Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/716 E. 2020/767 K. 11.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/716
KARAR NO:2020/767

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ :06/08/2018
KARAR TARİHİ: 11/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, Türkiye sathmda 81 ilin tamamını ve 850 ilçeyi kapsayan ve 1700’ü aşan geniş bayi ağı ile ülke çapında hizmet verebilen en yaygın perakende satış ağına sahip akaryakıt şirketi olduğunu, davalı şirketin, layihalarına ekli … Müşteri Sözleşmesine binaen araçları için lüzumlu akaryakıtı müvekkili bayilerinden satın aldığı ve bedelini de sözleşmeye binaen kurulan sistem marifetiyle ödediğini, zamanla davalının, sözleşmeden kaynaklanan borçlarını müvekkiline ödemekte gecikmeye ve dahi ödememeye başladığını, müvekkili şirket yetkililerince defalarca kere ihtar edilmesine rağmen davalının, sözleşmeden kaynaklanan ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, sonuçta davalının, muaccel alacağını ödemekten imtina ettiğini ve bu sebeple aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından ilamsız icra takibi ikame edildiğini, davalının da icra takibinde mündemiç borca ve borcun tüm fer’ilerine haksız ve mesnetsiz itiraz ederek takibi durdurduğunu, öncelikle, taraflar arasındaki sözleşmenin 20.maddesinde taraflar arasındaki uyuşmazlıkların halinde İstanbul Mahkeme ve İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğu hususunun akdedildiğinİ, her iki taraf da tacir olduğundan mezkur sözleşmenin yetki şartını havi maddesinin taraflar için bağlayıcı olduğunu, ayrıca mezkur sözleşmelerde yetki şartı olmasa dahi davalı borçluların yetki itirazının geçerli olmayacağını, zira davaya konu borcun para borcu olduğunu ve BK 73. ve HMK 10.maddelerine binaen yetkili mahkeme ve icra dairelerinin, alacaklının ikametgahı mahkeme ve icra daireleri olduğunu, dolayısıyla davalı/borçlunun yetki itirazının haksız ve mesnetsiz olduğunu, müvekkili ile borçlular arasında imzalanan sözleşme gereğince; taraflar arasında vuku bulacak tüm ihtilaflarda münhasıran müvekkilinin evrak, bordro, rapor, defter vesair kayıtlarının muteber olacağı, bu kayıt ve evraka hiçbir sebep ve suretle itiraz edilemeyeceği, bu defter ve kayıtların geçerli ve münhasıran kesin delil olacağını ve bu hükmün HMK 193.maddesindeki yazılı delil sözleşmesi niteliğinde olduğu hükmünün bulunduğunu, bu itibarla mahkemenizce müvekkilinin defter ve kayıtlarında yapılacak inceleme sonucu borçluların haksız ve mesnetsiz yere itiraz ettiğinin izahtan vareste bir şekilde ortaya çıkacağını, tüm bu nedenlerle; borçlunun …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasına vaki itirazının iptali ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, takip tarihi itibariyle 14.684,93 TL alacak için takibin devamına, borçlu aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmolunmasma, yargılama harç ve masrafları ile ücret-i vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkememizce düzenlenen tensip zaptı ve dava dilekçesi davalıya usulüne uygun tebliğ edilmişse de davalı tarafından mahkememiz dosyasına herhangi bir beyan veya cevap dilekçesi ibraz olunmamıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında imzalanan sözleşme uyarınca alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dava, İİK 67 Mad.’sine dayalı olup davalının hakkındaki icra takibine vaki itirazının iptali istemine ilişkindir. Davacı taraf, …. İcra Müdürlüğünün 2018/24952 Esas sayılı takip dosyasında 11.038,57 TL asıl alacak, 3.646,36 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 52.830,36 TL’ye takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık %19,50 oranında avans faizi ile birlikte tahsili istemli ilamsız icra takibi yaptığı ve fakat davalının İİK 66 Mad.’si uyarınca itiraz ederek takibi durdurduğu saptanmıştır. Ayrıca itirazın iptali davasında İİK 67. Mad.’sinde belirtilen ve hak düşürücü nitelikte olan 1 yıllık süresi içinde açıldığı da tespit olunmuştur.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmış, 26/03/2019 tarihli ara karar ile iddia ve savunma hudutları doğrultusunda, dosya içeriği delil ve belgeler ile tarafların uyuşmazlık konusu dönem ticari defter ve kayıtları üzerinde, davacının alacağının varlığının ve miktarının tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
14/10/2019 tarihli raporunda bilirkişi özetle; Davacı tarafından ibraz edilen 2015, 2016, 2017, 2018 yıllarına ait ticari defterlerin E-Defter olduğu, Yevmiye ve Defter-i Kebir defterlerinin Beratlarının Oluşturma tarihlerinin süresi içerisinde olduğu, Envanter Defterlerinin de açılış noter tasdiklerinin zamanında yaptırılmış olduğu, kayıtlarının düzenli ve muhasebe ilkelerine uygun bulunması nedeniyle kayıtlarının lehine kesin delil vasfının bulunduğu, davalı şirket tarafından inceleme tarihimiz itibariyle herhangi bir ticari defter ve kayıt ibraz edilmediğinden davalı defter ve kayıtlan üzerinde inceleme yapılamamış olup, davalıların ihtilafa düştüğü dava konusu alacak bakiyesinin tespitinde davacı kayıtlan ve dosya muhteviyatı belgelerin esas alındığı, dava dosyasına sunulan fotokopi sözleşmeye göre davacı …Ş. ile davalı (müşteri) …San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında bila tarihinde 1 sayfa 20 maddeden oluşan “… Müşteri Sözleşmesi” imzalandığının görüldüğü, davacının ticari defter kayıtlanna göre davacının davalıdan 11.038,57 TL. Alacaklı olduğu, dava konusu alacağı oluşturan faturaların muhteviyatının “Auto Araç Çıkarma Bedeli ve Auto Matıc Sözleşme Bedeli” olduğu, bu faturalann muhteviyatı ile ilgili açıklama ve hesaplaması hakkında dava dosyasmda herhangi bir belge bulunmadığı, bu konuda tarafıma rapor tanzim tarihine kadar herhangi bir bilgi ve belge sunulmadığı, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 17.maddesinde “sözleşmenin feshi halinde sözleşmenin kurulumu esnasında davalının araçlanna takılan TKÜ’lerin (taşıt kimlik ünitesi) iade edilmemesi halinde davalının TKÜ başma 150 $ + KDV ödemekle mükellef olacağına” ilişkin hüküm olduğunun görüldüğü, dava dosyası içerisinde sözleşmenin feshine ilişkin ve davacı tarafından sözleşme gereği kaç araca TKÜ’lerin (taşıt kimlik ünitesi) takıldığı, kaç adedinin iade edilip edilmediğine dair bilgi ve belge bulunmadığından bu konuda bir değerlendirme yapılamadığı ancak fatura tutarlannın incelenmesinde sözleşmenin 17. maddesinde belirtilen 150 $ birim fiyatın, fatura tarihindeki kur (2,5985) üzerinden 389,78 TL. adet fiyattan + KDV olmak üzere … numaralı faturada 10 adet araç için, 604675 numaralı faturada da 14 araç için tanzim edildiği, bu araç adetleri ile ilgili olarak da dava dosyasında herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı, mahkememiz tarafından dava konusu alacağının kabulü halinde sözleşme hükümleri gereğince takip tarihi 06.07.2018 tarihine davacının talep edebileceği faiz tutarının 3.516,16 TL olduğu sonuç ve kanaatine varıldığını beyan etmiştir.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, cari hesap alacağının tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı taraf cari hesaptan alacaklı olduğunu ileri sürmüş, davalı ise cevap dilekçesi sunmayarak bütün hususları inkar etmiş durumdadır.
Taraflar arasında 3+2 yıl süreli olarak … sistemi ile davalının, davacı şirket araçlarına akaryakıt ikmal ve data hizmeti vermesi, buna karşılık davacı şirketin de … marifetiyle davalıdan almış olduğu akaryakıt bedellerini davalıya ödemesi konulu, akaryakıt sektörünün uymakla tabi olduğu kurumların alacağı kararlar, tavan-taban fiyat uygulamaları gibi haller saklı tutularak fatura bedelinin pompa satış fiyatının KDV’siz tutarından %7,5 iskonto yapılarak hesaplanmasının karalaştırıldığı … Müşteri Sözleşmesi imzalanmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 21/2. Maddesine göre; bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.
Fatura düzenlenebilmesi için taraflar arasında bir akdi ilişkinin bulunması gereklidir. Bunun yanı sıra fatura tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı kabul edilmekte ve faturada yer alması olağan sayılan malın cinsi veya yapılan işin adedi, türü ve bedeli gibi fatura mündericatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine karine teşkil etmektedir. Ancak bu karinenin aksi elbetteki her türlü delil ile ispatlanabilir.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; Davalı kendisine tebliğ edilen dava konusu faturalara süresinde itiraz etmemiştir. Mahkememizce ticari defterlerini sunmaları için taraflara süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı taraf dosya kapsamında uyuşmazlığa konu ticari defter ve kayıtlarını bilirkişi incelemesinde sunmadığı gibi alınan bilirkişi raporuna karşı da herhangi beyan ve itirazda bulunmamış olup davalı tarafça, davacının alacağını hükümden düşürecek bir belge veya başkaca delil sunulmamıştır.
Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Usulüne uygun denetime elverişlli bilirkişi incelemesinnde davacı ve davalı şirketin uyuşmazlık dönemine ait ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemede davacı taraf ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak süresinde yaptırılımış olduğunun tespit edildiği, dolayısıyla HMK M.222 VE 6102 s. TTK M.64/3 uyarınca ticari defterlerin delil niteliğinin bulunduğu anlaşılmıştır, yapılan mali hesaplamalara göre davacının davalı taraf ile 2014 yılından 2015 yılına cari hesap bakiyesi devri olmadığı, 2015 yılında davaya konu alacağı oluşturan 2 fatura bedeli olan 11.038,57TL bakiyenin bulunduğu dolayısıyla taraflar arasınnda cari hesap ilişkisinin bulunduğu, taraflar arasında faturaların düzenlendiği ve cari hesap ilikisinde bir kısım ödemelerin olduğu ancak 2015 yılına ait 2 fatura bedeli olan 11.038,57TLnin davacıya ödenmediği belirlenmiştir. Ticari defter kayıtlarına göre dava konusu cari hesap nedeniyle davacı tarafın davalı taraftan 11.038,57TL cari hesap alacağının ve 3.516,16TL işlemiş faiz oluştuğu, anlaşılmış olup takip dosyasında %19,5 avans faiz talep edildiğinden asıl alacağa takip tarihinden itibaren %19,5 avans faiz işletilerek hesaplanan bu bedeller üzerinden açıklanan nedenlerle davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile …. İcra Müdürlüğünün 2018/24952 sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 11.038,57 TL asıl alacak ve 3.516,16 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 14.554,73 TL üzerinden devamına,
Asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %19,50 avans faizi işletilmesine,
Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan asıl alacağın %20’si oranında 2.207,71 TL icra inkar tazminatının davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca hesaplanan 994,23 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 250,79 TL harcın mahsubu ile eksik 743,44 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 3.400,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından dava açılırken yapılan 291,89 TL ( 250,79 TL PH, 35,90 TL BH, 5,20 TL VH) toplam harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yargılama sırasında yapılan 775,20 TL ( 650,00 TL BK, 125,20 TL müzekkere ve tebliğler ) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre hesaplanan 768,32 TL’lik kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı yanın yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/11/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır