Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/612 E. 2019/337 K. 21.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/612 Esas
KARAR NO : 2019/337 Karar

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ: 24/02/2014
KARAR TARİHİ: 21/05/2019

Mahkememizde görülen tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı Vekili Dava Dilekçesinde Özetle; Taraflar arasında 08.06.2012 tarihinde 3 adet oto taşıyıcı treyler, 01.11.2012 tarihinde 2 adet oto taşıyıcı kamyon ve 06.06.2013 tarihinde 2 adet oto taşıyıcı treyler konulu 3 adet sözleşme yapıldığını, sözleşme gereği süresinde teslim edilmesi gereken araçlann, sözleşmede belirtilen sürelerden günlerce aylarca sonra teslim edildiğini ve teslim edildikten kısa bir süre sonra elektrik ve hidrolik sistemlerinde patlamalar olduğunu, ayrıca teslim edilen araçların kaynak yerlerinden kopmalar meydana geldiğini ve muhtelif yerlerinde arızalar olduğunu, 08.06.2012 tarihli sözleşmeye göre, satıcının, alıcıya 3 adet oto taşıyıcı treyler teslim etmeyi, alıcının da karşılığında toplam 145,140 EURO (KDV dahil) ödemeyi yüklendiğini, sözleşme konusu araçların sözleşmenin imzalanma tarihinden itibaren 90 gün sonra alıcıya teslim edileceğini, sözleşmede ayrıca “satıcı teslimi 15 gün geciktirebilir” hususunun yer aldığını, bu durumda teslim tarihinin en geç 21.09.2012 tarihi olduğunu, fakat sözleşmeye konu araçların 07.11.2012 tarihinde teslim edildiğini, geç teslim edilen araçlar için gecikme süresinin toplam 47 gün olduğunu, davacının bu gecikmeden dolayı araç başı günlük 750-TL, 47 günlük gecikme süresi neticesinde toplam 105.750-TL zarara uğradığını, 01.11.2012 tarihli sözleşmeye göre, satıcının alıcıya 2 adet oto taşıyıcı kamyon teslim etmeyi, alıcının da karşılığında toplam 82.600,00-TL (KDV dahil) ödemeyi yüklendiğini, sözleşme konusu araçların sözleşmenin imzalanma tarihinden itibaren 45 gün sonra alıcıya teslim edileceğini, sözleşmede ayrıca “satıcı teslimi 15 gün geciktirebilir” hususunun yer aldığını, sözleşmeye göre satıcının teslimi geciktirdiği takdirde, gecikilen her gün için araç başı 500-TL tazminat ödeyeceğini, bu durumda teslim tarihinin en geç 01.01.2012 tarihi olduğunu, … plakalı aracın zamanında, … plakalı aracın ise 06.02.2013 tarihinde teslim edildiğini, geç teslim edilen araç için gecikme süresinin toplam 36 gün olduğunu, dolayısıyla davalının davacıya toplam 18.000-TL tazminat ödemesi gerektiğini, 06.06.2013 tarihli sözleşmeye göre, satıcının alıcıya 2 adet oto taşıyıcı treyler teslim etmeyi, alıcının da karşılığında toplam 88,000 EURO (KDV dahil) ödemeyi yüklendiğini, sözleşme konusu araçların sözleşmenin imzalanma tarihinden itibaren 60 gün sonra alıcıya teslim edileceğini, sözleşmede aynca ‘”satıcı teslimi 15 gün geciktirebilir” hususunun yer aldığını, bu durumda teslim tarihin en geç 21.08.2013 tarihi olduğunu, fakat … plakalı aracın 26.09.2013 tarihinde, …plakalı aracın ise 02.10.2013 tarihinde teslim edildiğini, gecikme süresinin iki araç için toplam 76 gün olduğunu, davacının bu gecikmeden dolayı araç başı günlük 750-TL, 76 günlük gecikme süresi neticesinde toplam 57,000-TL zarara uğradığını, sözleşme konusu araçların ayıplı olarak teslim edildiğini, davacının bu arızaların tamiratını yaptırarak masraflarını karşıladığını, davacının, davalı taraftan gecikme süreleri için toplamda 180.750-TL alacağının mevcut olduğunu, ayrıca teslim edilen malların ayıplı olması ve kısa sürede arızalar vermesi sonucunda davacının araçların tamirat masraflarını karşıladığını, bu nedenle ayrıca 30.000-TL zarara uğradığını, davacının alacaklarını ve diğer uğradığı zararların bedelini davalıdan tahsil edemediğini belirterek fazlaya dair talep hakkının saklı kalması kaydıyla, toplam 210.750-TL’lik alacağın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Vekili Cevap Dilekçesinde Özetle; Taraflar arasında sözleşmelerin eser sözleşmesi olup, her iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerden olduğunu, sözleşmeler incelendiğinde davacının edimlerini zamanında tam ve gereği gibi ifa etmediğinin tespit edilebileceğini, davacının, 08.06.2012 tarihli sözleşmenin Ödeme Şekli başlıklı 2. maddesine göre sözleşmenin imzası ile birlikte 22.500 Euro’yu peşin olarak ödemesi gerekirken, ödemeyi beş gün sonra 13.06.2012 tarihinde yaptığını, sözleşmenin imzasından 15 gün sonra 23.06.2012 tarihinde yapması gereken 22.500 Euro ödemenin de 15.409 Euroluk kısmını 02.07.2012 tarihinde dokuz gün sonra ödediğini, bakiyeyi ise 29.08.2012 vadeli 8.885.40-TL ve 26.09.2012 vadeli 9.007,80-TL bedelli çekler ile ödediğini, görüldüğü üzere davacının kendi edimini sözleşmede kararlaştırılan sürede ifa etmediğini, davacının zamanında yapmadığı ödemeler sebebiyle davalı şirketin malzeme alımının geciktiğini ve iş programının sekteye uğradığını, buna rağmen davalı şirketin Ekim ayı başında araçları teslim etmek için hazır hale getirdiğini, ancak davacı şirketin hem teslimat sırasında yapması gereken ödemeyi yapmadığını, hem de treylerin takılacağı araçtan davalı şirkete teslim etmeyerek gecikmeye sebep olduğunu, davacının, 01.11.2012 tarihli ikinci sözleşme ile iki adet treyler siparişi verdiğini ve sözleşmede kararlaştırıldığı üzere 20.000-TL ödemeyi davalı şirket hesabına gönderdiğini, davalı şirketin araçları zamanında teslim etmediği iddiasının doğru olması halinde, davacının ikinci bir sözleşme ile sipariş vererek bunların peşinatını ödemeyeceğini, dolayısıyla 08.06.2012 tarihli sözleşme ile ilgili olarak meydana gelen gecikmenin yegane sorumlusunun ödemelerini zamanında yapmayan ve araçları teslim almaktan kaçman davacı olduğunu, 01.11.2012 tarihli sözleşme ile davalı şirketin, davacı şirkete ait araçlar için iki adet treyler imalatı işini üstlendiğini, davacının 01.11.2012 tarihinde 20.650-TL ödemesi gerekirken 20.000-TL ödemesine rağmen, davalının imalata başladığını ve sözleşmede öngörülen 60 günlük sürede araçları teslime hazır hale getirdiğini, ancak davacının, treylerlerin takılacağı kamyonları sözleşmede öngörülen teslim tarihinin bitiminde davalıya teslim etmediğinden treylerlerin tesliminin geciktiğini, ayrıca teslimat sırasında davalıya teslim etmesi gereken 4 adet sıralı çeki de vermeyerek sözleşmeden kaynaklanan edimini yerine getirmediğini, 06.06.2013 tarihli sözleşme ile davalı şirketin 2 adet oto taşıyıcı treyler imalatı işini üstlendiğini, sözleşmeye göre davacının 88.000 Euro + KDV olan bedelin 44.000 Euro + KDV’sini sözleşme tarihinde, bakiye 44.000+KDV’yi de iş bitiminde araçların tesliminden önce ödemesi gerektiğini, davacının, 06.06.2013 tarihinde 44.000 Euro + KDV olarak ödemesi gereken meblağı sadece 44.000 Euro olarak ödediğini ve edimini tam olarak yerine getirmediğini, buna rağmen davalı şirketin araçları sözleşmede kararlaştırılan sürede imal ettiğini, ancak davacının işin tesliminden önce ödemesi gereken 44.000 + KDV meblağını ödemediği için araçların davacıya teslim edilmediğini, Davacının sözleşmeden kaynaklanan edimlerini gereği gibi yerine getirmediğini, Borçlar Kanununun 97. Maddesinde; “Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin İfası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir” hükmünü amir olduğunu, davacının kendi borcunu zamanında ve gerektiği şekilde ifa etmediği gibi ifayı da önermediğini, dolayısıyla davacının araçların geç teslim edildiği şeklindeki iddialarının haksız ve mesnetsiz olduğunu, davacı şirketin, üç ayın sözleşme ile imalatı yapılarak kendisine teslim edilen araçların ayıplı, eksik olduğunu ve istenen niteliklerde olmadığını, bu sebeple araçların arıza yaptığını ve zarara uğradığını iddia ederek tazminat talep ettiğini, davacı şirket ile akdedilen ilk sözleşme ile ikinci sözleşme arasında 5 ay, ikinci sözleşme ile üçüncü sözleşme arasında 7 ay gibi uzun süreler bulunduğunu, şayet davacının iddia ettiği gibi imal edilen araçlar ayıplı ve eksik ise istenilen niteliklerde değilse davacının ikinci ve üçüncü sözleşmeler ile sipariş vermesinin mantıksız olduğunu, davacının ayıp iddiasının hayatın olağan akışına uymadığını, B.K.’nun “Ayıp Sebebiyle Sorumluluk” başlıklı 474, Maddesinde; “İş sahibi, eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkan bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıplan varsa, bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek zorundadır. Taraflardan her biri, giderini karşılayarak, eserin bilirkişi tarafından gözden geçirilmesini ve sonucun bir raporla belirlenmesini isteyebilir ” ve “ Eserin Kabulü” başlıklı 477. Maddesinde; “Eserin açıkça veya örtülü olarak kabulünden sonra, yüklenici her türlü sorumluluktan kurtulur; ancak, onun tarafından kasten gizlenen ve usulüne göre gözden geçirme sırasında fark edilemeyecek olan ayıplar için sorumluluğu devam eder. İş sahibi gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, eseri kabul etmiş sayılır. Eserdeki ayıp sonradan ortaya çıkarsa iş sahibi, gecikmeksizin durumu yükleniciye bildirmek zorundadır; bildirmezse eseri kabul etmiş sayılır ” hükmünü amir olduğunu, sözleşme konusu araçların davacıya teslim edildiğini, davacının araçları uzunca bir süre kullandığını, bu süre zarfında araçların ayıplı olduğuna ilişkin hiçbir ihtar ve ihbarda bulunmadığını, davacının, araçları teslim aldığı tarihten itibaren aralıksız olarak kullandığı dikkate alındığında, ayıp iddiasının tamamen gerçek dışı olduğu sonucunun ortaya çıktığını, davacı şirketin araçları teslim aldıktan sonra, araçların bakımı için davalı şirketten hizmet aldığını, araç başına günlük 750-TL kazanç kaybı iddiasının tamamen hayali olduğunu, bu meblağı da kabul etmediklerini, davacının araçları bir yıla yakın zamandır kullandığını, bu sürede araçlarla ilgili hiçbir ihtarda bulunmadığını, iddia edildiği üzere araçların arızalandığı kabul edilse dahi, bu arızaların ayıpla ilgisinin olmadığını, her aracın zaman zaman arıza yapabildiğini, bu arızaların kullanıcı hatası veya dikkatsiz kullanım sonucu oluşmasının da muhtemel olduğunu öne sürerek; Davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememize Sunulan Bilirkişi Raporunda Özetle: Ürün teslimindeki gecikmeden kaynaklanan toplam zarar miktarının 126.500-TL olduğu, Dosya üzerinde yapılan İnceleme sonucunda söz konusu belgelere dayanarak araçların ayıplı olduğu yönünde kanaat oluşturulmasının teknik açıdan mümkün olmadığı, sözleşme hükümleri dikkate alındığında davacı tarafın ücreti ödeme borcunu önce ifa etmesi gerektiği; Oysa uyuşmazlık konusu vakıada davacının önce ödemesi gereken borcunu zamanında ve tam ifa etmediği; hukuken ifa talebinde bulunan davacının borcunu önce ifa etmesi gerekiyorsa, davacının alacağını talep edebilmesi kendi borcunu yerine getirmiş olmasına bağlı olduğu; davacı tarafın kendi borcunu yerine getirdiğini ispat edemediği takdirde, davalıya karşı açılan davada, dava temelinin yetersizliği söz konusu olduğu ve buna ilişkin hüküm kurulması gerektiği, Dava temelinin yetersizliği mahkemece kabul edildiği takdirde tazminat alacağının söz konusu olamayacağı; ancak mahkemece dava temelinin yetersizliği kabul edilmediği takdirde davalının teslimatlarda gecikmesi, her ne kadar bu gecikmenin davacıdan kaynaklandığı ileri sürülmekte ise de, bu hususta somut bir belge ve bilgi söz konusu olmadığı, davalının borcunun ifasında gecikmesine ilişkin olarak, davacının da kendi edimini geciktirmesi, davalının ifa etmesi gereken talimatlarda gecikmesi, davacının talep ettiği müspet zararın tazmini bakımından birlikte kusur (TBK md. 114/son atfı ile TBK md. 52) teşkil edeceği; Birlikte kusurun varlığından dolayı zarara uğradığını iddia eden davacı tarafın tazminat taleplerinin hâkimin takdirine göre tenkisi gerekeceği; Zarara ilişkin olarak teknik bilirkişinin yaptığı değerlendirme ve hesaplama sonucunda gecikmeden kaynaklanan toplam zarar miktarının: 18.000 + 70.500 + 38.000 = 126.500-TL olduğu sonucuna varılmış olduğu, cezai şart bakımından taraflar arasındaki 01.11.2012 tarihli sözleşmeye göre satıcının teslimi geciktirdiği takdirde, gecikilen her gün için araç başı 500-TL tazminat ödeyeceğine ilişkin hükmün cezai şart olarak nitelendirileceği; Cezai şartın talep edilebilmesi için davalının borca aykırılıkta kusurlu olması gerektiği; Dava temelinin yetersizliği kabul edilecek olursa cezai şarttan söz edilemeyeceği aksi takdirde, davalının teslimatlardaki gecikmesinde kusursuzluğunu ispat edemediği takdirde cezai şartın söz konusu olacağı belirtilmiştir.
Mahkememizin … Esas, … sayılı ilamı ile davanın reddine karar verilmiş, Yargıtay …Hukuk Dairesi’nin… Esas, …Karar sayılı ilamı ile mahkememiz kararı “…Taraflar arasındaki 01.11.2012 tarihli sözleşmenin “Teslim Tarihi” başlıklı 3. maddesinde; “Araç/Araçlar, iş bu sözleşmenin imzalanma tarihinden 45 gün sonra alıcıya teslim edilecektir. Borçlar Kanunu’nda belirtilen mücbir sebeplerin oluşması durumunda teslim süresinin 15 gün uzayabileceğini alıcı kabul ve beyan eder. Satıcı teslimi geciktirdiği takdirde gecikilen her gün için araç başı 500 TL tazminat öder.” denilmiştir. Bu durumda sözleşmede teslim tarihi ile birlikte süresinde malın teslim edilmemesi halinde ödenecek bedel açıkça kararlaştırılmıştır. Mahkemece anılan sözleşmede yer alan bu hüküm üzerinde durulup tartışılarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir…” gerekçesi ile bozulmuş, karar düzeltme talebi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin…Esas, …Karar sayılı ilamı ile davacının karar düzeltme talebinin reddine karar verilmiş ve yargılamaya mahkememizin iş bu … Esas Sayılı dosyası üzerinden devam edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Satış sözleşmesinden kaynaklanan tazminat talebine ilişkindir.
Tüm Dosya Kapsamı Bir Bütün Olarak Değerlendirildiğinde;
Yukarıda bahsedilen Yargıtay’ın bozma ve karar düzeltme ilamları ile davacının gecikme bedeli dışındaki talepleri bakımından mahkememiz kararı kesinleşmiş olduğundan gecikme bedeli dışındaki talepler bakımından yeniden hüküm tesis edilmemiştir.
Davacının gecikme bedeli yönünden yapılan değerlendirme:
“…Taraflar arasındaki 01.11.2012 tarihli sözleşmenin “Teslim Tarihi” başlıklı 3. maddesinde; “Araç/Araçlar, iş bu sözleşmenin imzalanma tarihinden 45 gün sonra alıcıya teslim edilecektir. Borçlar Kanunu’nda belirtilen mücbir sebeplerin oluşması durumunda teslim süresinin 15 gün uzayabileceğini alıcı kabul ve beyan eder. Satıcı teslimi geciktirdiği takdirde gecikilen her gün için araç başı 500-TL tazminat öder.” denilmiştir. 01.11.2012 tarihli sözleşme gereğince teslim tarihinin en geç 01.01.2013 tarihi (45 gün + 15 gün) olduğu, … plakalı aracın 06.02.2013 tarihinde teslim edildiği, geç teslim edilen araç için gecikme süresinin toplam 36 gün olduğu, 36 günlük gecikme bedelinin toplam 18.000,00-TL olduğu, anılan sözleşme değerlendirildiğinde davacı tarafın geç teslim nedeniyle tazminat isteyebileceği anlaşılmakla gecikme bedeli yönünden davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Taraflar arasındaki 01/11/2012 tarihli sözleşmede düzenlenen gecikme bedeli yönünden davanın kabulü ile 18.000,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
2-Yargıtay ilamı ile davacının diğer talepleri bakımından mahkememiz kararı kesinleşmiş olduğundan yeniden hüküm tesisine yer olmadığına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 1.299,58-TL karar ve ilam harcından, alınan 3.599,10-TL peşin harcın mahsubu ile artan 2.369,52-TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yargılama aşamasında yapılan 1.971,35-TL [Bilirkişi Ücreti, Tebliğ Gideri, Posta Gideri (1.854,00-TL Bozma İlamından Önceki Gider, 117,35-TL Bozma İlamından Sonraki Gider)] ve 1.328,50-TL (25,20-TL BH, 1.299,58-TL PH, 3,80-TL VH) olmak üzere toplam 3.299,85-TL’nin davadaki kabul ve red oranına göre hesaplanan 281,80-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına
5-Davalı tarafından yapılan toplam 56,00-TL yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre hesaplanan 51,21-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap olunan 2.725,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap olunan 17.515,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Sarf edilmeyen gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 15 gün içinde Yargıtay Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı

Bu Belge, 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununa Göre Güvenli Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.