Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/780 E. 2021/22 K. 13.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2018/780 Esas
KARAR NO :2021/22 Karar

DAVA: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 04/09/2018
KARAR TARİHİ: 13/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Davacı dava dilekçesi ile; Takip dayanağı yapılan senetlerin 2011 yılında takip alacaklısı üniversitenin öğrencisi olduğunu, okul taksitlerine karşılık olarak babasını … tarafından düzenlenmiş yalnızca öğrenci adı kısmında isminin geçmekte olduğunu senet üzerinde imzasının bulunmadığını, senette imzasının bulunmamasına rağmen kanuna aykırı ve kötü niyetli olarak hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlattığı ve ilgili icra müdürünün re’sen incelemesi gereken hususu göz ardı ederek mesnetsiz takibi kesinleştirdiğini, takip sonucunda aracına icrai haciz tesis edildiğini, 2010 yılında işletme bölümünde 1 yıl hazırlık okuduğu ve ücretini ödediğini, 1. Sınıfın 1. Döneminde okulu bıraktığını, 1. Dönemin ücretini ödemek için okul ile irtibata geçtiğini, okul tarafından yılın tamamının ücretinin ödemesini talep ettiğini, eğitimini almadığı dönemin ücretini talep ettiklerini, davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, …. İcra Müdürlüğü … esas sayılı takibin tedbiren durdurulmasını, hacizlerin kaldırılmasını, takibin iptalini, kötüniyetli alacaklının takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olamamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderlerinin davalı taraf üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görüldü.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; görevsizlik itirazlarının bulunduğunu, takibe konu senetlerde iki ayrı borçlu ve iki ayrı imzanın mevcut olduğunu, imzalardan birinin davacıya ait olduğunu, davacının müvekkili üniversitede öğrenci olduğunu, borcun eğitim borcu olduğu ve davacının hizmet alan kişi olduğunu bizzat sorumlu olduğunu, davacının üniversitedeki kontenjanı doldurduktan sonra öğrenci statüsünde olduğu dönemlere ilişkin ücreti ödememesi halinde müvekkilinin zarara uğrayacağını, müvekkilinin harçlardan muaf olduğunu, davanın tebliğden itibaren 5 gün içerisinde açılması gerektiği ve süre geçtikten sonra açıldığından süre aşımı nedeniyle reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görüldü.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davanın açıldığı mahkemenin uyuşmazlığın çözümü bakımından görevli olması HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartı olup bu husus aynı kanunun 115/1. maddesi uyarınca resen gözetilmesi gerekmektedir.
28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun”un (TKHK) 2. maddesinde Kanun’un kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (k) bendine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, 3. maddesinin (l) bendine göre ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun’un 83.maddesinde de taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Bir hukukî işlemin sadece 6502 sayılı Kanunda düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.
Dava; eğitim hizmetinden kaynaklı menfi tespit istemine ilişkindir. Somut olayda davacı, davalı eğitim kurumunda bulunan senetlerden dolayı sadece okulun 1. dönemine ilişkin borcu olup başkaca borcu olmadığını bildirerek davalı kurum nezdinde bulunan senetlerden dolayı borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davacının beyanı ve senetler incelendiğinde davacının babası …’in keşidecisi olduğu davacı öğrenci kısmında …’in senedin ön yüzünde imzasının bulunduğu görülmekle senetlerin eğitim hizmeti ilişkisi nedeniyle düzenlendiği, yapılan işlemin 6502 sayılı Kanun 3-l maddesi uyarınca tüketici işlemi olduğu ve 6502 sayılı Kanun 3-k maddesi uyarınca keşideci … ve avalist konumdaki …’in mesleki ve ticari amaçla hareket etmediği tüketici konumda bulunduğu anlaşılmaktadır.
Ayrıca, Yargıtay benzer uyuşmazlıklarda Tüketici Mahkemelerini görevli kabul etmiştir.(YARGITAY 13. Hukuk Dairesi ESAS NO: 2017/7785 KARAR NO: 2020/523 Tarih: 23/01/2020, YARGITAY3. HUKUK DAİRESİ ESAS NO: 2017/2161 KARAR NO:2017/11715 Tarih: 12.09.2017, İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESi ESAS NO: 2019/1762 KARAR NO: 2020/753 TARİH: 04/06/2020,İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ ESAS NO: 2019/1958 KARAR NO: 2020/647 TARİH:03/06/2020)Bu bakımdan uyuşmazlık, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davalı sigorta şirketine karşı açılan davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. O halde mahkemece, dava şartı (görev) eksikliği nedeniyle HMK M.114/1-c ve HMK m.115/2 gereğince davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK 114/1-c ve 115/2 Mad. gereğince Davanın usulden REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize başvurularak dilekçe verilmesi halinde dosyanın … NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİ’NE gönderilmesine,
3-HMK’nın 20. Maddesi uyarınca belirtilen süre içerisinde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunulmaması halinde davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA;
4-HMK’nın 331. Maddesi uyarınca harç-vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
5-Artan gider avansının dosyasına aktarılmasına,
Dair verilen kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere HMK 138 madde uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda karar verildi. 13/01/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır