Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/661 E. 2019/247 K. 18.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/661 Esas
KARAR NO : 2019/247
DAVA : Alacak (Taşınır Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 27/09/2012
KARAR TARİHİ: 18/04/2019
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Taşınır Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Davacı vekili dava dilekçesini tekrar ettiğini beyan ederek, davacı şirketin … Tesisleri’nin 08/03/2007 tarihli ve … Noterliği’nin 03/04/2007 taih …yevmiye sayılı işlemi ile onaylı …Tesisleri İşletme hakkı devri sözleşmesinin eki niteliğindeki ve işbu ana sözleşmenin bazı hükümlerinin nasıl yorumlanacağına dair 04/07/2008 tarihli ve … Noterliği’nin 14/07/2008 tarih ve …yevmiye numaralı işlemi ile onaylı ek sözleşme ve bu sözleşmelere dayanılarak yapılan bütün elleçleme prosedürlerine dair ek protokol hükümleri gereğince davalıya teslim edildiğini, bu sözleşmenin damga vergisinin de aynı noterliğe işlem sırasında taraflarca ödendiğini, sözleşmenin konusunun ve ağırlıklı ediminin kiralama sureti ile …Tesisleri’nin işletici tarafından yeniden yapılandırılarak işletilmesi ve sözleşmede belirlenen hükümler çerçevesinde kira bedelinin ve hasılat payının…’a ödenmesidir demek sureti ile sözleşmenin konusunun kira sözleşmesi olduğunun belirtildiğini, sözleşmenin imzasından sonra geçen süre zarfında davalı şirketin sözleşme ve eklerine aykırı davrandığı için …Noterliği’nin 08/06/2012 tarih ve … yevmiye numaralı işlemi ile onaylı fesih ihtarnamesi ile sözleşmenin feshedildiğini, fesih işlemi davalıya 11/06/2012 tarihinde tebliğ edilmiş olmasına rağmen davalının sözleşmeye uygun olarak söz konusu tesisleri müvekkiline teslim etmediği için davalının … Tesisleri’nin, …Tesisleri işletme hakkı devri sözleşmesine konu bütün taşınır ve taşınmazlarda tahliyesine ve sözleşmeye konu bütün taşınır ve taşımazları sözleşmenin ilgili maddeleri gereğince davacıya teslime, davalının fesih işlemine rağmen tahliye ve teslimini gerçekleştirmemesi nedeniyle sözleşmenin 16. maddesinde düzenlenen 525.000,00 USD cezai şart alacağının herbir gecikmenin yaşandığı ve cezai şartın doğduğu tarihten itibaren sözleşmesel faiz veya ticari avans faizinden hangisinden yüksek ise hesaplanacak faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, dava dilekçesinde, ayrıntılı olarak bildirilen alacaklarının dava dilekçesinde açıklandığı şekilde faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına, davacının işbu dava dilekçesine konu edinmeyen doğmuş ve doğacak tüm hak ve alacaklarının davalıdan talep haklarının saklı tutulduğuna karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2-Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacı …’ın dava dilekçesinde bildirdiği fesih sebeplerinin hiçbirinin kanunda sayılmadığını , kanuna ve hukuka aykırı fesih sebeplerine dayanan davanın reddini talep ettiklerini, Borçlar Kanunu’nun “Dava sebeplerinin sınırlılığı” başlığını taşıyan 354. Maddesi emredici olarak “Dava yoluyla kira sözleşmesinin sona erdirilmesine ilişkin hükümler, kiracı aleyhine değiştirilemez.” hükmünü getirdiğini, Madde gerekçesinde, “818 sayılı Borçlar Kanunu’nda yer verilmeyen, ancak, 6570 sayılı Kanunun 8. Maddesini kısmen karşılayan, “4. Dava sebeplerinin sınırlılığı” kenar başlıklı yeni bir maddedir. Madde, 6570 sayılı Kanunun 8. Maddesinden alındığını, kira sözleşmesini sona erdirme sebeplerinin sınırlı sayıda olması ilkesi. 6570 sayılı Kanunda olduğu gibi, uygulama ve öğretide de kabul edilmektedir.” iddianın haksızlığı ve ardındaki kötü niyetin, müvekkilinin …’in kiralama sürecindeki Elleçleme ve Finansal tablolarının, davacı …’ın kiralamadan önceki birkaç yıla ait Elleçleme ve Finansal tablolarının karşılaştırılması ile kolayca anlaşılabileceğini, davacı …’ın Sözleşme’yi fesih amacıyla bildirdiği sebeplerin haksız ve kötü niyetli olduğunu, davaya konu olan tesisin, devralınmadan önce, sadece …’ın yıllık 200.000- 250.000 ton gübresine elleçleme hizmeti veren son derece atıl ve ülke ekonomisine ve aynı zamanda … bütçesine çok büyük bir yük iken, müvekkili … tarafından devralındıktan sonra bu atıl durumu süratle bertaraf edildiğini ve yapılan iyileştirme ve yatırımlarla, yıllık 1.250.000-1.300.000 ton yük elleçleyen ülke ve yöre ekonomisine katkı sağlayan bir tesis haline getirildiğini, davacı …’ın 29 madde ile çizdiği tablonun ne derece gerçeğe aykırı olduğu rakamlarla ortada olduğunu, 29 maddede sayılanların gerçek olması halinde , yaşanan 2010-2012 krizine rağmen, elleçleme faaliyetinin 5 kat arttırılmasının mümkün olmayacağını, sözleşme dışında müvekkil …’e devredilen ve sonra geri istenen Akçay depoları ile ilgili iddiaların gerçek dışı olduğunu, sözleşme ile ilgisi olmayan bu hususların fesih ve tahliye sebebi olarak sayılmasının hukuka aykırı, haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacı …’ın gerçek olmayan iddialarla sanal fesih ve tahliye sebebi yaratıp krize rağmen köhne limandan bir dünya tesisine dönüştürülen kiralananı haksız bir şekilde geri almaya çalıştığını, ilk itirazlarımız ve yetki konusunda karar ittihazını, ardından, şartları oluşmayan haksız davanın küllen (hem tahliye talebinin hem de tazminat taleplerinin) reddini, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasını talep etmişlerdir.
3-Dava İskenderun … Sulh Hukuk Mahkemesinin … Esas, …0 Karar sayılı yetkisizlik kararı ile İstanbul … Sulh Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmiş ve dosya … Esas numarasını almış ve yargılamaya devam edilmiştir.
4-İstanbul 8. Sulh Hukuk Mahkemesince İskenderun … Sulh Hukuk mahkemesine talimat yazılmış ve ve İskenderun 2. Sulh Hukuk mahkemesinin… Talimat numaralı bilirkişi raporunda; Konveyör hattı ve ma ki nal arda korozyon, paslanma ve demir akşamlarda paslanma olduğunu, Depo kolonlarındaki demirlerin yer yer beton dışına çıkıp paslandığı, depo çatılarında birkaç yerde yağmur alacak şekilde delikler olduğu, paslanma ve tozlanmanın bakımsızlıktan ve denize çok yakın olmasından meydana gelebileceğini, davacı tarafın yaklaşık 1,5 yıldır dava konusu tesislerde davalıya elleçleme ve paketleme yaptırmadığını, dolayısı ile dava konusu tesisin, keşif tarihinden 1,5 yıl önceki bakım onarım ve temizlik durumunun, yapmış olduğumuz keşif ile bilinemeyeceğini, davacı tarafın sözleşmenin feshi sebebi olarak ileri sürdüğü tesise gelen gübrenin depolanması-paketlenmesi-sevk nakliyesi olarak tanımlanabilecek olan elleçlenme aşamalarını, davacı taralından fesih tarihinden bu yana tesise gübre getirilmemesi ve önce getirilen gübrelerin tamamıyla buradan sevk edilmesi nedeni ile yerinde izlenemediğini, depolarda gübre bulunmaması nedeniyle gübrelerde oluştuğu iddia edilen bozulmaların tam olarak nedenlerim tespit etmenin mümkün olamayacağını, gübrelerde kezeklenmenin nem, istifleme vb. gibi sebeplerden olabileceğini, ancak bu sebeplerin ürünün gemi ile taşınırken veya depo şartlarından mı olabileceğinin keşif tarihinde tespit edilemeyeceğini, atanan kamyonların, sonraki güne sarkması kamyonların gelmekten imtina etmesi, konusunda, görüş belirtilemeyeceği, dava konusu tesisteki geçmiş günlerdeki çalışma şartlan ve sorunları dosya üzerinden anlaşılamayacağını. davacı tarafından iddia edilen gübrelerdeki bozulma ve kayıp oranlarının genel kabul görmüş ortalama %5 fire oranlarının altında kaldığını, taraflar arasında imzalanan sözleşmelerle amaçlanan esaslı amacın işletme hakkı devredilen yerde konteynır limanı yapılarak limancılık hizmetlerinin verilmesi olduğu bu nedenle sözleşmenin feshi sebebi olarak ileri sürülen nedenlerin, davacı tarafa sözleşmeyi fesih ile davalının dava konusu yerden tahliyesi hakkını verip vermeyeceği hususunun, tespit edilen durumlara göre sayın mahkemenin taktirinde olduğu yönünde rapor vermişlerdir.
5-Dava dosyasının mahkememizce Doç.Dr. …, Doç.Dr. …, SMMM …’e tevdi edildiği ve bilirkişiler 06/11/2014 tarihli raporlarında ; Davacı … ile Davalı Denizciler Birliği Deniz Nakliyatı ve Ticaret Anonim Şirketi arasında 03.04.2007 tarihinde İskenderun Sanseki Tesisleri İşletme Hakkı Devri Sözleşmesi akdettiklerini , bu sözleşmeye göre davacı şirket davalı şirkete yasal bütünleyici parçalarıyla birlikte Sarısekı’de bulunan depolama tesisleri, iskele, iskeledeki araç, gereç, ekipman ve diğer taşınır malların kullanım hakkını bırakırken; davalı şirket sözleşmenin 7. Maddesine göre bu kullanım karşılığında davacı şirkete 1.000.000 USD sabit bedel ve gelirden %5 hasılat payım ivaz olarak ödemeyi borçlandığını, ancak 01.11.2011 tarihinde davacı taraf sözleşmeyi fesh ettiğini davalıya bildirdiğini, önce sözleşmenin niteliğinin belirlenmesi gerektiğini, mevcut edimler bir işletmenin kullanımının devrini amaçlamakta olup öncelikle hasılat kirasının unsurlarını içermekte olduğunu, ancak sadece işletme devri ile sözleşme yetinmemek olduğunu, aynı zamanda davalı, davacı şirkete “elleçme” olarak anılan faaliyeti yapmayı da taahhüt etmekte olduğunu, sözleşmenin 9. Maddesine göre, ” İşletici, …Tesislerinde …’ın ihtiyacı olar yıllık 520.000 (beşyüzyirmibin) tona kadar olan gübre elleçleme hizmetlerini ücret mukabilinde yapmayı taahhüt eder.” Buna göre sözleşmenin salt bir hasılat kirası sözleşmesi olduğunu söylemek mümkün olmadığını, Prof. Dr. Alper Gümüş’ün mütalaasına göre burada “sürekli istisna sözleşmesi” bulunmakta olup bu sözleşme eser sözleşmesi değil, isimsiz bir sözleşmedir. Ayrıca sözleşmede diğer bir yükümlülük de olduğu tespit edildiğini, buna göre “İşletici …Tesisleri için ek 9.11.deki teklifte yer alan yatırımları zamanında yerine getirmek ve …Tesisleri’ni gönün teknolojik şartlarına uygun ve rekabet edilebilir bir gübre elleçleme ve liman işletmesinden beklenen hizmet seviyesine uygun şekilde tutmak ve yetkin bir işletmecinin makul olarak beklenebilecek özen ve şekilde çalıştırmak zorundadadır” Bu yükümlülükler de iş görme edimi olan elleçleme ile bağlantılı olduğunu, söz konusu tesiste aksaklıklar olduğunun belli olduğunu, tesisin çok eski olduğunu, ve “olduğu gibi” prensibiyle de devralındığını, yani tesisin ne kadar eski olduğunu taraflar sözleşmenin başından itibaren kabul etmekte olduklarını, bu hususun bilirkişi raporunda da tespit edildiğini ,dolayısıyla aslında elleçleme faalliyetinde bazı aksaklıklar olmasının ana sebebi tesisin günün şartlarına uygun olmaması olduğunu, raporun 7.Sayfasında konveyor hattı, makineler ve bütün metal aksamlarda korozyon oluştuğu tespit edildiğini, ama bunun sebebinin aslında tesisin bakımsızlığı olmadığı, söz konusu ünitenin çok eski olmasından kaynaklandığının ifade edildiğini, bu sorunun ise makinelerin, ancak günümüz teknolojisine göre yenilenmesi ile aşılabileceğinin ifade edildiğini, aynı durumdan zeminlerdeki, makinadaki sorunlar bakımından da geçerli olduğunu, temelde yatan sebep davalının özensizliği, davacı tarafı ciddiye almaması, işini kötü yapması gibi etkenler değil, tesislerin eski olmasından kaynaklandığını, bu bakımdan genel hükümlere göre olağanüstü fesih koşullarının gerçekleştiğini düşünmediklerini , çekilmezlik unsuru olmasa bile ihlallerin ciddi boyutta olduğu düşünülüyorsa bu durumda sözleşme hükmünün uygulanması ve bunları gidirilmesi için sözleşmeyi feshetmeden önce süre verilmesi gerektiğini, sözleşme hükmünü aşarak, önelsiz fesih imkanına başvuracak boyutta bir ihlal olmadığını, yapılan fesih haksız olduğu için kira sözleşmesi geçerliliğini korumaktadır ve tahliye talebinin yerinde olmadığını, davacı tarafın öncelikli edimini yerine getirmediğini, davalının sözleşme uyarınca yerine getirmek durumunda olduğu elleçleme faaliyetini yapmasına izin vermediğini, bu durumda taşınmazı tahliye etmemiş olsa bile kira alacağına hak kazanamayacağını, kira ve tazminat talebinin yerinde olmadığı yönünde rapor verdikleri anlaşılmıştır.
6-Dava dosyası Doç.Dr. …, Doç.Dr. …, SMMM …’e ek rapor için tevdi edilmiş ve bilirkişiler 05/02/2015 tarihli ek raporlarında ; davacının iddialarının sadece kendi tuttuğu tutanaklar ve bir de dava dışı beyanla sınırlı olduğunu, bu bakımdan ihlal edildiği ileri sürelen hususların havada kaldığını, teknik raporlarla beslenmeyen bir durumda ortaya konan zarar hesabının da aslında gerçeği yansıtmayacağını, incelenen ihlal hallerini ve tarafımıza verilen dosyada bulunan ve mahalinde alınmış bulunan bilirkişi raporundaki temel esaslara ve tespitlere dayandırılan objektif olarak hazırlanmış raporlarındaki görüşlere aynen katıldıklarını , yani burada somut tesisin özellikerin göz önünde bulundurulduğunda çekilmezlik olgusu oluşmadığı yönünde rapor ek rapor vermişlerdir.
7-Dava dosyası Doç.Dr. …, Doç.Dr. …, SMMM …’e ikinci ek rapor için bilirkişilere tevdi edilmiş ve bilirkişiler 04/06/2015 tarihli ek raporlarında ; Bir yıllık sabit kira bedeli 1.000.000,- USD’ nin ödenmesi gerektiğinin takdirinin mahkemeye ait olduğunu, kira sözleşmesi geçerli bir fesih bildirimi bulunmaması nedeniyle devam etmekte olduğundan davacısın cezai şart tazminat haklarının doğmamış olduğunu, … depo tesislerindeki gemilerle ilgili olarak tonu 2,25 USD bedel üzerinden düzenlenen fatura bedellerine itiraz edilmeyerek ödenmiş olduğu ve bu miktarın ana sözleşmeye uygun olduğunu, …tesislerinde gemilerin tahliyesi sırasında ürünlerin zayii olduğu konusunda 17.02 2014 tarihli raporda belirtildiği gibi mal eksikliğinin toplam 12,96 ton olduğunu, eksikliğin hangi nedenlerden kaynaklandığını, tartı, taşıma, stoklama vb. ticari teamüllere uygun fireler mi olduğunu, ne kadar malın tahliyesi sırasında meydana geldiğini veya gelen malın tonajının doğruluğu konusunda, delil kuvveti olan bilgi ve belgenin dava dosyasında bulunmadığını, …’ ın hizmet veremediği iddiası ile tutulan depolara ödenen kiralar bakımından İskenderun’ daki tesislerde de …’ ın ürünlerinin bulunması nedeniyle boş yer bulunmadığından ayrıca depo kiralanması gerektiği ve bu nedenle davalının kusurunun bulunmadığı ayrıca …’ ın 3,5 yıl süre bu ödemeler için fatura düzenleyerek davalıya yansıtmadığını, gübre eksiklikleri ile ilgili olarak mahallinde yapılan keşif sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda genel kabul gören fire oranın % 5 olmasına rağmen davacının ürünlerinin % 0,92 fire ile nakil ve depolanmış olduğundan % 5 üzerinde fire söz konusu olmaması nedeniyle davacının fire kaybının davalının kusurlu sayılacağı bir orana ulaşmadığı yönünde ek rapor vermişlerdir.
8-İstanbul …Sulh Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin temyizi üzerine karar Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19/04/2017 tarih ve 2017/3 Esas, 2017/7377 karar sayılı ilamıyla ” 1-Dava, taraflar arasındaki …Tesisleri’nin İşletme Hakkı Devri Sözleşmesi ve eki niteliğindeki sözleşmelerin feshi nedeniyle davalının sözleşmeye konu bütün taşınır ve taşınmazlardan tahliyesi ve bütün taşınır ve taşımazların davacıya teslimi, sözleşmeye aykırılıktan kaynaklanan cezai şart ve elleçleme sözleşmesi kapsamında davalının sözleşmeye aykırı davranışları nedeniyle katlanılan depolama maliyetlerine ilişkin zararın, sarkan ve iptal edilen araçlar nedeniyle cezai şart alacağının, elleçleme sırasındaki gübre eksikliği nedeniyle uğranılan zararın ve diğer alacakların tahsili istemine ilişkindir. Somut uyuşmalıkta, taraflar arasındaki sözleşme, hasılat kirası sözleşmesinin unsurlarını içerdiği gibi istisna sözleşmesi ve hizmet sözleşmesinin de unsurlarını içermektedir. Davacı sözleşmenin feshi nedeniyle tahliye istemi yanında, sözleşmenin feshinden bağımsız olarak ayrıca davalının elleçleme edimini gereği gibi yerine getirmemesi nedeniyle uğranılan zararın tahsili ve cezai şart talep etmiştir. Davacının ağırlıklı talepleri, elleçleme sözleşmesi kapsamında uğranılan zarara ilişkin olup, bu yönden dava, TTK’nın 4. maddesine göre ticari dava niteliğini taşıdığından, TTK’nın 5. maddesi uyarınca somut uyuşmazlıkta davaya bakmakla Asliye Ticaret Mahkemesi görevlidir. Bu itibarla mahkemece, öncelikle görev hususunun gözetilip Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu nazara alınarak görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esas girilerek karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerektirmiştir. 2-Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir. ” gerekçeleriyle bozulmuştur.
9-Bozma ilamı sonrasında dosya Mahkemenin … Esas sırasına kayıt edilmiş ve bozma ilamına uyularak 2018/449 Karar numrasıyla göresizlik kararı vermiştir.
10-İstanbul … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … Esas, …Karar sayılı görevsizlik kararı ile Mahkememize tevzi edilen dosya Mahkememiz esasının … Esas sırasına kayıt edilerek yargılamaya devam edilmiştir.
11-Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Açılan dava, taraflar arasında imzalanan ” …Tesislerinin İşletme Hakkı Devri Sözleşmesi ” ve eki niteliğindeki diğer sözleşmelerin feshi nedeniyle davalının tüm taşınır ve taşınmazlardan tahliyesi, bunların davacıya teslimi, elleçleme ve cezai şart sözleşmeleri kapsamında davalının sözleşmeye aykırı davranışları nedeniyle depolama maliyetlerine ilişkin zararın, sarkan ve iptal edilen araçlar nedeniyle cezai şart alacağının, elleçleme faaliyeti sırasındaki gülane eksikliği nedeniyle uğranılan zararın ve diğer alacakların tahsili istemine ilişkin olup taraflar arasında imzalanan ” İşletme Devri Sözleşmesi ” tek tip sözleşme olmayıp istisna, hizmet ve hasılat kirası sözleşmelerini içinde barındıran karma bir sözleşmedir. Öncelikle çözülmesi gereken niza, davacının sözleşmeyi haklı nedenle fesh edip etmediği, kira sözleşmesinin mevcudiyetini koruyup korumadığı hususu olup yaptırılan keşif ve alınan kök ve ek bilirkişi raporları da hep birlikte değerlendirildiğinde incelenen sözleşme hükümleri ile sabit olduğu üzere tesisin ve liman’ın eski olduğunun her iki tarafında kabulünde olduğu, elleçleme faaliyetlerindeki aksaklıkların tesisin günün koşullarına uygun olmaması ve eski olmasından kaynaklandığı, fesih nedeni olarak belirtildiği gibi tesisin bakımsızlığından kaynaklanmadığı, aynı hususun makinalar yönünden de geçerli olduğu, bu nedenle olağanüstü fesih koşullarının gerçekleşmediği, zaten davalının sözleşmeye aykırı davranış ve eylemleri olduğu düşürülüyorsa davacının sözleşme hükümlerini işletmesi ve davalıya aksaklıkların giderilmesi için süre verilmesi gerekmesine rağmen davacının süresiz olarak sözleşmeyi feshettiği, yapılan fesih haksız olduğu için kira sözleşmesinin mevcudiyetini koruduğu ve tahliye talebinin yerinde olmadığı, elleçleme sözleşme yönünden davacının, davalının sözleşme hükümleri gereğince yapmak zorunda olduğu elleçleme faaliyetlerine izin vermediği, bu nedenle kira alacağının da istenemeyeceği, kira sözleşmesinin geçerli bir fesih nedenine dayanmaması nedeniyle kira sözleşmesi devam etmekte olduğundan cezai şart alacağının istenemeyeceği, Sarıseki tesislerindeki gemilerin tahliyesi sırasında zayi olduğu iddia edilen mallar yönünden bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere eksikliğin nerden kaynaklandığı, tartı, taşıma, stoklama vb. ticari teamüllere uygun fireler mi olduğu, ne kadar malın tahliyesi sırasında meydana geldiği veya malın tonajının doğruluğu hususunda somut delil ibraz edilmediğinden tespit edilemediği, boş yer kalmaması nedeniyle ayrıca depo kiralanmak zorunda kalındığı iddialarına yönelik davalının kusuru bulunmadığından ayrıca davacının fatura düzenleyerek bunları davalıya 3,5 yıl süre ile yansıtmadığından bu zararın talep edilemeyeceği, gübre eksiklikliği nedeniyle uğranılan zararın tahsili talebine yönelik davacının ürünlerinin % 0,92 oranında fire ile nakil ve depolanmış olduğundan, genel kabul gören fire oranının % 5 olduğu da gözönüne alındığında davacının fire kaybının davalının kusurlu sayılacağı bir orana ulaşmamış olması nedeniyle istenemeyeceği anlaşılmakla ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın Reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 44,40 TL maktu karar harcının peşin alınan 104.111,40 TL harçtan mahsubu ile artan 104.067,00 TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 135.308,66 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına
5-Yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 15 gün içinde Yargıtay yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …