Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/739 E. 2019/374 K. 28.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/739 ESAS
KARAR NO : 2019/374 KARAR

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ: 19/08/2011
KARAR TARİHİ: 28/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı Vekili Dava Dilekçesinde Özetle; Müvekkilin emekli bir kimse olduğunu; birikimi olan 100.000.- DEM’ini …bank A.Ş. Şubesi’ne yıllık %25 akti faizle 03.11.1999 tarihi itibariyle yatırmış olduğunu; vade hitamında davalı bankanın akdi fesih etmediği için aynı (Yargıtay kararı doğrultusunda) akdi faiz oranı üzerinde hesaplanacak faiz ödemekle yükümlü olduğunu; şimdilik alacaklarının 1.000.-TL’lık kısmını talep ve dava ettiklerini beyan etmiştir.
Davalı … ve … Bank vekili 27.10.2011 havale tarihli dilekçesinde özetle:…bank’ın ortaklık hakları ile yönetim ve denetiminin 22.12.1999 tarihinde …’na (…) devredildikten sonra bir dizi idari karar sonucunda … Bank A.Ş.’ne devredildiğini;… Bank ile (…) arasındaki anlaşma gereğince devir tarihinden önceki işlemlerle ilgili tüm dava ve sorumlulukların …’na ait olduğunu ve bu nedenle davanın tarafı olduklarını;Davacının …bank A.Ş.’ne değil…bank … Limited’e (…ban …) parasını yatırmış ve dolayısıyle …bank A.Ş.’nden bir alacağının bulunmadığını; …bank’a el konulduğu 22.12.1999 tarihi itibariyle başlayan zaman aşımı süresinin üzerinden On yıldan fazla zaman geçmiş olması nedeniyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini talep ettiklerini; ayrıca BK. 31. Maddede belirtilen bir yıllık hak düşürücü sürenin de geçmiş olduğunu; davacının serbest iradesi ile daha fazla faiz getirişi sağlayan bir yatırım alternatifi olarak kıyı bankacılığını tercih etmiş bulunduğunu, müvekkil banka (…bank A.Ş.) tarafından bilgisi dışında işlem yapılması ve iradesinin yanıltılmasının söz konusu olmadığını; davacının parasını yüksek faiz getirişi elde edebilmek amacıyla bilinçli olarak …’a havale ettirdiğini; parasını yatırdığı yurt dışındaki finans kuruluşu hakkında gerekli araştırmayı yapmamak suretiyle kendisinden beklenen tedbirli davranışı göstermemesinin sorumluluğunun müvekkil bankaya yüklenemeyeceğini; davacının bilinçli bir şekilde parasını …’a havale ettirmesi nedeniyle müteferrik kusurunun bulunduğunu; Yargıtay kararlarının da davacının müteferrik kusurunun varlığının verilecek kararda dikkate alınmasının gerekli olduğunu; …bank …’daki mevduatlar için …bank A.Ş.’nin bir garantisinin bulunmadığını; müvekkil bankanın sorumluluğunun davacının verdiği havale talimatı doğrultusunda paranın …bank …’a havale edilmesi olduğunu ve müvekkilin bu sorumluluğunu yerine getirmiş bulunduğunu; Müvekkil Banka’nın mevduat yatıran mudilere …bank …’u kötülemesinin Bankalar Kanunu açısından suç olduğunu; müvekkil Banka’nın davacının talimatını yerine getirmek suretiyle parasını …’a havale ettiğini ve havale sorumluluğunu yerine getirmekle dava konusu para üzerinde tasarruf yapma imkanı kalmadığını, davacının her türlü talebini ayrı bir tüzel kişiliğe ve ayrı ortaklık yapısına sahip …’a yöneltmesi gerektiğini; Yargıtay kararında da belirtildiği gibi, davacının … hesap cüzdanını alır almaz bu duruma itiraz etmemesi, söz konusu işlemi benimsediği anlamına geldiğini;Davacının yıllık % 25 faiz oranı ile hesaplanacak faiz talebinin fahiş ve haksız olduğunu, …’a havale yapıldığı gün vadesiz hesapta bulunun tutara faiz uygulanacaksa müvekkil Banka’nın vadesiz hesaplara uyguladığı oran üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini iddia ve beyan ederek davanın reddini arz ve talep etmiştir.
Mahkememizin … Esas, … sayılı ilamı Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/11602 Esas, 2018/4177 Karar sayılı ilamıyla:
“3-Dava, davacı tarafından banka hesabına yatırılan paranın…hesabına aktarıldığı iddiasına dayalı alacak istemine ilişkindir. Zaman itibariyle dava konusu uyuşmazlığa uygulanması gereken 818 sayılı BK’nın 83. maddesi uyarınca yabancı para borcunun vadesinde ödenmemesi halinde alacaklı, bu borcun vade veya fiili ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile ödenmesini isteyebilir. Bu şekilde talepte bulunan alacaklının artık bu tercihinden dönerek borcun yabancı para olarak aynen ifasını istemesi mümkün değildir. Somut olayda da, davacı taraf asıl davada tercih hakkını kullanmış ve borcun Türk Lirası üzerinden ödenmesini istemiş, birleşen davada ise alacağın yabancı para üzerinden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. O halde, mahkemece davacının, alacağın Türk Lirası üzerinden ödenmesi yönündeki tercihinden dönüp yabancı para üzerinden tahsil isteyemeyeceği gözetilerek hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
4-Davalı … Bank A.Ş.’ye karşı işbu davanın açılma nedeninin bu banka tarafından devir alınan …bank A.Ş.nin işlem ve eylemlerinden kaynaklandığı, davacıya ait paranın…bankasına gönderilmesi konusundaki işlem ve eylemleri yürüten …bank A.Ş.’nin … tarafından devir alındıktan sonra en son … Bank A.Ş.’ye devredildiği, bu durumda Fon Bankası iken … Bank A.Ş.’ye devredilen …bank A.Ş.’nin eylemlerinden dolayı açılan davada bu bankayı devir alan … Bank A.Ş.’nin 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 140. maddesi uyarınca harçtan muaf olduğu dikkate alınmadan yazılı şekilde harçtan sorumlu tutulması yerinde görülmemiş, hükmün davalı ve fer’i müdahil … yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” gerekçesi ile bozulmuş ve yargılamaya mahkememizin iş bu 2018/739 Esas Sayılı dosyası üzerinden devam edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Tüm Dosya Kapsamı Bir Bütün olarak Değerlendirildiğinde: davacı tarafça davalı … Bank’a devrinden önce …bank A.Ş.’nin Kayseri şubesine davacı tarafından 29/11/1999 tarihinde ilk olarak 100.000,00 DEM paranın yatırıldığı, … Bank kayseri şubesince yatırılan paranın önce pasif karakterli … nolu geçici hesaba alacak kaydedildiği, aynı tarihte … bank … nin … bank A.Ş. nezdindeki 1529125 nolu hesabına alacak ve 393220 nolu geçici hesaba borç kaydedilmek sureti ile nihai olarak bu paranın … un … Banktaki mevduat hesabına aktarıldığı, davacı… tarafından 29/11/1999 tarihinde imzalanan “… bank…Ltd” hesap açma matbu talimat yazısının bulunduğu, yine basılı halde olan havale formunda davacının adının kayıtlı olduğu, bu form ile davacının … Bank A.Ş.’ye verdiği talimat ile 100.000,00 DEM paranın … bank … e havale edilmesinin talimatı verildiği, talimatın aynı tarihte düzenlendiği, sonuç olarak davacının yatırmış olduğu paranın … Bank A.Ş. nezdinde ki…hesabına aktarıldığı,…hesap açılması uygulaması tamamen ilgili bankanın (…bank A.Ş.) bilgisi dahilinde ve yönlendirmesi ile mevduat sahiplerinin yanıltılması ve aldatılması esasına dayalı olduğu, dolaylı mevduat oluşturacak biçimde kendileri aracılığı ile yurtdışında ki bir bankaya görünüşte havale ettirmelerini sağladıkları, havale edilmek üzere bankaya tevdii edilen para hesap üzerinde önce yurtdışında kurulu bankaya aktarılmakta, ardından da bu dış bankadan tekrar içerdeki aracı bankaya kredi olarak aktarılmakta olduğu, gerçekte olmadığı halde havale ve kredi işlemi varmış gibi gösterildiği, bir güven kurumu olan bankanın müşterileri aldatmaya yönelik böyle bir hareketten dolayı yatırılan para nedeni ile müşteriye karşı sorumluluğunun devam ettiği, bunun yanında İstanbul … Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2… Esas, 2010/410 Karar sayılı ilamı ile …bank A.Ş. yöneticileri olan …ve diğer kişiler hakkında mahkumiyet kararı verildiği, …bank A.Ş’ye …tarafından 22/12/1999 tarihinde el konulduğu ve bu bankanın …bank A.Ş. ile birleştiği daha sonra …bank A.Ş.’nin …bank A.Ş. ile birleştiği ve … Bank A.Ş.’nin satış suretiyle …Bank haline dönüştüğü konularında uyuşmazlığın bulunmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın “Davacı tarafından havale talimatının kendi serbest iradesi ile verilip verilmediği ve havale talimatı sonucu paranın fiilen ilgili bankaya havalesinin gerçekleşip gerçekleştirilmediği, havaleye konu paranın kayden …bank A.Ş.’nin merkez şubesinde …bank…Ltd’nin hesabında yatıp yatmadığı, özellikle davalının belirttiği gibi paranın işlem sonucu davalı hesaplarına yatmış olması ve bu doğrultuda havalenin yapılması ile davalı yanın sorumluluğunun ortadan kalkıp kalkmadığı” noktalarında toplandığı, Mahkememizce yapılan değerlendirmede; alınan bilirkişi raporu ile, dosyadaki bilgi ve belgeler ile dava dışı … Bank…Ltd.’nin fiilen ve hukuken tüzel kişiliğinin 2004 yılında sona erdiği bu şirketten dava konusu paranın tahsil edilme olanağının kalmadığı anlaşılmaktadır. Yerleşik Yargıtay İçtihatları ile bu husus tespit edilmiş olup, mahkememizce de davacının dava konusu parayı bu şirketten tahsil edemeyeceği benimsenmiştir. Bu nedenle dava konusu havale işleminden kaynaklanan zarardan davalı bankanın sorumlu olup olmadığının tespiti önem arz etmektedir. Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda belirtildiği gibi davalı banka, mevduat toplamaya ilişkin bankacılık yasasına aykırı olarak, adeta …Bank…Ltd. adına bu bankanın şubesi gibi havale görünümlü mevduat toplama olarak kabul edilmesi gerekmekte olup, davalı bankaya birleşme ve devir suretiyle intikal eden …bank A.Ş. çalışanlarının yaptığı haksız eylem niteliğindeki işlemlerden ötürü bankanın BK 41, 55 ve işlemin yapıldığı tarihte yürürlükte olan 6762 sayılı TTK’nun 336. maddesi gereğince…Banktan tahsil imkanı bulunmayan ve halen …bank A.Ş.’nin Merkez Şubesi hesabında kayden gözüken, bu hesapta…şirketi tarafından yapılan herhangi bir işlemin mevcudiyeti tespit edilemediği gibi, bu hesaplarda işlem yapma yetkisinin kime ait olduğu belirlenemediğinden, Bankacılık Mevzuatı hükümleri gereği ve BK 55. maddesi gereğince davalı bankanın (devir ve birleşme yoluyla intikal eden …bank A.Ş. çalışanları) çalışanlarının eylem ve işlemlerinden ötürü kusursuz olarak sorumlu olduğu, bunun özel mükellefiyetinin sonucu olarak kabulü gerekeceği kanaatine varılmış olup, görünüşteki havalenin gerçekte ilgili bankanın merkez şubesindeki hesapta bulunduğu, bu nedenle güven ve itibar kurumları olan bankaların topladıkları mevduatları 4389 sayılı Bankalar Kanunun 10/3 maddesi gereğince iade ile yükümlü olduğu Yargıtay’ın bozma ilamı doğrultusunda yapılan hesaplamaya göre 100.000 Alman Markı’nın 29/11/1999 tarihindeki Merkez Bankası satış kuru Euro karşılğı olan 51.129,18 Euro’nun dava tarihi itibariyle Türk Lirası karşılığı olan 118.241,36-TL’nin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir.
Davacı taraf, dava dilekçesinde talep ettiği bedele akdi faiz talep etmiş olup, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 15.07.2010 Tarih, 2009/1590 Esas, 2010/8462 Karar sayılı emsal bir ilamında davalının sıfatına nazaran 3095 sayılı Yasanın 2/2. maddesi uyarınca avans faizine hükmedilmesi, faiz başlangıcının da hesabın açıldığı tarih olması gerektiği belirtilmiş olduğundan, faiz başlangıcının hesabın açıldığı tarih olarak alınması gerektiği kanaatine varılmış ve hüküm altına alınan alacağa hesabın açıldığı tarih olan 29.11.1999 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanması gerektiği kanaatine varılmıştır.
Davalı tarafın zamanaşımı itirazı ile ilgili olarak, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2012/12496 Esas, 2012/18563 Karar Sayılı ilamında da belirtildiği üzere taraflar arasında akdi ilişkinin bulunmaması, davalı tarafın sorumluluğunun BK. 41, 55 ve TTK 336 maddelerden kaynaklanmış olması, davacı zararının…Bankasından tahsil etme olanağının kalmadığının anlaşıldığı tarihinden itibaren zamanaşımı süresinin işlemeye başlayacağı nazara alındığında, davanın süresi içinde açılması nedeniyle zamanaşımı itirazının Reddine karar verilmesinin gerektiği anlaşılmıştır. Yargıtay uygulaması da bu yöndedir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2013/12276 Esas 2013/17149 Sayılı İlamı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2011/9197 Esas 2012/17351 Sayılı İlamı)
Sonuç olarak asıl dava ve birleşen davada talep edilen toplam 100.000 Alman Markı’nın 29/11/1999 tarihindeki Merkez Bankası satış kuru Euro karşılğı olan 51.129,18 Euro’nun dava tarihi itibariyle Türk Lirası karşılığı olan 118.241,36-TL üzerinden asıl dava ve birleşen davanın kabulüne karar verilmesinin gerektiği, davacı lehine 118.241,36-TL karşılığı üzerinden yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmolunmasının ve Yargıtay’ın bozma ilamı gereğince dalı …Bank’ın harçtan muaf tutulması gerektiği anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın kabulü ile 100.000 Alman Markı’nın 29/11/1999 tarihindeki Merkez Bankası satış kuru Euro karşılğı olan 51.129,18 Euro’nun dava tarihi itibariyle Türk Lirası karşılığı olan 118.241,36-TL’nin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, hükmedilen bedele hesabın açıldığı 29/11/1999 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmesine,
2-Davalı harçtan muaf olduğundan karar ve ilam harcı alınmasına yer olmadığına, bu sebeple davacı tarafından asıl davada ödenen 18,40-TL başvuru harcı ve 2,90-TL vekalet harcı ile birleşen davada ödenen 3.073,95-TL peşin harç, 24,30-TL başvuru harcı ve 3,75-TL vekalet harcı olmak üzere toplam 3.123,30-TL harcın kararın kesinleşmesi üzerine istek halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap olunan 12.209,31-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 1.630,00-TL (130,00 TL Tebliğ Gideri, 1.500,00-TL Bilirkişi ücreti) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Sarf edilmeyen gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, Davacı vekili Av…. ve Davalı … Bank vekili Av. …, Ferri müdahil… vekili Av. … ve İhbar Olunan … vekili Av. …’ın yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 15 gün içinde Yargıtay Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip
e-imzalı

Hakim
e-imzalı

Bu Belge, 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununa Göre Güvenli Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.