Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/763 E. 2022/594 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/763 Esas
KARAR NO:2022/594

DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:27/08/2018
KARAR TARİHİ:06/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekil dava dilekçesinde özetle; davacı şirket … … … Ticaret Merkezi Anonim Şirketi ile Satıcılar; 1-… … A.Ş., 2-… …, 3-… …, 4-… …, 5-… …, 6-… … ve 7-… ve Ticaret Ltd. Şti arasında … Alışveriş Hizmetleri Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin paylarının % 85’inin devir ve temlikine ilişkin olarak 15.05.2015 tarihli Pay Alım Satım Sözleşmesi imzalandığını, davacı şirket tarafından gerçekleştirilen bu alım işlemi neticesinde … Alışveriş Hizmetleri Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin … ile birleştirildiğini ve unvanı …Olduğunu, işbu Pay Alım Satım Sözleşmesi’nde tarafların Sözleşme imza tarihinden önceki ve sonraki dönemlere ilişkin yükümlülüklerinin belirlendiğini, sözleşme’nin “Tazminat” başlıklı 8nci maddesinin alt başlıkları olan Dava veya İcra Takip Dosyaları ve Üçüncü Kişi Talepleri ile de Satıcılar’ın dava konusu olaya ilişkin tazmin yükümlülüklerinin sınır ve hesaplama yöntemlerinin taraflarca belirlendiğini, işbu maddeler uyarınca Satıcılar’ın ve dolayısı ile davalı … … A.Ş.’nin davacı şirkete ödemekle yükümlü olduğu 12.02.2018 tarihli toplam 1.048.464,37 Türk Lirası tutarındaki e-faturanın … … A.Ş.’ye iletildiğini, işbu fatura kapsamında, davalı … … A.Ş. tarafından, 753.868,81 TL tutarındaki borcun kabul edildiğini ve fakat bakiye bedel olan 294.595,56 TL tutar için iade faturası düzenlendiğini, işbu iade faturası üzerine davacı şirket tarafından … … A.Ş.’ye 13.02.2018 tarihinde bir bildirim gerçekleştirildiğini ve işbu bildirimde 12.02.2018 tarihli faturanın Pay Alım Satım Sözleşmesi’nin 8.nci ve devamı maddelerine uyumlu olarak düzenlendiğinin bildirildiğini, ardından davalı … … A.Ş. tarafından düzenlenen 16.02.2018 tarihli cevap bildirimde ise, detayları aşağıda tafsilatlı olarak açıklanacağı üzere sözleşme hükümlerinin yanlış ve yanlı yorumlanmak suretiyle faturanın 294.595,56 TL’lık kısmına ilişkin ödeme yapılamayacağını, ödeme/tazmin yükümlülüğünün doğmadığının belirtildiğini, işbu yanlış ve yanlı yorumun tarafların aynı konu üzerinde daha evvel sağladıkları mutabakata/mutabakatlara da ters düşmekte ve sözleşme metni incelendiğinde de kolaylıkla ortaya çıkabileceği üzere sözleşmeye aykırılık teşkil ettiğini, dolayısı ile, davalı … … A.Ş. tarafından haksız olarak ödenmeyen bedel olan 294.595,56 TL’lık tutarın tahsili için davacı şirket tarafından ödeme emri düzenlendiğini, işbu ödeme emrinin …. İcra Müdürlüğü’nün …. numaralı dosyası ile işleme alındığını, davalı … … A.Ş. tarafından 09.03.2018 tarihinde tebliğ alınan ödeme emrine 13.03.2018 tarihinde itiraz edildiğini ve işbu haksız itiraz üzerine takibin durdurulduğunu, aşağıda yer verilecek açıklamalar neticesinde, davalı … … A.Ş. tarafından haksız olarak gerçekleştirilen itirazın iptaline, davalının borçlu olduğunun tespitine ve dolayısı ile borcun işlemiş/işleyecek faizleri ile birlikte tahsiline karar verilmesini Sayın Mahkemeden arz ve talep etme zorunluluğunun hasıl olduğunu, davacı şirket tarafından düzenlenen, 12.02.2018 tarih ve … numaralı fatura ile toplamda 1.048.464,37 TL tutarında ve 63 ayrı kalemden oluşan alacağın davalı … … A.Ş.’ye fatura edildiğini ve davalı … … A.Ş. tarafından işbu 63 kalemden 25 tanesine itiraz edildiğini, işbu itirazın dayandırıldığı gerekçenin Sözleşme hükümlerine aykırı ve dolayısı ile de itirazın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, yukarıda arz ve izah edilen sebeplerle, davalı şirket hakkında başlatılan icra takibine ilişkin itirazın iptaline, icra takibinin devamına, alacağın tespitine ve davalı şirketin 295.461,19 Türk Lirası ödeme yükümlülüğüne yönelik “İnkar”” niteliğindeki, borcunun olmadığına ilişkin haksız ve hukuka aykırı beyan ve itirazı sebebiyle, İcra İflas Kanunu’nun 67. Maddesi uyarınca takip konusu değerin %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine kara verilmesi gerektiğini, davalı tarafından …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına ilişkin olarak yapılan, asıl alacağa, faizine ve ferilerine ilişkin haksız itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın tespitine ve tahsiline, davalı tarafın, itiraz konusu değerin %20’sinden az olmamak üzere İcra İnkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından düzenlenen faturanın davalı şirketçe incelendiğini, sözleşme gereğince davacının talep edebileceği meblağın kabul edildiğini ve haksız olarak talep edilen kısım için davacıya yasal süresi içerisinde iade faturası kesildiğini, davacının ise iade faturasını kabul ettiğini ve süresi içerisinde herhangi bir itirazda bulunmadığını, davacı tarafından 12.02.2018 tarih ve 1.048.464,37 TL bedelli E-fatura düzenlenerek taraflarına gönderildiğini ve taraflarınca incelenen faturanın 294,595,56 TL’lik kısmının kabul edilmeyerek davacıya 16.02.2018 tarihinde faturaya itiraz bildirimi ile beraber 294.595,56 TL bedelli iade faturası gönderildiğini, E-fatura olarak gönderilen bu faturanın davacı tarafından aynı gün tebliğ alındığını, yasal süre içerisinde faturaya herhangi bir itirazı bulunmayan davacı tarafından daha sonra haksız gerekçelerle icra takibi başlatıldığını, davacının taraflarınca keşide edilen faturaya süresi içerisinde bir itirazda bulunmadığını,16.02.2018 tarihli faturaya, 07.05.2018 tarihli iade fatura düzenleyerek E-Fatura olarak gönderildiğini,taraflarınca söz konusu faturaya da süresi içinde itiraz edilerek noter kanalı ile iade edildiğini, özetle huzurdaki davaya konu edilen faturaya konu alacak kalemlerinden ihtilaf bulunan 25 kalemin Sözleşme’nin 8.7.2nci maddesinde belirtilen “3. Kişi Talebi” olduğunu, 8.7.2.maddede ise 8.2.5. maddeye atıf yapılmadığını dolayısı ile anılan maddenin bu ihtilafa uygulanamayacağını ayrıca, bu maddenin uygulanması ile ödeme yükümlülüğüne sınırlama getirilmeye çalışıldığını, ayrıca davalının kötü niyetli bir yorum ile 15.000 TL altında kalan zarar tutarlarının tamamını, 15.000 TL üzerindeki zararların ise 15.000 TL’nin üzeri kısmı için kendisini sorumlu tuttuğunu, bu uygulamanın kötü niyetli olduğunu iddia ettiğini, bu çerçevede bakıldığında huzurdaki davada davacı tarafın temel tezlerinin bu başlıklar altında toplandığının gözükmekte olduğunu,davacının iddialarının haksız ve yersiz olduğunu, davacı alacağın likit olduğunu ve itirazlarında haksız olduklarını iddia ederek icra inkar tazminatı talep ettiğini, davacının davasında haksız olduğu gibi bu talebinde de haksız olduğunu, alacak likit olmadığı gibi davacının haksız ve kötü niyetli olarak iş bu davayı ikame ettiğinden kötü niyet tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini,yukarıda arz ve izah edilen sebeplerle, davacının haksız davasının reddine, davacı tarafın aleyhine, itiraz konusu değerin %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup 08.12.2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle;Taraflar arasındaki sözleşmenin “üçüncü kişi talepleri” başlıklı 8.7.2 hükmünde “üçüncü kişiler tarafından kapanış öncesi döneme ilişkin durum ve işlemlerden ötürü kapanış tarihinden sonra alıcıya yöneltilen iddia, dava, icra takibi yahut sair herhangi bir talep neticesinde ortaya çıkan zararlar” şeklinde tanımlanmış olduğu,dava konusu taleplerin bu kapsamdaki talepler olduğu, bir başka deyişle devir sırasında derdest olan dava ve takiplere ilişkin olmadıkları, sözleşmesinin 8. hükmünde “tazminat” başlığı altında davacının sözleşme sebebiyle uğrayacağı zararların tazmin düzenlendiği, sözleşmenin 8.2.5 maddesinde derdest dava dosyaları, vergi borcu ve birbiri ile ilişkili zincir işlemler hariç her işlemde 15.000 TL’nin altında kalan zararlar için alıcının tazminat talebinde bulunamayacağının hüküm altına alındığı,sözkonusu hükümden de açıkça anlaşıldığı üzere, davacının iddia ettiğinin aksine, hükmünde açıkça “derdest dava dosyaları ve vergi kapsamı dışında ve birbiri ile ilişkili zincir işlemler harç olmak üzere” denilerek bu hususlar dışındaki kalemlerde 15.000 TL’lik muafiyet tanındığı görüldüğünden, dava konusu talepler, devir sırasında derdest olan talepler veya bu taleplere bağlı zincir talepler olmadıklarından, anılan muafiyet sınırının uygulanması gerektiği, bu bakımdan davacının dava konusu talebinin yerinde olmadığı, davacının, davalının düzenlediği dava konusu bedele ilişkin iade faturasına süresi içinde itiraz etmediği ve ticari defterlerine işlediği, faturanın ispat kuvvetine ilişkin TTK. m. 21/2 hükmü ve yine ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin HMK.m. 222 hükmü dikkate alındığında da davacının dava konusu talebinin yerinde olmayacağı görüşü bildirilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince bilirkişi raporuna itirazların değerlendirilmesi bakımından ek bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup 07.05.2021 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle;davacı alıcının davalı satıcıya alacağının kaynağının sözleşme hükümleri gereğince davacının 25 kişi işçilik ücretlerinin ödemelerin 8.7.2nci madde hükmüyle uyumlu olarak “Kapanış öncesi döneme ilişkin durum ve işlemelerden ötürü” gerçekleştirildiği hususunda taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlık bulunmadığını, davacı alıcının davalı satıcıya alacağının kaynağının sözleşme hükümleri gereğince Davacının 25 kişi işçilik ücretlerinin ödemelerin 8.7.2nci madde hükmüyle uyumlu olarak “Kapanış öncesi döneme ilişkin durum ve işlemelerden ötürü” gerçekleştirildiği hususunda da taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlık bulunmadığını, bütün bu nedenlerle davacı satıcının davalı alıcıya bildirimlerini yasal sürede yapmış olduğu ve almış olduğu cevabi yazısının yasal sürelerde olduğu takibe konu alacağın uyuşmazlık konusunun olduğu ve davacının ödemiş olduğu işçilik alacaklarının sözleşme kapsamı sözleşme maddeleri kapsamında olduğu ve davacının 16.02.2018 tarihli takibe alacağın 294.595,56 TL olduğu ve takip tarihi önceki işlemiş faizinin takibe konu dosya kapsamında 856.63 TL olmak üzere toplam takipteki alacağın toplamının 295.461,19 TL olduğu ve davacının mali bilanço kayıtlarında dava konusu fatura olan 12.02.2018 tarih … numaralı 1.048.464,37 TL bedelli faturanın ödenmesini talep ettiği, Davalının 16.02.2018 tarihli yazısında faturanın 294.595,56 TL’lik kısmına itiraz ettiği ve uyuşmazlık konusunun anılan faturalara ilişkin olduğu ve davacının davalı satıcıdan isteyebileceği miktarın ve faiz tarihlerinin tabloda gösterildiği şekilde olacağı ; icra takibinin 273.652,84 TL miktarı üzerinden devamının yerinde olduğu 21.808,35 TL MİKTARI TALEBİNİN davacının isteyemeyeceği ve ayrıca aynı konuda 21.09.2018 tarihli faturaya davalı … … A.Ş. tarafından haksız bir şekilde itiraz edilmesi sebebiyle, ….Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. Sayılı dosyası üzerinden görülmekte olan alacak davasının yargılaması sonucunda davacı satıcının benzer konuda davasının kabulü yönündeki davacı satıcının dava dosyasına sunmuş olduğu bilirkişi raporunun incelenmiş olduğu ve raporumuzu destekler nitelikte olduğu, bu yönüyle “davacının talebinin yerinde olmadığı” yönündeki kök rapordaki görüşümüzden rücu edilmesi zorunluluğunun doğduğu görüşü bildirilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup 09.09.2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı şirketin, doğrudan atıf yapılmadığından Sözleşme m. 8.7.2. için m. 8.2.5.’nin uygulanmayacağı savunmasının yerinde olmadığını, bu yüzden, m. 8.2.5.’nin, m. 8.7.2. hükmü dahil 8. maddenin tamamı için uygulanması gerektiğini, davacı şirketin talep ettiği ve davalı şirketin itiraz etmiş olduğu 25 alacak kalemi için m. 8.2.5.’nin uygulanması gerektiğini, sözleşme m. 8.2.5.’nin “… işlem başına 15.000,00 TL’nin altında kalan Zarar için Satıcılar’ın herhangi bir tazminat talebinde bulunamaz.” ifadesinin iki şekilde yorumlanabileceğini;ilk olarak (birinci yorum), 15.000-TL’nin altında kalan zarar kalemi talep
edilemeyeceği gibi, 15.000-TL’nin üzerinde kalan zarar kalemi için minimum zarar miktarı olan 15.000-TL’nin çıkarılması gerektiğini (davalı şirketin savunması bu yöndedir); ikinci olarak (ikinci yorum), m. 8.2.5.’nin lafzından hareketle, sadece 15.000-TL’nin altında kalan zarar kalemlerinin talep edilemeyeceğini; 15.000-TL üzerinde olan zarar kalemleri için 15.000-TL’lik sınırlamanın geçerli olmadığı ve bu durumda, zarar kaleminin tamamının davacı şirket tarafından talep edilebileceğini, hangi yorumun benimseneceği Sayın Mahkemenin takdirinde olduğunu, bununla beraber somut olayın şartlarına ve Sözleşme m. 8.2.5.’nin lafzına göre, ikinci yorumun benimsenmesi gerektiğinin düşünüldüğünü; bu yüzden, davacı tarafından 15.000-TL altında olan zarar kalemi talep edilemezken, 15.000-TL’nin üzerinde olan zarar kaleminin %85’inin talep edilebileceğini, bu kapsamda tespit edilen tutarların davacı şirket tarafından talep edilebileceği kanaatine varıldığını, davacının sunmuş olduğu listede yer verilen rakamların, talep edilen ana alacağın %85’ine denk geldiğinin anlaşıldığını; bu kapsamda benimsenen ikinci yorum çerçevesinde, davacının talep edebileceği toplam alacağın, 193.483,53-TL olduğu, öbür yandan, yukarıda “Değerlendirmeler ve Hesaplamalar” başlığı altında detaylı bir şekilde yer verildiği üzere, davacının sunmuş olduğu alacak kalemlerinin, dosyaya sunulan deliller çerçevesinde, tek tek ayrıca hesaplandığını; bu kapsamda, benimsenen ikinci yorum çerçevesinde, davacı şirketin talep edebileceği toplam alacağın, 192.046,04-TL olduğu görüşü bildirilmiştir.
İncelenen tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında 15.05.2015 tarihli pay alım satım sözleşmesi imzalandığı, sözleşme kapsamında davacı tarafça 12.02.2018 tarihli 1.048.464,00-TL bedelli e-faturanın düzenlendiği, davalı tarafından 753.868,81-TL ‘sinin ödendiğini fakat bakiye bedel olan 294.595,56-TL için iade faturası düzenlendiği belirtilerek bakiye fatura alacağının tahsili talebi ile davalı hakkında başlatılan takibe yapılan itirazın iptali talep edilmiş olmakla; yaptırılan bilirkişi incelemeleriyle uyuşmazlık konusu olan 25 alacak kalemi tespit edilmiş olup, bu alacak kalemlerinden devirden önce sona eren iş sözleşmeleri nedeniyle sadece davalı dönemini ilgilendiren işçi alacakları ve devirden sonrada aralık vermeden davacıda çalışmaya devam eden işçi alacakları bilirkişi raporunda ayrıntılı olarak tablo halinde belirtilmiştir.
Esasen taraflar arasındaki iade faturasına konu olan uyuşmalığına temeli pay alım satım sözleşmesinin 8.maddesinin farklı yorumlanmasından kaynaklanmaktadır. Sözleşmenin 8.maddesi tazminat başlığı altında olup 8.1.maddesinde zarar, 8.2.maddesinde tazminat sınırı, 8.3.maddesinde dava veya icra takip dosyalarının düzenlendiği görülmektedir. Sözleşmenin 8.1.maddesinde zararın tanımı yapılmış olup, 8.2.maddede ” alıcı derdest dava dosyaları ve vergi kapsamı dışında ve birbiriyle ilişkili zincir işlemler hariç olmak üzere beher işlem başına 15.000-TL ‘nin altında kalan zarar için satıcılardan herhangi bir tazminat talebinde bulunamaz ” hükmünü içermekte olup, maddede açıkça devir sırasında yani 30.06.2015 tarihi itibariyle derdest olan dava dosyaları varsa bunlar için 15.000-TL sınırının aranmayacağının kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Sözleşmenin 8.3.1.maddesinde ise; kapanış tarihi itibariyle (30.06.2015) derdest olan dava dosyalarında, davalının ödemekle yükümlü olduğu tutarın % 85 ‘ini ödeyeceği belirtilmektedir. Sonuç olarak 30.06.2015 tarihi itibariyle derdest olan dava dosyalarının sonuçlandığı tarihte davalının sorumlu olduğu tutarın % 85 ‘inin kendisine rücu edilebileceği, derdest dava dosyaları ve vergi kapsamı dışında ve birbiri ile ilişkili zincir işlemler hariç olmak üzere geri kalan tüm işlemlerde ise beher işlem başına 15.000-TL sınırının aranacağı belirtilmektedir. Mahkememizce tüm dosya kapsamı ve bilirkişi raporları dikkate alınarak yapılan yorumlamaya göre; Sözleşmenin zarar tanımının yapıldığı 8.1. maddesine göre davacı uğradığı zararı önce kendisi ödeyecek daha sonra davalıya rücu edecek ancak ödediği rakam 15.000-TL’nin altında ise rücu etmeyip üstünde ise bunun % 85 ‘ini rücu edeceği şeklinde anlaşılması gerekmekte olup, esasen sözleşmenin 8.2.5.maddesi lafzında hareketle de 15.000-TL’nin altında kalan zarar kalemleri için tazminat talebinde bulunulamayacağı, 15.000-TL’nin üzerinde olan zarar kalemleri için 15.000-TL ‘lik sınırlamanın geçerli olmadığı ve davacı tarafça talep edilebileceği anlaşılmakla bilirkişi tarafından yapılan hesaplamaya itibar edilerek davacının talep edilen ana alacağın % 85 ‘ine denk geldiği belirtilen 193.483,53-TL yönünden davacı davasında haklı bulunmuş ve bu miktar yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Alacak faturaya dayalı olup belirlenebilir olduğundan davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiş, davacının takibinde kötü niyetli olduğu davalı tarafça ispatlanamadığından davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın Kısmen Kabulü ile 193.483,53-TL asıl alacak yönünden davalının ….İcra Müd’nün … esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin hükmedilen asıl alacak yönünden devamına ; Asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı kanunun 2/2. Maddesi gereğince Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için ön gördüğü değişen oranlarda avans faiz oranı uygulanmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
Asıl alacağın %20’si üzerinden hesap edilen 38.696,70 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalının kötü niyet tazminat talebinin davacının takip yapmakta kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden reddine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan alınması gerekli 13.216,85 TL nispi karar harcından, peşin alınan 3.733,65 TL harcın mahsubu ile bakiye 9.483,20 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
Davacı tarafından yapılan dava açılırken yatırılan toplam 3.774,75 TL (35,90TL BVH, 5,20 VSH, 3.733,65 TL Peşin Harç) harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yargılama aşamasında yapılan toplam 4.144,00-TL (344,00-TL Tebliğler ve postalar, 3.800,00TL bilirkişi ücreti ) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre hesaplanan 2.721,68-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yargılama aşamasında yapılan toplam 3.000,00-TL (3.000,00-TL bilirkişi ücreti ) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre hesaplanan 1.029,66-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
Kabul edilen miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 30.022,53 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Reddedilen miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 16.166,81-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı.06.10.2022

Başkan …
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip …
¸