Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/617 E. 2020/654 K. 14.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/617
KARAR NO:2020/654

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:06/07/2018
KARAR TARİHİ:14/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … İli … İlçesi … Mahallesinde çiçek ve ağaç yetiştiriciliği ve bu bitkilerin satışı işi ile uğraşan sera işletmeciliği olduğunu, aynı zamanda satışı yapılan bitkilerin dikimi konusunda da hizmet verdiğini, ücret karşılığında peyzaj çalışması yaptığını, dava konusu davalı firmaya da dava konusu faturada belirtilen bitkilerin satılıp bunların dikim ve peyzaj hizmetlerini verdiğini, müvekkilinin hizmeti yerine getirdiğini ve karşılığında 09.10.2017 tarih … seri numaralı irsaliyeli faturayı düzenlediğini, söz konusu faturanın davalıya 10.10.2017 tarihinde şirket yetkilisi …’in adresine iadeli taahhütlü olarak gönderildiğini, söz konusu faturanın 18.10.2017 tarihinde … tarafından teslim alındığını, faturaya yasal itiraz süresinde her hangi bir itirazın olmadığını, bu nedenle davalı hakkında İcra takibine geçildiğini, itiraz nedeni ile takibin durduğunu ve iş bu davanın açıldığını, bu nedenlerle davalının itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkememizce düzenlenen tensip zaptı ve dava dilekçesi usulüne uygun şekilde davalıya tebliğ edilmişse de davalı tarafından mahkememiz dosyasına herhangi bir beyan veya cevap dilekçesi ibraz olunmamıştır.
Dava, taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle alacaklı olunduğu iddiasıyla fatura alacağının tahsili amacıya başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmış, 29/05/2019 tarihli ara karar ile davacının alacağının varlığının ve miktarının tespiti amacıyla … Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılarak bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, talimat mahkemesince sehven davalı yanın ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapıldığı anlaşılmakla mahkememizce 06/09/2019 tarihli ara karar ile tekrar talimat yazılmasına karar verilmiştir.
Talimat yoluyla alınan 09/07/2019 tarihli raporunda bilirkişi özetle; Taraflar arasındaki anlaşmazlığın, Davacı firmanın Davalı firma adına düzenlediği 09.10.2017 tarih … seri numaralı 7.363,20 TL tutarlı (KDV Dahil) faturanın Davalı tarafından ödenmemesinden kaynaklandığı, dava konusu faturanın 10.10.2017 tarihindeiadeli taahhütlü olarak gönderildiğini, söz konusu faturanın 18.10.2017 tarihinde Davalı firma tarafından tebliğ alındığı, yasal itiraz süresi içerisinde dava konusu fatura içeriğine ilişkin her hangi bir itiraz ve iade evrakına rastlanmadığı, davalının defter kayıtlarında dava konusu faturaya ilişkin bir kayıt bulunmadığı, TTK’nın 23. maddesinin 2. fıkrası hükmü ile, faturanın özellikle tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenenin aleyhine, bir karine getirildiği, taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı, faturanın, bir sözleşmeye dayanmadan düzenlenmesi durumunda da gene Türk Ticaret Yasası’nın 21. maddesindeki sekiz günlük itiraz süresi geçerli olduğu, faturanın bir ispat vesikası olabilmesi için satıcı tarafından müşteriye gönderilmiş olması ve bu gönderilme eyleminin de ispat edilmesi gerektiği, mal veya hizmeti satın alan tarafın söz konusu mal ve hizmete ilişkin düzenlenen faturayı Muhasebe kayıtlarına almaması, bu mal veya hizmeti alan tarafın muhasebe kayıtlarında bir tutarsızlık oluşturduğunu çünkü bir mal veya hizmetin alınması ile alınmış olunan bu mal ve hizmet işletmenin envanterine girmiş olduğu, mal almış ise fiili stoklarında bir artış, ya da bir yenileme veya yatırım amaçlı bir alım ise işletmenin varlık değerinde bir artış meydana geleceğini, ileri bir tarihte bunların satışı söz konusu olduğunda giriş kayıtlarının bulunmaması nedeniyle muhasebe düzeni ve ilkeleri açısından bir boşluk yaratacağını, bu sebeplerden dolayı müşteri firmanın almış olduğu mal veya gördürmüş olduğu hizmet karşılığında satıcı tarafından düzenlenmek zorunda bulunulan faturayı temin etmek ve bunu kayıtlarına intikal ettirmek zorunluluğu olduğu, Vergi Usul Yasasının 231/5. maddesine göre faturayı düzenleyen tarafından bir mal teslimi veya hizmet sunumu dolayısıyla düzenlenmiş bulunduğu, bu nedenle faturayı düzenleyen tarafın muhasebesinde gelir hesaplan içinde yer alması, bu fatura ile satılmış olan emtianın envanter kayıtlarından düşülmesi ve bedeli alınmamışsa faturayı alanın cari hesabına, bedeli alınmışsa bu bedelin kasa veya banka hesaplarına girilmiş olması gerektiği, aynı faturanın, faturayı alan tarafın muhasebesindeki gider, demirbaş veya maliyet hesaplarında bulunması, bedeli ödenmiş ise bu tutarın banka ya da kasa hesaplarından düşülmüş olması, ödenmemiş ise faturayı verenin cari hesabına girilmiş olması gerektiği, dava konusu olayda davacı firma davalı firmaya faturayı iadeli taahhütlü olarak gönderdiğini beyan ettiği ancak davalı taraf böyle bir fatura teslim almadığını iddia ettiğini, taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı, faturanın, sözleşmenin ifa safhası ile ilgili olup mutlaka bir sözleşmeye dayanması gerektiği, sadece faturanın tebliğ edilmesi ve tebliğden itibaren sekiz gün içinde itiraz edilmemesi akdi ilişkinin varlığının kanıtı olmadığı,bu nedenle akdi ilişkinin inkârı halinde faturayı düzenleyen kimsenin bu ilişkinin varlığını kanıtlaması gerekeceği sonuç ve kanaatine varıldığını beyan etmiştir.
Davacı vekilinin 30/07/2019 tarihli Bilirkişi raporuna karşı beyan ve itiraz dilekçesi sunduğu, … Asliye Hukuk Mahkemesince aldırılan Talimat Bilirkişi Raporunda hatalı ara karar nedeniyle davalı tarafın ticari defterlerinin incelendiği, davacı taraf ticari defterlerinin incelenmediği, bu durumun düzeltilmesini talep etttiği anlaşılmıştır. Mahkememizce davacı tarafın uyuşmazlığa konu ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi için … Asliye Hukuk Mahkemesine talimatla bilirkişi raporu aldırılması hususunda ara karar kurulmuştur.
16/10/2019 tarihli raporunda bilirkişi özetle; davacı şirketin 2017 yılına ait ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme ile dosya içerisinde delil olarak sunulan 09/10/2017 tarihli … ve … no.’lu irsaliyeli faturanın ilgili bölümlerinde teslim alan ve teslim eden alanlarının boş olduğunun tespit edildiğini, yevmiye defterlerinin incelenmesi neticesinde dava konusu irsaliyeli faturanın yevmiye defterine kayıt edilmediğinin tespit edildiğini, yine defter-i kebir incelemesinde 120’li ve 320’li cari hesapların çalıştırılmadığı için söz konusu davalı şirketin cari hesap bilgilerine ulaşılamadığını beyan etmiştir.
Dava faturaya dayalı alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir.
Davacı, davalıya fatura karşılığı mal sattığını, bedelini tahsil edemediğini, bedelin tahsili için yaptığı takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiş. Davalı, icra takibina karşı sunduğu itiraz dilekçesinde taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığını,faturanın tebliğ edilmediğini, fatura içeriği malın teslim edilmediğini bu nedenle borcunun olmadığını ileri sürmüş olup söz konusu davada cevap dilekçesi sunmayarak tüm hususları inkar etmiş durumdadır.
Uyuşmazlık, … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına dayanak fatura konusu malların davalıya teslim edilip edilmediği, fatura nedeniyle davalının davacıya borcunun bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Dosya kapsamında usul ve yasaya uygun denetime elverişli bilirkişi raporlarında davacı ve davalı tarafın uyuşmazlığa konu ticari defter ve kayıtlarının incelendiği, 09.10.2017 tarihli … seri nolu 7.363,20TL bedelli faturanın davacı ve davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, faturalar sevk irsaliyeli olup, sevk irsaliyesinde teslim alan olarak isim ve imza kısmının bulunduğu görülmüştür.
6100 sayılı HMK’nın 187. maddesi gereğince, ispatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir. 190. Maddede ise ispat yükü düzenlenmiş olup; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. (2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir. ” düzenlemesi bulunmaktadır.
Satım sözleşmesinde, satım konusu emtianın usulüne uygun şekilde alıcıya teslim edildiğini kanıtlama yükümlülüğü davacı/satıcıya aittir. Satıcı bu yükümlülüğünü yerine getirdiğini usulüne uygun delillerle kanıtlamalıdır. Bu kapsamda, malın alıcıya teslimine ilişkin sevk irsaliyesi sunulmuş ise de, sunulan sevk irsaliyelerinde alıcı isim ve imzası boş bulunmaktadır.
Taraflar arasında yazılı sözleşme olmasa da sözleşmenin varlığını ortaya koyan davalının veya davalı adına hareket eden kişinin imzasını taşıyan teslim belgesi, irsaliyeli fatura gibi belgelerle sözleşme ilişkisinin ispatı mümkündür. Bu şekilde belge sunulduğu takdirde bu belgelere karşı davalının beyanı alınmalı duruşmaya gelmemiş ise be belgelere karşı beyanı alınmak üzere isticvap kararı verilmelidir. (Emsal Yargıtay 15. HD’nin 13/06/2017 tarih, 2017/648 esas ve 2017/2538 karar sayılı ilamı) . Mahkemece bu şekilde isticvap ile davalı asilin beyanının da alındığı görülmüştür.
6100 Sayılı HMK’nın 190 maddesine göre ve ayrıca itirazın iptali davasında ispat yükü davacıya düşmektedir. Davacı, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunu, davaya ve takibe konu faturanın davalıya tebliğ edildiğini veya fatura içeriği malın davalıya teslim edildiğini ispatlayamamıştır. Davacı mal teslimini HMK’nın 200 ve devamı maddelerince yazılı delil ile ispatlamak zorundadır. Yemin deliline de dayanmayan davacı, alacaklı olduğu iddiasını ispatlayamadıından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekild hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca hesaplanan maktu 54,40 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 88,93 TL harçtan mahsubu ile artan 34,53 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı yanın yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/10/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır