Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/804 E. 2021/481 K. 09.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/804
KARAR NO:2021/481

DAVA:Menfi Tespit
DAVA TARİHİ:11/09/2018
KARAR TARİHİ :09/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan menfi tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Bankası A.Ş. … Şubesi tarafından 21.08.2017 düzenleme tarihli, 20.08.2018 vade tarihli 220.000,00 TL tutarlı bir bononun varlığı ve ödenmediği iddiasıyla davacı şirkete …. Noterliği’nin 28,08.2018 tarih vc … yevmiye nolu ödememe protestosu gönderildiğini, ödememe protestosuna konu bononun, davacı şirket tarafından düzenlenmediği gibi, söz konusu bononun varlığından, işbu protesto ile haberdar olduğunu, söz konusu bononun, davacı şirketin defter ve kayıtlarında yer almadığı gibi, sözde bono lehtarı olarak görünen davalı ile de şirketin bono verilmesine sebep olacak herhangi bir alışverişi de olmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı şirketin böyle bir bono vermesi halinde bono karşılığı tutarınca şirkete para girişi olması -ya da mal veya hizmet sunulması- gerektiği de açıkken davacı şirket kayıtlarına yansıyan böyle bir durum da olmadığını, davacıya gönderilen ödememe protestosu üzerine, …. Noterliği 05.09.2018 tarih … yevmiye no’lu ihtarnamesi ile “müvekkilin anılan sözde bonoda lehdar olarak belirtilen şahısla hiçbir ticareti ve/veya alışverişi olmadığı gibi sözde îehtar olarak belirtilen şahısla her ne ad ve/veya sıfat altında olursa olsun hiçbir surette herhangi bir borcu da yoktur” denilerek Ödememe protestosuna karşı davacı şirket tarafından itiraz edildiğini ve evrak aslının dava dışı… Şubesi’ne iade edildiğini, söz konusu ödememe protestosunun taraflarına bono suretinin resmi olarak gönderilmediğini, davacı şirket yetkilisinin sözlü talebi üzerine banka tarafından yalnızca bononun ön yüzüne ait fotokopisinden çekilen fotoğraf verildiğini, bononun aslına dair beyan ve itiraz hakları saklı kalmakla birlikte işbu fotoğrafı ekte bilgi ve incelemeye sunulduğunu, davacı şirket tarafından verilen böyle bir bononun varlığı söz konusu değilken birden bire hiçbir ticari ilişkisinin bulunmadığı davalı …’na verildiği iddia edilen sözde bononun kabulünün mümkün olmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte, davalı …’nun, söz konusu bono karşılığmca davacı şirkete hangi mal ve/veya hizmeti nc amaçla, neye karşılık verildiğini? İddia edilen borcun hangi temel ilişkiye karşılık olarak verildiğini, mahkememizin detaylı tahkikatıyla da net şekilde ortaya konulabileceği üzere davacı şirketin, davalı …’na bono verilmesine sebep/gerek olabilecek herhangi ilişkisinin de, borcunun da olmadığını, aksi yöndeki bütün olguların ispata ve yargılamaya muhtaç olduğunu, davalı …’nun davacı şirketle temel ilişkisinin ne olduğunu belirterek borç ödemesini bu ilişki nedeniyle yaptığını ispat etmesi gerektiğini, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarının da bu yönde olduğunu, davacı şirketin, kendisi tarafından verilmeyen, hiçbir şekilde şirket kayıtlarında ticari karşılığı da olmayan sözde bir bono nedeniyle ihtiyati haciz başta gelmek üzere her an haciz tehdidi altında tedirginlik duyduğunu, bu tedirginlik bir yana, herhangi bir takibata maruz kalması halinde kredibilitesinin vc ticari itibarının sarsılacağının açık olduğunu, davacı şirketin, söz konusu bono sebebi ile her an girişilmesi muhtemel dava ve/veya icra takipleri ve bankalardaki sicilinin bozulması ve zarara uğrama riski dolayısıyla da hiç hak etmediği halde açık bir tehdit altında olduğunu, telafisi güç bu duruma mahal vermemek adına Sayın Mahkemenin uygun bulacağı teminatı derhal yatıracaklarını belirterek, öncelikle ve ivedilikle “yargılama süresince müvekkil aleyhine bu bonoya dayanarak ve bono ile sınırlı olarak hiçbir takip yapılamaması, varsa evvelce başlamış takiplerin durdurulması, varsa ihtiyati haciz kararlarının uygulanmaması” şeklinde ihtiyati tedbir talebinde bulunduklarını, açıklanan ve resen gözetilecek sebeplere binaen, fazlaya dair her türlü talepleri ile her nevi hukuki hakları saklı kalmak kaydıyla, öncelikle takip ve dava tehdidinin bertarafı ile telafisi güç durumlara mahal vermemek adına, 21.08.2017 düzenleme tarihli 20.08.2018 ödeme tarihli 220.000,00 TL bedelli bononun tahsili istemiyle davacı aleyhine dava ve/veya takibe girişilmesinin önlenmesi açısından, Sayın Mahkemenin uygun bulacağı teminatı derhal yatıracağını belirterek 2004 Sayılı İ.İ.K 72/2 maddesi uyarınca ivedi olarak “yargılama süresince müvekkil aleyhine bu bonoya dayanarak ve bono ile sınırlı olarak hiçbir takip yapılamaması, varsa evvelce başlamış takiplerin durdurulması, varsa ihtiyati haciz kararlarının uygulanmaması” şeklinde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davanın kabulü ile söz konusu bononun iptali ile davacının anılan bonodan ötürü borçlu olmadığının tespitine, davalı aleyhine % 20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalının haricen haberdar olduğu işbu davaya ilişkin dava dilekçesinde yer alan tüm hususlar genel-geçer ifadelerle düzenlendiğini, davacı tarafın dava dilekçesinde özet ile ‘bononun kendileri tarafından düzenlenmemiş olduğundan, defter kayıtlarında böyle bir bononun yer almadığını ve böyle bir bonoya karşılık ödeme alındığına dair şirket kayıtlarına bakıldığında böyle bir para girişi olmadığından’ bahisle soyut ifadelerle borçlu olmadığını iddia ettiğini, davacının tüm beyanlarının gerçeği yansıtmamakla beraber aşağıda kısaca izah edilecek nedenlerden dolayı davanın reddi gerektiğini, davacının dilekçesinde ‘Bononun müvekkil şirket tarafından düzenlenmediği gibi, söz konusu bononun varlığından …. Noterliğinin 28.08.2018 tarih ve … yevmiye nolu protestosuyla haberdar olduğunu’ beyan ettiğini, Sayın Hâkimliğin dikkatini çekmek gerekirse senette sahtelik veya imzaya itiraz gibi bir konuda ihtilaf bulunmamakla beraber sadece borcun olmadığına dair soyut ifadelerle ‘kesin delil’ ibraz edilmeden açılmış bir dava olduğunu, davaya konu 21.08.2017 düzenlenme tarihli 20.08.2018 vade tarihli, 220.000-TL bedelli bononun davalıya davacı şirket yetkilisi … tarafından bizzat verildiğini, davacı şirket yetkilisi tarafından düzenlenmiş ve davalıya verilmiş olan davaya konu iş bu senetten bihaber gibi davranmalarının işin özü itibariyle TTK Hükümlerine göre ‘Basiret’ kavramına ters düştüğünü, davacının davalı ile olan bu bononun varlığı konusunda temel ilişkinin ispatı konusunda bedeli nakten ahzolunmuş bir kıymetli evrak için taraflarına ispat yüklenmeye çalışmasının ise izahtan vareste olduğunu, davacı … Ltd. Şti. Şirket yetkilisi olan … ile davalının birbirleri ile münasebeti olan kişiler olduğunu, yani samimi arkadaşlıkları bulunduğunu, şirket Yetkilisi …’nun senedin düzenlenmiş olduğu tarihlerde ‘Şirket’in fınans konusunda sıkıntılı olduğunu, ay sonu çek ödemelerin mevcut olduğu kısaca mali sıkıntı gibi’ sebeplerden dolayı nakit ihtiyacı olduğunu belirterek davacının, davalıdan borç para istediğini, davalının davacı şirket yetkilisi ile olan samimiyetlerine hem de şirketin daha önceki parlak zamanlarım bildiğinden dolayı davacı şirkete 220.000-TL nakit akışı sağlayarak davacı şirkete yardımda bulunduğunu ve şirketin toparlanmasına yazılacak olan çeklerin ödemelerinin yapılmasına destek olduğunu, davalının vermiş olduğu nakit borcuna karşılık işbu davaya konu senedi teslim aldığını. yukarıda arz edilen hususlarla alakalı bonoyu imzalayan davacı şirket yetkilisi …’nun (TC: …) şahit olarak dinlenilmesini talep ettiklerini, davacı şirket yetkilisinin ay sonu çek ödemelerinin olduğunu, ödemelerin biriktiğinden bahisle davalıdan borç para istediğini, yapılacak bilirkişi incelemesinde bononun tanzim edildiği tarih veya tarih aralıklarında çek ödemelerinin yapılmış olduğu tespit edilirse davalıdan talep edilmiş olan paraların kullanılan yerlerin kaynağı ve ilişkinin ortaya çıkacağını, davalıya bedeli nakten verilmiş olan kayıtsız şartsız bir senedin varlığının dışında paranın istenilmesi ödeme günü gelen çeklerin ödenmesi konusunda istenilmiş olduğundan dolayı bu konunun araştırılması m da talep ettiklerini, bir senet düzenlenerek verilmiş olmasının, alacaklı lehine bir karine olduğunu, eğer dava da bir taraf fiili karineden yararlanıyorsa, yani bir taraf lehine ‘Fiili’ bir karine varsa, o taraf olayın ispat etmiş sayılacağını, bir senet düzenlenerek alacaklıya teslim edilmesinin, borçlunun mevcut bir borcu için senet düzenlendiği için karine olduğunu, senedin ödeme aracından farklı bir şekilde, örneğin teminat, avans, ödünç vb. amaçlı verildiğinin ispatının kesin delillerle ispatlanması gerektiğini, yüksek mahkemenin de, senetin borç ödeme dışında başka bir maksatla verildiği iddiasının kesin bir delil ile (Örneğin sözleşme gibi) ispatlanması gereğine değindiğini, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2004/2214 E, 2005/7252 K. 28.06.2005 tarihli kararında, Bonoların sebepten mücerret borç sebebi olduğundan davacı dava konusu bononun teminat senedi olduğunu iddia ettiğine göre bu iddiasını yazılı bir delil ile kanıtlamak zorunda olduğunu, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2000/1298 E. 2000/3345 K,01.05.2000 tarihli kararında tanık beyanına dayanılarak davanın kabulü ile bono iptalinin doğru olmadığı/usulen ve aynı kuvvette bir belge ile ispat etmesi gerektiğine hükmettiğini, senedin alacaklıya teslim edilmesinin, borcun olduğuna dair karine olduğunu, davacının bu senetlere karşılık kendilerine herhangi bir mal/hizmet veya para verilmediğini ispat külfetinin davacıda olduğunu, dava dilekçesinde ve ekinde davaya konu senedin ödendiğine dair veya böyle bir borcun olmadığına dair hiçbir evrak, bilgi, belge sunulmadığını, mahkemece, ‘toplanan delillere göre, dava konusu senedin nakden kaydıyla düzenlendiği, hazırlık soruşturması sırasında dava dışı kişinin senedin davacıya verilen borç para karşılığında düzenlendiğini beyan ettiği, davacının senetteki ihdas nedeninin aksini ispatlayacak yazılı delil sunamadığı, taşınmaz, satışıyla ilgili protokolde dava konusu senede ilişkin hüküm bulunmadığı, hazırlık soruşturmasının takipsizlikle sonuçlandığı, cezai müeyyide gerektiren fiil hakkında da yemin teklif edilemeyeceği’ gerekçeleriyle ‘davanın reddine’ karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığını belirttiğini, (Yargıtay 19. HD. 18.04.2011 T. ) yukarıda izah etmiş oldukları nedenlerden ve resen sebeplerle, fazlaya dair hakları saklı kalması kaydı ile, davanın reddine, davacı aleyhine haksız ve mesnetsiz yöneltilmiş olan dava neticesinde dosyaya yatırılan teminatın davalıya verilmesine, davacı aleyhine yüzde 20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı tarafa yüklenilmesıne karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmış, 27/01/2020 tarihli ara karar ile tarafların iddia ve savunma hudutları doğrultusunda, dosya içeriği delil ve belgeler ile tarafların uyuşmazlık konusu dönem ticari defter ve kayıtları üzerinde taraf iddialarının yerindeliği, davacının alacağının varlığının ve miktarının tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
08/05/2020 tarihli raporunda bilirkişi; Davacı tarafın incelenen ticari defter kayıt ve belgelerine göre, dava dosyası içerisine fotokopisi sunulan davaya konu 21.08.2017 düzenlenme tarihli, 20,08.2018 vade tarihli, … emrühavelesine 220.000,00 TL. bedelli senedin davacı ticari defterlerine kayıtlı olmadığı, davacı ile davalı …’nun 2017-2018 yılları içerisinde ticari ilişkilerinin olmadığı görüldüğünü, davalı taraf cevap dilekçesinde, davacı şirket yetkilisinin ay sonu çek ödemelerinin olduğunu, ödemelerin biriktiğinden davalıdan borç para istediğini, yapılacak bilirkişi incelemesinde bononun tanzim edildiği tarih veya tarih aralıklarında çek ödemelerinin yapılmış olduğu tespit edilirse davalıdan talep edilmiş olan paraların kullanılan yerleri kaynağı ve ilişkinin ortaya çıkacağını bildirdiğini, davacı taraf ticari defterlerinde yer alan davacı şirkete ait dava dışı firmalara verilen çeklerin incelenmesinde, davaya konu senedin düzenlenme tarihi 21.08.2017 itibari ile, davacının 30.08.2017 ve 31.08.2017 tarihlerinde toplam 140.000,00 TL. bedelli çek ödemesi yaptığı, bu tarihten sonraki çek ödemelerinin 30.09.2017 tarihinde yapılmış olduğu görüldüğünü, davacı tarafın ödemiş olduğu çek bedellerini davalı taraftan alıp almadığına dair davacı ticari defterlerinde herhangi bir bilgi olmadığını, davacı tarafın incelenen ticari defter kayıt ve belgelerine göre, dava dosyası içerisine fotokopisi sunulan davaya konu senedin davacı ticari defterlerine kayıtlı olmadığı, davacı taraf ticari defter kayıt ve belgelerine göre, davacı ile davalı …’nun 2017-2018 yılları içerisinde ticari ilişkilerinin olmadığı, davacı şirkete ait 28 Aralık 2017 tarihli 9483 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi’nde, şirket hissedarlarından …’nun şirkette mevcut 575.000,00 TL.’si hissesini …’a devrederek ortaklıktan ayrıldığı, 22.12.2017 tarihinde tescil ilan olunduğu sonuç ve kanaatine varıldığını beyan etmiştir.
Tüm dosya içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
21/08/2017 düzenleme tarihinde …’nun 28/12/2017 tarihli ticaret sicil gazetesi kayıtlarında şirket ortağı olarak tescil edildiği, 28/12/2017 tarihli ticaret sicil gazetesinde …’nun hisselerini devrederek müdürlüğünün sona erdiğinin tescil edildiği , ancak bu durumun bononun davacı şirket tarafından düzenlenmediğini ispata elverişli olmayıp davacı vekilinin 20/12/2018 tarihli dilekçe ile dava dışı …, söz konusu senedi, 19.12.2017 tarihli genel kurul kararı ile müvekkil şirketteki görevi ve yetkisi sona erdikten sonra, haksız menfaat temini cihetiyle müvekkil şirketi zarara uğratmak saikiyle geçmiş tarihli olarak düzenlendiğini ileri sürmüş olup bu iddiaya ilişkin olarak açılmış bir ceza soruşturması olmadığı ve dosya kapsamında başkaca herhangi bir delil sunulmadığı görülmüştür.
Senedin alacaklıya Teslim edilmesi, borcun olduğuna dair karinedir. Davacı bu senetlere karşılık kendilerine herhangi bir mal/hizmet veya para verilmediğini ispat külfeti davacıdadır.
Dava konusu senedin düzenlendiği tarihte dava dışı …’nun davacı şirketin yetkilisi olduğu ticari kayıtlarla sabittir. O halde senet davacı şirketin yetkilisi tarafından düzenlenmiştir. 21/08/2017 düzenleme tarihli , 20/08/2018 vadeli 220.00000TL bedelli keşidecisi … Ltd. Şti. , lehtarı … olan bononun kambiyo senetlerine ilişkin hükümlere uygun düzenlendiği, davacı tarafça açıkça imza ve yazı inkarının bulunmadığı, davalının senetlerde lehtar olduğu görülmektedir. Diğer yandan 08/05/2020 tarihli bilirkişi raporunda , kambiyo senedinin davacının ticari defterine kaydedilmemiş olduğu tespit edilmiş olup bu durum bonoyu hükümden düşürmez. Bu durumda davacının senede karşı iddialarını HMK’nın 201. maddesi uyarınca yazılı delille kanıtlaması gerekmekte olup yukarıda açıklanan nedenlerle davacının iddiasını ispatlayamadığı anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiş ve ayrıca davalının kötüniyeti mevcut dosya kapsamı ile davacı tarafından ispat edilemediğinden şartları oluşmayan kötüniyet tazminatına hükmedilmeyerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca hesaplanan 59,30 TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 3.757,05 TL harçtan mahsubu ile artan 3.697,75 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunana Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 23.850,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayarak artan gider/delil avansının hüküm kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/06/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır