Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/634 E. 2019/820 K. 04.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/498
KARAR NO : 2019/851

DAVA : MENFİ TESPİT
DAVA TARİHİ : 22/02/2012
KARAR TARİHİ : 10/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvvekkilinin işlettiği otelde kurulu olan…sayılı tesisata bağlı elektrik sayacının 14.11.2011 tarihinde sökülerek yerine yeni sayaç takıldığını, yapılan kontroller sonucu 24.02.2012 son ödeme tarihli 11.387,02 TL tutarlı kaçak elektrik kullanım faturası düzenlenerek 20.01.2012tarihinde müvekkiline tebliğ edildiğini, ancak müvekkili şirketin hiç bir şekilde kaçak elektrik kullanmadığını, işyerinde takılı olan sayacın dijital olup dışarıdan müdahale imkanı bulunmadığını, davalı yanca elektrik sayaçlarının sürekli olarak kontrol edilerek arızalı olanların değiştirildiğini, sayaçların her kontrolda davalı kurum yetkililerince mühürlendiğini, sayaca müdahale edilebilmesi için mühürün sökülmesi gerektiğini, bunun yanı sıradijital sayaçlara müdahale halinde saatin otomatik olarak sinyal verdiğini, 14.11.2011 günlü tutanakta da sayaca müdahale edildiğine ilişkin bir ibare bulunmadığını, sökülen sayaç yerine takılan yeni sayaç sonrası da tüketimde artış bulunmadığını, müvekkilinin davalı ile ilişkisi bulunmadığını ve elektriği Temmuz 2011 ayından itibaren… A.Ş.den satın aldığını, elektrik tüketimlerinin tutanak öncesi ve sonrasında aynı seviyede bulunduğunu, sayaçların davalı tarafından okunduğunu, yönetmelik hükümlerine göre sayaca müdehale edilerek tüketimin engellenmesi halinde kaçak kullanım olduğunu,somut olayda böyle bir durumun bulunmadığını, otelin doluluk oranı ile mevsimsel değişikliklerin göz önüne alınarak tüketimlerin kurulu güç ile mukayesesi halinde kaçak kullanım olmadığının görüleceğini, davalının 2009 ve 2010 yıllarında da sayacı söküp kacak işlemi uyguladığını, İstanbul …Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasıyla görülen davadan şirket yetkilisi …’ın beraat ettiğini, Beyoğlu …Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasıyla görülen davada ödenen bedelin büyük oranda iadesine karar verildiği ileri sürerek, tahakkuk ettirilen i/… seri nolu 14.11.2011 tarihli 1l.387,02 TL tutarlı faturanın iptaline, elektriğin kesilmemesi için ihtiyatı tedbir kararı verilmesine, kaçak tüketim bedelinin ihtirazi kayıtla ödenmesi için uygun bir sürenin verilerek yargılamının istirdat davası olarak devam edilmesine, ödenecek tutarın ödeme tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 25.04.2013 havale tarihli beyanında; dava sırasında davalılının dava konusu miktarı Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takibe konu etmesi nedeniyle borcun tamamının 03.04.2013 tarihinde 15.522,76 TL olarak ödendiğini ileri sürerek anılan miktarın ödeme tarihinden itibaren en yüksek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiş ve davasını ıslah etmiştir.

DAVALININ TALEBİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının eyleminin sayaca müdahale olması nedeniyle kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak kabul edilmesi gerektiğini, 14.11.2011 tarihinde yapılan kontrolde davacıya ait otelde kullanılan sayacın sökülerek incelendiğini, yerine uzaktan okumalı sayaç takıldığını, düzenlenen tutanakta sayaç mühürünün açıldığının belirlendiğini, sayacın ölçüm devresine mıknatıs vasıtasıyla çalışan kontak bağlanarak sayacın isteğe bağlı kayıt yapamaz hale getirildiğinin ve gövde kapağı swichinin yapıştırıldığının belirlendiğini, bu nedenle dava konusu kaçak elektrik kullanım bedelinni tahakkuk ettirildiğini, kullanıcıların talepleri halinde laboratuar sonucunun kendilerine bildirildiğini, davalı yetkilisinin istemi olmaması nedeniyle sonucun gönderilmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu kapsamında düzenlenmiş abonelik sözleşmesi nedeniyle kaçak elektrik kullanımından kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine yapılan ödeme nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 72’ye göre istirdat davasıdır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Taraflar arasında 06.09.2002 tarihli elektrik abonelik sözleşmesi bulunmaktadır. Davacıya ait işyerinde kurulu olan sayaçta 14.11.2011 tarihinde yapılan incelememeye ilişkin belge ve tutanaklar dosyaya alınmıştır. Belirtilen tarihte, mevcut sayaç sökülerek incelenmiş, yerine uzaktan okuma modemi bulunan yeni sayaç takılmıştır. Sayacın incelenmesine ilişkin düzenlenen 17.01.2012 tarihli sayaç muayene talep ve sonuç formunun incelenmesinde; sayacın açılıp kapatılmış olduğu, içerisinden ölçüm devresine muknatıs vasıtasıyla çalışan kontak bağlanarak sayacın isteğe bağlı kayıt yapamaz hale getirildiği, gövde kapağı swichi yapıştırıldığı ve kaçak işlemi yapılmasının uygun oludğu anlaşılmıştır.
Belirtilen inceleme sonucu davalı yanca,03.02.2012 tarihinde kaçak elektrik tahakkukuna ilişkin olan dava konusu 11.387,02 TL lik faturayı düzenlemiştir. Dava konusu fatura yargılama sırasında takibe konu olmuş, davacı tarafından tüketim bedeli 03.04.2013 tarihinde 15.522,76 TL olarak ödenmiş, davacı yanca dava ıslah edilerek istirdat davasına çevrilmiştir.
İstanbul … Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; dava konusu 14.11.2011 tarihli kaçak elektrik kullanım tutanağı nedeniyle davacı şirket temsilcisi hakkında 5237 sayılı TCK’nun 142/1.f maddesi uyarınca cezalandırılması istemi ile kamu davası açıldığı, dosyada alınan bilirkişi raporunda sayaca dışarıdan müdahale edilmiş ve kaçak elektrik kullanılmış olabileceğinini belirtildiği, mahkemece dava sonrası yapılan yasal düzenleme uyarınca elektrik bedelinin ödenmesi nedeniyle sanık hakkında ceza tertibine yer olmadığına karar verilerek kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce dosyadaki delillerin toplanmasından sonra SMM…’den rapor alınmış, ancak bilirkişinin elektrik enerjisi konusunda uzman olmaması nedeniyle elektrik mühendisi …’ten rapor alınmıştır.
Bilirkişi 15.04.2014 tarihli raporunda özetle; 14.11.2011-15.11.2011 tarihleri arasında 1 günlük süreyle yeni takılan sayaçla yapılan ölçüme göre davacı tüketiminin 675,90 kwh olarak belirlendiği, davacının Ekim 2010 faturasının günlük 476,50 kwh olarak, Kasım 2011 tüketiminin günlük 571,97 kwh olarak belirlendiği, ortalamaya göre yapılan hesapta kaçak elektrik kullanım bedelinin 417,88 TL olduğu, ancak yapılan hesaplamanın sadece matematiksel bir hesaplama olduğu , sayacın normal tüketim kaydı yaptığını bildirmiştir. İtiraz üzerine 07.11.2014 tarihli ek rapor alınmış, bilirkişi önceki görüşlerini tekrar etmiştir.
İtiraz üzerine bu kez farklı bilirkişi kurulundan ek rapor alınmıştır. Bilirkişi kurulu raporlarında özetle; davalı yanca 30.10.2011-14.11.2011 arası 15 günlük süre kaçak tarifesinden 01.07.2011-30.10.2011 arası geçen 121 günlük için ise eksik kullanılan elektrik için tespit yapılarak bir günlük tüketim 675,90 kwh/gün olarak kabul edilerek fatura düzenlendiğini, eski ve yeni sayaç döneminde okunan elektrik miktarları üzerinden yapılan hesaplamaya göre yapılan hesaplama itibariyle davalının 10.186,98 TL’sını iade etmesi gerektiğini bildirmiştir. Bilirkişi raporunun, önceki ve sonraki sayaç döneminde yapılan tüketimi ve kurulu güç dikkate alınarak düzenlenmesi karşısında raporun hükme esas alınabilecek denetime elverişli olduğu anlaşılarak hükme esas alınmıştır.
Dava, 14.11.2011 tarihli sayaç kaldırma tutanağına istinaden incelenmeye alınan davalıya ait oteldeki elektrik sayacının eksik elektrik tüketimi kaydetmesi nedeniyle düzenlenen 11.387,02 TL lik elektrik faturası nedeniyle borçlu olmadığının tespiti, ödeme sonrası ise ödemenin istirdadı istemine ilişkindir. Davacıya ait işyerinde bulunan elektrik sayacı 14.11.2011 tarihinde yapılan denetimle kaldırılarak yerine uzaktan ölçmeye imkan tanıyan sayaç takılarak yeni sayaç tarafından ölçülen bir günlük tüketim bedeli üzerinden 15 günlük kaçak elektrik faturası ile 121 günlük süre yönünden eksik tüketim bedeli için dava konusu fatura düzenlenmiştir. 24.02.2012 son ödeme tarihli 11.387,02 TL değerindeki fatura için davalı yanca Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatılmış, davacı yan 03.04.2013 tarihi itibariyle dosya borcunu 15.522,76 TL olarak ödemiştir. Bilirkişi kurulunca sayaç üzerinde yapılan inceleme ile 07.01.2011-07.07.2011 arasındaki 182 günde ortalama tüketimin 553,85 kWh/gün; 08.06.2011-07.07.2011 arasındaki 29 günde tüketimin 863,79 kWh/gün; 07.07.2011-14.11.2011 arasında geçen 130 günde tüketimin 738,08 kWh/gün olduğu; yeni sayaç tarafından 14.11.2011-30.09.2012 arasında geçen 321 günde günlük tüketimin 869,47 kWh/gün; 14.11.2011-30.11.2012 arasında geçen 381 günde ise 843,44 kWh/gün olduğu belirlenmiştir. Önceki sayaç ve yeni sayaç döneminde kaydedilen tüketimler ile kurulu güce göre olması gereken tüketimin değerlendirilerek yapılan hesaplamaya göre; 1 günlük tüketimin 784,69 kWh, 14.11.2011 zabıt sonrası 1 günlük tüketimin 675,9 kWh, yeni sayaç döneminde 14.11.2011-30.11.2012 arasında 843,44 kWh olması karşısında kullanılan kaçak ve eksik elektrik için düzenlenmesi gereken faturadan ödeme miktarının mahsubu sonrası davacının ödeme tarihi itibariyle 10.186,98 Tl alacaklı olduğu, TBK’nun 117.maddesi uyarınca ödemeden itibaren faiz işletilmesi gerektiği sonucuna varılarak davanın kısmen kabulüne yönelik hüküm kurulmuştur.

YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİNİN BOZMA KARARI:
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, “Mahkemece bilgisine başvurulan bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporda; sayaç değişimi sonrası bir günlük tüketim miktarı esas alınarak hesap yapılmış, kaçak elektrik kullanım hesabı yönünden mevzuata uygun teknik inceleme yapılmamıştır. Bu nedenle söz konusu rapor taraf ve Yargıtay denetimine elverişli olmadığı gibi; Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği de uygun değildir. Kaçak elektrik bedelinin yönetmelik ve yukarıda açıklanan 622 sayılı kurul kararının “Tüketim Miktarı Hesaplama” başlıklı bölümünde açıklanan yöntemle hesaplanması gerektiği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, mahkemece; öncelikle dosyanın önceki bilirkişi dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilmesi, bilirkişi heyetinden davalının davacı taraftan isteyebileceği kaçak elektrik bedelinin, tutanağının düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan yönetmelik hükümlerine göre hesaplanması konusunda denetime elverişli rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, Yargıtay kararlarına göre kayıp kaçak, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti ve iletim bedelinin hesaplamaya dahil edilmediği belirtilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Dairemiz kararları ile Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne kadar ücret ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir. Ne var ki, uyuşmazlığın temyiz yolu ile Dairemize geldiği aşamada 17.06.2016 Tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren geçmişede etkili 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanunun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş olup, eldeki davada dava konusu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK.nun Kanundaki yetkileri genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir. Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir. Hal böyle olunca, karar tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişikliklerinin, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti ve iletim bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalar da) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17., geçici 19. ile 20. maddelerinin, somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının yerel mahkemece tartışılıp değerlendirildikten sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekmektedir.” gerekçesiyle mahkememiz kararı bozulmuş ve yeniden yargılama yapılamak üzere dosya mahkememize gönderilmiştir.

YENİDEN YAPILAN YARGILAMA VE GEREKÇESİ:
Yargıtay 3. HD’nin bozma kararına karşı tarafların beyanları alındıktan sonra bozma kararına uyulması yönünde ara karar oluşturulmuş ve yargılamaya devam edilmiştir. Yargıtay’ın bozma kararına uygun olarak üç kişilik bilirkişi heyetinden yeniden bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiştir. Hazırlanan 16.01.2019 tarihli bilirkişi raporunda davacının kaçak elektrik kullandığı, ve kullandığı kaçak elektrik miktarının 11.387,00 TL olduğu tespit edilmiştir. Rapor incelendiğinde raporun Yargıtay’ın bozma kararına uygun şekilde Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve EPDK’nın 622 sayılı kararının “Tüketim Miktarı Hesaplama” bölümüne uygun şekilde hesaplandığı, hesaplamaya kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli, iletim bedeli, Perakende Satış Hizmet Bedeli, sayaç okuma bedeli, TRT payı, enerji fon bedeli, Belediye Tüketim Vergisi ve bunların içinden KDV oranlarına ilişkin kalemlerinin de dahil edildiği görülmüştür.
Davalı şirketin davacı aleyhine başlattığı Bakırköy … İcra Dairesinin…sayılı dosyasında asıl alacak olarak belirttiği takip talep miktarı da işletilen faiz hariç 11.387,00 TL’dir. Dolayısıyla davalı tarafın davacı taraftan kaçak elektrik kullanımına ilişkin haksız ve fazla bir talebinin olmadığı anlaşılmaktadır.
Yargıtay 3. HD bozma kararında 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununda yapılan değişikliklerin de dava konusunu etkileyip etkilemeyeceğinin kararda tartışılması gerektiğini belirtmiştir.
Yargılama devam ederken 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu 17’inci maddesinin (ç) bendinde ve 10’uncu fıkrasında 04.06.2016 tarihinde aşağıdaki gibi değişiklik yapılmıştır. Buna göre;
“ç- Dağıtım tarifeleri: Dağıtım şirketleri tarafından hazırlanacak olan dağıtım tarifeleri, elektrik enerjisinin dağıtım sistemi üzerinden naklinden yararlanan tüm gerçek ve tüzel kişilere eşit taraflar arasında ayrım gözetmeksizin uygulanacak hizmetlere ilişkin fiyatları, hükümleri ve şartları içerir. Dağıtım tarifeleri; dağıtım sistemi yatırım harcamaları, sistem işletim maliyeti, teknik ve teknik olmayan kayıp maliyeti, kesme – bağlama hizmet maliyeti, sayaç okuma maliyeti, reaktif enerji maliyeti gibi dağıtım faaliyetinin yürütülmesi kapsamındaki tüm maliyet ve hizmetleri karşılayacak bedellerden oluşur. Dağıtım şirketlerinin tarifelerine esas alınacak teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin hedef oranlar bu kayıpları düşürmeyi teşvik edecek şekilde Kurul tarafından belirlenir. Kurulca belirlenen hedef oranlarını geçmemek kaydı ile teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin maliyetler dağıtım tarifelerinde yer alır ve tüketicilere yansıtılır. Teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin hedef oranlarının tespiti ve değiştirilmesi ile oluşacak maliyetin tarifelerde yer alması ve tüketicilere yansıtılmasına ilişkin usul ve esaslar Kurul tarafından düzenlenir.”
“(10) Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.”
Bu maddelere göre davalı tarafın kaçak elektrik bedeli içinde talep ettiği kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli, iletim bedeli, PHS okuma bedeli ve bunlara ilişkin KDV’nin de abonelerden alınabileceği ve bu bedellere ilişkin olarak açılacak davalarda da yargısal denetimin “bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğu” belirlenmiştir.
Açılmış olan davalarla ilgili olarak da aynı yasanın Geçici 20’inci maddesine aşağıdaki düzenleme getirilmiştir.
“Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp – kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17’nci madde hükümleri uygulanır.”
6446 sayılı yasada yapılan değişiklikler geçmişe etkili olarak uygulanacak niteliktedir. Bu nedenle yasa değişikliğinin dava konusu olaya uygulanmasının araştırılmasının yapılması gerekmektedir. 6446 sayılı EPDK yasasında yapılan değişiklikle davacı tarafın kayıp kaçak bedeli içerisinde tahsilini talep ettiği ücretler yasal hale gelmiştir. Ancak EPDK’nın belirleyeceği miktarlarda tahsil edilebileceği sınırı getirilmiştir.
Yargılama devam ederken Anayasa Mahkemesi dava konusu olaya uygulanacak olan 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu 17’inci maddesinin 10’uncu fıkrasında yer alan “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmünü iptal etmiştir.
Anayasa Mahkemesi, iptal kararında özetle aşağıdaki değerlendirmeleri yapmıştır.
“EPDK tarafından gelir ve tarife kapsamında düzenlenen bedeller, aktif enerji maliyeti, faturalama, müşteri hizmetleri maliyeti, perakende satış hizmet maliyeti, dağıtım sitemi yatırım harcamaları, sistem işletim maliyeti, teknik ve teknik olmayan kayıp maliyeti, kesme-bağlama hizmet maliyeti, sayaç okuma maliyeti ve reaktif enerji maliyeti gibi tüm maliyet ve hizmetleri karşılayacak bedellerden oluşmakta; bu bedeller Kurumun düzenleyici işlemlerinden olan Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği, Kurul tebliğleri, kararları doğrultusunda belirlenmekte ve tüketicilerden tahsil edilmektedir.
Dava konusu kuralla EPDK tarafından gelir ve tarife kapsamında düzenlenen ve tüketicilerden tahsil edilen bedellerin iadesi talebiyle tüketici hakem heyetlerine başvurulması veya bu bedellerin tazmini talebiyle mahkemelerde dava açılması durumunda tüketici hakem heyetleri veya mahkemelerin yetkisi sadece tüketicilerden tahsil edilen bu bedellerin Kurumun düzenleyici işlemlerine uygun olarak tahsil edilip edilmediğinin denetlenmesiyle sınırlı tutulmak suretiyle hak arama hürriyetine sınırlama getirilmektedir.
Mahkemeye erişim hakkı, hak arama özgürlüğünün bir gereği olmakla birlikte hak arama özgürlüğünün varlığının kabulü için tek başına yeterli bulunmamaktadır. Kişilere yargı mercileri önünde dava açma hakkı tanıyan bir düzenlemenin aynı zamanda yargı mercilerinin etkili bir yargılama yapmasını engelleyen kurallar içermesi hâlinde bu düzenlemenin hak arama özgürlüğüne uygun olduğundan söz edilemez.
EPDK tarafından gelir ve tarife kapsamında düzenlenen ve tüketicilerden tahsil edilen bedellerin iadesi talebiyle yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin söz konusu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygun olup olmadığının yanı sıra uyuşmazlıkla ilgili diğer mevzuat hükümlerini de gözetmeleri adil yargılanma yapılmasının bir gereğidir.
EPDK tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisinin bu bedellerin sadece Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğunu öngören kural, hak arama özgürlüğüne ölçüsüz bir müdahalede bulunmakta ve hakkın özünü zedelemektedir.” Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararının gerekçesi mahkemelerin ve tüketici hakem heyetlerinin yapacakları yargı görevinin kapsamının mevzuat açısından sınırlandırılamayacağı ilkesi üzerine dayanmaktadır. Anayasa Mahkemesinin verdiği iptal kararı doğrultusunda EPDK’nın düzenleyici işlemleri dışında kalan başka mevzuat hükümlerine göre konunun incelenmesi durumunda yürürlükteki mevzuata göre davacının kaçak elektrik bedeli içinden bu alacak kalemlerinin alınıp alınamayacağının haklı olup olmadığının araştırılması ve buna göre hüküm kurulması gerekmektedir.
Ülkemizde enerji piyasasının düzenlenmesi ve buna ilişkin olarak da gerekli alt düzenleyici işlemlerin yapılması 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile yapılmaktadır. Başkaca bir yasal düzenleme de bulunmamaktadır. Dolayısıyla dava konusu olaya uygulanabilecek başkaca bir yasal mevzuat bulunmamaktadır. Ancak kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli, iletim bedeli, PHS okuma bedeli gibi yükümlülükler EPDK’nın 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun verdiği yetki ile getirilmektedir. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının “Vergi Ödevi” başlıklı 73’üncü maddesinin üçüncü fıkrasına göre “Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır” bu fıkra hükmüne göre yasa ile bir kuruma “Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler” koyma ya da kaldırma yetkisi verilemez. Bu nedenle 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun bu konuda EPDK’ya yetki veren maddeleri de EPDK’nın buna ilişkin yaptığı bu düzenleyici işlemleri de Anayasaya aykırılık oluşturmaktadır. Bu düzenleyici işlemler idari yargıda iptal konusu yapılmadığı sürece yargı yerlerini de bağlayacağından uygulanacak mevzuat açısından bir değişiklik olmayacaktır. Bu nedenle davalı şirketin kaçak elektrik bedeli içinde kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli, iletim bedeli, Perakende Satış Hizmet Bedeli, sayaç okuma bedeli, TRT payı, enerji fon bedeli, Belediye Tüketim Vergisi ve bunların içinden KDV oranlarına ilişkin kalemleri davacıdan talep etmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Bu gerekçelerle davanın reddine yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 44,40-TL maktu karar harcının peşin alınan 169,10-TL harçtan mahsubu ile artan 124,70-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan toplam 1.080,00-TL (80,00-TL tebliğler ve posta, 1.000,00-TL bilirkişi ücreti) yargılama giderinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
6-Kullanılmayan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 15 gün süre içerisinde Yargıtay kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
*e-imzalıdır

Hakim …
*e-imzalıdır