Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/740 E. 2021/555 K. 23.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/994
KARAR NO :2021/525

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:30/10/2018
KARAR TARİHİ:16/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin kimya sektöründe faaliyet gösterdiğini, davalının ise ayakkabı/ taban sektöründe faaliyetine devam ettiğini, davacı firma tarafından davalı granül ham maddesi satılmış olduğunu, davalının söz konusu satıştan kaynaklı ödemeleri yapmadığını, bunun üzerine davacı adına …. icra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasıyla 253.961,00 TL tutarındaki alacağın icra takibine koyulduğunu, davalının borca ve takibe itiraz ettiğini, davalı tarafından yapılan itirazın kötü niyetli ve alacağın tahsilini uzatma amaçlı olduğunu, itiraz neticesinde sayın mahkemeden itirazın iptali ve alacağın tahsili için dava açma zorunluluğu doğduğunu, taraflar arasındaki alım satım ilişkisinden kaynaklı alacak davası açılmış bulunduğunu, davacı firma tarafından davalı tarafından talep edilen ham maddelerin teslim edildiğini, edimin yerine getirildiğini, ancak davalı firma tarafından kısmi ve cüzi ödemeler yapılarak bu güne kadar borçlandığı miktarın ödenmediğini, davalıya dilekçe ekinde sunmuş oldukları fatura ve irsaliyelerden de anlaşılacağı üzere 2014,2015,2016,2017 ve 2018 tarihlerinde teslimatlar yapıldığını, 2018 yılına devreden geçmiş dönem borçların ticari kayıtlarda açıkça gözüktüğünden 2014 yılında bugüne kadarki tüm ticari kayıtlarda inceleme talep ettiklerini, dava konusu takiple taraflarından davalıdan cari hesap dökümündeki alacağın talep edildiğini, davalının yapmış olduğu itirazın haksız ve kötüniyetli olarak sadece alacağın tahsilini uzatma amacıyla hareket ettiğini, sunulan nedenlerle, davalının borcun tamamına yapmış olduğu haksız ve yasal dayanaktan yoksun itirazının iptaline, takibin devamına, alacağın tahsiline, itirazın haksız ve kötü niyetli olduğundan davalı borçlu aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, Mahkeme masraf ve avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesi istenmiştir.
Mahkememizce düzenlenen tensip zaptı ve dava dilekçesi usulüne uygun davalıya tebliğ edilmişse de davalı tarafından mahkememiz dosyasına cevap dilekçesi ibraz olunmamıştır.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, gerekli inceleme araştırmalar yapılmış, 17/04/2019 tarihli ara karar ile tarafların iddia ve savunma hudutları doğrultusunda, dosya içeriği delil ve belgeler ile tarafların uyuşmazlık konusu dönem ticari defter ve kayıtları üzerinde taraf iddialarının yerindeliği, davacının alacağının varlığının ve miktarının tespiti amacıyla bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiştir.
08/07/2019 tarihli raporunda bilirkişi özetle; davacı tarafın incelenen ticari defter kayıt ve belgelerine göre, davacı tarafın davalı tarafa 2014 yılından devren 5.280,00 TL borçlu olduğu, 2015 yılında 47 adet 824.318,62 TL bedelli fatura düzenlediği ve alacak kaydettiği, alacağına karşılık 55 adet 550.144,00 TL bedelli çek aldığı, 2015 yılından devreden 268.894,62 TL alacaklı olduğu, 2016 yılında 5 adet 48.646,14 TL bedelli fatura düzenlediği, 8 adet 124.144,00 TL bedelli çeki davalı tarafa iade ettiği, 1 adet 4.985,00 TL banka havalesi ile davalı tarafa nakit iade ettiği ve ticari defterlerine alacak kaydettiği, alacağına karşılık 20 adet 235.650,00 TL bedelli çek aldığı, 1 adet 4.985,00 TL banka havalesi ile tahsilat yaptığı, 2016 yılından devreden 206.034,76 TL alacaklı olduğu, 2017 yılında davalı tarafa 5 adet 84.300,00 TL bedelli çeki iade ettiği ve ticari defterlerine alacak kaydettiği, 5 adet banka havale ile ve çek bedeli karşılığı 36.373,00 TL tahsilat yaptığı 2017 yılından devreden 235.961,76 TL alacaklı olduğu görüldüğünü, sonuç itibariyle davacı tarafın incelenen ticari defter kayıt ve belgelerine göre davalı taraftan 31.12.2017 tarihi itibariyle 253.961,76 TL alacaklı olduğu sonuç ve kanaatine verildiği beyan etmiştir.
Alınan bilirkişi raporu usulüne uygun şekilde taraflara tebliğ edilmiş, davalı vekili 02/03/2020 tarihli dilekçesi ile bilirkişi raporuna karşı müvekkiline ait ticari kayıt ve defterlerinin incelenmediği gerekçesiyle itiraz etmiş, mahkememizce 23/09/2020 tarihli ara kararla davalı yanın ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi yönünde ara karar kurulmuştur.
25/12/2020 tarihli ek raporunda bilirkişi sonuç olarak; davalı taraf ticari defter kayıt ve belgelerini incelemek üzere verilen yerinde inceleme yetkisine istinaden davalı vekilinin arandığını ve davalı taraf ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmak üzere gün talep edildiğini ancak davalı vekili tarafından telefon görüşmesinde, tarafların anlaşmak üzere oldukları, davalı müvekkili ile görüşüp ticari defterlerin ibraz edilip edilmeyeceği konusunda bilgi verileceği söylendiğini ancak bilgi verilmediğini, davalı tarafından ticari defter kayıt ve belgeler ibraz edilmediği için inceleme yapılamadığını beyan etmiştir.
Dava, İİK mad. 67’ye dayalı olup davalı tarafın hakkındaki icra takibine vaki itirazının iptali istemine ilişkindir. …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında davacı tarafın 253.961,00 TL asıl alacak ve asıl alacağa yıllık %19,50 ticari ve değişen oranlarda faizi yürütülmek suretiyle tahsili istemi ile ilamsız takip yolu ile icra takibinde bulunulduğu ve fakat davalının borca itirazı sonucu icra takibinin İİK’nın 66. maddesi uyarınca durduğu saptanmıştır. İcra takibine vaki itirazın davacı tarafa tebliği durumu ve dava tarihine göre bu itirazın iptali davasının İİK mad. 67’de öngörülen ve hak düşürücü nitelikteki 1 yıllık süresi içinde açıldığı da tespit olunmuştur.
Tüm dosya içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle kurulan cari hesaptan kaynaklı alacaklı olunduğu iddiasıla başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Ayrıca bu durum HMK 222/5’te taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılacağı şeklinde ifade edilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 21/2. Maddesine göre; bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.
Fatura düzenlenebilmesi için taraflar arasında bir akdi ilişkinin bulunması gereklidir. Bunun yanı sıra fatura tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı kabul edilmekte ve faturada yer alması olağan sayılan malın cinsi veya yapılan işin adedi, türü ve bedeli gibi fatura mündericatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine karine teşkil etmektedir. Ancak bu karinenin aksi elbetteki her türlü delil ile ispatlanabilir.
Davalı vekilinin bilirkişi raporuna ödemeler yapıldığı iddiasıyla itirazlar sunulması nedeniyle yeniden bilirkişi icelemesi ne karar verilmiştir. Davalı taraf süresinde cevap dilekçesi sunmamış olup , tanık dinletilmesi talebi davacı taraf vekilince tanık dinletilmesi talebine açıkça muvafat etmedikleri ve hmk M. 200 vd. Uyarınca tanık dinlenilmesine gere k görülmemiştir.
23/09/2020 tarihli 4. celsenin 3. nolu ara kararında İddia ve savunma hudutları doğrultusunda, dosya içeriği delil ve belgeler üzerinde taraf iddialarının yerindeliği, alacağının varlığı ve miktarının belirlenmesi bakımından bilirkişi incelemesi yapılmasına HMK 220/5 ihtaratında bulunulduğu, yerinde inceleme gününde taraf ticari defterlerinin hazır edilmelerinin belirtildiği bu hususun hazır bulunan davacı ve davalı vekiline ihtar edildiği, davalı vekilince yerinde inceleme günü ticari defter ve kayıtların ibraz edilmediği 25/12/2020 tarihli bilirkişi raporunda belirtilmiş olup, davalı tarafın HMK mad. 222’ye göre defter ibrazından kaçınmış sayıldığı görülmektedir.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; Davalı kendisine tebliğ edilen dava konusu faturalara süresinde itiraz etmemiştir. Mahkememizce ticari defterlerini sunmaları için taraflara süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır.
Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Usulüne uygun denetime elverişlli bilirkişi incelemesinnde davacı ve davalı şirketin uyuşmazlık dönemine ait ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemede davacı taraf ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak süresinde yaptırılımış olduğunun tespit edildiği, dolayısıyla HMK M.222 VE 6102 s. TTK M.64/3 uyarınca ticari defterlerin delil niteliğinin bulunduğu anlaşılmıştır, davacı yan cari hesap alacağını talep etmiş, buna ilişkin olarak delil listesinde sunulan e-faturaların tebliğ edildiği, davalı tarafça faturalara itiraz edilmediği ve faturaların iade edildiğine dair bir savunmanın takibe itiraz dilekçesinde de ileri sürülmediği, taraflar arasında mal-alım satım ilişkisinin bulunduğu ve yapılan mali hesaplamalara göre davacının 253.961,00 TL alacağını kanıtladığı, tarafların her iki tarafının da tacir olması nedeniyle 3095 S.K. Gereğince yıllık %19,5ticari değişen oranlarda avans faizi işletilerek, açıklanan nedenlerle davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile;
…. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 253.961,00 TL asıl alacak üzerinden devamına,
Asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %19,50 ticari değişen oranlarda faiz işletilmesine,
Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan asıl alacağın %20’si 50.972,20 TL icra inkar tazminatının davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan 17.348,07 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 3.067,21 TL harcın mahsubu ile eksik 14.280,86 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 26.227,27 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 3.889,21 TL ( 3.067,21 TL PH, 35,90 TL BH, 5,20 TL VH, 650,00 TL BK, 130,90 TL müzekkere ve tebliğler olmak üzere ) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/06/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır