Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2018/686 Esas
KARAR NO:2023/822
DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:20/07/2018
KARAR TARİHİ:29/11/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinden özetle; 26.01.2012 tarihinde … sevk ve … plakalı aracın tek taraflı olarak gerçekleştirdiği trafik kazasında müvekkilinin eşi olan müteveffa …’in vefat ettiğini, vefat eden eşinin maddi destekten yoksun kalmış olduğunu mezar yeri, mezar kazılması, taziyeye gelenlere yapılan ikramlar, kefenlenme işleri için harcamalar yapılmış olduğunu, yapılan bu harcamalara ait belge temin edilemese de Yargıtay kararları doğrultusunda hayatın olağan akışına uygun ve ölenin mensubu olduğu İslam dininin gerekleri dikkate alınarak yapılan harcamaların bilirkişi tarafından tespiti gerekmekte olduğunu, kazaya sebebiyet veren … plakalı aracın ZMSS poliçe şirketi davalı sigorta şirketi olup, poliçe numarasının … olduğu, poliçenin … altına aldığı riskin gerçekleşmiş olduğunu, ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacılara yansıtılamayacağı; dolayısıyla tam kusurlu olan işletenin kusurunun, işletenin desteğinden yoksun kalan davacıları etkilemeyeceği; sürücünün tam kusuru sonucu meydana gelen trafik kazası sonucu, vefat etmiş olması nedeniyle, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla, zorunlu mali sorumluluk sigortacısını hasım göstererek dava açabileceğini, dosyanın bilirkişiye gönderilerek destekten yoksun kalma tazminatı konusunda rapor düzenlenmesini talep ettiğini, Müvekkili tarafından davalı sigorta şirketine yapılan başvuruya istinaden davalı nezdinde … nolu hasar dosyası açılmasına rağmen bugüne kadar herhangi bir ödeme yapılmadığını beyanla dosyanın kusur ve hesap bilirkişine tevdi edilerek destekten yoksun kalma tazminatı konusunda rapor alınmasına, fazlaya dair tüm hakları saklı katmak kaydıyla 100 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketine başvuru (ihbar) tarihini müteakip 8 iş günü bitiminden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsili ile, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine , artan gider avansının iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu olayın 26.01.2012 tarihinde vuku bulduğunu davacının tüm taleplerinin zamanaşımına uğramış olduğunu, davanın zamanaşımı nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekmekte olduğu, 26.01.2012 tarihinde …’ in sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracın tek taraflı geçirmiş olduğu kaza nedeniyle davacının eşi olan …’ in vefat ettiği, vefat nedeniyle geleceğe dönük maddi destekten yoksun kaldığı, mezar ve cenaze giderlerinin oluştuğunu, ikram ve kefenleme işleri için harcama yapıldığı iddiasıyla taleplerde bulunulmuş olduğu, davacının murisinin tek taraflı geçirmiş olduğu kaza nedeniyle müvekkili şirketin her hangi bir sorumluluğu bulunmamakta olduğunu, vefat edenin aracı parkettiği esnada aracın frenini çekmemesi ve aşağıya inip araç tekerine bakmaya çalıştığı esnada aracın bulunduğu yerden kendiliğinden kayması neticesinde aracın altında kalarak hayatını kaybettiğinin anlaşıldığını, olaya etki eden üçüncü bir kişi ve olay bulunmadığını ve tamamen vefat edenin kusuru ile olayın meydana gelmiş olduğunu, olay bir iş kazası olması nedeniyle davacının iş kazasından kaynaklı maaş ve iş yerinden tazminat almış olması hususlarının da ayrıca değerlendirilmesi gerektiğini beyanla zaman aşımı nedeniyle davanın usulden reddine, cenaze giderlerinin teminat kapsamında olmaması nedeniyle esastan reddine, destekten yoksun kalma talebinin yasal şartlarının bulunmaması nedeniyle esastan reddine, olayın iş kazası olduğunun dikkate alınarak davacının aldığı tazminatların da hesaplanması gerekmesi nedeniyle huzurdaki davanın reddine karar verilmesini fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla talep etmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; Trafik kazası kaynaklı destekten yoksun kalma temelli maddi tazminat istemine ilişkin olduğu görüldü.
DELİLLER;
… Trafik Tescil Şube Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak … plaka sayılı araca ait, önceki sahiplerini de gösterir şekilde trafik sicil kayıtları celp edilmiştir.
… Cumhuriyet Başsavcılığı’na müzekkere yazılarak … soruşturma sayılı dosyası uyap üzerinden celp edilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup 20/12/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle;” Davacı eş … için hesaplanan destekten yoksun kalma tazminat tutarının 150,166.68 TL olduğu, Destekten yoksun kalan davacı eşin zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunup bulunamayacağının ve davalı sigorta şirketine sigortalı aracın müteveffa sürücüsü …’in tam kusuru nispetinde hesaplanan 150,166.68 TL destekten yoksun kalma tazminat tutarının kaza tarihi itibariyle Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta poliçesinin başı 225.000 TL poliçe teminat limiti dahilinde ödenip ödenemeyeceğinin takdir ve değerlendirmesinin Sayın Mahkeme’ye ait olduğunu, Cenaze masraflarının 2.000,00 TL’ nin kadri marufunda olabileceği sonucuna varılarak, takdir ve değerlendirmesinin Sayın Mahkeme’ye ait olduğunu, Karayolları Trafik Kanununun 99 maddesi, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi maddesi ve yerleşik Yargıtay kararları gereğince, yeterli ve gerekli tüm belgelerin eklenmesi sureti ile davalı sigorta şirketine eksiksiz iletildiğinin davacı tarafından ispat edilmesi halinde davalı sigorta şirketinin hesaplanan tazminatta sorumluluğunun doğması durumunda temerrüdünün ve tazminat ödeme yükümlülüğünün “belgelerin ibrazından itibaren 8 iş günü sonu itibariyle” olabileceğinin, davacı tarafından tüm evrakların sigortacıya iletildiğinin ispat edilememesi halinde ise alacağın “dava tarihinde” muaccel hale geldiğinin ve dava tarihi itibariyle haksız fiilden kaynaklanan zararda yasal faiz talep edilebileceğinin takdir ve Münakaşasının Yüce Mahkeme’ye ait olduğu” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince ek bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup 14/02/2022 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; “davacı eş … için destekten yoksun kalma tazminat tutarının 203,543.47 TL hesaplandığı, davalı sigorta şirketi tarafından mükerrer ödemeye sebebiyet verilmemesi adına, Sayın Mahkeme tarafından kabulü halinde Kurum’un rücu edebileceği ilk peşin sermaye değeri 38,847.48 TL’nin hesaptanan destekten yoksun kalma tazminat tutarından mahsup edilmesi durumunda 164,695.99 TL hesaplandığı, destekten yoksun kalan davacı eşin zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunup bulunamayacağının ve davalı sigorta şirketine sigortalı aracın müteveffa sürücüsü …’in tam kusuru nispetinde hesaplanan destekten yoksun kalma tazminat tutarının kaza tarihi itibariyle Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta poliçesinin kişi başı 225.000 Tt poliçe teminat limiti dahilinde ödenip ödenemeyeceğinin takdir ve değerlendirmesinin Sayın Mahkeme’ye ait olduğu, Cenaze masraflarının 2.000,00 TL’ nin kadri marufunda olabileceği sonucuna varılarak, takdir ve değerlendirmesinin Sayın Mahkeme’ye ait olduğunu, Karayolları Trafik Kanunu ‘nun 99 maddesi, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi maddesi ve yerleşik Yargıtay kararları gereğince, yeterli ve gerekli tüm belgelerin eklenmesi sureti ile davalı sigorta şirketine eksiksiz iletildiğinin davacı tarafından ispat edilmesi halinde davalı sigorta şirketinin hesaplanan tazminatta sorumluluğunun doğması durumunda temerrüdünün ve tazminat ödeme yükümlülüğünün “belgelerin ibrazından itibaren 8 iş günü sonu itibariyle” otabileceğinin, davacı tarafından tüm evrakların sigortacıya iletitdiğinin ispat edilememesi halinde ise alacağın “dava tarihinde” muaccel hale geldiğinin ve dava tarihi itibariyle haksız fiilden kaynaklanan zararda yasal faiz talep edilebileceğinin takdir ve münakaşasının Yüce Mahkeme’ye ait olduğu” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince ikinci kez ek bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup 22/03/2023 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle;” davacı eş … için destekten yoksun kalma tazminat tutarının 453.106,00 TL hesaplandığı, hesaplanan tazminat tutarının kaza tarihi itibariyle Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta poliçesinin – kişi başı 225.000 TL Poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak üzere ödenip ödenemeyeceğinin takdir ve değerlendirmesinin Sayın Mahkeme’ye ait olduğu” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava; trafik kazası kaynaklı destekten yoksun kalma temelli maddi tazminat istemine ilişkin tazminat davasıdır.
26.12.2012 tarihinde dava dışı müteveffa … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın tek taraflı olarak gerçekleştirdiği trafik kazasında davacının eşi …’in vefat ettiği, mahkememizce alınan 21/08/2019 tarihli bilirkişi raporunda müteveffa …’in trafik kazasının oluşumunda %100 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir.
Zorunlu mali sorumluluk sigortasının motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Davacıların desteğinin, ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile olsun, salt vefat etmiş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup, desteğin kusurunun olması, davacıların hakkına halel getirir bir unsur olarak kabul edilemez. Dolayısıyla destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın, sigortacıdan talep edilmesi mümkündür. Bu çerçevede, kaza tarihi itibariyle, ZMSS poliçesi bulunmayan araç nedeniyle, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14.maddesine göre, ZMSS poliçesinin kaza tarihindeki limiti dahilinde … Hesabı’nın sorumluluğu bulunmaktadır.
Davacıların uğradığı zarara bağlı olarak talep ettikleri hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır. Ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusur davacıya yansıtılamayacaktır. Dolayısıyla araç sürücüsünün veya işletenin tam kusurlu olması desteğinden yoksun kalan davacıyı etkilemeyecektir ( Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2014/17669 E. 2017/919 K.sayılı kararı, HGK’nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 esas-411 karar, HGK’nun 22.2.2012 gün 2011/17-787 esas, 2012/92 karar, HGK’nun 16.1.2013 gün ve 2013/17-1791 esas ve 2013/74 karar sayılı ilamları).
Somut olayda kaza 26/01/2012 tarihinde meydana gelmiştir. Yeni genel şartlar 01/06/2015 tarihinde, Karayolları Trafik Kanununun 92. maddesinde değişiklik yapan yasa ise 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe girdiğinden, somut uyuşmazlıkta uygulanması olanaklı değildir. Bu halde yukarıda aktarılan Yargıtay kararları gereğince davacının mirasçı olarak değil, zarar gören 3. kişi konumunda bulunduğundan, murisin kusuru, davacıya yansıtılamayacaktır. Davacı destekten yoksunluk zararını, davalı taraftan talep edebilecektir.
Davalı tarafça cevap dilekçesinde ve her ne kadar davacı tarafça talep artırım dilekçesi olarak sunulmuş ise de davacının dava dilekçesinden davanın belirsiz alacak davası şeklinde açıldığına dair bir ibare bulunmadığından davasının kısmi dava olduğu ve sunduğu dilekçesinin ıslah dilekçesi olduğu mahkememizce kabul edilerek, davalının ıslaha karşı cevap dilekçesinde zamanaşımı itirazında bulunulmuş ise de; çekişmelerin bir an önce sonuçlandırılmayıp uzun süre askıda bırakılmasının toplumun barış ve huzurunu bozacağı düşünülerek yargı yoluyla hak aramaya konulan zaman sınırı olarak öngörülen zamanaşımı kurumu bir maddi hukuk kurumu değildir. Bir borcu doğuran, değiştiren, ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, doğmuş ve var olan bir hakkın istenmesini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Borçlar Kanunu’nun 41.maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 60.maddesinde de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan maddi ve manevi zararın tazmini istemi ile açacağı davaların bağlı olduğu zamanaşımı süreleri özel olarak düzenlenmiştir. BK’nın 60. maddesinde üç türlü zamanaşımı süresi öngörülmüş olup bunlar, zararın ve failin öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıllık sübjektif ve nispi nitelikteki kısa zamanaşımı süresi, her halde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık objektif ve mutlak nitelikte uzun zamanaşımı süresi ile olağanüstü nitelikteki ceza zamanaşımı süresidir (Eren Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 9, İstanbul 2006, s. 794). Buna karşılık, özel bir kanun hükmünün, özel olarak zamanaşımı süresi öngördüğü tehlike sorumluluklarında BK m. 60 uygulanmaz. 2918 sayılı KTK’nın 109/I. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” hükmüne, yine aynı kanunun 109/II. maddesinde ise, “Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir. Aynı fiil bazen hem sorumluluğu gerektiren, hem de ceza kanunlarına göre cezayı gerektiren bir fiil olabilir. Bu fiile göre Ceza Kanununun daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörüldüğü hallerde, tazminat davasının daha önce zamanaşımına uğraması tutarlı bir çözüm oluşturmaz. Zira cezalandırma, müeyyide olarak tazminattan daha ağırdır. Bu sebeple, kanun koyucu uyum sağlamak amacıyla ceza davası için öngörülen zamanaşımı süresince tazminat davasının da devamını temin bakımından genel olarak BK 60/II (6098 sayılı TBK m. 72/I), özel olarak da KTK 109/II. maddesinde düzenleme yapmıştır. Burada üzerinde durulması gereken, 2918 sayılı KTK’nın 109. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece fiilin Ceza Kanununa göre cezayı gerektiren bir fiil olmasının yeterli olması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece fiilin cezayı gerektiren bir eylem olmasını yeterli görmekte; bunun dışında, eylemi gerçekleştiren fail hakkında soruşturma yapılmasını, ceza davası açılmış olması veya mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı koşulu aranmamaktadır. Dahası, sözkonusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten veya … Hesabı) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür (HGK’nın 10.10.2001 gün 2001/19-652-705, HGK’nın 16.04.2008 gün 2008/4-326-325 ve HGK’nın 05.06.2015 gün 2014/17-2198 E. 2015-1495 K. sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir). KTK’nın 109/II. maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresinin uygulanması için kamu davasının açılmış olması veya mahkûmiyet kararı verilmiş bulunması aranmamakta olup cezayı gerektiren fiilin varlığı yeterlidir. Ölümle sonuçlanan söz konusu trafik kazası da bu anlamda cezayı gerektiren bir fiil niteliğindedir ve sürücü davacılar desteğinin vefat etmiş olması sonuca etkili değildir. Yasa koyucunun amacı Karayolları Trafik Kanunu uyarınca tehlike sorumluluğunu doğuran olaylarda sorumlulara karşı daha uzun zamanaşımı süresi içerisinde yönelmeyi sağlamaktır. KTK’nın 109. maddesinin 2.fıkrasındaki “cezayı gerektiren fiil” ifadesi ile fiili tarif ettiği zamanaşımı yönünden yukarıda da açıklandığı gibi soruşturma veya kovuşturma yapılması koşullarının aranmadığı sonucunu doğurmaktadır. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/8609 esas, 2019/3324 karar, 20/03/2019 tarihli ilamı) Buna göre eylem için kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 66/1-d maddesinde öngörülen 15 yıllık ceza zamanaşımı süresi dikkate alındığında dava tarihinde zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmaktadır.
Davacı tarafça dava dilekçesinde cenaze giderlerinden bahsedilmiş ise de dilekçesinin talep sonucunda bu hususa dair talepte bulunulmamış olması, yalnızca kısmi olarak destekten yoksun kalma tazminatı talep edilmiş olması dikkate alınarak cenaze giderleri yönünden bir inceleme ya da değerlendirme yapılmamıştır.
Mahkememizce tazminat hesaplaması için dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, 19/11/2020 tarihli bilirkişi raporunda davacının talep edebileceği destekten yoksun kalma tutarı 150.166,68 TL olarak tespit edilmiştir. Taraf vekillerinin itirazları ve SGK yazı cevabı gözetilerek, bilirkişiden ek rapor alınmış, ek raporda rücuya tabi ödemeler düşülmek suretiyle güncel asgari ücret üzerinden yapılan hesaplamada, davacının talep edebileceği destekten yoksun kalma tutarı 164.695,99 TL olarak hesaplanmıştır. Davacı vekili 23/09/2022 tarihli dilekçesi ile davasını ıslah ederek talep ettiği miktarı 164.695,99 TL olarak belirlemiştir. Taraf vekillerinin itirazları üzerine dosya ikinci kez bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi raporunda davacının talep edebileceği destekten yoksun kalma tutarını 414.258,52 TL olarak hesaplamıştır. Kaza tarihi itibariyle Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesinin teminat limiti kişi başı 225.000,00 TL ile sınırlı ise de davacının davasını ıslahla talep ettiği destekten yoksun kalma tazminatı tutarı 164.695,99 TL olduğundan taleple bağlı kalınarak, 164.695,99-TL destekten yoksun kalma tazminatının (taleple bağlı kalınarak) temerrüt tarihi olan 09/02/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş, hükmedilen tazminatın faiz başlangıç tarihi 2918 sayılı KTK m. 97’ye göre davalı sigorta şirketinin davacıya talebi karşılamadığına ilişkin cevabı verdiği 09/02/2018 tarihi faiz başlangıç tarihi olarak kabul edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE;
Davacının ıslah dilekçesi ile talep ettiği 164.695,99-TL destekten yoksun kalma tazminatının (taleple bağlı kalınarak) temerrüt tarihi olan 09/02/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 11.243,55 TL nispi karar harcının peşin ve ıslah ile alınan 599,90 TL harçtan mahsubu ile geri kalan 10.643,65 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 26.335,36-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan dava açılırken yapılan toplam 641,00 TL(35,90 TL BVH, 5,20 TL VSH, 35,90 TL peşin harç, 564,00 TL ıslah harcı) harcın davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yargılama aşamasında yapılan toplam 1.728,40 TL ( 178,40 TL tebliğler ve posta, 1.550,00 TL bilirkişi ücreti) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/11/2023
Katip …
e-imzalıdır
Hakim …
e-imzalıdır