Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/690 E. 2020/337 K. 24.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2018/690
KARAR NO: 2020/337

DAVA: Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 30/07/2018
KARAR TARİHİ: 24/06/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı yanlarca imzalanan … Bayilik Sözleşmesi’nin acentelik sözleşmesi olduğunu, müvekkili şirketin davalılar ve davalıların aboneleri arasındaki abonelik sözleşmesi kurulmasına aracılık ettiğini, davalıların yönetiminin değişmesi nedeniyi 31/07/2017 tarihinde sözleşmenin haklı bir neden olmaksızın sona erdirildiğini, davalıların denkleştirme tazminatı istemlerinin önüne geçebilmek amacıyla sözleşmenin acentelik sözleşmesini gizlemeye çalıştığını, sözleşmenin incelenerek hangi sözleşme türü olduğunun tayin edilmesini, müvekkilinin davalılar ve davalıların müşterileri arasındaki abonelik sözleşmesi kurulmasına aracılık ettiğini aracılık ettiği sözleşmenin tarafı olmadığını ve bu anlamda taraflar arasındaki sözleşmenin bayilik değil acentelik sözleşmesi olduğunu, müvekkili ve davalılar arasındaki sözleşmenin 17 yıl sürdüğünü, bu süreçte de davalılara yüz binlerce abone kazındırdığını ve bu konuda da çeşitli ödül ve övgüler aldığını, 17 yıldır devam eden ilişkiyi müvekkilinin kendi isteğiyle sonlandırmadığını, davalıların müvekkiline denkleştirme tazminatı ödemesi yapmasının gerekli olduğunu, davalılarca sözleşme süresinin en az 10 yıl devam edeceği güveninin verildiğini müvekkilinin bu güvene istinaden yatırım yaptığını iş ağını genişlettiğini, haklı bir sebep gösterilmeden sözleşmenin feshedilmiş olması müvekkilinin kar etme hakkının elinden alınmış olduğunu, davalılarca müvekkiline dayanağı bulunmayan ceza faturalarının kesildiğini ve hak ediş tutarlarını düşürdüğünü bununla ilgili müvekkiline yeterli bilginin verilmediğini yoksun kalınan kârın ve ceza faturalarına ilişkin bedelin sözleşmenin sona erme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsilini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen dosyada davacı vekili özetle; taraflar arasındaki “Kurumsal Bayilik Sözleşmesi” adlı belge uyarınca davacı, davalılar ile davalıların aboneleri arasında abonelik sözleşmesi kurulmasına aracılık etme yükümlüğü altına girdiğini ve görevini ödül alacak kadar üst seviyede yerine getirdiğini, davalıların yönetimindeki değişiklik neticesinde ise ilgili sözleşme davalılar tarafından 29/04/2018 tarihinden geçerli olmak üzere haklı bir neden olmaksızın feshedildiğini, dava konusu olayda davalılar ile davalıların aboneleri arasında abonelik sözleşmesi kurulmasına aracılık ettiğini, yani ürün sattığı müşterisiyle doğrudan ticaret yapan bayinin aksine, davacı/acente aracılık ettiği abonelik sözleşmesinin tarafı olmadığını, bu anlamda taraflar arasındaki sözleşmesinin bayilik sözleşmesi olmadığını, acentelik sözleşmesi olduğunun açıkça ortada olduğunu, aleyhe olabilecek ibareleri kabul anlamına gelmemek kaydıyla bu hususun taraflar arasındaki sözleşmenin birçok maddesinde açıkça belirtildiğini, ilgili sözleşmenin 31/07/2017 tarihinde davalıların istemiyle sona erdiğini, davacının bu dönemde davalı ile davalının müşterileri arasında imzalanan abonelik sözleşmelerine aracılık ettiğini ve davalılara on binlerce abone kazandırdığını, hatta başarılı olarak bu konuda çeşitli ödül ve övgüler aldığını, davalılar davacıya yapmakta olduğu ödemelere ilişkin mevcut ödeme sisteminin davalılar tarafından davacının onayı olmaksızın tek taraflı olarak değiştirilerek davacının hak ettiği ücret tutarlarının düşürüldüğünü, davalıların marka birleşmesine rağmen tüzel kişilikleri muhafaza edildiğniden her birinin farklı ücret sistemine göre davacıya ödeme yapılmakta iken 2017 Ekim ayında yapılan bir bildirimde … … A.Ş hedef gerçekleştirmelerinde %60’ın altında kalınması durumunda … A.Ş için hak edilen ücretten kesinti yapılacağının bildirildiği ve buna göre kesinti yapıldığı, bu durumda izahı dahi mümkün olmadığını, davacının görevini en üst seviyede ifa ettiğini ve davalıların talebi üzerine ciddi bir yatırım yaparak iş ağını genişlettiğini, yani davalılar tarafından sözleşmenin en az 10 yıl süreceği konusunda bir güven ortama yaratıldığını, buna rağmen sözleşmenin davalılar tarafından haklı bir neden olmaksızın feshedildiğinden davacının sonraki dönem içi kar elde etme hakkının da elinden alındığını, davacının sözleşme kapsamında davalılara … …tarihli,…nolu 300.000TL bedelli kesim ve süresiz teminat mektubunu teslim ettiğini, ancak ilgili teminat mektubunun iade edilmediğini, öncelikle ilgili teminat mektubunun nakte çevrilmesinin önlenmesi yönünde ihtayati tedbir kararı verilmesini, hali hazırda bir teminat mektubu olduğundan işin doğası gereği bu hususta davacıdan bir teminat alınmamasına karar verilmesini, ilgili teminat mektubunun hükümsüz olduğunun ve davacının bu teminat mektubu nedeniyle davalılara borçlu olmadığının tespiti ile teminat mektubunun iptalini ve davacıya iadesine karar verilmesini, talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketler ile davacı arasında bayilik sözleşmeleri imzalanmış olduğunu davacı yanın şirketin verdiği yetki ile müşterilerle bizzat muhatap olmadığını kendisine bağlı bayiler vasıtasıyla işlemler yaptığını, sözleşmenin fesh edilmesinin sözleşme süresinin dolması nedeniyle olduğunu, sözleşmenin 30/07/2017 tarihinde tarafların mutabakatı sonlandırma Protokolü ve İbraname ile sona erdirildiğini, birleşen … Esas sayılı dosyasında davaya konu Kurumsal Bayilik Sözleşmesinin de süresinin dolması nedeniyle sona erdiğini, asıl dava ve birleşen davanın sözleşmelerinin ve sözleşme sona erme tarihlerinin farklı olduğunu davaların ayrı yürütülmesi gerektiğini, asıl davaya konu sözleşmenin davacı yan ve müvekkillerinden … arasında imzalanmış olduğunu diğer müvekkilleri … ve …’in sözleşmenin tarafı olmadıklarını, asıl davanın belirsiz alacak davası olarak açılması için gerekli şartların oluşmadığını, davacı vekilinin birleşen dava yönünden ihtiyati tedbir talebinde bulunduğu teminat mektubuna ilişkin yasal ve sözleşme gereği şartların oluşmamasından reddine, haksız ve mesnetsiz olarak açılan davanın ve birleşen davanın reddine karar verilmesi, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesini talep etmiştir.
Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; Taraflar arasındaki uyuşmazlık asıl dava yönünden … Bayisi sözleşmesi nedeniyle denkleştirme bedeli , yoksun kalınan kar, RKHK m.58 hükmü gereği 3 kat tazminat talebi, ceza faturalarına ilişkin bedelin iadesi istemine ilişkin olup birleşen dava yönünden Kurumsal Bayilik Sözleşmesi nedeniyle denkleştirme bedeli , yoksun kalınan kar, RKHK m.58 hükmü gereği 3 kat tazminat talebi, teminat mektuplarının iadesi istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki Saha Gücü Bayisi sözleşmesinin 6.1,8.1,10.2,10.10,12.3 maddeleri incelendiğinde davacı abonelik sözleşmeleri bakımından kendi ad ve hesabına değil davalılardan … A.Ş adına ve hesabına işlem yapmakta ya da aracılık faaliyetleri gerçekleştirdiği, davalı tarafın tarifelerini uyguladiği, giderlerini … tarafından aksi bildirilmedikçe davacının karşıladığı dolayısıyla bağımsızlık unsurunun bulunduğu anlaşılmış olup TTK m. 102 uyarınca acentelik ilişkisinin kurulduğu görülmektedir.
Denkleştirme tazminatı talep edebilmek için acentelik sözleşmesinin sona ermesinin acente’nin kusuru nedeniyle olmaması ,sözleşmenin sona ermesine bağlı olarak işletmeye bağlı müşterilerle yapılmış veya yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme devam etmiş olsaydı elde edeceği ücreti talep etme hakkını kaybediyor olması ,müvekkilin bulduğu yeni müşteriler sayesinde önemli menfaatler elde edilecek olması ,somut olayın özelliklerine göre denkleştirme isteminin karşılanmasının hakkaniyete uygun düşmesidir. (TTK md. 122/1/a,b,c).TTK 122/4 maddesi uyarınca denkleştirme isteminin sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren 1 yıl içerisinde ileri sürülmesi gerekir.
29.04.2016 tarihli Kurumsal Bayilik Sözleşmesinin 4.2 hükmünde işbu sözleşmenin imza edildiği tarihten itibaren I (bir) yıllık sureye tabi olduğu, taraflardan herhangi birinin sözleşme süresinin sona ermesinden bir ay önce yazılı bildirimde bulunmadığı takdirde bir yıl uzamış sayılacağı düzenlenmiştir. Taraflar, sürekli borç İlişkisi niteliğinde olan söz konusu sözleşme ilişkisini sona erdirme hususunda sözleşme ile bir olağan fesih hakkı kararlaştırmışlardır. Davalı taraf da 14,12.2017 tarihli ibraname île bu halikım kullanmış ve uzama süresi sonu olan 29.Û4.2Û18 tarihi itibariyle söz konusu sözleşmeyi hukuka uygun olarak sona erdirmiştir.
Bu sözleşmenin yürürlükte olduğu iki yıllık süre boyunca davalı şirkete kazandırılan yeni müşteriler ile İlişkinin sona ermiş olduğu 29.04.2018 tarihinden sonra bu yeni müşteriler sayesinde davalıya sağlanan önemli menfaatler tespit edilmelidir. Ayrıca davacı tarafın, sözleşme sona enniş olmasaydı elde edeceği ücret mevcut olmalıdır.
Yukarıda da arz edildiği üzere denkleştirme bedeli, bir tazminat olmadığı ve haksız feshe bağlı kılınmadığından, Kurumsal Bayilik Sözleşmesinin olağan fesih süresi içerisinde feshedildiği bu halde, diğer şartlar da mevcut ise davacı denkleştirme talebine hak kazanabilecektir. Bu sözleşmenin yürürlükte olduğu iki yıllık süre boyunca davalı şirkete kazandırılan yeni müşteriler ile İlişkinin sona ermiş olduğu 29.04.2018 tarihinden sonra bu yeni müşteriler sayesinde davalıya sağlanan önemli menfaatler tespit edilmelidir. Ayrıca davacı tarafın, sözleşme sona ermiş olmasaydı elde edeceği ücret mevcut olmalıdır.Davacı,tarafın Kurumsal Bayilik Sözleşmesinin sürdüğü iki yıllık süre boyunca yaklaşık 150,000 müşteri kazandırdığını iddiasını TMK. md. 6 hükmü gereğince ispatlayamadığı dolayısıyla davalı şirkete yeni müşteriler ve bu sayede önemli menfaatler kazandırılmış olup olmadığı ile sözleşme ilişkisi devam etse idi elde edeceği Ücretler net olarak ortaya konulmadığından, denkleştirme talebinin şartlarının oluşmamıştır.
17.11.2014 tarihli … Bayilik Sözleşmesinin 5.2, hükmünde, iş bu sözleşmenin imza tarihinden itibaren 5 (beş) yü süre yürürlükte olduğu ye sözleşme süresi sonunda sözleşmenin yenilenmesinin, … Bayisinin talebi ve …’mn onayı halinde gerçekleşeceği düzenlenmiştir, 25.07.2017 tarihinde taraflar arasında akdedilen Sonlandırma Protokolü ve İbraname ile söz konusu sözleşmenin 31.07,2017 itibariyle sona erdiği hususunda mutabakata varılmış olup davacı tarafça …Bayilik Sözleşmesi kapsamında yaklaşık 320.000 müşteri kazandırdığı iddiasını ispata yarar herhangi bir belge dosyada mevcut olmayıp TMK md. 6 hükmü gereğince ispatlanamadığı dolayısıyla davacı tarafından, davalı şirkete yeni müşteriler ve bu sayede önemli menfaatler kazandırılmış olup olmadığı ile sözleşme ilişkisi devam etse idi elde edeceği ücretler net olarak ortaya konulmadığından, denkleştirme talebinin şartlarının oluşmadığı görülmektedir.
25.07.2017 Tarihli Sonlandırma Protokolü Ve İbraname İle denkleştirme bedelinden vazgeçmenin geçerli olup olmadığı konusunda, Sonlandırma Protokolü ve İbranamenin 3,3 maddesindeki davacının, sözleşmenin sona ermesine bağı olarak her ne sebeple olursa olsun denkleştirme tazminatı ve benzeri hiçbir ad altında tazminat ve alacak talebinde bulunmayacağı şeklindeki düzenlemeye karşın TTK md, 122/4 hükmü uyarınca denkleştirme isteminden önceden vazgeçilemez. Bu anlamda denkleştirme isteminden sözleşme öncesi,sözleşmenin akdedilmesi sırasında veya sözleşme süresinde vazgeçmek mümkün değildir. Buna mukabil sözleşmenin sona ermesi aşamasında veya sonrasında ise bu talepten vazgeçilebilir. (Arslan Kaya, Türk Ticaret Kanunu Şerhi, Ticari İşletme, Acentelik, İstanbul, 2016, s. 271)
Fakat denkleştirme isteminin vazgeçilmezliği hükmünün amacı, tehdit, dayatma veya benzeri zorlamalarla müvekkile kıyasla daha zayıf durumda bulunan ve ekonomik olarak müvekkile bağlı acentenin bu hakkından önceden ve ileriye dönük olarak feragat etmesinin önüne geçmektir, Dolayısıyla feragati içeren bu tarz anlaşmalar, acente aleyhine olduğu ölçüde geçersizdir. (Arslan Kaya, Türk Ticaret Kanunu Şerhi, Ticari İşletme, Acentelik, İstanbul, 2016, s. 271)
Bu açıklamalar doğrultusunda somut olay incelendiğinde, öncelikle sözleşmeyi sona erdirme aşamasında akdedilen Sonlandırma Protokolü ve İbranamede denkleştirme isteminden vazgeçileceğine dair bir düzenleme kural olarak öngörülebilir, yeter ki bu anlaşma tehdit, zorlama veya benzeri şartlar altında imzalanmış olmasın,
Somut olayda, Sonlandırma Protokolü ve İbranamenin zayıf konumdaki davacı baskı altına alınarak imzalatıldığı olgusuna ilişkin olarak; teminat miktarlarının tutarındaki yükseklik, davalı şirket çalışanı …’in ibraname imzalatma hususunda baskı yapıldığım bölgeyöneticilerinden duyduğuna dair beyan, aynı matbu formun kullanılması gösterilmişse de kanımızca bu olgular TK m, 18/2 anlamında basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gereken, ticarî hayatın risklerinden haberdar olduğu varsayılan davacı şirket bakımından bir geçersizlik sebebi olarak görülmemelidir. Bu bağlamda protokolün, geçerli ve taraftan bağlayıcı olduğu kanaati hâsıl olmuştur.
Protokolün 3.3, maddesinde, davacı, herhangi bir ad altında menfi ve müspet zarar, maddi ve manevi tazminat, denkleştirme tazminatı vb. hiçbir ad altında tazminat ve alacak talebinde bulunmayacağını belirtmiş olup, kanımızca bu hüküm geçerlidii. Davacı talepleri de buna göre ele alınmalıdır.
TBK md. 20 uyarınca genel işlem şartları, “bir sözleşme yapılırken düzenleyenin, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla, önceden, tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleridir. Bu koşulların, sözleşme metninde veya ekinde yer alması, kapsamı, yazı türü ve şekli, nitelendirmede önem taşımaz.,J şeklinde tanımlanmıştır. Burada genel İşlem şartlarının sözleşmenin güçlü tarafınca önceden ve tek başına hazırlanmış olmasından kastedilen, diğer tarafın bu hazırlamada rolü ve söz hakkının olmamasıdır. (M Kemal Oğuzman/Turgut Öz, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, I İstanbul, 2013, s. 165)
Genel işlem şartlarının yer aldığı önceden hazırlanmış sözleşmelerin birbirlerinin tıpatıp aynısı olması gerekmez. Aynı amaçla düzenlenen sözleşmelerin metinlerinin özdeş olmaması, bu sözleşmelerin içerdiği hükümlerin, genel işlem koşulu sayılmasını engellemez (TBK. md. 20/2).
Dava konusu Kurumsal Bayilik Sözleşmesi ile Saha Gücü Sözleşmesi hükümleri incelendiğinde; her İki sözleşme metninin birbirine son derece yakın ifadeler ve köşullar içermesi,sözleşmelerin genelinde sürekli ekonomik olarak bağlı ve zayıf konumdaki davacı tarafın yükümlülüklerine yer verilmesi ve buna karşın davalı tarafın, davacıya karşı herhangi bir yükümlülüğünün hemen hemen hiç düzenlenmemesi yönünden genel işlem şartı niteliği taşıdığı söylenebilecek ise de gerek her İki sözleşmenin uygulanarak sona ermiş olması, gerek davacı tarafından sözleşmelerin hangi hükümlerinin genel işlem şartı niteliğinde olduğunun belirtilmemiş olması, gerek genel işlem şartına ilişkin talebin somutlaştırılmamış olduğundan davacının bu yöndeki itirazları kabul edilmemiştir.
Haksız rekabet iddiası yönünden 31/10/2018 tarihli dilekçenin 8 nolu ekinde yer alan duyuru ve 9 nolu ekindeki mailler, davacının münhasır yetkilere sahip olmadığı gözetildiğinde TTK m. 54 bağlamında piyasadaki dürüst ve bozulmamış rekabeti bozan drüstlük kuralına aykırı davranışlar ve ticari uygulamalar ve bu durumda maddi tazminat için gerekli olan davalının kusuru da ispatlanamamış olduğundan bu konudaki talebin reddi gerekmiştir. Davacının asıl birleşen dosyalar yönünden RKHK m.58 hükmü gereği 3 kat tazminat talebi bakımından davalıya ait doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma ya da kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran yahut doğurabilecek nitelikte olan anlaşma,eylem veya kararın bulunmadığı ve bu yönde dosyaya herhangi bir delil sunulmadığından tazminat şartlarının ğerçekleşmediği anlaşıldığından bu yöndeki talebi kabul edilmemiştir.
Kurumsal Bayilik Sözleşmesini 22.2 maddesi uyarınca teminat mektuplarının iadesinin şirketlerin davacıdan herhangi bir alacağının kalmadığının sabit olması şartına bağlı kılındığı, dosyada bu konuda bilirkişi incelemesinde davacı için 383.346,60 TL ceza kesintisi tahakkuku yapıldığı tespit edilmiş olup taraflar arasında düzenlenmiş herhangi bir hesap mutabakatı dosyaya sunulmadığından bu konudaki talebin de reddi gerekmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve yukarıda yapılan açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde davacının asıl ve birleşen dava yönünden denkleştirme bedeli , yoksun kalınan kar, RKHK m.58 hükmü gereği 3 kat tazminat, teminat mektuplarının iadesi şartlarının gerçekleşmediği anlaşılmakla asıl ve birleşen davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin 2018/690 asıl dosyası yönünden ve birleşen dosya … yönünden davanın REDDİNE,
Asıl Dava Yönünden;
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca hesaplanan maktu 54,40 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile eksik 18,50 TL harcın davacıdan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 300,00 TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalıya verilmesine,
Birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … ESAS … Karar sayılı dosyası yönünden;
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca hesaplanan maktu 54,40 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile eksik 18,50 TL harcın davacıdan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 400,00 TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına,
7-Kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/06/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır