Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/766 E. 2021/136 K. 19.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/766
KARAR NO:2021/136

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:28/08/2018
KARAR TARİHİ:19/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalıya karşı …. İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası ile 84.505,88 TL bedelli ilamsız icra takibi yapıldığım, davalının işbu takibin tamamına haksız ve yersiz itirazda bulunduğunu, davalının davacıya 16.10.2014 tanzim tarihli 16.750,00 TL bedelli fatura, 16.10.2014 tanzim tarihli 31.750,00 TL bedelli fatura, 23.10.2014 tanzim tarihli 10.000,00 TL bedelli fatura alacakları ve ayrıca 01.01.2015-31.12.2015 tarihleri arası 8.600,68 TL cari hesap ekstresi alacağından olmak üzere borcu bulunduğunu, davacının davalıdan bayağı bir müddet borcun ödenmesi için hem şifahi olarak hem de yazılı olarak talep ettiğini ve iadesi için beklemişse de herhangi bir sonuç alamadığını, bundan bir sonuç alınamadığı için de icra takibine başlanıldığını, bu takip yapılınca ise davalı tarafından takibe, borcunun bulunmadığı gerekçesiyle itiraz edildiğinin görüldüğünü, mevcut icra takibine kötü niyetle itiraz eden davalı tarafın haksız ve kötü niyetinden dolayı %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini, davacı tarafından ödeme için beklenen davalının cevapsız kalması ve yapılan icra takibine hemen itirazda bulunmasının davayı açma zaruretini doğurduğunu, arz ve izah olunan nedenlerle davalının haksız, yersiz ve kötü niyetle yaptığı itirazın iptali ile icranın devamına ve %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ile ücreti vekaletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalının davacı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacı tarafin her ne kadar alacaklı olduğunu belirtmiş ve borcun kaynağı olarak birtakım faturalar ve cari hesap ekstresi sunmuş olsa da delil olarak davacı tarafça sunulan, Beyoğlu 57. Noterliğinin … yevmiye nolu 15/10/2014 tarihli araç satış sözleşmesine, … Noterliğinin …yevmiye nolu 15/10/2014 tarihli araç satış sözleşmesine, … Noterliğinin … yevmiye nolu 23/10/2014 tarihli araç satış sözleşmesine göre faturaların kaynağı satım bedellerinin alıcı tarafından eksiksiz alındığım, satım bedellerinin alınmış olduğu resmi senetle sabit olduğunu, bu nedenle davacının davasını ispat etmesi gerektiğini, davacının davalının sözde borçlu olduğunu senete karşı senetle ispat zorunluluğu nedeniyle aynı kuvvetle delille ispat etmek zorunda olduğunu, nitekim HMK’nın 201. maddesi parasal bir sımr koymaksızm, “senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz” şeklindeki bir düzenlemeye yer verildiğini, söz konusu bu düzenleme de “senede karşı senetle ispat kuralı” olarak adlandırıldığını, biran için resmi senetle davalının borçlu olmadığının kabul edilmesi halinde dahi HMK’nın senetle ispat zorunluluğu başlıklı 200. Maddesinde “Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz…. Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir.” ilgili kanuni düzenlemeye göre davacının davasını resmi senete eş değer kuvvetli bir delille ispat etmesi gerektiğini, Yargıtayın kökleşmiş içtihatının da bu yönde olduğunu, “…6100 sayılı yasanın senetle ispat zorunluluğa başlıklı 200. maddesinde hukuki işlemlerin yapıldıkları zamanki miktar ve değerlerinin 2.500 TL yi geçmesi halinde senetle ispat zorunluluğu bulunduğu düzenlenmiş olup, dava konusu miktarın bu değerin altında olması nedeniyle tanıkla ispat edilebileceğinin kabulü gerekir… (Yargıtay … Hukuk Dairesi Esas: 2012/… Karar: 2013 …)” davacı tarafın delil olarak dayandığı tanık deliline muvaffakatlan bulunmadığını, davacının faturalar dışında 8.600,68 TL cari hesap alacağı olduğunu iddia ettiğini, davalının böyle bir borcu bulunmadığım, davacımn bu sözde alacak için de davasını ispat etmesi gerektiğini, nitekim HMK’nın ispat yükünü düzenleyen 190. maddesine göre: “(I) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” işbu nedenle davacımn alacağını öncelikle ispat etmesi gerektiğini, icra takibinde belirtilen sözde faiz miktarını kabul etmediklerini, davalının davacıya borcu bulunmadığı için işlemiş faiz talebinin de haksız olduğunun tartışmasız olmakla beraber biran için davalının borçlu olduğunu kabul etsek dahi temerrüt şartı gerçekleşmediği için faiz talebinin kabulünün mümkün olmadığını, arz ve izah olunan ve mahkemece resen takdir olunacak diğer nedenlerle davanın reddine, davacı aleyhine %40 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmış, 22/05/2019 tarihli ara karar ile dosya içeriği delil ve belgeler ile tarafların uyuşmazlık konusu dönem ticari defter ve kayıtları üzerinde, taraf iddialarının yerindeliği, davacının alacağının varlığının ve miktarının tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
26/09/2019 tarihli raporunda bilirkişi sonuç olarak; incelenen taraf ticari defter kayıt ve belgelere göre davacı tarafın 18.01.2018 takip tarihi itibarı ile davalı taraftan 67.100,69 TL asıl alacak (hesaplanan 208.189,27.TL) ve 17.405,19.TL işlemiş faizi olmak üzere 84.505,88.TL alacaklı olduğu sonuç ve kanaatine varıldığını beyan etmiştir.
Alınan bilirkişi raporu, usulüne uygun şekilde taraf vekillerine tebliğ edilmiş, davalı yanın itirazları neticesinde mahkememizce 04/12/2019 tarihli ara karar ile davalı yanın itirazlarının değerlendirilerek ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
15/09/2020 tarihli ek raporunda bilirkişi, davalı yanın itirazlarının kök raporda tespit edilen sonuçlar üzerinde değişiklik yapılmasını gerektirmediği, kök rapordaki tespit edilen değerlerin geçerli olduğunu beyan etmiştir.
Davalı yanın bilirkişi raporlarına itirazı, mahkememiz 19/02/2021 tarihli ara kararı ile bilirkişi raporunun usul ve yasaya uygun, denetime elverişli olduğu gerekçesi ile reddedilmiştir.
Dava, İİK mad. 67’ye dayalı olup davalı tarafın hakkındaki icra takibine vaki itirazının iptali istemine ilişkindir. …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında davacı tarafın 67.100,89 TL asıl alacak, 17.405,19 TL işlemiş faiz olmak üzere ve asıl alacağa yıllık % 9 yasal faiz yürütülmek suretiyle tahsili istemi ile ilamsız takip yolu ile icra takibinde bulunulduğu ve fakat davalının borca itirazı sonucu icra takibinin İİK’nın 66. maddesi uyarınca durduğu saptanmıştır. İcra takibine vaki itirazın davacı tarafa tebliği durumu ve dava tarihine göre bu itirazın iptali davasının İİK mad. 67’de öngörülen ve hak düşürücü nitelikteki 1 yıllık süresi içinde açıldığı da tespit olunmuştur.
Tüm dosya içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf, alacağın tahsili için icra takibi başlatmış, davalı taraf ise borcunun bulunmadığını savunmuştur.
Ticari defterlerin sahibi lehine delil olabilmesi için kanuna göre eksiksiz tutulmuş , açılış ve kapanış onayları yaptırılmış, ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması gerekmektedir.
HMK 222/4 maddesi uyarınca açılış ve kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. Bu düzenlemeye göre, ticari defterlerde bulunan kayıtlar açılış veya kapanış onayları bulunmasa ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamasa da sahibi aleyhine delil olarak kabul edilir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222/4. madde olup benzer düzenleme vardır. Buna göre açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
Davacı şirketin 2014-2015-2016-2017 yılına ait ticari defterleri açılış onaylarının yasal sürelerde yaptırıldığı, 2018 yılına ait ticari defterleri açılış onaylarının yasal sürelerde yaptırılmadığı, 2014- 2015-2016-2018 yıllarına ait kapanış onaylarının yasal sürede yaptırıldığı, 2017 yılına ait ticari defterlerin kapanış tasdikinin yasal sürede yaptırılmadığı, 2016 yılı envanter açılış onayınının yaptırılmadığı bu sebeplerle davacının 2014-2015 yılları ticari defterlerinin HMK. m. 222 çerçevesinde davacı lehine delil teşkil edeceği, 2016-2017-2018 yılları ticari defterlerinin HMK. m. 222 çerçevesinde davacı lehine delil teşkil edemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Davalı şirketin 2014-2015-2016-2017-2018 yılına ait ticari defterleri açılış onaylarının yasal sürelerde yaptırıldığı, 2014- 2015-2016 yıllarına ait kapanış onaylarının yasal sürede yaptırılmadığı, 2017-2018 yıllan kapanış tasdiklerinin yasal sürede yaptırıldığı, 2014 yılı ticari defterlerden envanter defterinin ibraz edilmediği, bu sebeplerle davalı 2014-2015-2016 yılları ticari defterlerinin HMK. m. 222 çerçevesinde davalı lehine delil teşkil edemeyeceği, 2017-2018 yılları ticari defterlerinin HMK. m. 222 çerçevesinde davalı lehine delil teşkil edeceği kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce aldırılan 26/09/2019 tarihli kök bilirkişi raporu ve itirazlar nedeniyle aldırılan 15/09/2020 tarihli ek bilirkişi raporunda davacının 208.189,27TL alacaklı olduğunun hesaplandığı, davacının 2014-2015 yıllı ticari defterlerindeki kayıtların davacı lehine delil teşkil etmesi, davalının bu yıllara ilişkin defterlerinin kanuni şartları taşımaması ve davalının 2017-2018 ticari defterlerindeki ödemeyi herhangi başkaca belge ile ispat edememiş olduğu gözetilerek davacının talebinin 67.100,69TL ve 17.405,19TL işlemiş faiz olduğu değerlendirildiğinde taleple bağlılık ilkesi gereğince davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yapılmış olan itirazın iptali ile takibin 67.100,69 TL asıl alacak ve 17.405,19 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 84.505,88 TL üzerinden devamına,
Asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %9 yasal faiz işletilmesine,
Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan asıl alacağın %20’si oranında 13.420,13 TL icra inkar tazminatının davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca hesaplanan 5.772,60 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.443,15 TL harcın mahsubu ile eksik 4.329,45 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 11.785,76 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 2.391,75 TL ( 1.443,15 TL PH, 35,90 TL BH, 5,20 TL VH, 650,00 TL Bilirkişi ücreti, 157,50 TL müzekkere ve tebliğler olmak üzere ) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/02/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır