kur farkından kaynaklandığı anlaşıldığını, bu kayıtlar açısından da taraf defterleri uyumlu olduğunu, 25.04.2018 tarihi itibarı ile davacı taraf alacağının “12.860,00 USD + 7.598,75 USD=20.458,75 USD” olduğunu, davacı taraf 04.05.2018 – 08.06.2018 tarihleri arasında, davalı tarata 25.510,00 USD (karşılığı 113,980,99 TL) bedelli fatura kestiğini ve ticari defterlerine alacak kaydı işlediğini, bu faturalar davalı taraf ticari defter kayıtlarında işlenmediğini, davacı tarafın kesmiş olduğu faturaya ilişkin olarak ticari defterlerine kaydetmiş olduğu açıklamalarda taşıma senet numaralarının yazılmış olduğu görüldüğünü, taşıma senetlerinin dosyaya ibraz edilmiş olması, taşıma senet numaralarının davacı ticari defter kayıtlarına yazılmış olması, davalının 16 sevkiyat yapıldığını kabul etmiş olması, davalı taraf ticari defterlerinin lehine delil olma vasfı taşımıyor olması ve davacı ticari taraf defterlerinin lehine delil olma vasfı taşıyor olması nedenleriyle, davacı tarafin 04.05.2018 – 08.06.2018 tarihleri arasında, davalı tarafa kesmiş olduğu 25.510,00 USD bedelli faturaların alacak doğurduğu kanaatine varıldığını, davacı taraf alacağı “20.458.75 USD+ 25.510,00 USD = 45,968,75 USD” olduğunu, davalı taraf ticari defterlerine 30.09.2018 tarihinde 54.803,93 TL ödeme kaydı girmiş ise de bu ödemeye ilişkin belge ibraz edilmediğini, bu nedenle davalı taraf ticari defterlerinde ödeme olarak görünen 54.803,93 TL borcundan düşülmediğini, davalı taraf vermiş olduğu cevap dilekçesinde, davacı tarafa 12.06.2018 tarihinde 1.600 USD, 19.06.2018 tarihinde 1.750 USD, 05.07.2018 tarihinde 2,000 USD, 13.07.2018 tarihinde 1.000 USD ve 25.07.2018 tarihinde 1,500 USD olmak üzere toplam 7.850 USD ödeme yaptığı yönünde savunmada bulunduğunu, davacı taraf defterleri incelendiğinde 22.05.2018 tarihi ile 25.07.2018 tarihleri arasında davalı taraftan 13.700 USD ödeme aldığına dair kayıt girdiğini, tahsilat kayıtlarına davalı tarafça bildirilen 7,850 USD’yi de kapsadığı görüldüğü, davacı tarafin alacağından yapmış olduğu tahsilatları düşmek gerektiğini, “45.968.75 USD alacak – 13.700 USD tahsilat = 32.268,75 USD alacak” olduğunu, faiz hesabı yönünden; TTK 1530. maddesi uyarınca, taşıma senedi – fatura tarihinden 30 gün sonrasından itibaren faiz işletilecek olduğunu, TBK 102. maddcsi uyarınca son alacakta başa doğru 32,268,75 USD alacak için faiz hesabı yapılacağını, fiilen bir yıllık mevduata uygulanan faiz oranı üzerinden faiz hesaplaması yapılacağını, davacı tarafın 10.08.2018 takip tarihi itİban ile işlemiş faiz alacağının 63,11 USD olduğu görüldüğünü, sonuç itibariyle; incelenen ticari defter kayıt ve belgelere göre davacı tarafın davalı taraftan 10.08.2018 tarihi itibarı ile 32.268,75 USD asıl alacak ve 63,11 USD işlemiş faiz olmak üzere 32.331,86 USD alacaklı olduğu görüş ve kanaatini bildirmiştir.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporu taraf vekillerine usulüne uygun tebliğ edilmiş, davalı vekilince itirazda bulunulduğundan 08/05/2019 tarihli ara karar ile bilirkişiden davalı vekilinin itirazlarının değerlendirilmesi bakımından ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
22/07/2019 tarihli ek raporunda bilirkişi özetle; davalı taraf itirazlarının kök raporda değişiklik yapılmasını gerektirmediği, incelenen ticari defter kayıt ve belgelere göre, davacı tarafın davalı taraftan 10/08/2018 tarihi itibariyle 32.268,75 USD asıl alacak ve 63,11 USD işlemiş faiz olmak üzere 32.331,86 USD alacaklı olduğu görüş ve kanaatini bildirmiştir.
Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; usul ve yasaya uygun, denetime elverişli bilirkişi raporunda davacı ile davalı tarafın defterlerinin usulüne uygun tutulduğunun belirlendiği anlaşılmıştır. Usulüne uygun tutulan ticari defterler tarafların leh ve aleyhlerine delil vasfı taşımaktadır. Davacının defter kayıtları davalının defter kayıtılar doğrulamaktadır. Davalı defterlerinde borç görüldüğüne göre davalı ödeme yaptığını belge ile ispat etmek zorundadır. Somut olayda davalı taraf defter kayıtlarında bulunan borcunu ödediğini ispata yarayan bir delil sunmamıştır. Dosyada 16 adet sevkiyat işleminin yapıldığı konusunda uyuşmazlık olmadığı taşıma bedellerininn ödenmemesi nedeniyle bu bedele ilişkin itirazın iptalininin talep edildiği anlaşılmış olup davalı vekilinin cevap dilekçesinde ilk 10 adet taşıma bedelinin yüksek olması nedeniyle 6 adet taşımanın bedelsiz yapıldığı konusunda sözlü olarak anlaşıldığı iddiasının basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğne uygun olmayarak HMK m.200 vd uyarınca herhangi yazılı belgeyle ispat edilemediği davalı taraf defterlerindeki 31/03/2018 tarihli 25.000,00TL nin davacı defterleriyle uyumlu olmadığı ve davalı tarafın buna ilişkin herhangi bir belge ibraz etmediği, davacı taraf defterleride 22/05/2018- 25/072018 tarihleri arasındaki kayıtlardan davalınınn 13.700,00USD ödeme yapmış oluğu anlaşılarak alınan bilirkişi raporunda hesaplanan bedel üzerinden 3095 sayılı kanun 4/a maddesi uygulanarak davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 32.268,75 USD asıl alacak ve 63,11 USD işlemiş faiz toplam olarak 32.331,86 USD olmak üzere bu alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar takip dosyasındaki taleple bağlı kalınarak yıllık %7 faizi geçmemek üzere 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi uyarınca yürütülecek faizi ile birlikte tahsil tarihindeki TCMB Efektif Satış Kuru TL üzerinden tahsili için takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
Asıl alacak üzerinden takip tarihindeki kur esas alınarak asıl alacağın %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davalıdan tahsiline,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca hesaplanan 13.441,25 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 2.406,97 TL harcın mahsubu ile eksik 11.034,28 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 22.223,79 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 1.766,85 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam 2.448,07 TL (2.406,97 TL PH, 35,90 TL BH, 5,20 TL VH) harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 980,00 TL (850,00 TL Bilirkişi Ücreti, 130,00 TL müzekkere ve tebliğler olmak üzere) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre hesaplanan takdiren 971,28 TL’lik kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
*e-imzalıdır

Hakim …
*e-imzalıdır