Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/622 E. 2021/1054 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/622
KARAR NO : 2021/1054

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 09/07/2018
KARAR TARİHİ : 22/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile Davalı Bayram …’in 11.08.1999 tarihinde…tesisal numaralı elektrik satışına ilişkin sözleşme düzenleyerek müvekkil şirketin abonesi olduğunu, davalının Merkez Mah …sok. No:.. Dükkân:7…/İSTANBUL adresindeki ticarethaneye sağlanan enerji bedeline karşılık olan faturanın bedelinin ödenmemiş olduğunu, davalı borçlunun ödenmeyen 8 faturası bulunduğunu, ödenmeyen faturaların tahsili amacıyla müvekkil şirket tarafından 15.04.2016 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğü …E. Sayılı dosyasıyla davalı/borçlu aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun 31.08.2016 tarihli dilekçesiyle icra takibine itiraz ettiğini, taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı davranarak borcunu ödemeyip, icra takibine haksız ve mesnetsiz itirazının iptali ile takibin devamına alacağın temerrüt tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalı tahsiline, davalının %20’den az olmamak üzere tazminata mahküm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davaya öncelikle zaman aşımı itirazın sunduklarını, icra dosyasında da anlaşılacağı üzere 31.08.2016 tarihinde ödeme emrine itiraz ettiğini, İcra İflas Kanunun 67. maddesinde hak düşürücü sürenin 1 yıl olduğunu, 11.08.1999 tarihli abonelik sözleşmesinin altında bulunan imzaların kendisine ait olmadığını, dolayısıyla dava konusu borçlarında kendisine ait olamayacağını, söz konusu adreste bulunan iş yerini 15.06.2000 tarihinde başka adrese taşıdığını, EYÜP’ teki adresinde tüm faaliyetlerini 13.07.2001 yılında sona erdirdiğini, … vergi dairesi ve SGK kayıtlarıyla da durumun sabit olduğunu, kiracı bulunduğunu dava konusu adreste herhangi bir sözleşmesinin ve ödenmeyen elektrik borcunun bulunmadığını, söz konusu tarihlerde iş yerinde olmadığının ve iş yerini kullanmadığının açıkça ortada olduğunu ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmış, 24/10/2018 tarihli ara karar ile iddia ve savunma hudutları doğrultusunda, dosya içeriği ve tüm dosya kapsamında, davacının alacağının ve varlığının miktarının tespiti amacıyla bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiştir.
15/11/2018 tarihli raporunda bilirkişi özetle; abone detay İistesi ve tüketim ekstresine göre, davalı …aboneliğinin 11.08.1999 tarihinde başladığı ve 28.01.2008 tarihinde sona erdiği, tüketim ekstresine göre, sayacın her ay düzenli okunduğu ve düzenli faturalandırıldığı, sadece 20/04/2007 ile 24/07/2007 tarihleri arasında sayaçta 3 aylık sürede sayaç okumasının yapıldığı, dava konusu işyerinde sayacın tüketim kaydettiği ve davacı elektrik kurumu tarafından faturaların yönetmeliklere uygun olarak düzenlendiği, T.C. Maliye Bakanlığı Vergi Dairesi belgelerine ve kira kontratlarına göre, davalı …in dava konusu … Mah. … sok. No:.. Dükkân:7 Güngören/İSTANBUL adresindeki iş yerini 15.06.2000 tarihinde … Mah. …Sok. No:..Eyüp/İSTANBUL adresine taşıdığı, Bu nedenle, dava konusu adresteki elektrik tüketimlerin davalı tarafından yapılmadığının kabulünün gerektiği, dava konusu faturaların düzenlendiği tarihlerde davalının, dava konusu adresteki elektrik aboneliğinin devam ettiği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun istikrar kazanmış uygulamasına göre, abonelik iptal ettirilmedikçe o abonelik üzerinden tüketilen su, elektrik ve doğalgaz bedelinden fiili kullanıcı ile birlikte abonenin de müteselsilen sorumlu olduğu, bu durumda, aboneliğini iptal ettirmeyerek 3. kişilerin elektrik tüketimine sebebiyet veren abonenin, davacının sözleşme nedeni ile sorumlu bulunduğunun kabulünün gerektiği, elektrik abonelik sözleşmesini imzalayan ve aboneliği devam eden abone, tesisatla kullanılan elektrik bakımından elektrik dağıtım şirketine karşı sözleşme gereği sorumlu olduğu gibi, elektrik sayacının muhafazası konusunda da sorumluluğunun devam ettiği, buna göre, fiili kullanıcıya karşı rücu hakkı mevcut olan abonenin sözleşmesi iptal edilmediği sürece, fiili kullanıcı ile beraber elektrik dağıtım şirketine karşı normal kullanım bedelinden dolayı müteselsil sorumluluğunun devam edeceği, taşınmazın terk tarihinden sonra aboneliği iptal ettirmeyen davalının, yukarıdaki açıklanan olgular çerçevesinde, taşınma tarihinden sonraki tüketimlerinden de sorumlu olduğu, davacı …Satış A.Ş.nin, ödenmeyen faturalardan kaynaklı esas alacağının 6.543,05 TL, gecikmiş gün faizinin 11.044,53 TL ve faizin KDV’si de 1.988,04 TL olmak üzere, toplam alacağının 19,575,62 TL olduğu, davalı …’in, … İcra Müdürlüğü’nün … Esas numaralı dosyası ile başlatılan 19.575,62 TL tutarındaki icra takibine haksız itiraz ettiği sonuç ve kanaatine varıldığını bildirmiştir.
Mahkememizce bu kez 02/06/2021 tarihli ara karar ile davacının imza incelemesinin yapılması için dosyanın Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Kurulu’na gönderilmesine karar verilmiştir.
18/10/2021 tarihli Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Kurulu raporunda; . Tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından yapılan incelemede; İnceleme konusu belgedeki abone bölümünde atılı imzalar ile …’in mevcut mukayese imzaları arasında ilgi ve irtibat tespit edilemediği sonucuna varıldığını bildirmiştir.
Tüm dosya içeriği ve deliller birlikte değerlendirildiğinde;
Uyuşmazlık, elektrik aboneliği nedeniyle düzenlenen faturalardan kaynaklı alacak nedeniyle itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekili, taraflar arasında abonelik sözleşmesi olmasına rağmen kaçak elektrik tüketimi tespit edildiğini, davalının kaçak elektrik tüketim bedelini ödemediğini, başlatılan takibe vaki itirazının haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf ise kendisi ile davacı arasında dava konusu abonelik sözleşmesinin yapılmadığını, sözleşme olsa dahi altındaki imzanın müvekkiline ait olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalının zamanaşımı defi bakımından takibe dayanak yapılan elektrik faturalarının son ödeme tarihi 2007 olduğu, takibin 15/04/2016 tarihinde başlatıldığı , 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşıldığından yerinde görülmemiştir. Yetki itirazı bakımından TBK m. 89 gereğince, davalının yerleşim yerinin Şişli/İstanbul olduğu anlaşıldığından yerinde değildir.
Eldeki davada davalı sahtelik ( imza inkarı ) iddiasına dayanmıştır. Bu durumda mahkemece öncelikte sahtecilik iddiasının incelenmesi dava konusu sözleşmedeki imzanın davalı borçluya ait olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir.
Hemen belirtilmelidir ki, herhangi bir belgedeki imza veya yazının olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve gerekli donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması; bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özellikleri tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakların denetime elverişli bir raporla ortaya konulması; gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduğunun fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır.
Mahkememizce, sahtecilik iddiası bakımından Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, 27/09/2021 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunda sözleşmedeki imza ile davalının mevcut mukayese imzaları ile ilgi ve irtibat tespit edilemediği belirtilmiştir.
Ayrıca davalının, Vergi dairesi kayıtları ve kira sözleşmesine göre sözleşmede belirtilen işyeri adresini 15/06/2000 yılında başka bir adrese taşıdığı tespit edilmiştir.
Davacının, sözleşmedeki imzanın kendisine ait olmadığı yönündeki mutlak defini herkese karşı ileri sürebileceğinden, imzası kendisine ait olmayan sözleşme nedeniyle taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Kurulundan alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; 11/08/1999 tarihli Alçak Gerilim Elektrik Şebekesinden Elektrik Satış Sözleşmesinde atılı bulunan imzanın (mevcut mukayeseye esas imzalarına kıyasla) davalı elinden çıkmadığının saptandığı; davacının, dava konusu sözleşmedeki imzanın sahteliği mutlak def’i olarak herkese karşı ileri sürme hakkının bulunduğu; dava konusu elektrik abonelik sözleşmesi altındaki imzanın davalıya ait olmadığı bu kapsamda, davalının, dava konusu sözleşmeden dolayı sorumluluğu bulunmadığı davalıdan elektrik kullanım bedelinin istenemeyeceği kanaatine varılarak davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 59,30-TL maktu karar harcının peşin alınan 334,31-TL harçtan mahsubu ile artan ‭275,01‬-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan toplam 100,00-TL tebliğler ve posta yargılama giderinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
5-Kullanılmayan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
22/12/2021

Katip
e-imzalıdır

Hakim
e-imzalıdır