Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/625 E. 2019/601 K. 09.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2018/625
KARAR NO: 2019/601

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 10/07/2018
KARAR TARİHİ: 09/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının itirazı haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalının itiraz ederken haksız ve kötü niyetli olarak takibin bu miktar açısından durmasına sebebiyet verdiğini, davalı takip konusu borcun miktarını, sebebini ve haklılığını bildiği halde haksız olarak icra takibine itirazda bulunmuş ve takibin durmasına sebep olduğunu, takibe konu bedelin, tacir olan davalıya, müvekkilince işletilen … Otel’de verilen konaklama hizmetine dayandığını, bu hizmet bedelinin karşılığının tahsil edilemediğini, müvekkilinin kendisine düşen görevi yerine getirdiğini, ancak verdiği hizmetin bedelini sundukları cari hesap ekstresinden anlaşılacağı üzere davalının ödemediğini, davalının itiraz dilekçesinde hizmeti almadığı ile ilgili bir itirazda bulunmamış, alacağın yargılamayı gerektirdiği iddiası ile itiraz ettiğini, ticari defterlerden ve tarafların bağlı bulunduğu vergi dairesinden istenecek olan 2015 ve 2016 yılı… formlarından müvekkilinin takip konusu kadar alacaklı olduğunun, davalarının haklılığı ortaya çıkaracağını, dava konusu alacak likit bir alacak olduğunu, alacak miktarının belirlenmesinin yargılamayı gerektirmediğini, davalı haksız olduğu bilinerek itiraz ettiğinden takibin kaldığı yerden devamına karar verilmesini ve borçlunun, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini, bu sebeplerle; bu davayı açma zorunluluğu hasıl olduğunu, beyan ve iddia etmiş ve davalı/borçlu tarafından icra takibine karşı yapılan haksız ve kötü niyetli itirazın iptali ile takibin, takip öncesi İşlemiş faiz talebi dışındaki asıl alacak üzerinden devamına, dvalı/borçlunun kötü niyetli itirazı nedeni ile alacağın %20’dan aşağı olmayacak şekilde icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkememizce düzenlenen tensip zaptı ve dava dilekçesi davalıya usulüne uygun tebliğe çıkarılmışsa da davalı tarafından herhangi bir beyan veya cevap dilekçesi ibraz olunmamıştır.
Mahkememiz 01/02/2019 tarihli ara kararı ile iddia ve savunma hudutları doğrultusunda, dosya içeriği delil ve belgeler ile tarafların uyuşmazlık konusu ticari defter ve kayıtları üzerinde davacının alacağının varlığının ve miktarının belirlenmesi amacıyla bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, 18/03/2019 tarihli raporunda özetle; davacının 2016 ve 2017 yıllarına ait listelenen ticari defterlerinin TTK hükümlerine uygun tutuldukları anlaşılmakla, delil kabiliyetlerinin mahkememiz takdirinde olduğunu, davalının inceleme günü ticari defter ve dayanak belgelerini ibraz etmediğini, bu halde davalının ticari defterlerini ibrazdan kaçınıp kaçınmadığı hususunun takdirinin mahkememize ait olduğunu, davacının muhasebe kayıtlarına göre; 19,04.2017 takip tarihinde, davalıya kestiği 33 adet ve 31.370,66 TL faturalardan kaynaklı, davalıdan 30.029,99 TL alacağının bulunduğunu, davacı taraf 19.04.2017 tarihli icra takibinde 30.029,99 TL asıl alacağına 777,49 TL işlemiş faiz talep ettiğini ancak dosya içeriğinde davalının icra takip tarihinden önce temerrüde düşürüldüğüne ilişkin bir noter ihtarı ve/veya benzeri bir temerrüt ihtarı bulunmadığını, bu halde davacının işlemiş faiz talebinin takdirinin mahkememize ait olduğunu, TCMB verilerinden 19.04.2017 takip tarihi itibariyle avans faizi oranının talep gibi %9,75 olduğu görüldüğünden, davacının belirlenen 30,029,99 TL asıl alacağına takip tarihinden itibaren %9,75 ve değişen oranlarda kademeli olarak avans faizi yürütülebileceğini, faizin infaz aşamasında hesaplanması gerektiğini beyan etmiştir.
Alınan bilirkişi raporu usulüne uygun şekilde taraflara tebliğe çıkarılmış, taraflarca herhangi bir itiraz veya beyanda bulunulmamıştır.
Davalı inceleme gününde ticari defterlerini bilirkişi incelemesine ibraz etmemiştir.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK’nın 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; Mahkememizce ticari defterlerini sunmaları için taraflara süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Açıklanan nedenlerle cari hesap alacağının varlığı ve miktarı açısından yaptırılan defter incelemesi sonucunda taraflar arasındaki otel konaklama hizmetine ilişkin ticari ilişki bulunduğu anlaşılmış olup, davacının davasının kabulüne karar verilmiş ve asıl alacak likit olduğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE, İstanbul … İcra Müd’nün … esas sayılı takip dosyasında davalıların yaptıkları itirazların iptali ile takibin 30.029,99-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık %9,75 değişen oranlarda ticari faiz yürütülmek suretiyle devamına,
2-Kabul edilen asıl alacağın % 20 si oranında 6.005,99 TL icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davalılardan tahsiline,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca hesaplanan 2.588,68 TL nispi karar harcından peşin alınan 150,87 TL harcın mahsubu ile eksik 2.351,78 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 3.603,60 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan toplam 1.307,94 TL ( 512,84 TL PH, 35,90 TL BH, 5,20 TL VH, 650,00 TL BK, 104,00 TL Tebliğ ve müzekkereler olmak üzere ) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …

Hakim …