Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/678 E. 2020/546 K. 23.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/678
KARAR NO : 2020/546

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 25/07/2018
KARAR TARİHİ : 23/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirkete personel taşıma hizmeti verdiğini, hizmet karşılığı düzenlenen faturaların ödenmediğini, alacağın tahsili için … 7. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takibe girişildiğini, davalının itirazı sonucunda takibin durduğunu, itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, bu nedenle %20 icra inkar tazminatına ve takibe itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; alacak talebinin 3 yıllık zaman aşımına tabi olduğunu, alacağın zaman aşımına uğradığını, faturanın kapalı olarak düzenlendiğini, alacağını almış olan davacının takibe girişmesinin kötü niyetli olduğunu, davanın reddini ve %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Dava, taraflar arasındaki personel servis taşımacılığı hizmeti nedeniyle düzenlenen fatura bedellerinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dava, İİK mad. 67’ye dayalı olup davalı tarafın hakkındaki icra takibine vaki itirazının iptali istemine ilişkindir. … 7. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında davacı tarafın 12.106,63 TL asıl alacağın ve bu alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi yürütülmek suretiyle tahsili istemi ile ilamsız takip yolu ile icra takibinde bulunulduğu ve fakat davalının borca itirazı sonucu icra takibinin İİK’nın 66. maddesi uyarınca durduğu saptanmıştır. İcra takibine vaki itirazın davacı tarafa tebliği durumu ve dava tarihine göre bu itirazın iptali davasının İİK mad. 67’de öngörülen ve hak düşürücü nitelikteki 1 yıllık süresi içinde açıldığı da tespit olunmuştur.
Mahkememiz 30/05/2019 tarihli kararı ile taraf iddia ve savunmaları doğrultusunda, tarafların uyuşmazlık konusu dönem ticari defter ve kayıtları üzerinde davacının alacağının varlığının ve miktarının tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, 05/09/2019 tarihli ön raporunda bilirkişi, taraf vekilleri ile telefon üzerinden defalarca görüşülmesine rağmen ticari defter ve kayıtların ibraz edilmediğini beyan etmiştir.
Mahkememiz 09/10/2019 tarihli duruşmasında davacı vekili davalı yanın ticari defter ve kayıtlarına dayanıldığını, bilirkişi incelemesinin davalı yanın ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılmasını talep etmiş, aynı tarihli ara karar ile davalı vekiline 14/11/2019 günü saat 14.00’da müvekkiline ait ticari defter ve kayıtlarını bilirkişi incelemesine esas olmak üzere hazır etmesine aksi halde HMK mad. 222 gereğince defter ibrazından kaçınılmış sayılacağının ihtarına, ihtarın duruşma zaptının davalı vekiline tebliği ile yapılmasına karar verilmiş, mahkememizce duruşma zaptı davalı vekiline elektronik tebligat yoluyla usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği anlaşılmış, mahkememizce belirlenen inceleme gününde davacı yanın hazır bulunduğu, davalı yanca ticari defter ve kayıtların ibraz olunmadığı, mahkememizce bu hususun 14/11/2019 tarihli tutanak ile imza altına alındığı anlaşıldı.
Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 222. maddesinin üst başlığı “ Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması “ dır. 222/1. fıkrada, mahkemenin, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebileceği ifade edilmiştir. 6102 sayılı TTK 82.maddesinde “ Saklama ve ibraz “, 83. maddede “ Hukuki Uyuşmazlıklarda ibraz “ başlığı ile, 83/1. fıkrada “ Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir “ düzenlemesi ile benzer ifadelere yer verilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK nun birinci bölümünde borç ilişkileri, birinci ayrımında, sözleşmeden doğan borç ilişkileri ve 1. maddede ise, sözleşmenin kurulması düzenlenmiştir. Aynı yasanın 12. maddesinde, sözleşmelerin şekli üst başlığı ile, sözleşmelerin geçerliliğinin kanunda aksi öngörülmedikçe hiçbir şekle bağlı olmadığına yer verilmiştir. Somut olayda olduğu gibi, yasa koyucu tarafından, tacirler arası hizmet alım sözleşmesi konusunda herhangi bir şekil şartı getirilmemiştir. Diğer yandan salt fatura düzenlenmesi fatura konusu alacağın varlığını kanıtlamaya yeterli değildir. Bu nedenle, alacak iddiasında bulunan davacının fatura konusu hizmeti davalıya verdiğini ve fatura alacağına hak kazandığını usülüne uygun delillerle ispatlaması gerekir.
Davacı vekili dava dilekçesideki deliller kısmıda davalının ticari defterlerini belirttiği, 09/10/2019 tarihli 2. celsede davalı tarafın ödeme beyanına karşılık davalı tarafın defterlerine dayandıklarını ve karşı tarafın defterlerinin incelenmesi için muhtıra çıkarılmasını beyan ettiği, aynı celsede davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi için ara karar oluşturulduğu, HMK m.222 maddesince defter ibrazından kaçınmış sayılacağı hususunu duruşma zaptının tebliği suretiyle yapılmış sayılıcağı yönünde ara karar tesis edildiği, ara kararın e-tebliğ olarak 15/10/2019 tarihinde mevzuat gereği okunmuş sayıldığı ve ara kararda belirlenen inceleme gününde davalı tarafın uyuşmazlık konusu dönem ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmediği anlaşılmıştır. HMK 222/f.5 maddesinde bir tarafın sadece diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini bildirmesi halinde diğer tarafın defterlerini sunmaması halinde, diğer tarafın iddialarını kanıtlamış sayılacağı düzenlenmiştir
Dava konusu 31/03/2013 tarihli ve 30/04/2013 tarihli faturalardan kaynaklı alacak bakımından genel zamanaşımı süresi olan 10 yıl dolmadığından zamanaşımı defi yerinde bulunmamıştır.Davalı tarafça, fatura konusu hizmetin ödendiği iddia edildiğinden, iddiasını ispat külfeti davacıya ait olacaktır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 190. maddesinde, ispat yükünün, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğu, TMK nun 6. maddesinde ise, taraflardan her birinin hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğu belirtilmiştir.
Eldeki davada davacı taraf münhasıran davalı tarafın defterlerine dayanmış olduğundan, HMK 222. maddesinin son fıkrası uyarınca, davadaki taraflardan birinin diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtmesine rağmen karşı tarafın defterlerini ibrazdan kaçınması halinde ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılacağı düzenlemesi nedeniyle davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. Ayrıca alacak likit yani belirlenebilir olduğundan asıl alacağın %20’si icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
… 7. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında davalının yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 12.106,63 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık avans faizi ile takip dosyasındaki koşullar ile devamına,
Kabul edilen asıl alacağın %20’si 2.421,32 TL icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davalıdan tahsiline,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca hesaplanan 827,00 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 146,23 TL harcın mahsubu ile eksik 680,77 TL harcın davalıdan tahsiliyle hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 3.400,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 313,33 TL (146,23 TL PH, 35,90 TL BH, 5,20 TL VH, 126,00 TL müzekkere ve tebliğler olmak üzere ) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı yanın yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/09/2020

Katip …
*e-imzalıdır

Hakim …
*e-imzalıdır