Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/718 E. 2021/206 K. 10.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/718
KARAR NO:2021/206

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:07/08/2018
KARAR TARİHİ:10/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı … tarafından yapımcılığı üstlenilen ” … ” isimli dizinin ışık malzeme ve ekip hizmetlerini sağladığını, karşılığında 20/03/2018 tarihli 29.500,00 TL bedelli ve 24/04/2018 tarihli 41.300,00 TL bedelli iki fatura düzenlendiğini, dizi çekimi sırasında diğer davalı …’in de dava konusu hizmetlere ilişkin bedellerin ödenmesi hususunda protokol yapıldığını, ödenmeyen alacağın tahsili amacıyla …. İcra Müd.’nün … Esas sayılı dosyası ile takibe girişildiğini, borçluların ayrı ayrı haksız ve mesnetsiz itirazları neticesinde takibin durduğunu, davalıların itirazlarının iptalleri ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkememizce düzenlenen tensip zaptı ve dava dilekçesi, davalılara usulüne uygun tebliğ edilmişse de davalılar tarafından mahkememiz dosyasına cevap dilekçesi ibraz olunmamıştır.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmış, 15/05/2019 tarihli ara karar ile iddia ve savunma hudutları doğrultusunda, dosya içeriği delil ve belgeler ile tarafların uyuşmazlık konusu dönem ticari defter ve kayıtları ile banka kayıtları üzerinde taraf iddialarının yerindeliği, davacının alacağının varlığının ve miktarının tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
20/08/2019 tarihli raporunda bilirkişi; Davalı şirket … Ltd. Şti. yönünden; davalı şirketin yasal defterleri mevzuatın ön gördüğü şekilde tutulduğu, açılış ve kapanış tasdikleri Kanuni süresinde yapıldığı, incelemeye konu belgeler mevzuatın ön gördüğü şekilde tanzim edildiği, davacı … … ticari defterlerinde var olan 24,04.2018 ve … seri nolu 41.300.00 TL’lik faturanın davalı şirket … Ltd. Şti.’nin 2018 yılı defterlerinde olmadığı, davalı … Ltd. Şti.’nin davacı …’a 19.527,00 TL borcu olduğu sonuç ve kanaatine varıldığını, davacı … yönünden; davalı şirketin yasal defterleri mevzuatın ön gördüğü şekilde tutulduğu, açılış tasdikleri Kanuni süresinde yapıldığı, işletme defteri kapanış tasdikinin “Kapanış Tasdikine Tabi olmadığından ” kapanış tasdikinin olmadığı, incelemeye konu belgeler mevzuatın ön gördüğü şekilde tanzim edildiği, dava konusu iki adet faturanın ticari defterlerde kayıtlı olduğu, dava konusu faturalardan: 24.04.2018 tarih … nolu ve 41.300,00 TL’lik fatura aslının var olduğu., fatura aslında “iptal ” yazıldığı, fatura üzerine “Sehven İptal Yazılmıştır” ibaresi olduğu tespit edildiğini, davacı …’un davalı … Ltd. Şti.’den 70.800,00 TL alacağı olduğu sonuç ve kanaatine varıldığını beyan etmiştir.
Alınan bilirkişi raporu, usulüne uygun şekilde taraflara tebliğ edilmiş, davalıların bilirkişi raporuna itirazları, 23/09/2020 tarihli ara karar ile bilirkişi raporunun usul ve yasaya uygun, denetime elverişli olduğu gerekçesi ile reddedilmiştir.
Dava, İİK mad. 67’ye dayalı olup davalı tarafın hakkındaki icra takibine vaki itirazının iptali istemine ilişkindir. …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında davacı tarafın 70.800,00 TL asıl alacağın ve asıl alacağa yıllık %9,75 avans faiz yürütülmek suretiyle tahsili istemi ile ilamsız takip yolu ile icra takibinde bulunulduğu ve fakat davalının borca itirazı sonucu icra takibinin İİK’nın 66. maddesi uyarınca durduğu saptanmıştır. İcra takibine vaki itirazın davacı tarafa tebliği durumu ve dava tarihine göre bu itirazın iptali davasının İİK mad. 67’de öngörülen ve hak düşürücü nitelikteki 1 yıllık süresi içinde açıldığı da tespit olunmuştur.
Tüm dosya içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır.
Davacı taraf, davalı … tarafından yapımcılığının üstlenildiği “…” adlı dizinin ışık malzeme ekipman ve ekip hizmetlerini sunduğu, bu hizmet karılığında düzenlediği faturalar ve diğer davalı …’in borca katıldığı iddiasıyla alacaklı olduğunu iddia etmekte olup davalılıarın süresinde dosyaya herhangi bir cevap dilekesi sunmayarak bütün hususları inkar etmiş durumda olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemeizce aldırılan usul ve yasaya uygun denetime elverişli 20/0/2019 tarihli bilirkişi raporunda davacı ve davalı şirket defterlerinin yasaya uygun olarak aılış ve kapanış onaylarının yaptırdığı , davalı şirketin uyuşmazlık konusu döneme ilişkin … VE … seri nolu 39.500, ve ticari defter kayıtlarına göre 19.527,00TL nin davalıya karşı bor olarak işlendiği, … SERİ NOLU 24/04/2018 TARİHLİ 41.300,00TL LİK faturanın kayıtlara işlenmediği, davacının uyuşmazlık konusu döneme ilişkin ticari defter kayıtlarına göre ise … seri nolu 20/03/2018 tarihli 29.50000 TL ve … SERİ NOLU 24/04/2018 TARİHLİ 41.300,00TL faturanın kayıtlarına davalı şirketten alacak olarak işlendiği, ancak 41.300,00TL bedelli faturanın fatura aslında iptal yazıldığı, tespit edilmiştir
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir.
Diğer davalı yönünden alacak iddiası incelendiğinde, davacının iddia etmiş olduğu … imzalı protokol aslının mahkememiz kasasına kaydolunmuştur.Davalı … vekilinin 09/03/2021 tarihli beyan dilekçesinde ilgili belgenin taraflar arasındaki anlaşmazlığı sulh yolu ile çözmeleri ödeme tarihlerinde uzlaştırıcı olmak adına yapıldığı ileri sürülmüş olup yazı ve imza inkarında bulunulmamıştır. Bu durumda borca katıma kurumunu açıkamak gerekmektedir.
Borca katılma; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ile kabul edilen bir hukuki kurumdur. Borca katılma, alacaklı ile borçlu ilişkisi haricinde üçüncü bir kişinin, borçlunun yanında yer alarak, yükümlü olunan edimi üstlenerek borcun ifası bakımından alacaklıya karşı ilk borçluyla birlikte aslî müteselsil borçlu sıfatına sahip olmasıdır. Bu durumda alacaklı, bir malvarlığı hakkı olarak sahip olduğu, lehine doğmuş bulunan edimin ifasına yönelik talep hakkını o ana kadar tek bir borçluya karşı ileri sürebilecekken, borca katılmanın sonucunda, borçlu sıfatını kaybetmeyen ilk borçluya ek olarak, aynı edimin ifasını talep edebileceği yeni bir borçlu elde etmektedir. Borca katılmanın gerçekleşmesinden önce, kaynağı ne olursa olsun alacaklı ile borçlu taraf arasındaki hukukî ilişkiye tamamen yabancı olan üçüncü kişi ise, borca katılmak suretiyle alacaklı ile bir hukuki ilişki meydana getirdiği andan itibaren, ilk borçlunun yanında ikinci bir borçlu olarak ve asıl borçlu sıfatını kazanarak, yükümlü olunan edimin sorumluluğunu taşır. Böylece, borca katılan ilk borçlunun edimiyle aynı içeriğe sahip bulunan bir edimi, alacaklıya karşı ifa etmeyi taahhüt etmiş, bir başka deyişle, borçlunun edimini kendi edimi haline getirmiş bulunmaktadır.
Borca katılma için doktrinde de tanımlamalar yapılmıştır bunların en yaygın ve genel tanımlaması ise Kılıçoğlu tarafından yapılmıştır, şöyle ki; “mevcut bir borç ilişkisinde borçlu olmayan bir üçüncü kişiyi, alacaklı ile yapacağı anlaşma ile borçlu ya da borçlular yanında asıl borçtan müteselsilen sorumlu hale getiren bir sözleşmedir”(M.Ahmet Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Turan Kitapevi, Ankara 2011, s. 818 vd. ).
Borca katılma sözleşmesi Türk hukukunda ilk defa 6098 sayılı Kanun’la kabul edilen bir hukuki kurumdur. TBK m.201’de yer alan düzenlemeye göre, borca katılma, mevcut bir borca borçlunun yanında yer almak üzere, katılan ile alacaklı arasında yapılan ve katılanın, borçlu ile birlikte müteselsilen sorumlu olması sonucunu doğuran bir sözleşmedir.12Borca katılma sözleşmesi, alacaklı ve borca katılan arasında yapılan bir sözleşmedir. Bu sözleşme ile borca katılan borçlu ile birlikte borçtan sorumlu olur.
Borca katılanın alacaklıya karşı sorumluluğunun kapsamı ve içeriği, kural olarak, katılma konusu borcun katılma anındaki kapsamına ve içeriğine göre belirlenmelidir. Ancak belirtmek gerekir ki, borca katılma, yalnızca kuruluş anı itibariyle fer’i nitelik taşımakta olup, katılma gerçekleştikten sonraki aşamada borca katılanın borcu ilk borçlunun borcundan bağımsızdır. Aralarında müteselsil borçluluk ilişkisi bulunan borca katılan ve ilk borçludan her biri borcun tamamından sorumludur. Burada dikkat edilmesi gerekli olan husus taraflar arasındaki duruma göre borca katılan kişi ile asıl borçlunun birlikte yükümlü olduğu ve payından fazlasını ödemiş olanın rücu hakkını kullanabilecek olmasıdır.
Borca katılma, borçlu ve borca katılacak olan üçüncü kişi arasında yapılacak bir sözleşme ile gerçekleşmektedir. Bu durumda katılan kişi borçluya, borcun ifasını alacaklıya onun yararına gerçekleştireceğini vaat etmektedir. Borçlu ve borca katılan alacaklının her ikisinden de, borcun ifasını serbestçe talep edebileceğini aralarında kararlaştırmaktadırlar.
Yasa, alacaklıya karşı borçlu ile borca katılanın müteselsilen sorumlu olacağını kabul etmiştir.18 Böylece alacaklı, sadece borçluya karşı ileri sürebileceği talep hakkını, borçluyla birlikte aynı zamanda borca katılana karşı da ileri sürebilme hakkını kazanmaktadır. Borca katılma ile birlikte, alacaklı ile borçlu arasındaki hukuki ilişkiye tamamen yabancı bir üçüncü kişi, borçlunun yanında ikinci bir borçlu olarak ve asıl borçlu sıfatıyla borç ilişkisine dâhil olmaktadır.
Borca katılmanın düzenlendiği TBK’nun 201. maddesinde borca katılma sözleşmesi hakkında herhangi bir şekil şartı öngörülmemiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere ilgili belge aslı incelendiğinde el yazısı ile Işık malzeme ve ekip grubu Sn …’a 5/3/2018 itibariyle … olarak borcumuz KDV dahil 95.740- 50 bölüm ödeme tarihlerinin yazılı olduğu, 95.740 üzeri çizilerek 100.000 (KDV dahil) yazısının altında sol altta davalı …’in imzasının bulunduğu, sağ tarafta davacı …’un imzasının bulunduğu, belgenin katılma sözleşmesinin şartlarını taşıdığı anlaşılmaktadır. Aralarında müteselsil borçluluk ilişkisi bulunan borca katılan ve ilk borçludan her biri borcun tamamından sorumludur. Buna göre, davalı …’in müteselsilen davalı şirket … ile birlikte davacıya karşı müteselsilen sorumlu olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Ticari defterlerin sahibi lehine delil olabilmesi için kanuna göre eksiksiz tutulmuş , açılış ve kapanış onayları yaptırılmış, ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması gerekmektedir. Yukarıda açıklandığı üzere … Seri nolu 24/04/2018 Tarihli 41.300,00 TL faturanın davalı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, yerinde incelee yetkisi ile yapılan bilirkişi incelemesinde faturanın aslının üzerinde iptal yazdığı, davalı şirkete tebliğ edildiğine ilişkin herhangi bir tebliğ evrakınnı olmadığı, davacının bilirkişi incelemesinde tespit edilen tarafların her iki ticari defterlerinin doğruladığı 19.527,00TL alacak dışındaki alacağını başkaca herhangi bir belge ile ispat edemediği, davalıların bu bedelden müteselsilen birlikte sorumlu olduğu anlaşılmıştır.Bu halde davacının 19.527,00 TL alacaklı olduğunu ispatladığı kanaatine varılarak davaının kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına davalılar tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 19.527,00 TL asıl alacak üzerinden devamına,
Asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık % 9,75 avans faizi işletilmesine,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan asıl alacağın %20’si oranında 3.905,40 TL icra inkar tazminatının davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca hesaplanan 1.333,90 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 855,09 TL harcın mahsubu ile eksik 478,81 TL harcın davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 7.465,49 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından dava açılırken yapılan toplam 896,19 TL ( 855,09 TL PH, 35,90 TL BH, 5,20 TL VH ) harcın davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan toplam 881,90 TL ( 650,00 TL BK, 231,90 TL Müzekkere ve tebliğler olmak üzere ) yargılama giderinin, davadaki kabul ve red oranına göre hesaplanan 243,23 TL’lik kısmının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalıların yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/03/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır